Celal Eren Çelik Pelikan dosyasını açtı! Ömer Turan hedef gösterdi

Celal Eren Çelik Pelikan dosyasını açtı! Ömer Turan hedef gösterdi

Son günlerde kamuoyunun yeniden sıklıkla ismini duymaya başladığı bu Pelikan Grubu kimdir? Kim tarafından finanse edilmektedir? İcraatları ve ilişkiler ağı nedir? Gazeteci Celal Eren Çelik tüm bilinmeyenleri kaleme aldı.

Siyasetcafe yazarımız Celal Eren Çelik, sosyal medya hesabı Twitter'dan Pelikan dosyasını yeniden açtı.

'Yalıdan devlete: 'Pelikan Sarmalı' başlıklı bir flood paylaşan Çelik, Pelikancıları deşifre etti.

Çelik'in kaleme aldığı bu yazısına çok yoğun tepkiler geldi.

Siyaset Bilimci, Ömer Turan'da sosyal medya hesabından bu yazıyı yazan Çelik'i hedef gösterdi ve 'Pelikan listesinin başına Ömer Turanı koymak Pelikan diye bir yapı yok demektir. Beşikteki Çocuk bile bunu bilir. Celal Eren Acaba ne yapmak istiyor? Bence iyi düşünün. Herkes gözaltına alınırken sorgulanırken bu celal Erenin o kadar rahat olması ilginç değil mi?' diyerek Çelik'in tutuklanması gerektiğin savundu.

 

omer-turan-pelikan-siyasetcafe.JPG

 

Celal Eren Çelik'te Ömer Turan hakkında elinde belgeleri olduğunu ve isterse kendisini mahkemeye verebileceği söyledi.

Çelik, 'Bak şöyle yapalım Ömer...Sen beni ver mahkemeye ben de seni ve yalılardan çıkmayan saz arkadaşlarınızın alayını mahkeme kayıtlarına geçireyim...Ne dersin? hodri meydan...' dedi.

 

bak-siyasetcafe.JPG

 

Ömer Turan, uzun süren sessizlikten sonra çelik'i mahkemeye vereceğini duyurdu.

Turan, 'Beni Pelikan şemasının en başına yerleştiren ve 31 Mart yerel secimlerinde İmamoğluna karşı oluşturulan trol ekibin icinde oldugumu söyleyen Celal Eren Çelik hakkında pazartesi dava açıyorum. Soruşturma numarasını paylaşacağım.' dedi.

 

turan-siyasetcafe.JPG

 

İşte Çelik'in kaleme aldığı o yazı:

 

'Son günlerde kamuoyunun yeniden sıklıkla ismini duymaya başladığı bu PELİKAN GRUBU kimdir? Kim tarafından finanse edilmektedir? İcraatları ve ilişkiler ağı nedir? Boğaziçi Küresel İlişkiler Derneği ve PELİKAN GRUBU arasında nasıl bir bağ vardır?

Aslında her şey Ahmet Davutoğlu’nun 27 Ağustos 2014 tarihinde Erdoğan’ın “işaret etmesi” ile AKP 1.Olağanüstü Kongresi’ne tek aday olarak katılarak AKP’nin Erdoğan sonrasındaki 2.Genel Başkanı ve Türkiye’nin yeni Başbakanı olması ile başladı...

 

pelikan-siyasetcafe.JPG

 

Özetle geçecek olursak bir süre sonra Erdoğan’dan bağımsız politikalar uygulamaya, kendi medyasını ve sermayesini oluşturmaya kalkan ve parti içerisinde de “HOCACILAR” adı verilen grubu ile giderek güçlenen Ahmet Davutoğlu “tehlikesi başlıklı isimsiz bir bildirinin 1 Mayıs 2016 günü yayınlanmasının ardından tasfiye edildi.

Bildiriyi yayınlayanın kim olduğu bilinmiyordu ancak PELİKAN DOSYASI bildirisi Erdoğan-Davutoğlu ikilisi arasında derinden derine yaşanan iktidar mücadelesini açık ve sert bir Davutoğlu eleştirisi yaparak anlatmış.

Erdoğan bildiriye sessiz kalarak dolaylı destek vermiş, Davutoğlu'da 5 Mayıs 2016 tarihinde istifa etmek durumunda kalmıştı.

İşte hayatımıza o tarihte giren PELİKAN DOSYASI kim tarafından yazılmıştı?

