MHP Lideri Bahçeli'den Kürdistan paçavrasına ağır tepki, 'Tahammülümüz yoktur'

MHP Lideri Bahçeli'den Kürdistan paçavrasına ağır tepki, 'Tahammülümüz yoktur'

MHP lideri Devlet Bahçeli, Salı günü gerçekleştirdiği partisinin grup toplantısında Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi'ye çok ağır sözlerle yüklendi ve kaleminden zehir damlayanları terörist olarak nitelendirdi. Bahçeli, konuşmasında Kürt ile Türk

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Barzani’nin gelişi nedeniyle İstanbul ve Ankara’ya dikilen sözde Kürdistan Bayrağı konusunda da yaptığı açıklamada, İstanbul’da sözde Kürdistan bayrağının dikilmesini aymazlık olarak nitelendirerek, buna müsaade edilmesini ağır sözlerle eleştirerek, “Buna tahammülümüz kesinlikle yoktur. Buna sebep olanlar bedelini muhakkak ödemelidir, bizim onayımız yoktur. Tepkimiz şiddetlidir. Sonuna kadar devlet, sonuna kadar evet diyoruz” dedi.

 

TSK'nın sığ tartışmalara çekildiğini dile getiren Bahçeli, "TSK'nın doğrudan sorumlu olduğu bakan,  başbakan ve cumhurbaşkanına hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması  doğaldır, beklenmelidir. Bundan gocunmak, farklı yerlere çekmek ise  anlamsızdır" ifadesini kullandı.

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuşuyor.  Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan çatışamaya değinen MHP Lideri Bahçeli şunları söyledi:  Ateşkesi bozan, ihlallere yol açan suçlu Ermenistan'dır. Yukarı Karabağ ihtilafı çözülememiştir. Türkiye'nin de taraf olduğu AGİT-Minsk grubu adaleti sağlayamamıştır. Artık zaman daralmakta, tahammül tükenmektedir. Ermenistan, Azerbaycan topraklarından derhal çekilmelidir. Türk milletinin kalbi Yukarı Karabağ'da atmaktadır. 25 önce Hocalı'da kaybettiğimiz kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Kardeş ülke Azerbaycan'a taziyelerimi iletiyorum.

 

Karargah rahatsız manşeti ile gündeme gelen tartışmaya değinen MHP liderinin konuşmasının satır başları şöle:

 

Özellikle 141 yıldır yönetim ve istikrara musallat olan darbeci bir gelenekle karşı karşıya olduğumuz açıktır. Türk milleti darbelerden çok çekmiştir. Sivil ve asker gerilimden çok zarar görmüştür. 94 yıllık Cumhuriyetimizde demokrasi pek çok defa kesintiye uğramıştır.. 28 Şubat'tan 15 Temmuz FETÖ ihanetine kadar bu vatanda kanunsuz hareketler görülmüştür. Buna son verilmelidir. Darbe varsa demokrasi yoktur. İktidarların seçimle gelip bu yolla gitmesi millet dışında hiçbir iradenin belirleyici olmaması demorkatik kültür ve mirasın gereğidir. Bu tehlikeli alışkanlığa kesinlikle son verilmelidir. Demokrasi ve hukukun temel ilkelerine uymak herkesin asli görevidir.

 

Dün böyleydi diye bundan sonra da böyle olacağını beklemek bize göre vatana ihanetle eşdeğerdir. Türk milleti darbelerden çok çekmiştir, yeterince zarar görmüştür. Artık buna son nokta koyulmalı, demokrasi ve hukukun tesisi sağlanmalıdır. Darbe varsa demokrasi yoktur. İktidarların seçimle gelip gitmesi, millet dışında hiçbir güç ve iradenin belirleyici olmaması demokrasinin bedelidir. Artık bu talihsiz antidemokratik alışkanlığa kesin olarak son verilmelidir. 28 Şubat 1997 postmodern müdahalesinin üzerinden geçen 20 yılın ne gibi gelişmelerin ortaya çıkardığı gizlenemeyecek şekilde açıktır. Demokrasiye şartsız sahip çıkmak, kıvırıp darbelere kılıf aramamak hepimiz için sorumluluktur. 15 Temmuz'da darbenin ne demek olduğunu acı duyarak ama asla geri atmayarak şahit olduk. 15 Temmuz darbeler tarihimizin en karanlık halkasıdır. TSK'ya yuvalanan FETÖ artıkları son bir hamle ile devlet ve milleti parçalamak için silaha sarılmıştır. Her kurumun içine sızmış teröristler TSK'ya da sirayet ederek ülkemize kıymayı planlamışlardır. TSK'nın komuta hedefi rehin alınmıştır. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları derdest edilmiştir. Biz Türk askerinin yıpratılmasına itiraz ettik. Zorlu ve çetin bir coğrafyada yaşıyoruz. El Bab'da Türk milletinin onur mücadelesini veren Türk askeridir. Birliğimiz ve güvenliğimiz için devriye gezen, alçakları deviren kahraman Mehmetçiklerdir. Bölücü teröre karşı amansız şekilde karşı duran TSK'dır.

 

TSK SIĞ TARTIŞMALARA ÇEKİLİYOR 

 

Bu kadar sorunumuz varken, milli güvenliğimiz tehdit altındayken, TSK'nın sığ tartışmaların içine çekilmesi yanlıştır. TSK çok yara almış, hırpalanmıştır. FETÖ'nün emniyet ve adaletteki ayaklarıyla Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Askeri Casusluk gibi sözde davalar ve 15 Temmuz fazla söze yer bırakmamaktadır.

 

BUNDAN GOCUNMAK ANLAMSIZDIR

 

 TSK ile bazı eleştirilere nasıl baktığı ortaya çıkmıştır. Elbette olması gerekeni, doğru olanı Genelkurmay Başkanlığı'nın rahatsız olduğu konuları hükümete iletmesidir. TSK'nın doğrudan sorumlu olduğu bakan, başbakan ve cumhurbaşkanına hassasiyetlerini aktarması doğaldır. Dün Genelkurmay Başkanı önce Başbakan, ardından da Cumhurbaşkanı ile görüşmüş; olan biteni açıklamış olması gerekmektedir. Eğer paylaşmış ve sonuç alamamışsa bir sorun var demektir. Doğrudan medya ile kamuoyuyla iletişime geçilmişse bir sorunun delaletidir.

 

TSK'nın doğrudan sorumlu olduğu bakan,  başbakan ve cumhurbaşkanına hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması  doğaldır, beklenmelidir. Bundan gocunmak, farklı yerlere çekmek ise  anlamsızdır. TSK'nın meşru imkan ve kanallarla  savunmaya geçmesi, eleştirilere cevap verme çabası neden çok görülmektedir?  Mesela, TSK'nın kıyafet yönetmeliği değiştirilip başörtüsü yasağı kaldıracaksa ki  bize göre yerindedir, bununla ilgili Genelkurmayın görüşü niçin alınmaz? Evet,  bizim de kafamıza takılan pek çok soru işareti vardır ama bunların konuşmanın ne  yeri ne de zamanıdır.

 

Çözümsüzlüğün nedeni nedir? TSK'nın imkan ve kanallarla savunmaya geçmesi neden çok görülmektedir. Medya üzerinden başlatılan karalama kampanyası doğru mudur? Başörtüsü yasağı kaldırılacaksa niye Genelkurmay'ın görüşü alınmaz? Bizim de sorularımız vardır ama bunun ne yeri ne zamanıdır. Huzur kaçarsa tutamayız, istikrar giderse geri getiremeyiz. Ne yapalım çatışıp, çürüyelim mi, kucaklaşıp kardeşçe mi yürüyelim. FETÖ, PKK, IŞİD, PYD/YPG hazır kıta infaz mangalarını Türkiye'ye yöneltmişken iç sorunlar gaflettir. Asker bizimdir, devlet bizimdir, hükümet bizimdir. Fitneye çanak tutan asla bizden değildir. Zarar ziyan büyüktür, Türkiye henüz yoğun bakımdan çıkamamıştır. Bunca patırtı gürültüye ne gerek vardır? Paylaşılmayan nedir? Geçmişten ders alınmadı mı? Milli uzlaşma, anlaşma her seviyede olması gerekirken, bu güvensizliğin gerçek manasını nasıl yorumlayalım? Devletteki çatlak sesler düşmanları sevindirecektir. Türkiye, ecdadımızın aziz şehitlerimizin mirası değil midir?

