Hakan SÖNMEZ

Hakan SÖNMEZ

Bir Ekrem hikayesi: Küresel sermayenin yeni ‘kutsal ineği!’

Bir Ekrem hikayesi: Küresel sermayenin yeni ‘kutsal ineği!’

Ekrem İmamoğlu...

Daha üç dört ay öncesine kadar kimsenin bilmediği fazla tanımadığı bir isim.

Soy adlarını babası değiştirmiş deniliyor.

Gerçek soy adları Müdafa.

Sonradan “Trabzon’un köklü sülalerinden birisinden geldiklerinin altını çizmek için” olsa gerek İmamoğlu soyadını almışlar.

Ekrem bey, kendisini Trabzon’un Köprübaşı ilçesinden takdim ediyor ama Köprübaşı’nda ailesine ait tek bir mezar bile bulunmadığı ifade ediliyor.

Aslında Akçaabatlı Ekrem Bey ama nedense olmadığı halde ısrarla kendisine bir “Köprübaşılıyım” hikayesi yazıyor.

Yazının başında söylediğim gibi daha üç dört ay öncesinde kamuoyu Ekrem İmamoğlu’nu neredeyse hiç tanımıyordu.

Kendisi CHP’nin Beylikdüzü Belediye Başkanıydı o kadar.

Eğitim durumu ise biraz karmaşık.

Satın aldığı mezarının başında intihar eden amcası Ali İmamoğlu tarafından Kıbrıs’a götürülüyor ve mühendislik bölümüne yazılıyor Ekrem Bey, ama oradan memnun olmuyor ve Girne Amerikan Üniversitesi’nde İşletme Bölümü’ne yazılıyor. Ardından Türkiye’den her nasılsa denkliğini alıp, İstanbul Üniversitesi’nde İngilizce İşletme Bölümü’ne geçiyor ve oradan mezun oluyor.

Geçmişindeki ilk iz olarak görüyoruz ki; FETÖ’nün bir numara kanalı Samanyolu TV’de spor muhabirliği yapıyor Ekrem Bey.

ANAP’lı bir ailenin “CHP’li çocuğu” olarak Allah yürü ya kulum demiş kendisine.

O da yürümüş.

Fenerbahçe’ye yapılan FETÖ operasyonlarında Samanyolu TV’ye açıklamalarda bulunmuş. Operasyonları çok çok olumladığını açıklamış.

Google sorduğunda da çok fazla bir geçmişi yok Ekrem Bey’in.

Sanırım iyi bir ön hazırlık ve temizlik yapılmış kendisiyle ilgili.

Daha düne kadar kimsenin tanımadığı Ekrem Bey’i bugün tüm Türkiye tanıyor.

Hakkında efsaneler, algılar almış başını gidiyor Ekrem Bey’in.

Sol’un kelli felli yazarları, düşünürleri, sanatçıları bir yandan Ekrem Bey’in nasıl büyük bir adam olduğuna methiyeler dizerken, bir yandan da ülkücü camianın belli çevrelerinde “İmamoğlu efsanesi” yaratılıyor.

Neymiş Ekrem Bey aileden ülkücüymüş aslında.

Aynı zamanda Ekrem Bey, çok sağlam inançlı, namazında niyazında bir adammış.

Gizli gizli Eyüp Sultan’a gidip dualar eder, gizli gizli Kur’an okurmuş.

İş adamı kimliğiyle “kolundaki 250 bin liralık saatten herhalde” Finansı, ticareti, ekonomiyi de çok iyi bilirmiş Ekrem Bey.

Bunun yanında acayip de solcuymuş. Atatürkçüymüş, Cumhuriyetçiymiş, demokratmış.

Bir de yaman Trabzonluymuş.

Yani ne ararsanız varmış Ekrem Bey’de de kimsenin bunca zamandır haberi yokmuş.

CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olup, sıkıntılı ve şaibeli bir seçimin ardından kıl payı İstanbul’u kazanınca Ekrem Bey, gerçek anlamda bir Türkiye fenomeni olup çıkıverdi karşımıza.

