Metin Feyzioğlu bilincini mi yitirdi?

Metin Feyzioğlu bilincini mi yitirdi?

Metin Feyzioğlu, Başbakan'la Dolmabahçe'de ne konuştuğunu açıklayamıyor...Üstüne üstlük bir de AKP'yi aklayan söylemleri dile getiriyor...

Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu'na bir haller oldu... Başbakan Erdoğan ile Aralık ayı sonunda  Dolmabahçe'de yaptığı görüşme sonrası, AKP karşıtı Feyzioğlu gitti, yerine tüm söyleminin odağına''Cemaat''i oturtan Feyzioğlu geldi... Belli ki; Dolmabahçe'de yapılan ''tahliye pazarlığı'' görüşmelerinde, Tayyip Erdoğan'ın "Ben içeridekileri bırakmak istiyorum ama cemaat buna engel oluyor'' sözü etkili oldu. Feyzioğlu, İlker Başbuğ'u ve diğer sanıkları tutuklatan irade olarak cemaati işaret etmeye başladı.

Oysa ki; tüm suçlar, AKP ve cemaat tarafından işlenmiştir! Günahları ortaktır...
 
Feyzioğlu, o görüşmede belli ki Erdoğan'dan çok etkilendi ve bu gerçeği dile getirememeye başladı.. Yazık...
 
Feyzioğlu'nun bilinçi bulanıklığı bununla kalsa iyi... Dolmabahçe'de tahliye pazarlığı yürüten Feyzioğlu, AKP'nin ideolojik söylemlerinden de etkilenmiş... 17 Aralık Yolsuzluk - Hırsızlık ve Arsızlık operasyonunu güya tahlil eden Feyzioğlu, Almanya'da şöyle konuşmuş: '17 Aralık'ta düğmeye basılmasının nedeni yolsuzlukla mücadele filan değil...'
 
Peki neymiş bu operasyonun sebebi? Feyzioğlu'na göre, "İktidarın AKP kanadını silkelemekmiş...''
 
Bir an için Feyzioğlu'nun söylediğini kabul edelim... Peki, şu ya da bu nedenleortaya dökülen pislikleri görmezden mi geleceğiz? AKP'nin yaptığı yolsuzluklara "Bunlar iç kavgadan dolayı ortaya çıktı'' diyerek göz mü yumacağız!
 
Dolmabahçe'de Başbakan'la basına kapalı görüşen Feyzioğlu, tam da bunu yapıyor. İçeridekilerin çıkarılabilmesi için, Erdoğan'ın yolsuzluklarına göz yumuyor. Başında bulunduğu Barolar Birliği'ni Erdoğan'ın yargıya müdahaleleri karşısında sessizliğe gömüyor. Barolar Birliği, yargının onurunun ayaklar altına alınmasına sesiz kalıyor. Tek bir avukat dahi sokağa çıkartılmıyor!
 
CHP'nin İzmir - Konak Belediye Başkan Adayı Avukat, 26 yıllık CHP üyesi Sema Pekdaş'a karşı avukatları örgütlemek ve cüppeleriyle yürüyüş yaptırtmak isteyen Feyzioğlu, Gerçek Gündem'in bunu deşifre etmesi yüzünden planını değiştirmek zorunda kaldı. Sema Pekdaş'a karşı avukatları yürütmeyi planlayanFeyzioğlu'nun aklına, nedense AKP'nin yolsuzluklarına ve yargıya müdahale girişimlerine karşı sokağa çıkmak gelmiyor?
 
Feyzioğlu, Başbakan'ın Danıştay'a başkan ''atama'',  Aydın Doğan'ı yargıya talimat vererek hapse tıktırma planlarını da görmezden geliyor. Kendisini bu bağlamda eleştirenler ve ''Neden sessiz kalıyorsunuz?'' diyenlere ise ilginç bir cevap veriyor: "O tapeler yasadışı bir şekilde dinlenmiş. Ben yasadışı dinlenen tape üzerinden konuşmam..''
 
