Hollywood’u şoka uğratan MeToo akımı Türkiye’de başladı, ifşa krizi büyüyor!

Hollywood’u şoka uğratan MeToo akımı Türkiye’de başladı, ifşa krizi büyüyor!

ABD’de başlayan ve tüm dünyaya hızla yayılan MeToo akımı Türkiye’de de başladı. İfşa krizi büyüyor, en son kıvılcım medya dünyasına sıçradı.

Hollywood'u şoka uğratan Harvey Weinstein skandalının ardından başlayan ve kıvılcımları tüm dünyaya yayılan #MeToo hareketi Türkiye’de de başladı.

Twitter’da başlayan Türkiye’deki ifşa akımı, çok sayıda yazarla ilgili cinsel saldırı iddialarıyla devam ediyor.

Yazar Hasan Ali Toptaş’la ilgili ilk tweeti atan Leyla ve ona ilk desteği veren Amy Marie Spangler, bir mail adresi açarak kadınlara, başlarına gelen ama anlatamadıkları olayları paylaşma çağrısı yaptı. Adrese iki günde, farklı mesleklerden onlarca isimle ilgili korkunç cinsel şiddet hikâyeleriyle dolu yüzlerce mail geldi.

Tüm kadınların uğradıkları ancak açıklayamadıkları cinsel şiddet hikayelerini anlatmaları için açılan “uykularinkacsin@gmail.com” adresine 2 günde yüzlerce mesaj geldi.

Leyla ve Amy, ifşa hareketinin başlangıcını ve yaşadıklarını anlattı. Leyla, “İlk tweeti attıktan sonra ‘Ne malum, ispatla?’ tarzı çok sayıda yorum aldım. Böyle olaylarda erkekler hemen ‘Niye dava açmadınız’ türünden yorumlar yazıyor. Ancak dayanışma mesajını ilk atan Amy oldu. Birbirimizi tanımıyorduk ancak aynı adamın tacizine maruz kalmıştık. Daha sonra çok sayıda kadın Hasan Ali Toptaş’ın tacizini ifşa etti ve bunu ifşa edilen başka isimler takip etti. Farklı meslek grupları ve yaşlarda Hasan Ali Toptaş’ın tacizine maruz kalmış beş kadın iletişime geçerek bir WhatsApp grubu kurduk. Buradaki tartışmalar sonucunda Amy’nin aklına bu mail adresini açmak geldi” dedi.

Çevirmen Amy Marie Spangler mail adresini açar açmaz farklı meslek gruplarından yüzlerce mail düştüğünü anlatıyor: “Yıllar önce başıma gelen bu olayı pek çok arkadaşıma anlatmıştım ama kamusal alanda hiç anlatmadım. Leyla’nın tweetini görmem bir tesadüftü ve ardından müthiş bir kadın dayanışması yaşadık. Kadınların gerek kendi deneyimlerinden gerek başkalarından duyduklarından ötürü tacizci olduğunu bildiği fakat açıkça dile getiremediği insanlar var. Bir mail adresi açıp, kamusal alanda yazmak istemeyen kadınların da hikâyelerini dinlemek istedik. Şu anda kadınlarla kafa kafaya verip bu mail adresini ve bu iletişimimizin ne yöne doğru gideceğine karar vereceğiz.”

YAZI EVİNDE TACİZ ETTİ

Leyla uğradığı tacizi şu sözlerle anlattı: “2011’de Ankara’da öğrenciydim. Sıkı bir Hasan Ali Toptaş okuruydum. Sosyal medya üzerinden tanıştık. Beni yazı evine davet etti. (Yazar Pelin Buzluk da burada cinsel saldırıya maruz kaldığını söylemişti) Burada bana fiziki tacizde bulundu.”

