Erdoğan Venezuela’da: Türkiye-Venezuela Stratejik Ortaklığa Doğru
Sitemizin yazarlarından Özgür Uyanık, “Erdoğan Venezuela’da: Türkiye-Venezuela Stratejik Ortaklığa Doğru” başlıklı köşe yazısı ile Erdoğan’ın Venezuela ziyaretini kaleme aldı.
Yazarımız Özgür Uyanık, bugünkü köşesinde Erdoğan’ın Venezuela’ya gerçekleştirdiği kritik ziyareti kaleme aldı ve dikkat çeken ifadeler kullandı.
İşte Özgür Uyanık’ın “Erdoğan Venezuela’da: Türkiye-Venezuela Stratejik Ortaklığa Doğru” başlıklı köşe yazısı:
Dün insanlık için mütevazi fakat iki ülke açısından büyük bir adım atıldı: İlk kez bir Türk Cumhurbaşkanı Venezuela’ya ayak bastı. Üstelik bu sadece dostane bir ziyaret değildi. Türkiye Çin’den sonra Venezuela ile en geniş ekonomik işbirliği yapan ülke durumuna geldi. İki ülke askeri alandan ilaç sanayiye, kimyadan gıdaya kadar sınırsız bir ekonomik ortaklığa imza attı.
2018’de iki ülke ilişkileri görülmemiş bir sıçrama yaşadı. Venezuela Türkiye’ye petrol-petrol ürünleri ve altın cevheri göndermeye ve bunun karşılığında ihtiyacı olan ürünleri almaya başladı. Yani bir nevi takas ekonomisi diyebileceğimiz bu ilişkide para kullanılmıyor. Dün gerçekleşen anlaşmalar neticesinde daha önce hiç olmayan ve bu yıl içinde 1 milyar avro düzeyine ulaşan iki ülke ticaretinin 4,5 milyar avroya çıkması planlanıyor.
Böylece petrol üreticisi olmayan fakat boru hatları sayesinde enerji merkezi haline gelen Türkiye kendine büyük bir ortak buldu. Dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahip Venezuela Türkiye’ye yani TPAO’ya petrol kuyusu açma yetkisi verdi. Bunun karşılığında Türkiye Venezuela’ya bayındırlık hizmetleri, gıda, ilaç ve yedek parça sağlayacak.
Yıllardır Türkiye ile Latin Amerika arasında dostluk köprüleri kurmaya çalışan biri olarak söyleyebilirim ki geçen yıla kadar bu düzeyde bir ortaklığı rüyamızda bile göremezdik. Yalnızca ülkelerimizin coğrafi uzaklığı değil uluslararası ve hatta ülkelerin kendi içindeki dengeler buna müsaade etmezdi. Örnek vereyim; kıtasal yayın yapan Venezuela devlet televizyonu TELESUR’un başında Türkiye düşmanı Uruguay’lı Ermeni kökenli bir direktör vardı. Defalarca kere uyardığımız halde yıllarca batı basınından daha ahlaksızca Türkiye karşıtı yayın yaptılar. Kanalı yönetmek için çok yüksek paralar alan bu kişi Başkan Chávez’in ölümüyle -ülkede işlerin karışacağını bildiği için- kaçtı gitti. Fakat geride kendine bağlı bir grubu bıraktı. Bunlar aynı çizgide yayın yapmaya devam ettiler. Önceki yıl Türkiye Venezuela başkenti Karakas’a sefer düzenlemeye başladığından beri bu grubun sesi kesildi.
Merhum Chavez’in Bakanlık yapan kardeşi Adan Chavez’in de içinde bulunduğu bir uluslararası toplantıda Venezuela’yı yöneten Birleşik Sosyalist Partisi Başkan ve yardımcısına “Türkiye’nin desteğine layık olmaları gerektiğini” bizzat ben söyledim. Zira Venezuela’ya yönelik ambargo sebebiyle kendi çevresindeki ülkeler bile uçuş seferlerini iptal ettiği koşullarda Türkiye’nin büyük maliyetlere rağmen Venezuela başkentine uçuş koyması siyasi bir karardı. Bunu anladılar ve Venezuela Devlet Başkanı Maduro bu yıl içinde iki kez Türkiye’yi ziyaret etti.
Türkiye AB’den dışlanırken Venezuela Güney Amerika Ortak Pazarı MERCOSUR’dan çıkarıldı. Fakat Maduro ve Erdoğan bir rüyayı gerçekleştirdi. Türkiye bu ölçüde önü açık bir ortaklığı Avrupa Birliğiyle bile yapamaz. Bu yüzden Erdoğan Karakas’taki ekonomik işbirliği toplantısında iki ülke ekonomisinin toplamının dünyadaki beşinci büyük ekonomi olduğunu söyledi. Yani bu öyle bir ortaklık ki bir anda dünyanın beşinci büyük ekonomik gücü haline gelebilir.
Dün akşamüzeri Erdoğan Ulusal Panteon’u ziyaret etti. Çünkü Latin Amerika’nın yarısını İspanyol egemenliğinden kurtaran Libertador Simon Bolivar’ın anıt mezarını buradaydı. Bir anlamda onların “Anıtkabri” burasıydı.
Erdoğan’ı izlerken aklıma şöyle bir soru geldi: “Acaba Muharrem İnce cumhurbaşkanı seçilseydi buraya gelir miydi?”
Cevap netti. Hayır gelmezdi. Kendisi zaten Venezuela hakkında pek olumlu fikirlere sahip olmadığını belli etmişti. CHP fazlasıyla “batı demokrasileri” hayranı bir parti olduğu için Venezuela’yı beğenmiyor. Ayrıca Yılmaz Özdil ve Emin Çölaşan gibi akıl hocalarının Venezuela düşmanlığı ortadayken İnce’den böyle bir ortaklığa imza atması beklenemezdi.
Sonuçta her iki ülkedeki karşıtlara rağmen Türkiye ve Venezuela kıtalararası bir stratejik ortak sahibi oldular. Türkiye bu ortaklıkla kuşkusuz diplomasi tarihinin en sıra dışı adımlarından birini attı. Önümüzdeki dönemde Türkiye-Venezuela ortaklığı ekonomik yanından çok siyasal yönüyle konuşulacak. Bu ortaklıkla Türkiye küresel etkisini daha fazla hissettirecek.
Şimdi iki millet arasında bağlar kurmanın zamanıdır. Varlık yokluk mücadelesi veren, emperyalist kuşatma ve ambargo altında yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan Venezuela’ya destek olalım. İlaçtan okul malzemesine kadar birçok destek kampanyası düzenlenebilir. Kardeş okullarımız olsun. Üniversitelerimiz birlikte çalışsın. İki millet kaynaşsın.
Önümüzde yeni bir dünya açılıyor…
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.