Hele YSK İstanbul seçimlerini şaibeli işlerden dolayı iptal edip yenileme kararını verince tam bir “mağdur” kimliğiyle Türkiye’yi bunalımlarından çıkartacak yeni bir “kahramana” dönüştürülüverildi.

Ekrem Bey gerçi, PKK’nın siyasi kanadı HDP’nin eski eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ı “çok önemsediğini ve çok beğendiğini” söylese de ya da Kıbrıs için verilen mücadeleye yönelik Beylikdüzü’ne yaptırdığı heykele Kıbrıs Rumlarının Başpiskoposu Makarios’un heykelini diktirse de bunlara çok takılmamak gerekiyor her halde.

Eh o kadar kusur kadı kızında da bulunur.

Algı tam da böyle bir şey işte.

24 Haziran 2018 seçimlerinden önce Meral Akşener ile bu fenomen yaratılmak istendi. Sonra da Muharrem İnce ile. İkisinin de çapı yetmedi.

Henüz hakkında hiç bir şey bilmediğimiz Ekrem Bey, bir anda Türkiye’yi “tüm dertlerinden” kurtaracak yeni bir “İsviçre çakısı” oldu.

Türkiye’de Erdoğan’dan, Bahçeli’ye, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Meral Akşener’e tüm siyasetçilerin bir hikayesi ve geçmişi var.

Ekrem Bey’in ise geçmişine yönelik efsanelerden başka bir şöyle sağlam bir bilgi de yok.

Sanki “Paskalya yumurtası”ndan çıkmış kendisi.

Şaibeli İstanbul seçimini kazanınca Yunan medyası da Ekrem Bey’i neredeyse kutsadı.

Bir Pontuslunun İstanbul’u yeniden feth ettiğinden bahsetti.

Konu basında da biraz yer buldu. Ama Ekrem Bey’in ağızından bu “Yunan kutsamasının” aleyhine tek bir söz bile çıkmadı.

“Zulüm 1453’te başladı” diyen yeni CHP’nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu bunda etkili olmuş mudur? Bilemeyiz tabi.

Bir tek gazeteci yazar Nihat Genç her zamanki üslubuyla delikanlıca çıktı hemşehrisi Ekrem Bey için “Bir FETÖ projesidir” dedi.

Trabzon, Karadeniz’in belki de en ateşli şehri. Kendisi de, insanları da güzel. Trabzon ve Karadeniz’deki Türk varlığının Fatih’in Trabzonu feth etmesinden sonra olduğunu söyleyenler oldukça yanılıyorlar aslında.

Trabzon ve Karadenizdeki Türk varlığı bilinenin aksine binlerce yıllık bir geçmişe dayanıyor.

Bu konuyu tarihçilerimize, araştırmacılarımıza bırakıyoruz.

AK Parti Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Ekrem Bey’in Yunan basınında çıkan “İstanbul’u bir Yunan, Pontus çocuğu aldı” söz ve yazılarına yönelik “tek bir ses dahi etmemesine” dikkati çekti haklı olarak.

Bir anda sağlı sollu ayağa kaldırdılar Türkiye’yi.

AK Partili Göksu’yu resmen linç edip, lime lime ettiler.

Ama kimse Ekrem Bey’in bu sözlere neden sessiz kaldığını sorgulamadı bir türlü.

Algı böyle bir şey işte.

İstanbul’da Trabzonlu ve Kadenizli ağırlığı var ya. Hani Recep Tayyip Erdoğan da Karadeniz'li ya. Başkanlığı YSK’ca sözde elinden alınan Ekrem Bey de Trabzonlu ya.

İşte buradan da yürürüz diyorlar Ekrem Bey için 23 Haziran’da.

Eğer gücünü göstermez ve yönetmezsen başkalarının hikayelerinin esiri olur, oyunlarının figüranına dönüşüverirsin.

Ekrem Bey 23 Haziran’daki YSK tarafından yinelenen seçimi kazanır mı, kaybeder mi, bunu kısa zamanda göreceğiz.