Ortaya çıkan cinsel saldırı suçlamalarının ardından Everest Yayınları Hasan Ali Toptaş ile ilişkisini kestiğini açıklamış, Film yapımcısı Müge Büyüktalaş, Toptaş’ın romanından uyarlama olarak planlanan Kuşlar Yasına Gider isimli filmi iptal etmişti.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından her yıl bir edebiyatçıya verilen Mersin Kenti Edebiyat Ödülü bu yıl Hasan Ali Toptaş’a verilmişti. Değerlendirme Kurulu Üyesi Celal Soycan, “Bu son derece ağır bir durum. İnsani ahlaki, vicdani, edebi sorumluluğumuz gereği Toptaş’a verdiğimiz ödülü geri çekmeye karar verdik” demişti.

Öte yandan İletişim Yayınları da ifşa edilen bir diğer yazar Bora Abdo’yla yollarını ayırdı.

EN SON İFŞA GAZETECİ MELİS ALPHAN’DAN GELDİ

Kadın hakları alanında haberleriyle bilinen gazeteci Melis Alphan 22 yaşında dedesinin arkadaşı bir gazeteci tarafından "taciz edildiğini" belirterek ''Açıklamak kolay sanıyorsunuz. 20 yıl geçti üzerinden, ilk yıllarda bırakın ifşa etmeyi, kendime bile unutturmak istiyordum. Sonra da dalgaya vurmaya başladım. Ben zamanla iyileştim ama yaranın izi kaldı" diye yazdı.

Gazeteci Alphan'ın Twitter hesabından paylaşımı şöyle:

"22 yaşında , bir dergide yeni çalışmaya başladığım sırada, aynı binadaki çok tanınan ve dedemin arkadaşı bir gazeteci 'Sen dede yadigarısın' diyerek beni taciz etti. Günlerce ağlarım, utandım, birkaç yıl kimseye anlatamadık; tek 1 arkadaşıma anlatabildim:

Dedeme hiç anlatmadım, üzülmesin diye, bilmeden öldü. Ben ise çalışma hayatına en başından yaralı gencecik bir kadın olarak başladım. O binada 1,5 yıl çalıştım ve o adamı binada görmemek için her gün saklambaç oynadım. Sanki ben suçluymuşum, ben yanlış bir şey yapmışım gibi.

Adam dedemin arkadaşı, benim için de abi, amca gibi bir şey olabilirdi ancak. Bana 'dede yadigarı' dedikten sonra haber fotoğrafları vermek üzere evine çağırdı. Saf gibi gittim. Sonra her şey birkaç saniyede oldu. Işıkları kapadı, beni kolumdan çekti. Şok geçirdim.

O kadar çok korktum ki. Onu ittim, çantamı kaptım ve evin kapısından kendimi dışarı atıp merdivenlerden aşağı yuvarlanarak indim. Ve adam arkamdan apartman boşluğuna şöyle seslendi: 'Bari bi taksi çağırsaydım?'

Şimdi ben bu adamın sürekli panellerde, etkinliklerde ya konuştuğunu görüyorum, içim hınçla dolu. Bunu eminim birçok kadına yaptı.

Sinirle yazarken ne çok imla hatası yapmışım, affola!

En acısı da, ben genç bir kadın olarak mesleğe yeni adım atıyorum diye dedem bu gazeteciyi arayıp 'Torunuma sahip çık' demiş. Allahın belası herifin 'sahip çıkma'dan anladığı da bu oldu.

Açıklamak kolay sanıyorsunuz. 20 yıl geçti üzerinden, ilk yıllarda bırakın ifşa etmeyi, kendime bile unutturmak istiyordum. Sonra da dalgaya vurmaya başladım. Ben zamanla iyileştim ama yaranın izi kaldı.

Ben o zamanlar bana yaptığının yanı sıra, bunu yaparak dedeme attığı kazığa öfkelendim. Dedem hayatta en sevdiğim insandı ve bu herif sanki bana değil, ona saldırmıştı. Tuhaf ruh halleri. İnsan aynı anda o kadar çok şey hissediyor ki..

Fikir dünyamız çoğunlukla farklı olsa da bu konuda sizinleyiz ...Tüm haklarınızı sonuna kadar kullanınız."

 

 

melis1.jpg

 

 

YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN!

 

Siyasetcafe.com

 

 

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.