MEB'in Gizli Ensar protokolü

MEB'in Gizli Ensar protokolü

Ensar Vakfı'nın bir genel müdürlükle yaptığı protokolün yürütmesinin durdurulmasına karar verilince, bu vakıfla yapılan ve kamuoyundan gizlenen başka bir protokolün devreyle sokulduğu ortaya çıktı.

Sözcü yazarı Saygı Öztürk, 'Gizli Ensar protokolü' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Öztürk yazısında 'Ensar Vakfı'nın, bir genel müdürlükle yaptığı protokolün yürütmesinin durdurulmasına karar verilince, bu vakıfla yapılan ve kamuoyundan gizlenen başka bir protokol devreyle sokuluyor. Böylece, Ensar Vakfı okullarımıza girmeye ve eğitim vermeye devam ediyor.' dedi.

 

İşte o yazı;

 

'Başkentgaz'ı 2037 yılına kadar işletecek olan Torunlar GYO'nun sahibi Mehmet Torun'un, Kızılay üzerinden Ensar Vakfı'na yaptığı para transferi deşildikçe ilginç bilgilere ulaşılıyor. Bir sivil toplum kuruluşu olan vakıf, özünde yardım amaçlıdır.

Olması gereken: Vakıfların, devletten yardım almaması. Tersine, hizmetlerinin devamı için devlete yardımcı olmasıdır. Peki bizde böyle mi? Değil. Genelleştirmek istemiyorum ama ulvi (yüce) ve yüksek amaçlarını gerçekleştirmek için devletten yardım almayan az sayıda vakfımız var.

 

OKULLARA PROTOKOLLE GİRDİ

 

Ancak Osmanlılar döneminde, çoğu kez devletten (padişahtan) mal kaçırarak, ailesine aktarmak ve gelir bırakmak amacıyla kurulan vakıflar olduğu gibi günümüzde de gelirini devletten temin eden, dolayısıyla iktidarın kontrolünde olan çok sayıda vakıf var. Aslında vakıfların gelirlerini nereden ve nasıl temin ettiklerinin, yapılan bağışların kimler tarafından yapıldığının ve bunların devletle olan iş ilişkilerinin incelenmesi gerekir.

Burada Ensar Vakfı üzerinde durmak istiyorum. 1979 yılında kurulan ve insanımızı manevi yönden zenginleştirmeyi, ilmi, fikri ve ahlaki yönden geliştirmeye katkıda bulunmayı amaçlayan Ensar Vakfı, kamuoyunun gündemine Karaman'da meydana gelen çocuk istismarı-tecavüzü ve Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile yaptığı “Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü” ile girdi.

 

KARARA RAĞMEN OKULLARDA

 

Bu protokolün iptali için Avukat Esra Deniz Ağar Şudaşdemir, Danıştay'a dava açtı. Devlet üstün hizmet madalyalı Yargıtay Onursal Üyesi Ali Suat Ertosun da bu davayı yakından izledi. Davada, Danıştay 8'inci Dairesi'nin örgün eğitim yönünden verdiği yürütmenin durdurulması kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından reddedildi. Şu anda örgün eğitim gören öğrencilerimiz açısından Ensar Vakfı'nın okullarımıza girmemesi gerekiyor. Milli Eğitim yetkilileri, dava açanlara Danıştay kararının uygulandığını belirtiliyor. Hemen söyleyelim giren bir daha okullardan kolay kolay çıkmaz. Yargı birisinin yürütmesini durdurur, onun yerine başka protokoller devreye konulur. İşte sorun da burada… Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Ensar Vakfı ile yaptığı başka protokoller de var. Bunlar saklanıyor. Örnek mi…

 

ensar-siyasetcafe.JPG

 

Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün, Ensar Vakfı ile yaptığı 16.3.2017 tarihli başka bir protokol daha var. Öğrenci velisi Avukat Esra Deniz Ağar Şudaşdemir, bu protokolün örneğinin gerekirse açacağı davaya esas olmak üzere Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve ilgili diğer mevzuata göre bildirilmesi için 5 Şubat 2019 ve 13 Mart 2019 tarihli dilekçelerine Milli Eğim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından cevap verilmemesi üzerine, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'na yaptığı 10 Nisan 2019, 25 Nisan 2019, 30 Temmuz.2019, 30 Ekim.2019, 7 Kasım 2019 ve 27 Ocak.2020 tarihli altı dilekçesinden, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 13/1. maddesine göre, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu'nun 30 gün içinde karar vermesi gerekirken sonuç alamadı.

 

HEMEN DİĞER PROTOKOL UYGULANIYOR

 

Burada Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu üyelerinin Sayın Cumhurbaşkanımızca, 12 Kasım 2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararnameyle geç belirlenmesi mazeret olamaz. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 1. Maddesinde “Amaç”, “Demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemek” şeklinde belirtilmiştir.

Aradan bir yıl geçmesine karşın, sözü geçen protokolün verilmemesi, Ensar Vakfı ile yapılan protokollerin gizlilik içerisinde yürütüldüğünü, belki de başka protokollerin de bulunduğunu, ancak bunların saklandığını gösteriyor. Ülkemizde, dini vakıflar Milli Eğitim sistemimize girmiş bulunuyor. Dolayısıyla bu tür vakıflar, siyasi iktidar tarafından korunuyor, imzalanan protokoller gizleniyor, destekleniyor.

Dava aşamasını yakından izleyen Yargıtay Onursal Üyesi Ali Suat Ertosun, “Ensar Vakfı'nın, bir genel müdürlükle yaptığı protokolün yürütmesinin durdurulmasına karar verilince, bu vakıfla yapılan ve kamuoyundan gizlenen başka bir protokol devreyle sokuluyor. Böylece, Ensar Vakfı okullarımıza girmeye ve eğitim vermeye devam ediyor” diyor.

Para aktarımında Kızılay bile kullanıldığına, okullardaki protokolleri bile gizlenen bu vakfın durumu ve konumu farklı demektir. Peki nerede kaldı açıklık, şeffaflık…

 

siyasetcafe.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.