Müthiş iddia... 'Bahçeli'nin HDP ile ittifakı!'

Müthiş iddia... 'Bahçeli'nin HDP ile ittifakı!'

Aydınlık'tan müthiş iddia… Bir MHP kurmayı bizzat Bahçeli'nin görevlendirmesiyle bugün hapiste olan üst düzey bir HDP yöneticisiyle Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde defalarca görüştü. Görüşmede HDP'den muhafazakar bir adayla ilk turda AKP'den oy çalma

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin HDP ile adaylık ittifakı yaptığını iddia eden yazı şöyle:

 

“Tarih 16 Haziran 2014... Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) liderleri 10 Ağustos 2014 tarihindeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Meclis’te bir araya gelmişlerdir. Amaçları bellidir: Bir “çatı” aday bulmak. O günlerde medyada spekülasyonlar almış başını yürümüştür ve köşe yazarları ile analistler adeta “toto” oynarcasına her gün farklı bir isimi “çatı aday” olarak lanse etmektedirler. Fakat en kurnaz kulis muhabirleri dahi kamuoyuyla paylaştıkları isimlerle ilgili mutlak anlamda bir bilgi sahibi değildirler. Derken, beklenen buluşma gerçekleşmiş ve Bahçeli ile Kılıçdaroğlu basın mensuplarının önüne çıkmışlardır.

 

İlk söz alan lider Kılıçdaroğlu’dur. Gönlünde yatan çatı adayının mizacını tasvir eden bir-iki cümlenin akabinde CHP lideri baklayı ağzından çıkarıyor ve partisinin MHP liderine “teklif ettiği” adayın Ekmeleddin İhsanoğlu olduğunu paylaşıyor. Sıra Bahçeli’ye geldiğinde MHP lideri artık “bu işin çatısı, penceresi” kalmadığını, ortak adayın İhsanoğlu olduğunu ve çalışmaların başlayacağını duyuruyor. Ne CHP tabanının ne de MHP tabanının tam olarak benimsemediği bu aday, 10 Ağustos’ta beklentilerin çok arkasında kalarak ittifakın iki ana partisinin oy oranlarının dahi arkasında kalmak suretiyle ağır bir hezimete uğruyor ve AKP adayı Recep Tayyip Erdoğan huzur içinde Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturuyor.


SENARYO


Bu, Türk milletine takdim edilen “resmî” senaryodur. Oysa 2014 yılının yaz aylarında perdelenen bu tiyatronun kulisleri gerçeğin çok daha farklı olduğunu gösteriyor.


Gerçekte Ekmeleddin İhsanoğlu ismi bizzat Devlet Bahçeli tarafından Kemal Kılıçdaroğlu’na önerilmiştir. 16 Haziran tarihindeki ikili görüşmede Bahçeli Kılıçdaroğlu’na “bizim adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu’dur, kabul ediyor musunuz?” diye sormuş, Kılıçdaroğlu kısa bir aradan sonra “kabul ediyoruz” cevabını vermiştir. Fakat Bahçeli burada da durmamış ve eklemiştir: “Bir şartımız var. Basın önünde bu adayı siz bize teklif etmişsiniz gibi gösterelim.” Her ne kadar CHP lideri şaşırmış olsa da Bahçeli’nin bu isteğini de geri çevirmeyerek, “Anlaştık” diyor.


Kararın açıklanmasından hemen sonra MHP üst yönetiminin ağır toplarında büyük bir rahatsızlık hâsıl olmuştur. MHP’nin o yıllarda ileri gelen bir kurmayı Ekmeleddin İhsanoğlu ismini o gün televizyondan öğrenmiş ve adeta başından vurulmuşa dönmüştür. Bu şaşkınlığın nedeni ise çok ilginçtir.


YOĞUN GÖRÜŞME TRAFİĞİ

 

Söz konusu kurmay o dönemlerde bizzat Bahçeli tarafından görevlendirilmiştir. Görevi, hem CHP hem de HDP ile müzakereler yürütmektir. Meselenin CHP kısmı çatı adayın belirlenmesiyle kısıtlıdır. HDP kısmı ise çok daha esrarengiz bir içeriğe haiz. Güvenilir kaynaklara göre HDP’nin bugün hapiste bulunan bir üst-düzey yöneticisiyle birebir temas sağlanmış, 2 aylık kısa bir zaman zarfında pek çok görüşme yapılmıştır. Söz konusu görüşmelerin bilgi notları düzenli olarak Bahçeli’yle paylaşılmıştır. Görüşmelerde HDP’nin muhafazakâr bir aday çıkarmak suretiyle Güneydoğu bölgesinde AKP’den olabildiğince çok oy alması ve ikinci turda seçimi boykot etmesi tavsiye edilmiş. HDP son ana kadar müzakerelere olumlu bakıyor ve böylesi bir senaryoyu uygulayabileceğini belirtiyor. Fakat İhsanoğlu isminin açıklanmasıyla ibre Demirtaş’a dönüyor.


