BAĞIMLI OLMA ÖZGÜR OL

BAĞIMLI OLMA ÖZGÜR OL

Psikolog Merve Alkan çağımızın en büyük sorunlarından madde bağımlılığı konusunda 'Bağımlı Olma Özgür Ol' isimli bir yazı kaleme aldı.

bbeyn-001.jpg

BİLİYOR MUSUNUZ Bonzai, Extacy, Eroin yetmezmiş gibi Zombi hapı hortladı!

Çağımızın en önemli sorunları haline gelen madde bağımlılığı… Nice genç beyinlerimiz ölüyor. Oysaki bizim o genç beyinlere ihtiyacımız var! Geleceğe ışık tutan gençlerimiz gözümüzün önünde can çekişiyor. Türkiye’de hızla yayılan madde satış oranları artmakta, daha kötüsü de maddeye başlama yaşı ise gittikçe düşmektedir. Kişinin bedeninin yanı sıra ruhsal ve sosyal hayatını yok eden insanı insanlıktan çıkaran, hiçbir ahlaki yapıya uymayan uyuşturucu maddeler ile mücadele etmek, bizlerin geleceği olan çocuklarımızı korumak için daha çok çaba sarf etmeliyiz. Bu yüzden de madde bağımlılığı hakkında bilgi sahibi olmak ve bu durumu önlemek tedavi açısından çok önemlidir. Madde bağımlılığı toplum için sosyal, ekonomik, psikolojik gibi birçok problemi de beraberinde getirir. Bu konu tüm toplumu ilgilendirir. Ülkemizin genç nesillere sahip çıkması tüm toplumun görevidir. Gençlerimizi bilgilendirelim, yardımcı olalım vakit kaybetmeden bu işin üstesinden hep birlikte gelelim.

Hemen hemen herkesin gözü ile şahit olduğu köprü altları, otobüs durakları, metrobüs geçişleri, ara sokaklar ve yığılıp kalan çocuklar… Televizyon kanallarında da şahit olduğumuz bu durum çocukları yürüyemeyecek hale getiriyor. Peki, bu nasıl oluyor beyni nasıl mı etkiliyor hep birlikte okuyalım ve paylaşalım. Sevgili okurlarım madde bağımlılığı aşağıda görmüş olduğunuz gibi bir döngü içerisindedir.

bagimli-001.jpg 

Şimdi size adım adım nasıl oluştuğunu yazacağım. İlk olarak merak ve akran arası özentilik ile başlar. Daha sonrasında zevk almak için ara sıra kullanımlar başlar. Zamanla vaktinin büyük bir kısmını madde ile geçirir. Bırakmak ister fakat beyin buna izin vermez. Her ne kadar ben bırakım dese de beyin, bu bırakılmaz der ve savaş içerisine girer. Hayatında yaşadığı her türlü olumsuz olayda maddeye başvurur. Onu iyileştireceğine inanır, kısa süreliğine rahatlamasına, gevşemesine neden olur fakat kısa süre bir ömrüne bedel olur farkında olmaz…  Zaman geçer madde almaz o zamanda o yoksunluk belirtisi ortaya çıkar tekrar kullanmaya başlar. Bağımlı olduğunda da zevk için değil, yaşadıkları için değil normal hissetmek için kullanırlar. Beynimiz neden dur demez biliyor musunuz? Yemek yerken, çikolata yerken, eşinizle ve ya dostunuzla sevgi dolu bir anı paylaşırken güzel şeyler yaşarken beynimiz dopamin salgılıyor. Kendinizi mutlu ve huzurlu hissediyorsunuz sonrasında dopamin düzeyi eski haline dönüyor ve hayatınıza kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Madde kullanan kişilerde ise bu dopamin seviyesi çok yüksek miktarda ortaya çıkıyor. Zaman içerisinde maalesef ki dürtü eylemini kontrol edemeyecek duruma geliyor, beynin karar verme fonksiyonunu etkileyerek kişinin yanlış kararlar almasına sebep oluyor.

