CNNTÜRK'te dün gece 'anti amerikancılık' zirve yaptı

CNNTÜRK'te dün gece 'anti amerikancılık' zirve yaptı

ABD'yle ilişkilerimizi en açık şekilde tartışan programlardan biri dün gece CNNTürk'te yayınlandı.

ABD'yle ilişkilerimizin SEİA anlaşmaları temelinde değerlendirildiği ve bir zamanlar sol örgütlerin antiemperyalist söylemini aratmayan sertlikteki tartışmalarda emekli büyükelçi Uluç Özülker, Amerika'ya karşı olan - yerli olan herkesin ya susturulduğunu ya yok edildiğini söyledi ve Deniz Gezmiş'in bu kurbanlardan biri olduğunu belirtti.

CNNTürk'te dün gece (30 Nisan 2021) Başak Şengül'ün sunduğu Akıl Çemberi programında konuşan Prof. Dr. Mesut Caşın, gazeteci Nedim Şener, emekli büyükelçi Uluç Özülker ve emekli asker-güvenlik uzmanı Mete Yarar, son aylardaki "anti-amerikan" söylemin en üst seviyesinde bir tartışmaya neden oldular.

Mete Yarar'ın, "...Öyle bir noktaya geldik ki ABD her şeyi yapmaya muktedirdir, ABD tarafında olmazsak ölürüz. Hayır efendim böyle değil. Peki bu kadar Amerikancı nasıl olduk biz yahu? Türkiye'de yaşadığımız olayların altında yatan nedeni ben söze söyleyeyim: Türkten daha fazla Amerikancı grubun sesi çıkıyor, bizden daha fazla sesleri çıkıyor. Yahu ben niye silah yapmadım da başkasının silahını kendi özel harekatçıma almak zorunda kaldım. Tüfek de mi yapamıyorduk? Onu niye engellediniz? Uçaktan bahsetmiyorum basit bir şeyden bahsediyorum." diyerek ateşlediği konuşma tam bir ABD emperyalizmi karşıtlığına dönüştü.

İşte konuşmalardan bir bölüm:

Mete Yarar: 1988 yılında Kara Harp Okulundan mezun oldum; bana Avrupa ülkesinin Türkiye'de teröristlerden yakalanmış bir silahı beylik silah olarak verdiler. 70 bin tane bir gemide yakalanmış tabancalar her sene subay ve astsubaya o silah veriliyor. 89 yılından bahsediyorum! Türkiye Cumhuriyeti'nin beylik tabancası olarak bana, subayına vereceği silah bu ülkenin üreteceği silah olması gerekmez miydi? Yapan yok muydu vardı. Yalvarıyordu yapalım diye. Bakın uçak demiyorum ama bunu niye yaptırmadınız?

'Devrim Arabaları' hikayesinde bir anekdot bulduk. Cemal Gürsel, Şükrü Er ve Necmettin Erbakan üçü. Devrim arabaları yapılacak konferans düzenlenecek, Cemal Gürsel bir laf söylüyor. Arkadaşlar bizde bir grup var tarım ülkesi olmaktan sanayi ülkesi olmaya geçmemizi istemiyor. 40 bin ton saman sattığımda ancak iki otobüs alabiliyorum, diyor. Şükrü Er yapamayacağız diye bir tabir kullanmıyor, yaptırmayacaklar diyor. Nitekim Devrim Arabasının birinde benzin yoktu ama diğeriyle gezdiler çalıştı. Ondan kimse söz etmiyor. Birinci grup TC'ye ve Türklere inanmayan grup var asla bize güvenmezler, ikinci grup ithalatçılar o kadar güzel sistem kurulmuş ki yerine ikame edilecek şeyi asla istemezler. Üçüncü grup yerli sanayi istemeyenler var azınlıktadır ki onların sesi yüksek çıkar.

Nedim Şener: Aslında diğer Devrim Arabasıyla iyi tur attılar. Giden arabayı öne çıkarmadılar güya benzini unutulmuş olanı öne çıkardılar. 30'larda Killigil uçak yaptı...

