Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'nin durumu iç açıcı gözükmüyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'nin durumu iç açıcı gözükmüyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Batı ülkelerinde azalan genç nüfusun yerini diğer ülkelerden gelen göçmenler kapatıyor. Türkiye'nin durumu vahim değilse de çok da iç açıcı gözükmüyor'' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de Yaşlılık Şurası'nda konuştu. Erdoğan, ''Batı ülkelerinde azalan genç nüfusun yerini diğer ülkelerden gelen göçmenler kapatıyor. Asya, Afrika, Güney Amerika ortalamanın çok üzerinde büyüyen nüfuslarıyla adeta dünyanın geleceğine talipler. Türkiye'nin durumu vahim değilse de çok da iç açıcı gözükmüyor.'' dedi. 

Yaşlılık Şurası'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları;

"İlk insandan bugüne kadar yaşlılık hayatın kaçınılmaz bir dönemi olarak karşımıza çıkıyor. Dünyaya gelip de er veya geç vakti saati geldiğinde darı bekaya göç etmemiş kimse yoktur. Tarihte, fikirde, sanatta, edebiyatta önemli eserler vermiş kişilerin pek çoğu yaşlılık üzerine, yaşlanma üzerine düşünmüşler ve önemli sözler söylemişlerdir.

AKIL YAŞTA DEĞİL BAŞTADIR

Mesela Yunus Emre şöyle diyor; "Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi. Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi" Yaşlılık gövdelerden önce ruha çöker.

Atalarımız "Akıl yaşta değil baştadır" der. Ama bunun bir de "Aklı başa yaş getirir" şeklinde devamı vardır. Yaşlılığı bir dağa tırmanmaya benzeten bir yazar, çıktıkça nefesin daraldığını ama görüş açısının genişlediğini söylüyor. Herkesin uzun yaşamak istediği fakat yaşlanmak istemediği bir dünyanın içindeyiz. Bugün bulunduğumuz yaşlara kadar gelmiş olmamız rabbimizin bir bir lütfüdür.

TÜRKİYE’NİN DURUMU İÇ AÇICI GÖZÜKMÜYOR

Yaşlılık için üzülmek yerine bu dönemimizi en güzel şekilde değerlendirmenin gayreti içinde olmalıyız. Dünya nüfusu hızla yaşlanıyor. Bir kaç asır önce 40'ı bulmayan ortalama hayat süresi bugün 70'in üzerindedir. Hatta bazı ülkelerde 90'ı zorlamaktadır. Bu durum çözüm bekleyen pek çok meseleyi de beraberinde getiriyor. Batı ülkelerinde azalan genç nüfusun yerini diğer ülkelerden gelen göçmenler kapatıyor. Asya, Afrika, Güney Amerika ortalamanın çok üzerinde büyüyen nüfuslarıyla adeta dünyanın geleceğine talipler. Türkiye'nin durumu vahim değilse de çok da iç açıcı gözükmüyor. ülkemizde 65 yaş ve üzeri oran yüzde 8,8. Yaşlı nüfus oranımızın yıllar içinde artması ve 2040 yılında iki katına ulaşmasına bekleniyor.

EN AZ ÜÇ ÇOCUK MÜMKÜNSE DAHA FAZLA

İşte bunun için tüm nikah töreninde gençlerimize en az 3 çocuk, mümkünse daha fazlasını tavsiye ediyorum. Onun için bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur; gerisi Allah Kerim diyorum... Mecburuz, çünkü bu yapıyı dinamik genç nüfus yapısını sağlam tutalım. Bilhassa bizim gibi ülkeler için nüfus güçtür. Ortada yeterli nüfus yoksa, diğer imkanların kendiliğinden yok olup gitmesi kaçınılmazdır. Nüfus yapımızdaki bu değişim bize diğer pek çok nüfusun, hususun yanı sıra yaşlılarımıza götürülecek hizmetlerin artırılması gerektiğine de işaret ediyor.

ANALARINIZIN AYAKLARINI ÖPÜN

'Cennet anaların ayağı altındadır' hadisi şerifini herhalde bilmeyen yoktur. Ben anacığımın ayağının altını öperdim, anam ayağını çekerdi. Anacığım bana cennet kokusunu çok mu görüyorsun derdim; ağlardı. Tavsiye ediyorum analarınızın ayaklarının altını öpün. Onlar gibisi yok. Onlar olduğu için biz varız. Onlar olmasa biz yoktuk. Zaman zaman araçların arkasında gördüğüm bir yazı "Anamın duası, babamın gölgesi yeter" diyor. Gerçekten de bizim milletimiz için başka hiçbir beklentiye girmeden, sadece duası bile anaya babaya ömür boyu hizmet etmek için yeterli bir sebeptir.

Bakanlığımız yaşlı vizyon belgesi hazırlıyor. Yaşlılarımızın pek çok alana aktif katılımı amaçlanıyor. Hiçbir yaşlımızı sokakta veya dört duvar arasında bırakmıyor, hepsine sahip çıkıyoruz. 65 yaşını geçenlere ödenen yaşlılık maaşı biz geldiğimizde 24 liraydı, şimdi 601 liraya çıktı.

ANNE BABASINI HUZUR EVLERİNE BIRAKAN EVLAT DEĞİL

Antik Roma döneminin filozoflarından Çiçero şöyle bir hadise anlatır. Atina'da ihtiyar bir adam tiyatroya gider. Atinalıların yanına gider kendisine kimse yer vermez. Bunun üzerine ihtiyar Spartalıların olduğu bölüme geçmek zorunda kalır. Orada hemen ihtiyara yer açılır. Atinalılar ise bu davranışı alkışlarla karşılarlar. Çünkü Atinalılar iyilik nedir bilirler ama yapmak istemezler. Evet dünyamızın hızla Atinalılaştığı bir dönemde, yaşlılarımıza sahip çıkmayı, onlara hep el üstünde tutmayı boynumuzun borcu olarak görüyoruz.

Biz köklerimizle varız, biz sizlerle varız, sizlerle olacağız. Köklerimizin en güçlü göstergesi de yaşlılarımızla, ak saçlılarımızla kurduğumuz ilişki içindir. Anneciğini, babacığını huzur evine bırakan evlatlar değil, onlarla beraber yaşayan evlatlar istiyoruz. Tarihimizde ve kültürümüzde var olan bu toplumsal yapıyı korumak için çalışmayı sürdüreceğiz.

SİYASETCAFE.COM

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.