Asıl gerçek şu ki, daha üç dört ay öncesine kadar kimsenin hakkında bir şey bilmediği Ekrem Bey kazansa da kaybetse de Türkiye’nin yeni siyasi fenomeni ve küresel, emperyal Batı sermayesinin yeni ‘Kutsal İneği’ olmuştur.

Her türlü tazyik, destek, efsane ve hikaye ile Sol’dan yükseltilen Ekrem Bey’in elbette ki, sağdan da bir karşılığı olacaktır.

Görülen odur ki, içeriden ve dışarıdan belirli güçler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderlik gücünü Ekrem Bey üzerinden İstanbul seçimlerinin yinelenme sürecinde yıpratmak, zayıflatmak istiyor.

Eğer bu süreçte başarılı olurlarsa sağdan da Ekrem Bey’in “bence zaten belli olan” Batılı “babacan” karşılığı yakın zamanda ortaya net bir şekilde çıkacaktır.

Türkiye’nin geleceğine yönelik planlanan kirli oyunun gerçekten çok büyük olduğunu görmemek mümkün değil.

Mevcut yapısıyla AK Parti’nin hızla çözülme eğilimine girdiğini, siyaseti ve algıyı yönetemediğini de görmemek mümkün değil.

Türkiye’nin geleceğine yönelik bu büyük oyunu tüm yönleriyle bir tek MHP Lideri Devlet Bahçeli görüyor.

Devlet Bahçeli ile MHP, işte bu yüzden her türlü çevre tarafından hedef tahtası yapılıyor, Türkiye’nin ve Türk Milletinin sigortası attırılmak, ülkenin tamamen karanlığa gömülmesi isteniyor.

Eğer tüm vatansever ve milli güçler akıllarını başlara almazsa korkarım ki, başarılı da olacaklar.

Türkiyemize o melun karanlık cisim maalesef hala hızla yaklaşıyor.

Herkesin kafasının sağlı sollu algılarla çorbaya dönüştürülmeye çalışıldığı bu ortamda oyunu bozacak ferasete sahip tek gücün Devlet Bahçeli ve MHP olduğu gerçeğine hiç bir “milli güç” ve “vatansever oluşum” asla sessiz kalmamalı.

Bugün Türkiyemiz üzerine oynanan bu büyük oyunu bozmak için MHP ve Devlet Bahçeli’nin etrafında saflar sıklaşmalı, ayrılan kuvveler birleşmelidir.

Her türlü fitne, baskı, algı ve karalamalara aldırmadan bunu başarabilirsek işte o zaman geleceğimize daha umutlu bakabileceğiz.

Bu sözüm; kendisini gerçekten kendisini Ülkücü ve Türk Milliyetçisi olarak gören ve hissedenleredir.

Algıya, fitneye, kıskançlığa, geçmişe, yaşananlara takılıp kalmayın. Atatürk’ün “Bir Türk Dünyaya bedeldir” sözünü gerçeğinize yansıtın ve ufkunuzu geleceğimize rehber yapın.

Türk Milliyetçilerini, Ülkücüleri; “Başkan”, “Reis”, “Ağbi” kisvesine bürünerek, birilerinden aldıkları talimat ile veyahut kişisel hırs ve arzularıyla bölüp, parçalamak için her türlü çabayı gösterip “Başaramayınca” şimdi de “Ekrem Bey ‘ülkücüdür’ güzellemesi” yapıp, “O’na oy devşirmeye çalışanlara” asla itibar da etmeyin.

Böyle yapın ki; Atatürk’ten beri belki de ilk defa dünyanın küresel efendilerine karşı dik durma kararlılığını ortaya koyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu restinin altında kalmasın.

Eğer kalınırsa hepimiz nesebimize, meşrebimize bakılmadan kaybedeceğiz ve kimsenin de umrunda olmayacak.

Bakınız gerçekler tüm çıplaklığıyla çok uzağımızda değil, Irak ve Suriye olarak tam yanı başımızda.

 

Hakan Sönmez

Siyasetcafe.com

Genel Yayın Yönetmeni

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Hakan SÖNMEZ Arşivi