Sıradan bir bildiri miydi yoksa çok daha “derin” operasyonlar için son derece komplike biçimde organize edilmiş bir yapılanma mıydı?

Bu soruya cevap bulabilmek için yine çok çarpıcı ve girift bir ilişkiler ağının izini sürmemiz gerekecek…

Davutoğlu gücünün zirvesinde olduğu hissi ve çok yakında tek iktidar sahibinin kendisi olacağına dair inancı ile kibir içerisindeyken sessiz sedasız bir STK kuruluyordu: BOĞAZİÇİ KÜRESEL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ...

Aslında “kuruluyordu” kelimesi yanlış olur...

Zira bu STK(!) daha önce başka floodlarımızda detayları ile incelediğimiz ABD’nin Dünyayı Sivil Toplum Kuruluşları eli ile dizayn etme projesi olan “PROJECT DEMOCRACY” stratejisine uygun olarak “kurduruluyor” ve zamanı gelince aktive edilmek üzere “uykuya” yatırılıyordu.

Sessiz sedasız kurulan bu STK’nın resmi adı ise “KÜRESEL İLİŞKİLER DERNEĞİ”ydi...

Derneği kuran isim ise akademisyen İdris Kardaş’tı...

Kimdir bu İdris Kardaş isterseniz şöyle kısaca ama yakından bir bakalım…

İdris Kardaş ismini ilk kez nerede görüyoruz? George Soros’un Türkiye’deki en önemli eğitim yatırımı olan ve Leureate Vakfı’nın ortak olduğu Bilgi Üniversitesi’nde.

2011-2016 yıllarında SOROS destekli Bilgi Üniversitesi’nin “Koordinatörlüğünü” yapan İdris Kardaş 2016 yılında görevden alındı.

Ama kendisini bu kez de kısa süre içerisinde 70 yataklı 2 hastaneden, binlerce yatak kapasitesine sahip bir “Hastaneler zincirine” dönüşen Medical Park hastanelerinin vakfı olan 21.Yüzyıl Anadolu Vakfı’nın Vakıf Üniversitesi olan İstinye Üniversitesi’nde gördük..

Bu 21.Yüzyıl Anadolu Vakfı’nın mütevelli heyeti başkanı Medical Park Hastaneleri’nin sahibi, eski İstanbul Belediye Meclis Üyesi Muharrem Usta…

Peki Usta bir anda nasıl bu kadar hızla 2 küçük hastaneden devasa bir “Hastaneler Zinciri İmparatoru” oluyor?

Muharrem Usta, 2006 yılında TESEV Danışma Kurulu Üyesi ve Erdoğan “aşığı” iş adamı Ethem Sancak ile ortaklık kuruyor.

2010 yılında ise The Carlyle Group ile yapılan ortaklık devreye giriyor. Bu The Carlyle Group ise arkasında Vatikan sermayesinin olduğu ünlü bir ABD’li yatırım fonu.

İşte İdris Kardaş bu girift ilişkiler içerisindeki Muharrem Usta’nın vakıf üniversitesi olarak kurmuş olduğu İstinye Üniversitesi’nde göreve başlıyor

Daha sonra kendisini Sabah Gazetesi’nde köşe yazarken ve havuz kanallarının pek çoğunda hararetli bir AKP savunucusu olarak yorumculuk yaparken görmekteyiz.

Evet İdris Kardaş ismine böylece biraz daha yakından baktıkta sonra devam edelim yazmaya...

Küresel İlişkiler Derneği “uykusundan uyandırıldığında” az sonra detaylarına da değineceğimiz üzere “Koordinatör” sıfatı ile artık tüm kontrol Süheyb Öğüt’e geçmişti..

Süheyb Öğüt bu işin “kilit noktasıydı” ve bu sessiz darbenin ilk sinyalini 27 Haziran 2015’te HAVUZ MEDYASI’nın dergisi AKTÜEL’deki köşesinde vermişti...

Öğüt, BRAVO HOCAM BRAVO! başlıklı yazısında Davutoğlu’nu ağır bir dille eleştirmiş ve Davutoğlu'na Süheyb Öğüt, AKP’nin en koyu “yandaş” yazarlarından Hilal Kaplan’ın kocası...

Aynı zamanda akedemik tezlerini nasıl aldığı (?) "tartışmalı",Atatürk'e ve Cumhuriyet'e ekranlarda atıp tutan AKP'nın yılmaz savunucusu Selman Öğüt'ün ağabeyi...

