Keşke hiç konuşmasan, konuştukça batıyorsun
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, "Günah işleme özgürlüğü" tartışması ve sonrasındaki eleştirilerle ilgili olarak açıklama yaptı açıklama AKP'li bir internet sitesini memnun etmedi ki, ilginç bir manşet attı. Keşke hiç konuşmasan, konuştukça ba
Ses kayıtlarını yorumlarken "Günah işleme özgürlüğüne darbe vuruluyor" diyerek ilginç bir çıkış yapan Ak Partili Metin Külünk, tartışma konusu olan bu sözüne açıklık getirdi.
NİYE BÖYLE DEDİM?
“‘Günah işleme özgürlüğü’ kişinin bireysel alanıyla alakalıdır. Çünkü dinimiz günahın bireysel kalması, toplumsallaşmamasını istemektedir. Türkiye bir hukuk devletidir. Suçu dini literatür üzerinden tarif etmek doğru değildir. O sebeple ben günah derken dine göre bireysel yanlıştan bahsettim. Bunu niçin yaptım? Çünkü cemaat denilen paralel yapı kendisini din üzerinden ifade etmektedir. Topluma da bu kisveyle yaklaşmaktadır. Samimi insanları bu yolla aldatmaktadırlar. İnsanların özel hayatına, bireysel alanına kulak uzatarak dinin önemli bir tavsiyesini hiçe saymaktadır. Paralel yapının bu ülkenin samimi insanlarının inancıyla alakası yoktur. Aksine bu samimiyeti suiistimal etmektedir. İnsanlarımızın samimi dinsel duyguları üzerinden bu ülkeyi derin yapılara pazarlamaya çalışmaktadırlar.
GÜNAH İLE SUÇ FARKLI
Günah kavramı ile suç kavramı arasında bağlamsal anlamda farklar vardır. Bütün dinlerde günahı belirleyen yaratıcıdır. Suçu belirleyen ise kaynağı her ne olursa olsun bireysel ve toplumsal akıldır. Benim söylediğim sözler gayet açıktır, ‘günah işleme özgürlüğü’ yaklaşımım montaj kasetlerle oluşturulmaya çalışılan yolsuzluk algısıyla alakalı değildir. ‘Günah işleme özgürlüğü’ tanımlamamdan yola çıkarak ‘Metin Külünk yolsuzluk işleme özgürlüğünü’ savundu çarpıtması yapmak ancak paralel yapı ve onun işbirlikçilerinin ürünüdür. Bu yapının ne kadar tehlikeli olduğunu görünüz. Ömrü toplumun gözü önünde geçmiş benim gibi bir insanı bile ‘suç işlemeyi savunuyor’ tarzında lanse edecek kadar yoldan çıkmış, kural tanımaz, iftiracı bir yapıyla karşı karşıyayız. Bu yapı eğer başarabilseydi ülkeyi muhaberat devletine çevirmek istiyordu.
ALKOL DE YASAK AMA...
Tartışmanın entelektüel boyutu olduğunu belirtmemize, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve felsefecilerin bu alanda söz söylemesi gerektiğini ifade etmemize rağmen; tartışmayı anlamayanlar ya da art niyetle anlamak istemeyenler, entelektüel boyutlu bu sözleri kısır siyasi atmosferin parçası haline getirmeye çalışmaktadırlar. Özetle şunu söyleyelim ki; bireylerin kişisel olarak günah işleme “özgürlüğü” vardır. Ama bu özgürlük başkasının haklarını gasp etmeye dayandığında cezai müeyyide uygulanması şart olur. Alkol, İslam’a göre haramdır. Ama kişinin bunu içme özgürlüğü vardır. Bu özgürlük Allah ile kul arasındaki bir alandır. Lakin kişinin içki içtikten sonra çevreye zarar vermesi ise kişi ile Allah arasındaki bir alan olmaktan çıkıp toplumsallaşan ve seküler alanı ilgilendiren, müeyyideyi gerektiren bir olay olur. Modern hukukumuzda da kişinin içki içme özgürlüğü vardır. Ama içkili için araç kullanmak müeyyideyi gerektirir. Çünkü bu bir toplumsallaşmadır.
OWELL DÜNYASI OLURUZ
İnsanların bireysel hayatlarını gizli dinlemelerle toplumsallaştırmak da hem İslam’ın hem de modern hukukun müeyyide uyguladığı bir alandır. Söylediğimiz bu sözleri dar bir kalıba çekip sokmaya çalışanların yaptıkları gerçeğin ortaya çıkması değil, kurgu ve algılar üzerinden siyasi alanı dizayn çabasıdır. Bunun toplumsal dildeki özeti cambaza bak cambazadır. Buna karşı çıkmazsak paralel yapının dizayn etmeye çalıştığı George Orwel’in 1984 isimli romanındaki dünyayı kurma fikrinin parçası oluruz ki, o vakitten itibaren bu ülkede herkes için iş işten geçmiş olur.”
(Hürriyet)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.