Ali Hikmet İnce Ankara kulisini yazdı! 'Demokrasi Cephesi'nin Başkan Adayı: Kılıçdaroğlu

Ali Hikmet İnce Ankara kulisini yazdı! 'Demokrasi Cephesi'nin Başkan Adayı: Kılıçdaroğlu

Bakanlık yapmış, siyasetin zirve noktalarında bulunmuş, günümüzde köşesine çekilmiş duayen politikacı büyüğümle görüştüm. Güncel siyasete ilişkin değerlendirmelerini ve kanaatlerini öğrenmeye çalıştım. Teşhislerinin ilginizi çekeceğine inanıyorum…

Bayram sonrası Ankara’da ‘politika kazanı’ iyiden iyiye fokurdayacak gibi görünüyor. Hem muhalefet, hem iktidar kanadı partilerde iç hesaplaşmanın dozu artacak, muhalif sesler daha gür duyulacak.

Hemen belirteyim, ‘duayen’ tanımlamasını - hakkıyla! - hak etmiş, siyasetin hemen her kademesinde bulunmuş ve en yüksek makam(lar)a kadar gelmiş, ‘Ağabey!’ diye hitap ettiğim kıdemli politikacı ile - (telefonla da olsa) bayram görüşmesinde! - uzun uzadıya sohbet etme fırsatı buldum.

Saatler süren hasbıhalde gördüm ki, siyasetçi ‘emekli’ ya da ‘köşesine çekilmiş’ görünse bile gündemden uzak duramıyor, gelişmeleri en ince detayına kadar izliyor. Hatta çeşitli dostlar ve gazeteciler vasıtasıyla kulislere sızabiliyor/takip edebiliyor. Usta/’kulağı delik’ gazeteciyi bilgilendirecek/yönlendirebilecek bollukta kulis bilgisi aktarabiliyor.

 

- Siyaset Sertleşecek ve Suçlamalar Çoğalacak… -

 

Adını ve - geçmişte! - mensup olduğu siyasi partiyi açıklamayacağım, ‘kıdemli’ politikacı büyüğüme göre, Türkiye’nin önümüzdeki ayları/yılları hayli sıcak, hareketli, renkli ve heyecanlı geçecek. ‘Cumhur’ ve ‘Millet’ şeklinde konuşlanan politik kanatlar, birbirinden oy kapmak, taraftar toplamak için var güçleriyle kapışacak. Surda açılacak gedikleri genişletmeyi, siyasi olumsuzlukları, karşılıklı suçlamaları derinleştirmeyi sürdürecek. Hatta karşılık söz düellolarında duyulmamış, ‘yakası açılmamış’ sözler/deyimler kullanılacak.

Politikacı büyüğümün tespitine göre, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin seçilme barajını yükseltmesi, seçimlerin zorlu ve aşırı rekabetçi ortamda geçmesine yol açtı. Tarafların dilleri, ithamları, suçlamaları sertleşti/abartıldı ve hatta mantık sınırlarını zorladı. Kazanmayı sağlayacak çok küçük oran için, yılların dostluğu, diyalogu gözden çıkarıldı. Düzenli periyotla yapılan anketlerde beklenen sonuçların görülmemesi/çıkmaması da siyasetin üslubunu ‘değiştirdi’. Saflar sıklaştırılmaya, ittifaklara yeni üyeler kazandırılmaya çalışıldı.

 

- ‘Millet İttifakı’, ‘Demokrasi İttifakı’na Dönüşecek… -

 

İktidarı elinde tutan ‘Cumhur İttifakı’nın yüksek heyecan/endişe ve tansiyonuna karşın, ‘Millet İttifakı’nın nabzı normal/morali de yüksekti. Üstelik 2018 Seçimleri’nden sonra arkasına aldığı destek çoğalıyordu. Duayen politikacıya göre, ‘Millet İttifakı’ yakında yeni bir isimle/yapıyla siyaset podyumunda yerini sağlamlaştıracaktı. Merkezinde CHP ve İyi Parti’nin bulunduğu koalisyon önümüzdeki dönemde adını ‘Demokrasi İttifakı’na çevirecekti. Daha etkili muhalefet yapacak, yeni partnerleriyle de kuvvetlenecekti. Bizzat ana muhalefet partisinin elindeki çoğu ankette, ittifak bileşenlerinin/destekçilerinin oyu, iktidarı oluşturan 2 partinin toplamından 4 - 6 puan öndeydi.

Yeni oluşuma DEVA’nın - Demokrasi ve Açılım Partisi! - ve Gelecek Partisi’nin katılmasına da muhakkak gözüyle bakılabilirdi. Duayen politikacının tahlilinin devamında, AKP’nin ayrılacak 2 yeni grubun ihdas edeceği taze partiler de ‘Demokrasi İttifakı’nın doğal üyeleri arasına gire(bile)cekti.

Özellikle iktidar bloğunun hedef tahtasına oturttuğu kuruluşunu tamamlayan 2 yeni parti - DEVA ve Gelecek Partisi! - , ittifaka katılmalarını son ana kadar resmen doğrulamayacaktı. Zira Babacan ve Davutoğlu’na ulaşan özel anket sonuçları ‘ümit verici’ydi! Her 2 parti de örgütlenirken, oy oranlarını istikrarlı biçimde yükseliyordu.

Özellikle de Babacan’ın önüne konulan son kamuoyu yoklaması grafikleri, ‘çiçeği burnunda’ liderin moralini hayli iyileştirmişe - doping yapmışa! - benziyordu. DEVA Genel Başkanı son röportajlarında ‘tek başına iktidara gelme’ iddiasını yineliyordu. Klasik/bilinen muhalefet partisi liderinden beklenen dozda sert eleştiriler de getirmiyordu. Özal’ı hatırlatan kapsayıcı, toplayıcı, bilgilendirici ve eksikleri/yanlışlıkları işaret eden yumuşak/yapıcı dil kullanıyordu. Kanaatine göre, Türkiye ayrıştırıcı/kutuplaştırıcı değil birleştirici/kucaklayıcı söylemlere ihtiyaç duyuyordu.

 

- Davutoğlu, Muhalefetini Daha Da Sertleştirebilir… -

 

Davutoğlu’nun hedefi: AKP’den memnun olmayan fakat derin duygusal bağlılıktan ötürü ayrıl(a)mayan geniş kitleydi. Örgütünün kilit noktalarında görevli eski AKP’li yerel yöneticiler ve yakın çevreleri, Gelecek Partisi’nin artılarıydı. Davutoğlu’nun gelenekçi İslâmî referansları ve eski partisinin ‘zayıf noktaları’na/hatalarına/yanlışlıklarına vukufiyeti de diğer önemli sermayesiydi.

Cumhur İttifakı’nın ‘yenilgiye doymayan lider’ diye küçümsediği, CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahalli seçimlerde, özellikle de İstanbul ve Ankara’daki - beklenilmeyen/kestirilemeyen! - başarısı gölgelenmeye/görmezden gelinmeye çalışılıyordu. Ama Kılıçdaroğlu son derece sağlam sinirlere sahipti. Uzun, kararlı yürüyüşü sonucunda AKP’nin 19 yıllık iktidarına ilk ciddi yenilgiyi tattırmıştı. İstenileni değil istediği mesajları iletiyordu ve olumsuzlukları açıklıyordu. Merkez Sağ’a, Milliyetçi kitlelere sıcak gelecek resimler veriyordu ve parti kadrolarını - sınırlı da olsa! - açabiliyordu. Açılımın isabetliliği, İstanbul’da ve Ankara’daki Büyükşehir Belediye Seçimleri’nde görüldü. Sağ/Milliyetçi orijinli 2 yeni yüz, başarı getirdi. Hele İstanbul’da yenilenen seçimdeki fark kabul edilebilir değildi!

 

- Kılıçdaroğlu, Seçimde Erdoğan’a Rakip Olacak… -

 

Ayrıca kongresini yeni yapmış ve neredeyse delegelerin tamına yakınının oyunu toplamış genel başkan yerini sağlamlaştırmıştı. Bundan sonra hedefine daha emin adımlarla yürüye(bile)cekti. Erken seçim istemeyecekti. Zira zaman lehine çalışıyordu. İktidarın yıpranmasını sağlayacak/hızlandıracak şartlar hızla artıyordu.

Duayen politikacının değerlendirmesindeki son nokta çok önemliydi/dikkat çekiciydi. Politika sabır ve zamanlama mesleğiydi. Kılıçdaroğlu tahammülünü ve istikrarını göstermişti. Cumhurbaşkanlığı adaylığını son ana kadar açıklamayacak ve gelişmeleri izleyecekti. Namzetliğine partisinden ve ittifak üyelerinden tam destek geleceğine inanıyordu.

Cumhur İttifakı, potansiyel cumhurbaşkanı adayı gördüğü/zannettiği iki isim - Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu! - ile uğraşmayı sürdürecekti.

Sohbetin sonunda Muharrem İnce’nin kuracağı iddia edilen yeni partiyi de sordum. Cevabı kısa ve netti: ‘Taş yerinde ağırdır!’

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.