Selman Öğüt'ten devam edelim isterseniz...Selman Öğüt’e de bakalım biraz isterseniz… Kendisinin öğretim üyeliğini yaptığı Medipol Üniversitesi AKP’li Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sahibi olduğu Medipol Hastaneler Grubu’na ait…

Selman Öğüt ayrıca Erdoğan Ailesi’nin TÜRGEV ile birlikte en önem verdikleri ve alternatif Türkçe Olimpiyatlarını düzenleyen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden milyonlarca lira yardım alan, danışma kurulunda Bilal Erdoğan ile birlikte çok sayıda üst düzey AKP’linin de olduğu TÜGVA’nın “Bölge Uzmanı”!

İşte efendim Süheyb Öğüt ise bu ilişkiler ağı içerisinde hep “perde arkasında” kalmayı tercih eden ama aslında “Beyin” konumunda olan kişi…

Peki Süheyb Öğüt’ün “Tasfiye sürecinin” fitilini ateşlediği bu yazı nerede yayınlanmıştı? AKTÜEL DERGİSİ’nde…

Yani TURKUAZ MEDYA GRUBU’nda…Peki grubun o dönem başında kim vardı? Serhat Albayrak... Yani Berat Albayrak’ın kardeşi... Fazla söze hacet yok sanırız...

Ve Red Hack’in Berat Erdoğan’ın mail hesabını kırması sonrasında aynı Suheyb Öğüt’ün kurulacak Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezi için tüzük ve kuruluş belgesini hazırladığı ve 7 ismi Berat Albayrak’a önerdiği kamuoyuna yansıdı...

Bu isimler Sadık ÜNAY, Melih ALTINOK,Hilal KAPLAN,Suheyb ÖĞÜT,Salih Tuna,Can PAKER ve ismi verilemeyen bir “iş adamı” şeklinde sıralanmıştı...

Ancak bu isimlerden Salih Tuna açık ve net biçimde bunu yalanladı,diğer isimlerden ise itiraz gelmedi.

Ve bu ekip çalışmaları için boğazda Kuzguncuk Çarşısı Caddesi Numara 27 adresindeki yalıyı kendisine "üs olarak" seçecekti...

 

us-fotografi-siyasetcafe.JPG

 

Ve işin ilginci bu yalının adresi ile KÜRESEL İLİŞKİLER DERNEĞİ'nin adresi aynı gözükmekteydi... İsterseniz bu isimlere de şöyle bir yakından bakalım

Can Paker’i uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Zira herkes kendisinin SOROS’un Türkiye’deki 1 numaralı adamı olduğunuSOROS’un fonladığı TESEV,AÇIK TOPLUM VAKFI gibi “STK’ların kurucusu olarak “STK’LAR ELİ İL E SİYASET DİZAYNI” projesinin Türkiye’deki en önemli yürütücülerinden bir tanesi olduğunu bilmekte.

Ama bir noktayı bilmeyenler için yazmakta fayda var… Can Paker’in kız kardeşi, Mehmet Barlas’ın eşi Canan Barlas… Cemil Barlas ise Can Paker’in yeğeni olmakta. Bu bilgiyi şimdilik not edin. Zira bu bilgi yazının ilerleyen bölümlerinde daha anlamlı hale gelecek.

Yine bu listedeki Prof.Sadık Ünay,”AKP’nin ThingThank Kuruluşu” olarak tanımlanan SETA İstanbul Ekonomi Araştırmaları’nda koordinatör olarak görev yapmaktaydı...

Kendisini bolca Murat Ülker’in kurucusu ve finansörü olduğu Bilim ve Sanat Vakfı için verdiği seminerlerde ve pek tabii televizyon kanallarındaki hararetli AKP ve Erdoğan savunuculuğu ile tanıyoruz.

Melih Altınok ise kariyerini Kanal 24,Kanal A,Türkiye ve en son Sabah Gazetesi gibi yandaş medyanın en koyu Erdoğan savunucusu kanallarda geçirip, “algı yönetimi” için hazırlanan programlar ve yazdığı yazılarla bilinmekte.

Daha önce kurdurularak “uykuya” yatırılan BOĞAZİÇİ KÜRESEL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ isimli STK faaliyete geçmesi için “uyandırılmıştı"...

Gerçekleştirilecek “Sanal darbe” operasyonu için bütçe çıkartılmıştı öncelikle... Herşeyin başında bulunan isim ise Süheyb Öğüt’tü...

Öğüt,Hilal Kaplan’ın eşi olan ve yeni yeni köşe yazmaya başlamış bir isim olarak sıkı Erdoğan taraftarlığı ile dikkat çekmekteydi... Red Hack’ın Berat Albayrak’ın mailini hacklemesi ile birlikte Süheyb Öğüt’ün Berat Albayrak’ gönderdiği “bütçeleme” de ifşa oluyordu...

Buna göre Süheyb Öğüt aşağıdaki gibi liste veriyor ve gönderdiği mailde şu ifadeleri kullanıyordu:

1- Sadece ilk dört ay çalışacak 5 yazılımcı için (kişi başı 4bin) toplamda 80bin TL

2- Teknoloji departmanının materyal kurulumu için 122bin TL

3- Emlak masrafları için: 80bin TL

4- Personel maaşları için: 82 bin TL

5- Sigorta ve pirim için: 8 bin TL

6-Mobilya için: 22 bin TL

7-Personelin yemek masrafı ve kırtasiye için: 10bin

Bu altı madde bize ilk ay lazım olan para: toplamda 80+122+80+82+8+22+10=404bin TL

Bundan sonraki aylar için gereken düzenli masraf ise:

1- emlak masrafları için: 20 bin

2- personel maaşları için: 82 bin

3- sigorta ve pirim için: 8 bin

4- personelin yemek masrafı ve kırtasiye için: 10 bin

toplamda: 20+82+8+10= 120 bin”

Ama bu kadarla kalmayarak Süheyb Öğüt kişiye göre herkesin alacağı maaşları da ayrı bir liste halinde Red Hack’in kırdığı Berat Albayrak’ın maillerinde Berat Albayrak’a gönderiyordu…

İşte PELİKAN GRUBU’nda kim kaç para alıyor? Sıralı liste:

1-İdris Kardaş: Genel Koordinatör: 10.000 TL

2- Hamit Balcı: Genel Koordinatör Yardımcısı: 9.000 TL

3- Suheyb Öğüt: Genel Direktör: 8.000 TL

4- Hale Korkmaz: Genel Direktör Yardımcısı: 6.000 TL

5- E. Ş.: Uzman: 4.000 TL

6- C. Z.: Uzman: 4.000 TL

7- D. B.: Uzman: 4.000 TL

8- Z. M.: Uzman: 4.000 TL

9- B. B.: Uzman: 4.000 TL

10- B. Ö.: Uzman: 4.000 TL

11- A. A.: Uzman: 4.000 TL

12- N. K.: Uzman: 4.000 TL

13- E. K.: Teknoloji Departmanı Yöneticisi: Yazılım Uzmanı: 8.000 tl

14- Grafiker: 3.500 tl

15- Montajcı: 3.500 tl

16- Aşçı/çaycı/temizlikçi (üç işi birden yapacak müstahdem): 2.000 tl

Toplamda: Aylık 82.000 tl + sigorta+prim

Dünya üzerinde "Trollük yapmak için" sigortası yatırılan ekip kurulan ilk ülke de biziz herhalde...E tabii 80'ler dizisinin ünlü repliğinde olduğu gibi "SSK önemli" ... Devam ediyoruz efendim.

Ekip önce sosyal medya üzerinden pek çok hesap açıyordu... Plana göre önce sosyal medyada ciddi bir etki sağlanacak, açılacak olan hesaplar AK TROLLER tarafından desteklenecekti...

Öyle de yapıldı... Pek çok yeni hesap kurularak, sosyal medya üzerinden müthiş bir propaganda ve dezenformasyon operasyonu başlatılmıştı...

Ancak bu ekibin sosyal medyanın önemli isimlerinden “ücreti mukabilinde” başka destekler de aldığına dair iddialar daha sonra medyaya yansıyacaktı...

Bu iddiaların en önemlisi ODA TV tarafından gündeme taşındı...03.05.2017 tarihli İNCİ'NİN PELİKAN'DA NE İŞİ VAR? haberi ile İnci sözlük kurucusu Serkan İnci'nin Kuzguncuk'ta kiralanan yalıda çekilmiş fotoğrafı ilişkileri gayet net anlatıyor.