 

Devletteki karmaşanın son bulması için 16 Nisan'da evet diyeceğiz. Çetin düğümler, açılması gereken karanlık yollar vardır. 80 milyona evet çağrısı yapıyoruz. Evette kararlıyız ve bu ülke için yeminliyiz. 

 

ASKER BİZİM, DEVLET BİZİM, HÜKÜMET BİZİM

 

Çözümsüzlüğün nedeni nedir? TSK'nın imkan ve kanallarla savunmaya geçmesi neden çok görülmektedir. Medya üzerinden başlatılan karalama kampanyası doğru mudur? Başörtüsü yasağı kaldırılacaksa niye Genelkurmay'ın görüşü alınmaz? Bizim de sorularımız vardır ama bunun ne yeri ne zamanıdır. Huzur kaçarsa tutamayız, istikrar giderse geri getiremeyiz. Ne yapalım çatışıp, çürüyelim mi, kucaklaşıp kardeşçe mi yürüyelim. FETÖ, PKK, DAEŞ, PYD/YPG hazır kıta infaz mangalarını Türkiye'ye yöneltmişken iç sorunlar gaflettir. Asker bizimdir, devlet bizimdir, hükümet bizimdir. Fitneye çanak tutan asla bizden değildir. Zarar ziyan büyüktür, Türkiye henüz yoğun bakımdan çıkamamıştır. Bunca patırtı gürültüye ne gerek vardır? Paylaşılmayan nedir? Geçmişten ders alınmadı mı? Milli uzlaşma, anlaşma her seviyede olması gerekirken, bu güvensizliğin gerçek manasını nasıl yorumlayalım? Devletteki çatlak sesler düşmanları sevindirecektir. Türkiye, ecdadımızın aziz şehitlerimizin mirası değil midir?

 

Devletteki karmaşanın son bulması için 16 Nisan'da evet diyeceğiz. Çetin düğümler, açılması gereken karanlık yollar vardır. 80 milyona evet çağrısı yapıyoruz. Evette kararlıyız ve bu ülke için yeminliyiz. 

 

ABD İKİ YÜZLÜ DAVRANIYOR 

Rakka'daki DAEŞ varlığına nasıl operasyon yapılacağı belirsizdir. ABD ikiyüzlü davranarak hem nalına hem mıhına vurulmaktadır. Büyük çoğunluğunu YPG'nin teşkil ettiği SGD, ABD'den silah alarak bölgenin çıban başı haline gelmiştir. ABD dönmüş dolaşmış, PKK/YPG ile suç ortaklığına heves etmiştir. Herkes DAEŞ'den şikayetçidir. Ancak YPG'nin terör örgütü sayılmayarak teröre cansuyu verilmektedir. 

Türkiye aktif olarak sahada olmazsa bölücülüğe karşı durmak imkansızlaşacaktır. Türkiye Fırat Kalkanı harekatını sonuçlandırmalıdır. Irak ve Suriye gerçekleri milli ve jeopolitik durumla yorumlanmalıdır. Güvenli bölgenin kurulmasına öncülük ederek, saldırı hazırlıklarını odağında yok etmelidir. MHP devletin ve Türk askerinin kaya gibi ardında duracaktır.

 

RUM YÖNETİMİNE REST ÇEKTİ

İran Türkiye'yi tehdit etmekte , Avrupa'dan Türkiye hakkındaki söylemler peşpeşe gelmektedir. İsrail'in ezan yasağı girişimi bir diğer hazımsızlıktır. Unutulmasın ki ezan susmaz, susturulamaz, aksini yapmaya çalışanları Allah affetmez. Kıbrıs müzakereleri çıkmaza sürüklenmiştir.Rum Meclis'i Enosis kararını vermiştir, Rum lider müzakere masasından kalmış masayı çarparak çıkmıştır. Rumlar şunu iyi anlasınlar ki Kıbrıs Türk'tür, Türk'ün yurdudur. Enosis uyduruk bir masaldır ve ayaklarımızın altındadır.Rum yönetimi ille Yunanistan'a bağlanmak istiyorsa adayı terk etsin, Yunanistan'a yerleşsin. Kimin yurdundan kimi kovuyorlar. Bu kepazeliğe Türklük rıza gösterir mi? Kıbrıs konusunda bir adım önde olma hikayedir. Kıbrıs şehitlerimizin hatırasıdır. 

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum