Ali Hikmet İnce ile 'Gündem Analiz': Taliban'ın Kara Kutusu-2 

Ali Hikmet İnce ile 'Gündem Analiz': Taliban'ın Kara Kutusu-2 

Taliban, Afganistan’ın tamamında kontrolü sağlayıp iktidara geldi. Ülke insanına işbirliği/dayanışma çağrısında bulundu. Oysa 1996 - 2001 arasında tam bir ‘orta çağ idaresi’ getirmişti. Yokluklar içindeki ülke iyice yoksullaşmıştı.

Sinemaya gitmek, televizyon seyretmek, müzik dinlemek yasaklandı. Afganistan Devlet Televizyonu’nun yayınları durduruldu. Fotoğraf ve görsel program çekilemezdi. Bilgisayar kullanımı da memnuydu. Televizyonlar ve kompüterler toplanıp imha edildi. 

Erkekler sakal bırakmak zorundaydı. Sakalını kesenlere 6 aya kadar hapis cezası verildi.

Din polisi, kuralların uygulanmasından sorumluydu. Erkekler, evlerine en yakın camiye gidecekti. 5 vakit namaz kılmak mecburiydi. Mazeretsiz cemaati terk edenler, ağır yaptırımlara uğrayacaktı. Namaz surelerini bilmeyen(ler) kırbaçlanacaktı. Görevliler, camilerde yoklama almaya başladı. Mayıs 1998’de, 450 erkek sakal yasağına uymadığı, 110 kadın da tarif edilen şekilde örtünmedikleri gerekçesiyle cezalandırıldı.

İslâm Devleti’ne - daha doğrusu Taliban yönetimine! - muhalefet edenler, hain ilan edildi, idam olundu. Karşıt mücahit grupların üyeleri, yakalandıklarında ‘şer odağı mensubu’ suçlamasına muhataptı. Fesat çıkardıkları iddiasıyla yargılanıp asıldılar.

 

agir-silah-kullanabilen-bir-taliban-uyesi-min.jpg

Ağır silah kullanabilen bir Taliban üyesi

 

- Devlet Dairelerinde Peştun Dili Mecburi Kılındı… -


Çeşitli suçları işleyenlerin, özellikle de hırsızların elleri kesildi. Cuma namazlarından sonra infazlar - idam ve el kesmeler! - gerçekleştirildi. Halka izletip, ders çıkarmaları, sinmeleri beklendi. Kesilmiş uzuvlar, - korku yaratmak için! - merkezi yerlerde sergilendi. 

Resmi kurumlarda, resmi yazışmalarda, Peştun dili mecbur kılındı!
Taliban güneyde hâkimiyetini pekiştirirken, kuzeydeki ‘Mücahit Gruplar Koalisyonu’ da Mezar-ı Şerif’i muvakkat başkent ilan etti. ‘Kuzey İttifakı’nın lideri, Burhaneddin Rabbani’ydi. - Rabbani, 2001’de Taliban yönetimi devrilince, Birleşmiş Milletler’ce ‘Afganistan’ın - geçici! - Devlet Başkanı’ olarak tanınacaktı! - Taliban ile mücadeleyi sertleştirdi. 

Taliban, 1997’de, Mezar-ı Şerif’e saldırdı. Beklemediği mukavemetle karşılaştı. Şehir halkı, Kuzey İttifakı’nın yanındaydı. Saldıran kuvvetler, 10 bin civarında savaşçı yitirdi. 7 binden fazla militan da esir düştü. Taliban çevrelerinin açıklaması ürperticiydi: ‘Tutsak düşen örgüt üyelerinin hepsi öldürüldü!’

Taliban, Mezar-ı Şerif’de büyük zayiat verdi. ‘Deneyimli beyin takımı’nın ekserisini yitirdi. Mağlubiyet çok ağırdı. Ama El Kaide’nin desteğini gördü: Bünyesine yeni militanlar katıldı. 

1998’de, Mezar-ı Şerif’e yeni saldırı dalgası başlattı. İlki kadar zorlanmadı. Şehre girdi ve hemen infazlara girişti. Asker sivil ayrımı yapmadı. Binlerce kişiyi öldürdü veya astı. ‘Taliban için farklı mezhepten olmak da suçtu!’ Şehirdeki İran Konsolosluğu basıldı. Görevli 9 diplomat öldürüldü. Bir gazeteci de Azrail’den yakasını kurtaramadı. Şehrin servetlerine el konuldu. Taşıtlar ve konutlar sahip değiştirdi, Taliban’a geçti.

 

hashas-ekimi-yapan-afgan-koyluleri-min.jpg

Haşhaş ekimi yapan Afgan köylüleri

 

- Usame Bin Ladin, Taliban’la Müttefikti… -


1998’de, Taliban, ülkenin tamama yakınını kontrolüne aldı. Karşıt mücahit gruplar, Pençşir vilayetinde tutunabildi. Bölgeyi Şah Mesut savunuyordu.
ABD istihbaratı, 11 Eylül saldırılarını planlayan ve yöneten El Kaide’nin lideri Usame Bin Ladin’in Afganistan’da saklandığını ileri sürdü. Taliban yönetimine nota verip, Ladin’in teslim edilmesini istedi. Talep geri çevrildi: ‘El Kaide lideri, ülkede ‘misafir’ (!) idi. Suç delilleri gönderilirse, İslâmi mahkemede yargılanır, iddialar sabit görüldüğünde, cezalandırılırdı!’

ABD, Taliban ve El Kaide’yi cezalandıracaktı. Kuzey İttifakı’nı teşkil eden mücahit gruplarıyla anlaştı. Ağır silahlar gönderdi. Etkin hava gücü desteği sağladı. 7 Ekim 2001’de çok yıkıcı operasyon başlattı. Taliban, Kabil’i ve kontrolündeki bütün vilayetleri yitirdi. Tarihi kalesi, Kandahar’a çekilmek mecburiyetinde kaldı. Tutunamayınca kırsal kesimlerde, dağlarda barındı. Militanlarının çoğu Pakistan’a sığındı.

Taliban hemen pes etmedi. Gerilla taktikleri uygulayıp ABD ve müttefiklerine zarar vermeye çalıştı. 2004’de kadar düşük yoğunluklu saldırılar düzenledi. Sonradan da eylemleri ve şiddeti artırdı. Afgan güvenlik kuvvetlerini hedef aldı. 2006’da, Afgan polisi 257 kurban verdi. Afgan İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı rapora göre, 2007’nin ilk ayından Eylül’e kadar 397 polis memuru öldürüldü. Sayı, aynı yılın sonunda 1.200’e yükseldi. 

 

kabile-giren-taliban-militanlarindan-bir-grup-min.jpg

Kabil'e giren Taliban militanlarından bir grup

 

- Taliban, Küçük Gerilla Grupları Şeklinde Savaştı… -


2009 ve sonrasında gerilla harbi yoğunlaştı. ABD ve Afgan kuvvetleri, kanlı çatışmalara girişti. Uluslar arası güçlere, NATO kuvvetlerine, Afganistan Ordusu’na yapılan milyarlarca dolar askeri yardıma rağmen Taliban’ın kökü kazın(a)madı. Güneyde ve güneybatıdaki Helmand, Uruzgan, Kandahar ve Zabul kentlerini kontrol etti. Kuzeybatıda Feryab tepelerini, kuzeydoğuda Badakşan dağlarını, barınak ve üs olarak kullandı. 

2017’de yayınlanan, BBC araştırmasına göre Taliban, ülkenin her yerinde küçük gruplar halinde hareketteydi. Yerleşim merkezlerine düzenli saldırılar düzenledi.

ABD destekli Afgan hükümet kuvvetleri, nüfusun büyük kesiminin ikamet ettiği, sulak ovaları ve verimli tarım arazilerini kontrol ediyordu. 20 yıl boyunca, NATO’dan ve ABD’den eğitim alan 300 bin kişilik Afgan Ordusu sonuca varmakta zorlandı. 60 bine - bazı tahminlere göre de 87 bin! - ulaşan Taliban güçleri daha güçlü ve etkin görüntü verdi.

Batılı uzmanların görüşüne göre, ‘Afgan Ordusu’nun savaşma isteği çok sınırlıydı. ABD ve NATO birliklerinin çekilmesi durumunda yenilmesi kaçınılmazdı!’

2020’deki çatışmalarda ilginç istatistikî bilgi ortaya çıktı: Afganistan’daki sivil kayıpların yüzde 43’ünü kadınlar ve çocuklar oluşturuyordu.

 

kadinlari-sopa-ile-doverek-yola-getirecegini-zanneden-bir-militan-min.jpg

Kadınları sopa ile döverek yola getireceğini zanneden bir militan

 

- DOHA Anlaşması Ölü Doğdu… -


ABD ile - 20 Şubat 2020’de! - DOHA Anlaşması’nı imzalayan Taliban, NATO ve bağlı güçlerin son çekileceği tarihe kadar - 11 Eylül 2021! - saldırı(lar)da bulunmayacağı sözünü verdi. Ama ABD’nin hava taarruzlarını bahane etti, genişlemesini sürdürdü. 6 gün içinde 9 vilayeti kontrolüne aldı. Cezaevlerini boşalttı, bütün mahkûmları serbest bıraktı.

BM’nin açıklamalarına göre, 2021’in ilk 6 ayında 1.600’den fazla sivil öldürüldü. Sorumlular: Taliban ve Afgan Hükümeti’ne karşıt güçlerdi. Aynı süre içinde 300 - 400 bin kişi evinden/yurdundan edildi. Bilinmeyen sayıda mülteci, güvenli il ve ilçelere göçtü. Bazıları komşu ülkelere sığındı. Batılı haber ajanslarına göre, Taliban korkusundan çok sayıda asker ve sivil, Tacikistan’a iltica etti.

BM’nin açıklamalarına bakılırsa, ‘Afganistan, dünyanın en çok sayıda yerinden olmuş 3. nüfusuna sahipti!’ 5 milyondan fazla insan ülkesinden kaçmış, geri dönmemişti.

Afgan asıllı analistlerin Pakistan’ın rolüne ilişkin tespitleri dikkat çekiciydi. ‘Taliban, müttefikinin sağladığı destekle eski gücüne ulaşabilmişti!

Taliban’ın tecrübeli savaşçı kadrosu da başarının diğer sebebiydi. Yöneticilerin mühim kısmı Kızıl Ordu’yla savaşmıştı.

 

silah-kullanma-egitimi-alan-orgute-yeni-katilmis-militan-adaylari-min.jpg

Silah kullanma eğitimi alan örgüte yeni katılmış militan adayları

 

- Taliban Kendine Özgü Yönetim Modeli Oluşturdu… -


Lider, önemli komutanlar ve mühim yöneticilerin mekânları sürekli değiştirilirdi. Suikastlardan, ani baskınlardan, beklenmeyen olaylardan korunmak için çok özel tedbirler geliştirilmişti. Mesela Taliban’ın kurucu lideri Molla Ömer’in ölümü 2 yıl sır gibi saklandı. Molla, 23 Nisan 2013’de, Karaçi’de tedavi edildiği hastanede tüberkülozdan öldü. Vefatı, 2015’de açıklanabildi. Halefi, ‘sağ kolu’ diye tanınan Molla Muhammed Mansur’du. Molla Mansur, 2016’da, ABD hava kuvvetlerinin operasyonunda hayatını yitirdi. Yerine Mevlevi Haybatullah Akhunzade getirildi.

Taliban liderinin onayladığı karar(lar) tartışılmazdı. ‘Mutlak otorite sahibiydi!’ Batı basınında yer alan haberlere göre, örgütün kendine özgü idari yapısı vardı. Reisin hemen altında 26 üyeden teşekkül eden ‘Rehberler Şurası’ bulunurdu. Askeri ve siyasi fikirler tartışılır, sonra netleşirdi. Kurulda, Taliban İmamı’nın 3 yardımcısı da görevliydi.

Akhunzade’nin muavinlerinin kimlikleri belliydi. İlki: Kurucu Önder Molla Muhammed Önder’in oğlu Molla Muhammed Yakup’tu. İkincisi: Taliban’ın banilerinden Molla Abdülgani Baradar’dı. Üçüncüsü ise, Siraceddin Hakkani’ydi. Hakkani, ‘Hakkani Ağı’ adlı gerilla grubunun lideriydi. Batılı kaynakların iddiasına göre, ‘El Kaide ile de samimi ve yakın ilişkiler içindeydi!’

Taliban’ın ‘başsavcı’sı Molla Abdül Hekim’di. Yargının idaresinden ve işleyişinden sorumluydu.

 

taliban-bayragi-tasiyan-silahli-militanlar-min.jpg

Taliban bayrağı taşıyan silahlı militanlar

 

- Afganistan, Önemli Bir Eroin Üreticisiydi… -


‘Rehberlik Şurası’nın altında, bakanlık görevlerini üslenen 17 komisyon görev yapardı. Her biri ekonomi, sağlık, iaşe, tarım, askeriye, iç güvenlik gibi farklı saha(lar)da çalışırdı.

Batılı istihbarat örgütlerinin açıklamalarına/raporlarına göre, Taliban’ın önemli finans kaynakları arasında haşhaş tarımı, eroin üretimi ve satışı gelirdi. 2018’de, Birleşmiş Milletler’ce yayınlanan raporda, Afganistan’ın dünya afyon üretiminin yüzde 90’ını gerçekleştirdiği ileri sürüldü. Yine aynı belgede, Taliban, kanundışı eroin satışından yılda 400 milyon dolar civarında kazanç sağlıyordu. 

İngiliz yetkililerin savları daha da endişe vericiydi: ‘Ülkelerine giren eroinin yüzde 95’i Afganistan orijinliydi!’

Taliban’ın anlayışına göre, haşhaş üretimi ‘helal’di. Çiftçi, örgüte yüzde 10 nispetinde ‘aşar’ yani vergi öderdi.

Batılı istihbarat kaynaklarının savlarına göre, Taliban dışındaki bazı İslamcı örgütler de eroin üreticiydi. ‘Hizb-i İslâmî’nin Kunduz vilayetinde gelişmiş eroin laboratuvarlarının varlığı iddiası enteresandı!’

 

talibanin-seyyar-gerilla-kuvvetleri-min.jpg

Taliban'ın seyyar gerilla kuvvetleri

 

Medyada yayınlanan haberlerde, Taliban ile El Kaide beraberliği salt ideolojik temele bağlanamazdı. Her iki örgüt arasında militan, silah, mühimmat ve para transferi mevcuttu. Usame Bin Ladin, 1996’da, Afganistan’a gelip yerleşti. Yanında güvendiği adamlarını, ağır silahlarını, parasını ve ailesini getirdi. El Kaide üyelerine gizlenebilecekleri emin liman sağladı. Ayrıca Taliban’a uluslar arası alanda tanınma ve yeni müttefikler edinme fırsatı da sundu.

 

Ali Hikmet İnce
Siyasetcafe.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.