Feyzioğlu'nun Dolmabahçe'de yaptığı görüşme sonrası 17 Aralık operasyonunda ortaya çıkan pisliklere gözünü yumması ve Başbakan'ın yargıya müdahalesi karşısında sessiz kalması, bir çok soru işaretini de beraberinde getiriyor. O görüşme sonrası, DSP'nin hareketlendirilmeye çalışılması ve CHP'nin karşısına çıkartılan adaylara destek verilmesi "Ne oluyor?'' sorusunu haklı bir biçimde sordurtuyor.
 
Dikkat ederseniz, Dolmabahçe'de yapılan ''tahliye pazarlığı'' sonrası, Feyzioğlu'nun da yakın olduğu İşçi Partisi çevresi, Başbakan'la aynı dili kullanmaya ve "CHP - Cemaat işbirliği'' söylemini yaygınlaştırmaya başladı. Öyle ki; Aydınlıkçılar işi gücü bıraktı; olmayan işbirliği üzerinden CHP tabanının kafasını karıştırmaya çalıştı. Neyse ki; bu söylem tutmadı ve CHP oylarını yüzde otuzun üzerine çıkardı. İP ise İstanbul'daki oy hedefini ''yüzde bir''le sınırlı tutmak zorunda kaldı.
 
Metin Feyzioğlu, Almanya'da yaptığı konuşmayla AKP'yi farkında olarak ya da olmayarak aklıyor, tüm günahı cemaatin üstüne yıkıyor. "Ortaktılar, suçları birlikte işlediler'' demeyen, diyemeyen, demekten çekinen Feyzioğlu'nun, dolaylı olarak AKP söylemine destek olması, ulusalcılar açısından tam bir hayal kırıklığı anlamını taşıyor...
 
Feyzioğlu, "Ben yasadışı tape üzerinden konuşmam'' derken, ''yasal''dinlemeleri de işlevsiz hale getiriyor. Bir hukuk insanına yakışmayacak yorumlarda bulunuyor. Söylemleri bu yüzden, Yeni Şafak, Star ve benzeri yayın organlarının sitelerinde manşete çıkıyor. Bir hukukçu açısından ne hazin bir durum... 17 Aralık, AKP'nin yolsuzluklarının yanı sıra, Feyzioğlu balonunu da patlatıyor...
 
Türkiye'nin dört bir yanı yolsuzluk, hırsızlık ve ayakkabı kutusunu konuşurken,Türkiye Barolar Birliği'nin buna sessiz kalması ve görmezden gelmesi, bu politikaya İstanbul Barosu'nun da dahil olması, muhalefet cephesinin neden bir türlü istenilen düzeye gelemediğini de gösteriyor.
 
Feyzioğlu, yolsuzlukluk - hırsızlık ve arsızlıklara karşı tek bir cümle dahi etmiyor ve sokağa çıkmaktan dahi kaçınıyorken, AKP'nin söylemlerini de tekrar ediyor. Efendim neymiş; ''muhalefet partileri yetersizmiş, ülkede muhalefet yokmuş...''
 
İşte bu, tam da AKP'nin söylemidir... AKP yıllardan bu yana bu söylemi kullanarak, toplumun iktidar partisinden kopmasının önüne geçiyor, kendisini alternatifsiz olarak gösteriyor!
 
Metin Feyzioğlu, muhalefetin sadece parlamentoda yapıldığını mı sanıyor? Eğer öyleyse, siyasetten hiç anlamadığı ortaya çıkıyor. Feyzioğlu, muhalefet partilerinin sivil toplum örgütleri, sendikalar ve meslek örgütlerinden beslendiğini de mi bilmiyor! Türkiye Barolar Birliği gibi bir kurum, yolsuzluk ve hırsızlık karşısında susar, susmakla kalmayıp bir de AKP'nin söylemlerini tekrar ederse, muhalefet nasıl başarılı olabilir? Feyzioğlu, siyasetin bu basit gerçeğini de mi bilmiyor!
 