Can Paker ise aslında Süheyb Öğüt’ün de arkasında olan “GÖLGE LİDER” pozisyonundaydı. Pelikan Dosyası’nın yazıldığı Kuzguncuk’taki Beyaz Köşk’te bulunduğunu ileri süren Fırat Erez’in iddiasına göre 3 ayda bir faaliyet raporu hazırlanıyor ve bu rapor, Süheyb Öğüt ve Hilal Kaplan’ın söylediklerine göre yine 3 ayda bir onun müsait ARAŞTIRMA zamanına göre belirlenen vakitlerde Erdoğan’a yüz yüze yapılan görüşmelerde kendisine sunuluyordu.

(Kaynak:24 Haziran 2017-Cumhuriyet Gazetesi- Eski ‘Pelikan’cıdan şok itiraflar: Hilal Kaplan ve kocası... başlıklı haber)

 

Yine aynı haberde Fırat Erez aynen şu ifadeleri kullanıyor:

“Bekir Bozdağ, Sümeyye Erdoğan, Egemen Bağış, orada bulunduğum 4 aylık süre boyunca, yalıya ziyaretlerine şahit olduklarımdan bazıları...

Ve gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra 1 Mayıs 2016 tarihinde PELİKAN BİLDİRİSİ isimli “kim tarafından yazdığı” belli olmayan bir bildiri olarak yeni açılan bir blogtan yayınlanıyor ve PELİKAN GRUBU da hemen harekete geçerek sosyal medya üzerinden bu bildiriyi bir anda en çok okunan paylaşım haline getiriyorlardı…

Burada ilginç bir gelişme olmuştu. Akademisyen Dağhan Irak PELİKAN DOSYASI olarak ünlenen bildirinin dağılım haritasını çıkartıyordu ve bu haritaya göre “Bildiri” Cemil Barlas’ın yakınından dağılıma başlamıştı…

 

İşte o dağılım haritası :

 

dagili-haritasi-siyasetcafe.JPG

 

Hani Boğaziçi Küresel İlişkiler Derneği’nin, SOROS’çu TESEV,AÇIK TOPLUM VAKFI kurucusu ve “PELİKAN GRUBUNUN “ “Gölge Lideri” olan Can Paker’in yeğeni olan Cemil Barlas…

Ve ekip en önemli operasyonunu başarı ile gerçekleştirerek“Türkiye’nin seçilmiş Başbakanı" Ahmet Davutoğlu’nu maliyeti 1,5 milyon TL'den biraz fazla olan bir operasyon ile alaşağı ediyorlar Davutoğlu bildiri yayınlandıktan 4 gün sonra 5 Mayıs 2016 tarihinde istifa ediyordu

“PELİKAN GRUBU” ilk ve en büyük operasyonunu tamamlamıştı tamamlamasına ama grubun “dağılmaya” hiç niyeti yoktu…

Tam tersine bu grup bir süre sonra ismini “GLOBAL BOSPHORUS” olarak değiştiren Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezi eli ile iç siyaseti bırakıp çok daha “Küresel” ve ilginç ilişkiler geliştirmeye başlayacaktı

İşte “PELİKAN GRUBU”nun bu “KÜRESELE” evrilme sürecinde inisiyatif ise artık açıkça SOROS’un en yakın ismi olarak TESEV’i,AÇIK TOPLUM VAKFI’nı kuran Can Paker’e geçiyordu.

Boğaziçi Küresel İlişkiler Derneği yahut artık kendilerini lanse ettikleri isimle “BOSPHORUS GLOBAL” ilginç şekilde sürekli İngiliz yetkilileri ile bir araya gelmekteydi…

Örneğin bunlardan bir tanesi Centerbury Başpiskoposu olan Justin Welby’di…

Welby BOSPHORUS GLOBAL’in davetlisi olarak Türkiye’ye geliyor ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştürülüyordu...

 

İşte o görüşmenin fotoğrafı:

 

gorusme-siyasetcafe.JPG

 

Peki Centerbury Başpiskoposluğu sıradan bir makam mıydı? Tabii ki hayır…

Centerbury Başpiskoposu olan kişi İngiltere’deki tüm Anglikan mezhebine mensup kişileri temsil eden bir makam. Diğer bir sıfatı “İngiliz Anglikan Kilisesi Başpiskoposu”

Bir diğer önemli özelliği ise bu kilisenin başpisikoposunun İngiliz Kralı 8.Henry’nin Roma Katolik Kilisesi’nden ayrılışından bu yana bizzat İngiliz Kraliyet tahtında oturan Kral yahut Kraliçeler tarafından atanıyor olması.

Bugün de Kraliçe adına bu makama atanan kişiyi direkt olarak İngiliz Başbakanı belirlemekte.

Yani Centerbury Başpisikoposu ile görüştüğünüzde sadece bir din adamı ile değil bir yerde "İngiliz Devleti" ile görüşüyorsunuz.

Bakıyoruz yine BOSPHORUS GLOBAL’in daveti ile Birleşik Krallık Lortlar Kamarası Üyesi Lord Alex Carlile Türkiye’ye geliyor…

Türkiye’nin Katar’a verdiği desteğin takdire şayan olduğunu söyleyen –Katar ve İngiltere arasındaki ilişki herkesin malumudur ve Katar İngiltere'nin nüfuz alanında olan bir ülkedir- Lord Carlile kim peki?

Kendisi Avrupa finans piyasalarının kalbi olan İngiltere’nin başkenti Londra’da, yine İngiltere’nin 4 büyük bankasından birisi olan Lloyds Banking Group Plc.’nin Londra İcra Kurulu Başkan ziyarete geldiği dönemde...

Lord Carlile’nin Lloyds Banking Group’te tek bir “üstü” var: Lord Norman Blackwell.Bu isimin çok ilginç bir özelliği var…

Kendisi meşhur McKinsey vardı ya hani işte bu Mc Kinsey danışmanlık şirketinin eski ortaklarından. Ve ne tesadüf ki bu ilişkiler geliştirildikten kısa süre sonra memleketin ekonomisinin anahtarlarının Mc Kinsey'e verilmesi gündeme gelecekti.Ama tabii dedik ya tesadüf hep bunlar

Nasıl iyi mi? Güzel mi efendim? Biz anlatmaya devam edelim...

Yine Birleşik Krallık Lordlar Kamarası üyeleri Lord Stuart Polak, Lord David Trimble, Lord James Arbuthnot, Baroness Pauline Neville-Jones bu “KÜRESEL” merkezin davetiyle Türkiye’ye gelerek bir dizi görüşme gerçekleştirdiler.

Ve pek tabii son olarak bu Lordlar Kamarası üyeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştürüldüler.

Son olarak BHOSPORUS GLOBAL’in davetlisi olarak İngiltere İşçi Partisine mensup milletvekilleri Yasmin Qureshi, Marie Rimmer, Tanmanjeet Singh Dhesi, Afzal Khan ve Imran Hussain Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezini ziyaret etti.

Bu "ağır ve derin" misafirler Direktör Süheyb Öğüt ve Direktör Yardımcısı Ceyhan Aksoy tarafından ağırlandılar…

Yalı faaliyetine KÜRESELLEŞEREK devam ediyoru ve artık adeta İngiltere’deki önemli güç odakları ile Erdoğan arasındaki “köprü” olma vazifesini görmekteydi.

Pelikan Grubu’nun en önemli finans kaynaklarının başında İstanbul Büyükşehir Belediyesi gelmekteydi ve Pelikan Grubu Ahmet Davutoğlu’nu devirip küresel ilişkiler kurduğu süreçte özellikle medyada ciddi manada güç kazanmış,istedikleri devlet kadrolarına atama yaptırabilecek konuma gelmiş bulunmaktaydı...

İşte 31 Mart seçimlerinde AKP’nin İstanbul’u kaybetmesi ile birlikte PELİKAN ekibi eski ve yeni tüm üyeleri ile 1 Nisan sabahı sosyal medya üzerindeki hesaplarından bir “operasyon” yaparak bu kez “sivil seçim darbesi” yapma girişiminde bulundu.

Organize biçimde önce bu hesaplardan “Seçime FETÖ’nün müdahil olduğu” şeklinde paylaşımlar yapılırken, bir süre sonra ise yine organize biçimde “İstanbul’un pek çok yerinden çok korkunç haberlerin geldiği “Binali Yıldırım’ın oylarının çalındığı” şeklinde asılsız haberleri ardı ardına büyük bir kaos çıkartmayı göze alarak servis edildi. Hafızanızı biraz zorlayın sosyal medyadaki bu tip paylaşımları ve yandaş haber sitelerindeki bu tip haberleri hatırlayacaksınız.

Bu konuda “İstanbul’da pek çok yerde sandık başkanlarının gözaltına alındığı” şeklindeki haberler ile birlikte devam eden sayımlarda korku ve tedirginlik yaratmaya yönelik paylaşımlar yapıldı.

Bu aslında AKP içerisinde süregelen Berat Albayrak-Süleyman Soylu kliklerinin bir çatışması olarak da görüldü…

Ama PELİKAN EKİBİ tarafından yapılan ikinci büyük “sivil darbe” kalkışması gerek AKP yetkililerinin destek vermeyip yalanlamalarda bulunması, gerekse İstanbul Valiliği’nin yaptığı ve paylaşımların gerçeği yansıtmadığı şeklindeki resmi açıklama ile başarıya ulaşamadı…

Bu başarısız operasyon girişiminin ön saflarında tabii ki Hilal Kaplan,Ömer Turan,Süheyb Öğüt,Turgay Güler,Fatih Tezcan,Kurtuluş Tayiz,Cemil Barlas gibi isimler ile yüksek takipçili AK TROLL hesapları gördü Türkiye…

Ancak başarısız olduklarını iyice anlayınca tweetler silindi ve PELİKAN GRUBU geri adım attı.

Ve son olarak PELİKAN GRUBU’nun hali hazırda nereye hakim olduğu noktasına da değinmede geçmemek gerekiyor.

Bugün geldiği nokta eski AKP Milletvekili Emin Şirin @tarafından “Paralel Devlet” olarak adlandırılan PELİKAN GRUBU, öncelikle sosyal medya üzerinde ciddi güce sahip ve asli vurucu gücü de burada...

Medyadaki hakim oldukları organize güç ve operasyonel tecrübe ile algı operasyonları yürütebilmeleri en büyük etkinlik alanları ve güçleri...

Bu grubun en etkili olduğu alan hiç şüphe yok ki merkez medya ve sosyal medya… Sosyal medya ve “merkez”medya kısmında Kurtuluş Tayiz,Cem Küçük,Fuat Uğur,Ömer Turan,Turgay Güler,Zihni Çakır Elif Şahin,Haşmet Babaoğlu,Melih Altınok,Hilal Kaplan,Fazıl Duygun,Ufuk Coşkun Zihni Çakır ,Ekin Gün ,Cemil Barlas gibi gazeteci ve televizyon programcıları bulunurken grubun yazar ayağında Merve Taşçı ve Murat Soydan isimleri var…

Bu grup gerek görevli oldukları medya organlarında yaptıkları haber ve televizyon programlarındaki yorumları ile, gerekse gazetelerindeki köşelerinde ve yüksek takipçiye sahip sosyal medya hesaplarında yazdıkları manipülatif yazılar ile seçilen hedef üzerine “algı operasyonu” yürütüyor…

Bu isimlerin harekete geçmesi ile birlikte ile sosyal medyada AKTROLL olarak bilinen hesaplar da organize biçimde seçilen hedef için yukarıdaki isimlerin yazdıkları yazı ve yaptıkları manipülatif haberler üzerinden itibarsızlaştırma operasyonu yapıyor.

Sistem genelde AKTROLLER'in başlattıkları itibar suikastlerinin "faturalı" yandaş haber siteleri ile haberleştirilmesi, o sitelerin haberlerinin ise yine havuz medyası tarafından manşetlere çekilmesi, ana haberlerde gösterilmesi ile işliyor."Sarmal" böyle dönüyor.

Yahut isteniyorsa istenilen ve grubun çıkarlarına uyan kişinin tam tersi biçimde “parlatılması” yine bu algı yönetimi ürünü haber ve paylaşımlar ile gerçekleştiriliyor.

Bu grubun “Akademisyenler” ayağını ise Prof. Sadık Ünay, Doç.Selman Öğüt ve İsdris Kardaş oluşturmakta…Özellikle Selman Öğüt adlı yağdanlığın kanallarda PELİKAN denilince hop oturup hop kalkması da bundan.

Öte yandan bu Salman Öğüt ekranların en muhteşem hukukçusu (!) Mehmet Sarı'nın başkanı olduğu Türkiye Adalet Arştırmaları Merkezi'nin de yönetim kurulu üyesi...

İşte bu isimler ve AKP'nin arka bahçesi olan SETA uzmanları ise sosyal medya ve klasik “merkez”medyada çıkan yahut çıkması “planlanan” haberlere,paylaşımlara “bilimsel bir zemin ve altyapı” yapmak adına “belirlenen” operasyonel konu hakkında gazete ve sosyal medya ve kitlesel klasik “merkez” medya “ayağının” yapacağı haber ve paylaşımların ciddiye alınmasının ve prestijli,bilimsel alt yapıya dayanan paylaşımlar olarak algılanmasının zeminini hazırlıyor.

Bir süre sonra sosyal medya ve klasik medya organlarında konumlanmış bulunan PELİKAN GRUBU’na dahil isimler yaptıkları paylaşımlarda bu akademisyenlerin konuşmalarına da atıfta bulunarak inandırıcılıklarını ve güvenilirliklerini arttırıyor ve kitleleri “Bilimsel temeli olan sözler söylüyoruz” algısı ile çok daha rahat manipüle ediyorlar.

Oluşumun merkezinde/çekirdeğinde ise bütün fonların ve uluslararası ilişkilerin koordinesini sağlayan, ulusal ve uluslarası sermaye grupları ve güç odakları ile bağlantıları kuran TESEV kurucusu SOROS’un 1 numaralı adamı Can PAKER bulunmakta…

Can PAKER özellikle İngiltere ve İngiltere’nin bazı önemli güç odakları ile gayrıresmi “köprü görevi” görmekte.

Can PAKER aynı zamanda SOROS’un Türkiye’de en çok yatırım yaptığı 2. Üniversite olan Sabancı Üniversitesi’nin sahibi olan Sabancı Ailesi’ne ait AKBANK’ın Yönetim Kurulu Üyesi olması da hiç de tesadüfi değil…

Zira Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer hiç sıradan bir isim değil…Bu isim Ünlü İngiliz “derin” yapılanması Chatham House’un Mütevelli heyeti üyeliği yapmış bir isim…

Ama bununla da sınırlı değil Suzan Sabancı Dinçer’in İngiltere’deki önemli bağlantıları ve İngiltere’deki prestiji…

Suzan Sabancı Dinçer’e, 2012 yılında, Kraliçe II. Elizabeth adına “Britanya İmparatorluğu Onursal Mükemmeliyet Önderliği (Commander of the Most Excellent Order of the British EmpireCBE) nişanı verilmiştir

Bu ilişkiler ağı üzerinden ve BOSPHORUS GLOBAL adını alan PELİKAN GRUBU’nun merkez üssü Boğaziçi Küresel İlişkiler Derrneği tarafından işte böyle sağlanmaktadır İngiltere ile olan derin güç odakları irtibatı…

Ankara kulislerinde dolaşan bir önemli iddia ise PELİKAN GRUBU’nun Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanı olarak Emniyet üzerindeki gücünü kırmak adına Emniyet üzerinde etkin olmasının da “yolunun açıldığı” ve PELİKAN GRUBU’nun böylece Emniyet’te belli noktalarda da nüfuzunu arttırdığı yönünde. Yani AKP içerisindeki Berat Albayrak-Süleyman Soylu kliklerinin güç mücadelesinde de PELİKAN izi görünüyor...

Finansmanları noktasında özellikle AKP yönetiminde iken İstanbul Belediyesi şirketlerinden çeşitli tabela vakıflarına akıtılan milyonlarca lira ile finanse edilen PELİKANCILAR’ın İstanbul Belediyesi’nin kaybı sonrasında bu kaynaklarının kesilmesi ile birlikte yeni yönetimin belediye meclisi çoğunluğuna sahip olmamasını da kullanarak çalışmaları kilitlemeye yönelik algı operasyonları yürüterek mali tavizler alma politikası içerisinde olduğu görülüyor…

İşte sevgili dostlar girift ilişkiler ağı ile PELİKAN GRUBU…

Ama belki de bu yapılanma ile ilgili en önemli iddia bu yapılanmanın Erdoğan yanlısı gözükse de aslında kendi “gizli ajandası” olduğu ve yeterince güçlendiğinde Erdoğan’dan bağımsız olarak bu ajandayı uygulamaya koymak için çalışacağı iddiası...

Ki bu iddia son dönemde Ankara kulislerinde çok daha yüksek sesle dillendirilir oldu...

Bu iddialar gerçekleşir mi gerçekleşmez mi bilinmez ama bildiğimiz kesin bir şey var ki PELİKAN ÇETESİ artık özellikle muhalif kesime karşı bir tasfiye aracı olarak kullanılmakta ve herkes bu yapıdan korkmakta...

Ama bu memlekette bu PELİKANLAR'dan korkmayan gazeteciler de var ve kendileri ile mücadeleye devam edeceğiz...'

 


siyasetcafe.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.