Kılıçdaroğlu'na çok kızdı ama PKK'nın temsilcileriyle Erdoğan da görüşmüş

Kılıçdaroğlu'na çok kızdı ama PKK'nın temsilcileriyle Erdoğan da görüşmüş

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Almanya'da milletvekili Sevim Dağdelen'le çekilen fotoğrafına Cumhurbaşkan Erdoğan, “Bay Kemal, Almanya'ya gittin, o YPG paçavraları ile görüntü veren kadınla senin ne işin var? diye tepki göstermişti.

Oda TV yazarı Müyesser Yıldız, çok tartışılacak bir yazı kaleme aldı.

Yıldız, 'PKK'nın İngiltere temsilcisi' denilen kuruluşla Erdoğan da görüşmüş' başlıklı yazısında son haftalarda bölücü terör örgütü bağlantılı iki gelişmeyi kaleme aldı.

İşte o yazı;

22-24 Kasım'daki Oslo toplantısından başlayalım; Bu ne ilk, ne sondu. DPI, daha Mart 2016'da harekete geçmiş, sırasıyla İrlanda, Kolombiya, Londra, Diyarbakır, Ankara, Cenevre ve İstanbul'da adeta altyapı niteliğinde onlarca toplantı düzenlemiş, daha sonra AB, İrlanda, Hollanda ve Norveç hükümetlerinin desteğiyle bunu, “Türkiye'nin zorlu bir döneminde kapsayıcı diyaloğu desteklemek” başlıklı projeye dönüştürüp, resmileştirmişti. 

Ozan Arif'in MHP'li Semih Yalçın'a cevabı ağır oldu: Seni viski şişesine oturtur ve o koca kıç*nı...'

Bu toplantılara da akademisyenleri ve gazetecileri geçelim, sadece HDP'liler, CHP'liler, artık AKP'ye muhalif eski “akiller” değil, halen AKP'ye çok yakın “akiller”, hatta AKP milletvekilleri de katılmıştı.

En bilineni, 11 Nisan 2018'de AKP'li eski bakanlar Mehdi Eker, Efkan Ala ve Taner Yıldız'la yapılan toplantıydı. Üç ismin, DPI Uzmanlar Konseyi üyeleri ile uluslararası kıdemli uzmanlarla (Tony Blair'in danışmanı, İrlanda eski Dışişleri Bakanı, Kuzey İrlanda eski siyasi direktörü gibi) yaptığı toplantıyla ilgili olarak DPI internet sitesinde, “Yapıcı fikir alışverişinde bulunuldu” denilmişti.

Bunlar dışında bir başka AKP eski milletvekili, Erdoğan'ın isteğiyle Tenzile Erdoğan Kız İmam Hatip Lisesi Müdürü olan Prof. Dr. Aşkın Asan'ın hem DPI'nın Uzmanlar Konseyi'nde yer aldığını, hem de bu seneki “çözüm” toplantılarına katıldığını, dahası Dublin ve Belfast'taki toplantılara İmam Hatip Lisesi öğrencilerini götürdüğünü aktardık.

19-24 Mart 2016'da Dublin ve Belfast'ta düzenlenen toplantıya, Başkanlık sistemi referandumunu, “100 yıllık prangalardan kurtulma” olarak nitelendiren AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu'nun, 16-23 Nisan 2016'da Kolombiya'da yapılan çalışmaya ise Kadir İnanır, Ali Bayramoğlu, Mithat Sancar, CHP'li Levent Gök'ün yanı sıra AKP Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara'nın katıldığını da kaydedelim.

DPI'nın 9-13 Mayıs 2016'da Londra ve Belfas'ta düzenlediği bir toplantıdan da söz edelim. Bu toplantıda, Polis Akademisi'nden akademisyenlerin yanısıra PODEM (Politika ve Demokrasi Çalışmaları Merkezi) adlı bir düşünce kuruluşunu da görüyoruz. PODEM'in Yönetim Kurulu kimlerden mi oluşuyor? Can Paker, Cüneyt Zapsu, Erdal Aksoy, Murat Vargı, Oral Çalışlar... Dikkat çekici bir diğer isim Fettah Tamince; Kuruluşun bireysel destekçisiymiş... Kurumsal destekçileri arasında ise AB Komisyonu ve Norveç Büyükelçiliği var.

Özetle, mesele Oslo'dan ibaret değil, birileri 2016'dan beri elbirliğiyle mutfakta yeni “çözümler” pişiriyor!

KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİLER ÇIĞ GİBİ     

Kılıçdaroğlu'nun Almanya gezisi ve buna gösterilen tepkilere geçelim.

Erdoğan geçen hafta G-20 Zirvesi için gittiği Arjantin'den Paraguay'a geçerken, yanındaki gazeteciler Kılıçdaroğlu'nun Almanya'da milletvekili Sevim Dağdelen'le fotoğrafını sordu, ama Oslo serisini sormak kimsenin aklına gelmedi!

Erdoğan'ın o soruyu şöyle cevapladı:

“Bu tabii ki, Kılıçdaroğlu’nun nerede olduğunu gösteriyor. Vatanseverlik diye bir derdi yok. O partinin toplantılarında, o ismini zikrettiğiniz kadının YPG’nin, terör örgütünün paçavraları ile konuşurken resimleri var. Sen onlarla nasıl yan yana olabilirsin? Halkımıza bunları en doğru şekilde anlatmamız lâzım.”

Erdoğan'ın tepkisi bununla kalmadı, önce AKP İl Başkanları toplantısında, Kılıçdaroğlu'nun neden her seçim öncesinde Almanya'ya gittiğini, toplantılarını neden basına kapalı yaptığını ve neden terör örgütlerine yakın kişilerle görüştüğünü sordu. 

Dün de İstanbul'daki toplu açılış töreninde, “Bay Kemal, Almanya'ya gittin, o YPG paçavraları ile görüntü veren kadınla senin ne işin var? Bunlar PKK'nın Almanya uzantıları senin onlarla ne işin var? Anlat!” dedi.

Kılıçdaroğlu'na tepki gösteren isimlerden birisi de Bahçeli'ydi. Geçen haftaki grup toplantısında, “Almanya'yı ziyaret eden Kılıçdaroğlu ya nereye savrulduğunu bilmiyor ya da tutsak alındığından sesi çıkmıyor” yorumunu yaptı.

Hakkını teslim edelim, Erdoğan, Oslo meselesine hiç girmezken, Bahçeli buna da kızıp, şunları söyledi:

“Yeni bir çözüm süreci için kendini akil sanan zeka özürlüler bu kış kıyamette niye Oslo'ya giderler? Kandil'e gitseler, kendilerini yormazlardı. Yine bildik isimler sahnededir. Yarım akıllı çürük akiller, Türkçe konuşuyorum, kulak verin; çözüm süreci gömüleli çok olmuştur, şansınızı fazla zorlamayın.”

Tamam da ya o toplantılard boy gösteren “akillerin” önemli bölümünün halen AKP'ye çok yakın isimler olması, dahası eski, yeni AKP milletvekillerinin de katılması? Herhalde bunlardan haberi yok!

Ya Kemal Kılıçdaroğlu'nun DPI'yı, Oslo'yu hiç ağzına almamasının veya hiçbir gazetecinin de ona bunu sormamasının sebebi nedir?

DİKKAT ÇEKİCİ ANALİZ

Biliyoruz ki, Kılıçdaroğlu da 7 Aralık 2017'deki İngiltere ziyaretinde DPI'ya gitti. İşte bundan sonra Erdoğan'ın gazetesi Sabah, “CHP'nin, kamuoyuna düşünce kuruluşu olarak göstermeye çalıştığı Democratic Progressive Institute (DPI), PKK'nın İngiltere Temsilciliği olarak bilinmesinin ötesinde başkanlığını PKK terör örgütü lideri, terör suçlusu, bebek katili A. Öcalan'ın yasal/avukat takım üyesi (Öcalan's legal team member) olarak bilinen PKK'lı Kerim Yıldız başkanlığında faaliyet göstermektedir” diye yazdı.

Biz DPI'nın, Kılıçdaroğlu'yla görüşmeye ilişkin notu ile sonrasında yaptığı analize bakalım.

Görüşmede, “Çözüm süreçleri, muhalefet partileri ve demokratikleşmenin rolünün ele alındığı, AK Parti ve HDP'den sonra CHP'yle de görüşülmüş olduğu” vurgulandı. Ardından “Üç ana partiyle yapılan görüşmelere” dair şu analiz yapıldı: 

“Türkiye'de tartışma 2019'da yapılacak olan seçimlerde ne olacağına odaklanıyor. Her üç parti de demokratikleşme, adalet ve eşitliğin öneminden söz etti... Esasen 'donmuş' olan çözüm süreci konusunda seçimlerden sonraya kadar çok az değişiklik bekleniyor. Sürecin yeniden başlayabilmesi için bu ara dönemin planlama ve hazırlık için nasıl en iyi şekilde kullanılabileceği tartışıldı. Bu bağlamda sınır ötesi dinamikler ve bölgesel gelişmelerin önemi de dikkate alındı. Ayrıca katılımcılar, ülkedeki gergin ve kutuplaşmış bir ortamda DPI'nın diyalog platformlarının desteklenmesine duyulan ihtiyacı da vurguladı. DPI, 2018'de üç taraf ile işbirliğini geliştirmeyi dört gözle bekliyor.”    

Demek ki, neymiş? DPI ve katılımcılar, 2016'dan beri 31 Mart sonrasında “sürecin” yeniden başlamasının “ara dönem planlamasını ve hazırlığını” yapıyormuş!

DPI ERDOĞAN'LA NE ZAMAN GÖRÜŞTÜ?

DPI analizinde, “Donmuş olan çözüm süreci” deniyor ya, hemen Erdoğan'ın bu konudaki açıklamalarını hatırlatalım.

Ağustos 2015'te emekliye ayrılan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e Devlet Şeraf Madalyası tevcih töreninde, şöyle konuştu:

“Biz çözüm sürecini hiçbir zaman teröre meşruiyet kazandırma, teröre alan açma süreci olarak düşünmedik. Biz demokratik açılım derken, düşüncelerimiz sadece temel hak ve özgürlükler ve demokrasiydi. Biz milli birlik ve kardeşlik projesi derken milletçe bir olalım, iri olalım, kardeş olalım diye bunları söyledik. Ve çözüm süreciyle de bunu taçlandıralım dedik, ama bunlar ne yazık ki, çözüm sürecini filan anlamadılar, anlamak istemediler. Öyleyse, şu anda bu buzdolabındadır.”

Ekim 2015'te Japonya'ya giderken, şu açıklamayı yaptı:

“Ben, 'çözüm süreci kaldırılmıştır' demedim, 'şu aşamada buzdolabına konulmuştur' dedim. İşler yoluna giderse, süreç yeniden gündeme gelir.”

Son olarak da Ocak 2016'da Muhtarlara hitap ederken, “Önümüzdeki süreçte ne bölücü terör örgütü ne de onun güdümündeki parti ve diğer yapılar asla muhatap alınmayacaktır, o iş bitmiştir. Önümüzde başka bir yol haritası yoktur. Elinde silah olan da bunu destekleyenler de bu ihanetin bedelini ödeyecek” dedi.

Yeniden DPI'nın toplantılarına dönelim.

15 Temmuz darbe teşebbüsünden 3 gün önce 12 Temmuz 2016'da Diyarbakır'daydılar, “Filipinler tecrübesini” konuştular...

15-17 Temmuz 2016'da Ankara'da, “Çatışmaların Çözümünde Kadınları Barış Süreçlerinde Birleştirmek ve Bütünleştirmek” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı düzenlediler.

toplanti-siyasetcafe.jpg

15 Temmuz gecesi DPI'nın Ankara'da milletvekilleriyle yaptığı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanının da katıldığı toplantı

Bu sürecin en önemli tarihine gelelim;

15 Kasım 2016'da Erdoğan'ın programında, “Kezban Hatemi ve Türk Demokrasi Platformu'nu Kabul” gözüküyordu.

Basına kapalı gerçekleşen 1 saat 15 dakika süren kabul, medyaya da bu şekilde ve tek karelik görüntüyle yansıdı. Fotoğrafta Kezban Hatemi, Fatma Şahin ve bazı gazeteciler olmak üzere sadece Türkler vardı.

dpi-toplanti-siyasetcafe.jpg

DPI'nın Erdoğan'la toplantı başlığıyla kullandığı fotoğraf...

Notun girişinde, “Geçen hafta DPI temsilcisi ve Uzmanlar Konseyi üyesiyle birlikte Türkiye Demokrasi Platformu'nun diğer üyelerinin Erdoğan'la görüştüğü” belirtildikten sonra şöyle denildi:

“Yüksek seviyedeki toplantıda DPI temsilcileri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı DPI'nın, yuvarlak masa toplantıları, Kolombiya, İrlanda, Güney Afrika ve Filipinler gibi karşılaştırmalı çalışma ziyaretleri başta olmak üzere barışı desteklemeye yönelik çeşitli faaliyetleri ile bağışçıların cömert destekleri konusunda bilgilendirdi.”

Devamı şöyle:

Heyet, “Darbe girişiminin gerçekleştiği gece DPI'nın Ankara'da AK Parti, CHP ve HDP'den kadın milletvekilleri heyeti ile düzenlediği, bir Cumhurbaşkanlığı Başdanışman ve İrlanda'dan iki konuşmacının katıldığı toplantı” hakkında da Erdoğan'a bilgi verip, “Katılımcıların, olağanüstü şartlara rağmen toplantıya devam etme kararı” aldığını anlatmış. Erdoğan da kararlılık göstergesi olması sebebiyle, bu tavrı takdir ettiğini bildirmiş.

İşte “Oslo-akiller” diye küçük gösterilmeye çalışılan, gerçekte ise 31 Mart'tan sonra “çözüm sürecini” buzdolabından çıkarmak için dört koldan çalışan DPI'nın konumu!

Meclis'teki partilerden MHP ve İYİ Parti hariç, herkes o masaya oturmuş!

Bakalım Erdoğan'a, “Bu ne iş? Bu ne fotoğraf?” diye soran çıkacak mı?

siyasetcafe.com

 

 

 EDİTÖR
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum