CHP'li Vekilden OY Hırsızlığıyla İlgili FLAŞ AÇIKLAMA
Seçime sayılı günler kala, her seçim öncesi ve sonrası olduğu gibi seçim hileleri ve oy hırsızlığı konusu yine gündemde.
Hem seçim günü yaşanabilecek olumsuzluklarla ilgili hem de yurtdışındeki oyların güvenliği konusunda tartışmalar şimdiden alevlendi.
Konuya ilişkin Aktifhaber.com’un sorularını cevaplayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bilişim Başdanışmanı, İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, seçim günü yaşanabilecek muhtemel olumsuzlukları ve partilerinin aldığı önlemleri anlattı.
Oy hırsızlığıyla ilgili Türkiye’de her zaman kafalarda soru işareti olduğunu belirten Aksünger, TÜİK ve YSK’nın aynı tarihlerdeki seçmen sayısı verilerinin birbirini tutmadığını, en başta sistemin kendisiyle ilgili ciddi sıkıntıların olduğunu söyledi.
Seçim günü pertilerinin kurduğu kendi sistemle, gelen verileri karşılaştıracaklarını anlatan Aksünger, seçimde en çok hilenin yapılabileceği noktaları belirtti.
Aksünger, yurtdışındaki oyların güvenliğinin sağlanmasına ilişkinse, ‘Yurtdışı oylarının korunmasını Avrupa Konseyi’nden veya parlamentosundan isteyebiliriz. Onların gözlemciliğinde yapılıp Türkiye’ye getirilip, teslim edilmesi tarzında birtakım şeyler rahatlıkla istenebilir.’ İfadesini kullandı.
İŞTE O AÇIKLAMALAR:
OY HIRSIZLIĞIYLA İLGİLİ SORU İŞARETİ KAFALARDA HER ZAMAN VAR
Oy hırsızlığı son 6-7 yıldır çok yoğun konuşulan bir konu. Aslında burada partilerin sandıklara sahip çıkması, bunun iktidar partisi, muhalefet partisi veya diğer parti olmasının hiçbir önemi yok. Böyle bir şeyin konuşulması bile o ülkedeki hukuk devleti denilen olgunun gerçekten ne kadar yara aldığını gösterir. Çünkü demokrasisi yerleşmiş toplumlarda ve onları yöneten tüm mekanizmalarda böyle bir şey olamaz zaten. Ne demek sandığa sahip çıkmak yani bunun konuşulması bile bence abes bir konu ama ne yazık ki bu ülkede bu konuşuluyor. Şöyle bir durum var; sonuçta kamunun görevi olan bu konu 800 bin kişiyle yapılmaya çalışılıyor. Ama oy hırsızlığı ihtimali var mı; kamuoyunun kafasında bir soru işareti her zaman olduğu gibi yine var.
TÜİK VE YSK’NIN SEÇMEN SAYISI VERİSİ BİRBİRİNİ TUTMUYOR, BU CİDDİ BİR PROBLEM
Avrupa Konseyi Heyeti geçen hafta geldi ben kendilerine Türkiye’nin durumunu anlattım. Oy hırsızlığı, seçim hilesi ihtimali var mı, var. Peki güvenlikler nasıl alınacak, nasıl yapılacak; bir kere sistemin yeniden rehabilite edilmesi gerekiyor, denetim mekanizmalarında ciddi sorun var. Çünkü şöyle düşünmek lazım; devletin iki tane kurumunda, birisi TÜİK, birisi adrese dayalı sistem olarak görürsek, yani YSK’nın elindeki verilere baktığınızda ve TÜİK’in verilerine baktığınızda şöyle oluyor; 31 Aralık 2014 verilerine baktığınızda ikisinin de aynı tarih verilerinde seçmen sayıları birbirini tutmuyor. Bunda ciddi bir problem var. Sistemin kendisinde direkt çok ciddi problem var.
Şimdi kurumlar da tarumar edilmişse, YSK dediğiniz Danıştay ve Yargıtay üyelerinden oluşuyor, YSK başkanı var. Şimdi onlar da belli kurumları temsil ediyorlar. Sonuçta ben kimseyi zan altında bırakmak için bir şey söylemiyorum, ne YSK Başkanı’na ne öbürüne. Sistemin bunu çözmesi lazım, nedir bu sorunlar diye.