CHP'nin Ergenekon ve Balyoz sanıklarının tahliyeleri için yaptıklarını görmezden gelen Feyzioğlu, adaletin hassas terazisini kendi vicdanında dahi işletmediğini de gösteriyor. 
 
DSP'yi güçlendirip CHP'yi İzmir'den hırpalayarak ana muhalefet partisini dizayn etme hayalleri kuran Feyzioğlu, yolsuzluk ve hırsızlık operasyonları karşısında susarak tarihe geçiyor.
 
Türkiye Barolar Birliği'nin başında olduğu halde, Başbakan Erdoğan'ın Danıştay Başkanı'nı ''atama'', Aydın Doğan'ı hapse attırma ve yargıya talimat verme suçlarını görmeyen Feyzioğlu, artık bu tutumuyla hatırlanacaktır.  Tarih, Feyzioğlu'nu, AKP'nin yargıya açıktan müdahalelerine karşı susan bir hukukçu olarak anacaktır.
 
Feyzioğlu, eğer böyle anılmak istemiyorsa, Dolmabahçe'de Başbakan'la ne konuştuğunu satır satır açıklamak zorundadır.
Feyzioğlu, 17 Aralık operasyonlarının arka planının cemaat ile AKP arasındaki kavga olduğunu belirtirken, Erdoğan'ın bu operasyonları ''kendi polis gücü ve yargısını oluşturmak için kullandığı'' gerçeğini dahi söylemekten kaçınıyor...
 
Herkes biliyor ki; Başbuğ'un tahliyesi, askerler ile AKP arasındaki pazarlığın sonucudur. Askerler, Başbuğ'un tahliyesi karşısında, AKP'nin hukuk dışı uygulamalarına göz yummuştur. Erdoğan da bunu fırsat bilerek, ''paralel devlete karşı mücadele ediyorum'' söylemini kullanmış ve yolsuzlukların üstünü örtecek bir yargı - polis düzenlemesini hayata geçirmiştir. Feyzioğlu, bunu bile söyleyememektedir.
 
AKP'liler gibi konuşan, iktidarı eleştirmek yerine muhalefete çatan Feyzioğlu, bir imajdan ibaret olduğunu ve Türkiye'nin sorunlarını kavrayamadığını, 17 Aralık sürecindeki tutumuyla göstermiştir.
 
AKP'yi aklayan söylemler, günahları sadece cemaatin üstüne yıkmaktır.AKP'nin istediği tam da budur. Erdoğan bu yüzden, tüm seçim stratejisini bir"gölge boksu'' üzerine kurdu. "CHP ile cemaat işbirliği yapıyor'' yalanı bu yüzden dolaşıma sokuldu. Her seçim öncesi kendisine "hayali bir düşman bulan - yaratan'' Erdoğan, bu kez ise 12 yıldır ortaklık yaptığı cemaati hedef seçti. Erdoğan, cemaat tartışması üzerinden, ''yolsuzluk ve hırsızlıkları üstünü örtmeye çalıştı.''
 
Erdoğan şu sıralar "Yolsuzluk hırsızlık yok, cemaatin operasyonu var''diyor... Böylece, kendisini aklamaya ve hedef şaşırtmaya çalışıyor. Ne yazık ki;Feyzioğlu da buna benzer söylemler kullanıyor ve avukatları sokağa dahi çıkarmıyor...
 
Bazen düşünüyorum; şu AKP ne şanslı bir parti...
 
En keskin rakibi olarak görülen ''bazı'' ulusalcılar bile kolaylıkla maniple ediliyor ve AKP'nin yedeği haline getiriliyor.
 
Neyse ki; CHP'de konumlanan ulusalcılar bu oyunu görüyor ve AKP'ye karşı verdikleri mücadeleyle yolsuzluk - hırsızlık ve arsızlıklara karşı tarihsel bir tutum sergiliyor...
 
 

Barış Yarkadaş / Gerçek Gündem

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.