MHP KURMAYI TEPKİLİ


Bahsi geçen MHP’li kurmay aradan bir hafta geçtikten sonra MHP Genel Merkezi’nde Genel Başkanlık katına iniyor ve Bahçeli’yle aralarında sert bir diyalog cereyan ediyor. Görüşme MHP kurmayının, “Nereden çıktı bu aday? Bu adamın CV’sine baktınız mı? Bu ismi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanlığı koltuğuna nasıl layık görürsünüz?” sorusuyla şiddetli bir tonda açılmıştır. Her ne kadar Bahçeli evvela lafı ağzında gevelemiş ve manevra alanını bir süreliğine genişletmeye çalışmışsa da, karşı tarafın ısrarlı sorularına dayanamamıştır: “Ekmeleddin Bey’i rüyamda gördüm. Türkiye için hayırlı bir isimdir. Sorumluluğunu üstleniyorum.” MHP’li kurmay Bahçeli’nin bu cevabı karşısında adeta ne diyeceğini şaşırmıştır. Söz konusu kurmay, “Sorumluluğu alıyorsanız pekala. Fakat bu isim yanlıştır ve çok ağır bir yenilgiye uğrayacaktır” diyerek görüşmeyi sonlandırıyor ve odadan ayrılıyor.


KULAĞINA KİM FISILDIYOR?


Buradaki esas soru şudur: Bahçeli’nin bahsettiği rüyanın kaynağı kimdir? Acaba 2010 yılında sinemaseverlerin büyük beğenisini toplayan “Başlangıç” filminde olduğu gibi, bir “profesyonel casus” Bahçeli’nin bilinçaltına söz konusu fikri yerleştirmiş midir? Yoksa Bahçeli kendi özgür iradesiyle zihnini belli merkezlere mi ipotek ettirmiştir? Madem ki Ekmeleddin İhsanoğlu aslen CHP adayıydı, seçimlerin ardından niçin MHP milletvekili olmuştur? Türk milleti merak içerisinde bu soruların yanıtlarını talep etmektedir.


Yukarıda yöneltilen sorular pek çok açıdan önemli ve hatta hayatidir. Zira 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir “rüyadan” yola çıkarak kurgulayan Bahçeli, 16 Nisan 2017’de düzenlenecek referandumun da mimarı konumundadır. Başkanlık meselesinin AKP sıralarında dahi esamisi okunmazken, ne olmuştur da bir anda MHP lideri tarafından karşılıksız olarak gündeme getirilmiştir? Ne olmuştur da, Bahçeli, tıpkı 2014’teki gibi bugün Ahmet Türk özelinde yeniden HDP’nin ağır toplarına sempati beslemeye başlamıştır? Bu çıkışların müsebbibi de bir “rüya” mıdır, yoksa özgün bir yönlendirmenin doğal sonucu mu?


7 Şubat 2017 tarihindeki partisinin grup toplantısında “Perinçek ve Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle Erdoğan’ı seçeriz” diyen Bahçeli, aslında gördüğü rüyanın hangi “profesyonel casuslar” tarafından bilinçaltına yerleştirildiğini de dolaylı yoldan itiraf etmektedir.


Bahçeli, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminin ardından MHP içinde kümelenmiş İngiliz casuslarını göstermelik olarak ya görevden almış ya da istifaya zorlamıştı. Oysa bugün Bahçeli’nin 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ve sırasında yoğun olarak danışmanlık aldığı bir yakın kurmayını - 15 Temmuz sonrasında istifaya zorlamasına rağmen - yeniden yeni bir görevle mükafatlandırdığını görüyoruz. Söz konusu kurmayın 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasını ABD menşeili Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü (IRI)’ne nasıl teslim ettiği aşikâr iken, küçük bir aradan sonra bu dönemde küllerinden yeniden doğması son derece dikkate değerdir.


TUZAK

 

Bugün itibariyle samimi Türk milliyetçileri ikna edici açıklamalar bekliyorlar. Bahçeli’nin 2014 yazında HDP’yle yürütülen görüşmeler ile bugünkü Ahmet Türk çıkışı arasındaki siyasal bağlar nedir? Terörist başı Öcalan’ı 57. Hükümet döneminde idamdan kurtaran Bahçeli, bugün Türk milliyetçiliğini yeniden kötüye kullanmak suretiyle ne yapmak istemektedir? Türkiye vatan savaşı verirken ve en önemlisi Cumhurbaşkanının da inisiyatifiyle Avrasya’ya kucak açmışken, vatanperver duygu, düşünce, kurum ve kişileri bağlı olduğu NATO konsepti uyarınca imha etmeyi mi hedeflemektedir?

 

Gerçek şudur ki, 2014 yılında Ekmeleddin İhsanoğlu ismini Bahçeli’nin kulağına kimler fısıldamışsa, 7 Şubat 2017 tarihinde referandum projesini fısıldayanlar da onlardır. Başkanlık, yerli ve milli bir proje değildir. Aksine, tuzakların en cüsselisidir. Bu tuzak, Türkiye’de ivme kazanan Avrasyacı ve vatanperver eğilimleri baltalamak adına kurulmuştur. Bu tuzak Türkiye’nin vatan savaşındaki milli birlik ve beraberlik ruhuna, Türk milliyetçiliğine karşı kurulmuştur. Velhâsıl bu tuzak doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı da kurulmuştur.

 

Bu anlamda 16 Nisan referandumu birilerinin pompaladığı gibi diktatörlük ile özgürlük arasında yapılacak bir tercihin değil; Soros’çu, IRI’cı, Atlantikçi ve NATO’cu “evet” cephesi ile “Türkiye Türklerindir” diyen “hayır” cephesi arasında yapılacak bir tercihin yansıması olacaktır.

 

Söz konusu vatandır ve “hayır” elzemdir."

 

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum