Volkan AYDEMİR

Volkan AYDEMİR

BU ACI BİZİM!

BU ACI BİZİM!

Kendi yurttaşlarımın acılarının üzerinden siyaset yapılmasına, fayda sağlamaya çalışılmasına hepiniz gibi bende karşıyım.

On binlerce vatandaşımız enkaz altındayken, bölgeye gidip acıyı paylaşmak yerine, Üreten Türkiye, gibi boş beleş cümlelerle nutuk atmak hepimizin tepkisini çekti ziyadesiyle.

Sevgili Okurlarım!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti!

Türk Ulusunun vücut bulmuş halidir. Yurttaşı olmaktan gurur duyduğun Devlete hakaret etmek; geçmişi bin yıllara dayanan kadim bir Ulusa hakaret etmek demektir. Doğal Afetler, görevini yerine getirmeyerek insanların ölümüne neden olmak suretiyle Suç işleyen “yetkili ve görevli kişiler” üzerinden Sahibi Türk Ulusu olan Türkiye Cumhuriyeti Devletine hakaret eden kişiler ya haindir ya da Devlet kavramının anlamını ve makamların geçici olduğunu bilmeyecek kadar cahildirler.

Depremin değil, atamalarda dikkate alınmayan liyakatsizliğin, denetimsizliğin, inşaatlarda, kontrollerde, denetimlerde yapılan yolsuzluğun, bina denetimlerini kişilerin insiyatifine bırakan sistemin, bilimden uzaklaşmışlığın, mühendislik disiplininin gözardınedilmişliğinin öldürdüğünü bir defa daha yaşadık.

Gelen haberler çok acı, ilk gün itibarıyla enkaz altında kurtarılmayı on binlerce yurttaşımız var.

Depremin ilk saatlerinde Hatay’da görevli sağlık personeli arkadaşımla konuştuğumda, yıkılan binalardan yardım isteyen sesler geldiğini anlatıyordu gözyaşları içinde.

Kendisi, “pijamayla dışardayım üşüyorum ama içim yanıyor.” dedi.

O duyguyu çok iyi bilirim. Ne ölüsünüzdür nede diri. Kurşun gelse işlemez size hoş umurunuzda da değildir.

Aklınızda tek şey vardır; Akşam üstü bıraktığınız şehre, dostlarınıza ve zamana geri dönebilmek!

Ama imkansızdır, bırakın yıkılan binaları yıkıntılar altından gelen tanıdık seslerin travması yıllarca çıkmaz aklınızdan.

Dün itibarıyla 10 şehrimize yurtiçi ve yurtdışı kurtarma ekipleri intikal etmiş oldu. Yardım gönderen ülkelere minnettarız.

Böylesi acı olaylar yaşandıkça kıyas yapma yetimiz gelişiyor.

Örnekleyecek olursak;

99 Kocaeli ve Düzce depreminde Ankara-İstanbul otoyolu, köprüleri ve viyadükleri görevini layıkıyla yerine getirdi, ulaşım gayet akıcı ve sorunsuzdu, viyadüklerde tek çizik yoktu. Kars’tan araçlarıyla çıkanlar, 14 saat sonra Kocaeli'deydi, şimdi kıymetini daha iyi anlamış olduk. Yıllarca yaptıkları yollar ve binalarla övünenlerin dikkatine sunuyorum.

Mühendislik biliminin yol mühendisliği ve inşaat mühendisliği disiplini kurallarına uyulmadığı için yollar kullanılamaz hale geldi. 06.02.2023 sabah 06:00’da İstanbul’dan çıkan kurtarma ekipleri, ayın 7’si akşam Kahramanmaraş’a zor vardılar. Resmi görevli olarak bende gidecektim ama yollar sıkıntılı olduğu için gidemedim.