Mete Yarar: Memlekette tarih oluşmasına bilinç oluşmasına asla izin verilmez. Ya öldürüldü ya zihinlerden çıkarıldı. Vecihi Hürkuş'u komedi filmlerindeki karakterden öğrendik. Bir toplum tarihine yabancılaştırıldı. Killigil'i bilmezsiniz. Devrim arabalarının hikayesini yeni öğrenmeye başladık. O arabalar 20 bin km. yol tepiyorlar ama hayata geçmiyor düşününüz! O dönemin arabaları aranıyor bulunmaya çalışılıyor bir tanesi zar zor bulunuyor. Yahu müzeye kaldırırsınız değil mi 4 araba yapılmış. Birini zar zor buluyorsunuz; yok ediliyor yahu arabalar! Bizim sıkıntımız burada başlıyor, yapanlar ya yok edilmiş ya öldürülmüş ya da tarihin hiç bir sayfasında yer almamış. Özellikle Nuri Killigil dediğiniz şahıs Bakü'de kahraman; Atatürk'ün en çok sevdiklerinin bir tanesi. Atatürk döneminde sanayi çalışmaları için anormal destek veriliyor ve artık bizim bugün hafızamızda Nuri Killigil yok. 1920'lerde yaptığı patentle üretilmiş tabancayı bugün satın alırım biliyor musunuz? 14'lü... Şarjör bugünküyle aynı. Bunu yapmış ben askerim bunu bilmiyorum ya? Düşünebiliyor musunuz bu bilinçsizlikle ne kadar çok dayak yeriz biz biliyor musunuz? Çakal çakallığını yapacak ama bu ülkenin bir de çobana ihtiyacı var arkadaşım. Bu kadar çok kolay bölünmemizi sağlayacak lidere aydınlara, akil insanlara tarihçilere sayın büyükelçim gibi aydın insanlara ihtiyacım var. Dönüp dolaşıyoruz kendi kuyruğunu kovalayan tilki gibiyiz.

Nedim Şener: Bu ülkede kurda kurt olduğunu unutturdular kendini tilki sanıyor...

Mete Yarar:  Demirel bir NATO toplantısında kendisine söylenilenleri anılarında aktarıyor: SSCB'yle ilişki kurmanızın bir bedeli olmayacağınızı mı sanıyorsunuz demişler tehdit etmişler. Herkes bedel ödedi. O bedeller ödenerek zaten buraya gelmişiz. Benim bir subay olarak bilmek hakkım: Neden bir teröristten yakalanmış silahı belime koydunuz açıklamak zorundasınız!

Uluç Özülker: Deniz Gezmişler Amerikancılarla mücadele ediyorlardı. 12 Martta bu memlekette komünist yaşatılmaz diye ona da başkalarına da da bedel ödettirilmiştir bunları bir kenara yazmak lazım. Mayıs 1950'da yapılmış seçimlerde DP liberal politika izleyeceğim diye yola çıktı. ABD Türkiye'ye neler yapabileceklerini empoze etti. Demiryollarına bir kuruş vermedi İngiltere. Ama paranız bitince yalvaracaksınız demişti. 10 yıl marşında bunun için anlattık. 1950 yılında demiryollarından bunun için vazgeçilmiştir. TC karayollarına dönmüştür. ABD 1947 sonrası hamiliğimize soyulmak üzere bir altyapı oluşturdu plan program bunlar üzerinde yürüdük. Bu şimdinin işi değil bir zaafla da ilgili değil doğrudan doğruya... Biraz da gülelim diye anlatıyorum: Atatürk döneminin eliti daima milliyetçi bir ruhla yetişmiş... Ben evleneceğim kayınpederim beni imtihan etti komünist miyim diye. Mülkiyeliyim ya. Buraya kadar gider...

İkinci Dünya savaşında Kars Ardahan boğazlar hak talebinde bulundular. ABD tesadüf bu ya Selim Sarper'in cenazesini Missuori'yle getirdi burası bizden sorulur diye. Yalta toplantısında çok net biçimde Stalin niyetini ortaya koydu. O tarihte Rooswelt hastaydı Churchill Moskova'ya gitti ve Stalin'le masaya oturdu. Yüzdeler anlaşması denir... Churchill Türkiye bizdendir en ufak bir tartışma olmaz Batı'nın parçasıdır öyle kalacaktır yüzdeler anlaşmasına da girmez demiştir. 1947 yılı önemli bir yıl. Biz Temmuz 1948'de Amerikalılar bize geldiler. Truman Marshall yardımıyla Türkiye'yi de bu kapsama alıyoruz. Bir de anlaşma yaparlar: 1948 tarihli anlaşmanın adı ekonomik işbirliği anlaşmasıdır savunmayla ilgisi yoktur. 1951 yılıdır güvenlik anlaşması; güvenlik ve ekonomik işbirliği adını alır... Üç hüküm çok ilgi çekicidir. Birincisi ekonomik açıdan.. Para verecek filan.. Tamam. İkincisi Türkiye'ye kullanılmış silahları verecek. Üçüncü bir hüküm var bilinmez pek Türkiye'ye mültecileri barındırmak maddesi. Bu mülteciler kimdir belirsizdir. Bu paralar mülteciler için de kullanılacak. (...)

ABD 1975-78 arası bizi cezalandırma yoluna gitmiştir...

Siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.