SANDIK BAŞLARINDAKİ GÖREVLİLERLE İLGİLİ TAM BİR PARANOYA OLUŞTURULMUŞ DURUMDA
Seçime gidene kadar seçmen sayısındaki problemlerin bir çözülmesi gerekir. Bu devletin gerçekten bir sorunu. Bir de sandık başına gidildi mi şöyle bir tereddüt var; Bu sandıklarda hırsızlık oluyor mu, çalınıyor mu, çırpılıyor mu falan. Partiler ne kadar bunu sağlayabilir bilmiyorum. 625 bin tane adam koymaları lazım sandıkların başına, kendi ilçelerinde oturan adamlar hariç olarak söylüyorum. Bunlarla olağan şüphelilerin hepsini gözden geçiriyorlar kendilerine göre. Yani tam bir paranoya oluşturulmuş vaziyette bunlarla ilgili. Çünkü bunların yargıya taşınmış olan somut örnekleri de var, böyle şeyler yapıldığına dair ve yaşanma ihtimali de var.
KENDİ KURDUĞUMUZ SİSTEMLE GELEN VERİLERİ KARŞILAŞTIRACAĞIZ
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak zaten hem sandık başlarında hem müşahitler açısından hem de kendi genel merkezimizde kurduğumuz bir seçim sistemi var, dijital bir seçim sistemi. Bilgisayar ağlarından oluşan bir network. Bütün seçim ilçelerimize bağlı olan bir network. İnternet üzerinden veya iş network’ten aktaracakları verilerle karşılaştırma yapacağız. Bir YSK’dan gelen veriler var, bir örgütümüzden gelen veriler olacak, bir de bizim gönüllülerimizden gelen veriler olacak. Bunları karşılaştırıp sorunlar var mı yok mu bakacağız.
SEÇİMDE EN ÇOK HİLENİN YAPILABİLECEĞİ NOKTALAR
Ne gibi sorunlar oluyor; şimdi bu tutanakların gerçekten imzalanması büyük bir sorun. Onların tam anlamıyla imzalı olması gerekiyor. Birleştirme tutanakları, şunlar, bunlar.. Bu süreçlerin içinde soru işaretli, muammalı olan yerler var. Bunların hepsini alacağımız önlemlerle gidermeye çalışıyoruz şu anda. En çok hilenin yapılabileceği noktalar; verilerin girişi esnasında, dijital sisteme olan güvensizlikten kaynaklanan veya kaydırmalar olabilir, veya başka türlü özellikle yazılabilir. Onlardan önce sandık başlarındaki verilerin okunması ve onların doğru yazılmasıyla ilgili konularda hile olabilmesi ihtimali var.
YURTDIŞINDAKİ OYLARIN GÜVENLİĞİ
Yurtdışında sayım olmuyor, oradan sandıklar alınıp Türkiye’ye getiriliyor. Sandıkların korunması ve güvenliği konusunda bazı problemlerin olması konusu var. Bu da aslında devlete olan güvensizlik. Milletle devlet arasındaki en büyük güven problemidir bu. İktidarlar değişir bu güven problemi değişmezse eğer burada ciddi bir rehabilitasyon sorunu var bence. Yurtdışındaki oylarda sistem denetime tabi olmalı. Yurtdışındaki oylar için bence Avrupa Birliği’nden bunu isteyebiliriz çok rahatlıkla. Onların güvencesi altında devam edebilir. Bağımsız bir gözlemcinin, sandıkları kontrol eden ve Türkiye’ye teslim eden, böyle bir şey isteyebiliriz. Bu iş böyle de çözülebilir.
AVRUPA KONSEYİ’NDEN BİR GÖZLEMCİ İSTEYEBİLİRİZ
Diyelim ki; bir partinin oy hırsızlığı gibi bir zihniyeti yok ama bir kişinin böyle bir zihniyeti var. Bunu da engelleyemezsiniz. Sonuçta komple bir partiye de mal edemezsin bazen. Sistemi suistimale açık bıraktığınız anda sorun çıkar zaten. O yüzden denetim mekanizmaları Türkiye gibi ülkelerde sorun çıkartıyor. Güven ilişkisinde problem var. Avrupa Birliği’nde ben daha önce gözlemcilik denetimlerinde de bunu söyledim. Orada yurtdışı oylarını Avrupa Konseyi’nden veya parlamentosundan bunu isteyebiliriz. Onların gözlemciliğinde yapılıp Türkiye’ye getirilip, teslim edilmesi tarzında birtakım şeyler rahatlıkla istenebilir. Çünkü biz Avrupa’ya dünya kadar para aktarıyoruz bazı konularla ilgili. Bunlar da çok basit işlerdir bence.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.