Sözde deprem yönetmenliğine uygun yapılan binalar çöktü. Yapılan yolların zemin etütlerinde, projelerinde, malzemesinde yada teslim alan kişilerde sorun var. Devletimizin ilgili birimlerinin konusunu bu olayın teşkil ettiği olayla ilgilenip, adli takip başlatmasını bekleyeceğiz. Deprem yönetmenliğine göre yapılan binalar yıkıldı, askerde söylendiği gibi, “ya eşektendir ya fişekten” ama bu sanırım direkt eşşekoğlu eşşekten oldu. Baştan yazayım İşini kuralına, bilimine göre yapanlar başımızın üstündedir her zaman, onlara sözümüz yok.

Bu deprem gösterdi ki bölgedeki yapı kontrol firmaları, belediye denetimleri, müteahhitler hepsi aynı çanaktan yemişler. Adalet mekanizmasında cezalandırılmalarını dört gözle bekliyor olacağım. Aslında bunları  hepsinin nedeni yıllardır takip edilen neo-liberal politikalar. Laissez Fairre (Bırakın yapsınlar) sen takip et.

Devlet bina yapmasın, devlet esnafmıdır? Diye diye genel piyasada her sektörde kaliteyi düşürdüler. Devletin olduğu piyasalarda diğer firmalar, rekabet halindr oldukları devletin uyguladığı standartlara uymak zorundaydı, dolayısıyla kendiliğinden bir otokontrol hali doğuyordu. Buyurun sayın neo-liboşlar. Savunduğunuz politika sonucundan memnun musunuz?

Diğer bir konu ”Müteahhit” konusu.

Peki kim bunlar?

Mesleki eğitimleri veya bir diplomaları var mı?

Tanıdığım bir çocuk vardı bizim mahalleden, çok okuyası yoktu, liseyi bitirip hayvancılık yaptı. Yirmi yıl sonra Kars’ta bana daire satan müteahhit olarak karşıma çıktı. Müteahhit olmuş. İnşaat mühendisleri asgari ücretle çalışıyor yanında buyurun.

Bir başka veri paylaşayım Avrupa’da yirmi beş bin olan müteahhit sayısı, Türkiye’de üç yüz otuz bin. Bu kadar müteahhitin olduğu ortamda bizim binalarımız, yollarımız çöküyorsa suç bizde kardeşim hiç kimsenin değil. Müteahhitlik belgeleri iptal edilip ilgili eğitim alanından alınmış lisans diplomasına bağlanmalı.

Avukatlık, Hekimlik çalışma ruhsatı gibi olmalı. İktidar ve muhalefet bu süreçte politikayı bırakıp biran önce yasal düzenlemeleri yapmalıdır. Böylesi durumlarda yapılan siyasetin ve (PR) PiaR çalışmalarının vatandaşta karşılığını nur içinde yatsın, aşık Veysel bir dörtlüğünde şöyle belirtmiştir.
“Artık sana verecek bir şeyim yok aslında.

Çay var, içersen. Ben var, seversen. Yol var, gidersen.”
Ancak zarar gören yollar onarıldığında gidersin! Hatta anca gidersin!..

10 ilde Sahada bulunan arkadaşlarımızla yapmış olduğum telefon görüşmelerinde, yardımlar konusunda sahadan gelen talepler: Tüpgazla çalışan ısıtıcılar, küçük Jeneratör,

Balyoz, demir kesme makası, testere, birde mazot istediler.

Maddi yardımların Devletin kurumu olan AFAD Banka hesaplarına yapılması, yerine ulaşması açısından çok önemli. İtalya Başkonsolosluğunda bazı aklı evvellerin yaptığı gibi Diyanet Vakfı yetkili değildir. Hatta bölgedeki imam ve müezzinlerin sürekli sela okumaları şu an için çok tehlikeli zira sessizlik hayat kurtarmada en baş şart.

Depremde Hayatını Kaybeden Yurttaşlarımıza Yüce Yaradandan Rahmet! Yakınlarını kaybedenlere ve Aziz Türk Ulusuna Başsağlığı, Yaralılarımıza Acil Şifa diliyorum!

GEÇMİŞ OLSUN CANIM TÜRKİYE’M

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Volkan AYDEMİR Arşivi