Bunun yanı sıra beynin yeni edindiği bilgileri öğrenme, hatırlama gibi fonksiyonlarını bozuyor. Ve tekrarlayıcı yüksek miktarda ki dopamin artışı keyif veren şeylerden (çikolata, yemek, müzik dinlemek…) zevk alma duyusunu azaltıp kişinin kendisini depresif, cansız hissetmesine neden oluyor. Daha önceden zevk aldığı şeylerden zevk alamaz hale geliyor. Ve madde alma ihtiyacı şiddetli bir şekilde ortaya çıkıyor. Maalesef kişi değil madde kişiyi yönetmeye başlıyor. Üstüne bu da yetmezmiş gibi zombi hapı ortaya çıkıyor.  Kimyasal sentetik uyuşturucu olan bu hap insanlarda duygu durumun aniden değişmesine ve hareketlerini kontrol edememesine neden oluyor. Saldırgan hareketlerinin farkında olmayan bu kişi haberlerde duyduğumuz ve gördüğümüz gibi kendisinden geçiyor, kalp atışları hızlanıyor, halüsünasyonlar görmeye başlıyor. Hatta kalp krizi geçiriyor.

Şimdi sizlere daha önceden madde bağımlılığı olan kişilerle aynı hastane ortamında edinmiş olduğum bilgileri tüm samimiyetimle paylaşacağım; 

İlk olarak maddeye başlama sürecinin nedenleri neler olabilir diye düşünürken aslında şahit olduğum en büyük nedenlerden birisi aile. Yetersiz ve ya aşırı ilgi, düzenli ve ya düzensiz ciddi disiplin ve otorite, ebeveyn ve çocuk arasında ki iletişim, karşılıklı anlayış eksikliği, aile içi şiddet. Özellikle ergenlik döneminde çocuğa huzurlu bir aile ortamı oluşturmak gerekir. Çocuk ailede bulamadığını dışarda ararsa eğer kendisine en büyük kötülüğü yapmış olur ve buna sebep olan sizler olursunuz. Ve bunun sonuçları sizleri üzebilir. Kişilik sorunları; kendisine olan güven eksikliği, depresif, içe dönük, asosyal kişilerde madde bozukluğu görülme oranı fazladır. Hatta şu bilgiyi de bilmenizi isterim; maddeye bağımlı olan kişilerde kişilik bozukluğu ortaya çıkar. Bunun yanı sıra sosyal ortama değinmek istiyorum. Çevresel etkenler; madde bağımlılığın yaygın olması akranlar arası özentilik şeklinde kişiyi bağımlılığa doğru sürükler. Arkadaş ortamında bağımlılığa yatkın olan kişilerin bir kereden bir şey olmaz demesiyle başlayan bu serüven olumsuz sonuçlara neden olur. Madde bağımlılığın genel sebepleri bu şekildedir. 

Peki, bunun tedavisi nasıl olur derseniz buyurun;

Madde bağımlılığı olan kişilerin yakınları genelde bu durumdan utanç duyar ve saklar. EL ALEM ne der toplumumuzun kültürü haline gelmiş maalesef ki… Bırakın bu sözü hayatınızın bir parçası haline getirmeyin. Siz kaçtıkça çocuğunuz daha çok maddeye bağımlı olacak. Öncelikle bunun bir hastalık olduğunu kabul edin ve çocuğunuzdan utanmak yerine onu sarıp sarmalayıp ona yardımcı olun. En önemli tedavi sosyal destektir. Destek olayım derken aman dikkat! Köstek olmayın. Eve geldiğinde yine içtin yine gittin gibi sözlerle üstüne düşmek kişiyi daha çok tetikler. Anne ve babalar çocuğunuzu sağlıklı bir şekilde takip edin. Tedavi süreci uzun bir dönemdir ve tekrarlanma olasılığı çok yüksektir. Eğer kişi maddeden uzak duramıyorsa, hastane yatışı gerekebilir. Maddi olarak özel bir hastane tercihiniz olmazsa AMATEM birimlerine ücretsiz başvuru yapabilirsiniz. 
Gençlerimizi korumak için onlara sorumluluk verin, özgüven aşılayın, çocuklarınıza karşı özellikle ergenlik döneminde aşırı korumacı ve ya aşırı sorumsuz davranışlar sergilemeyin. Tedavi inancı kişide başlar kişi ne kadar kararlı ve iradeli olursa tedavi de başarılı olma şansı yükselir. Kişiyi yeniden hayata ve topluma kazandırmak hepimizin esas amacı olsun. Unutmayın iyi bir gözlemci olmak bir hayatı kurtarmak demektir.

İlginizi çekecek film önerilerim;

City of God (2002) | IMDb: 8,7
Requiem for a Dream (2000) | IMDb: 8,4
Scarface (1983) | IMDb: 8,3
Trainspotting (1996) | IMDb: 8,2
The Wolf of Wall Street (2013) | IMDb: 8,2

Psikolog
Merve Alkan

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum