Nihat Genç'ten Soner Yalçın'a ağır ateş "Ne zaman .öt zora girse..."

Nihat Genç'ten Soner Yalçın'a ağır ateş "Ne zaman .öt zora girse..."

Gazeteci Nihat Genç, Soner Yalçın'a 'Ne zaman .öt zora gitse Atatürk’ten Kemalizmden Kurtuluş Savaşı’ndan hamasi sahneler, anlatılara baş vuruyorsunuz.' dedi.

Gazeteci Nihat Genç, Veryansıntv'de 'Soner Yalçın ne söylüyor?' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Genç yazısında ODA TV yazarı Soner Yalçın'ı eleştirdi.

İşte Genç'in 'Soner Yalçın ne söylüyor?' başlıklı o yazısı;

Soner Yalçın, kayıtsız şartsız ve şaibeli İmamoğlu ve Kaftancıoğlu desteğiyle okuyucuları önünde kepaze olan ODA TV’nin gazı kaçınca imajını düzeltme çalışmalarına başladı, şöyle.

Mesela bugünkü yazısında anti-emperyalist, anti-kapitalist bir yazı yazıyor, hatta Avrasyacı görünmekten korkmamak lazım gibisinden sallıyor.

Bay Soner, bu sert solcu görüşlerini binlerce haberini yapıp baş tacı yaptığınız İmamoğlu’na neden anlatmadın?

Bu sert sosyalist görüşlerinle uzaktan yakından hiç alakası olmayan İmamoğlu’nu kayıtsız şartsız neden destekledin?

Yani, en kibarcası, tanburan ne söylüyor sen ne söylüyorsun?

Bay Soner, aynı yazısında PKK’nın bir Amerikan ordusu olduğunu söylüyor. Bu görüşünüzü manşetlerinizle efsaneleştirip kahramanlaştırdığınız Kaftancıoğlu’na neden söylemiyorsunuz?

Ya da Bay Soner, tweet ve mesajlarıyla Amerikan ordusu PKK’ya açıkca destek veren Kaftancıoğlu’na sadece sen değil, Cumhuriyet, Sözcü, Halk TV ve ODA TV yazarlarının ‘topluca’ anlaşmış desteğinin anlamı nedir?

Ne zaman .öt zora gitse Atatürk’ten Kemalizmden Kurtuluş Savaşı’ndan hamasi sahneler, anlatılara baş vuruyorsunuz.

Gerçek fikriniz bugünkü yazınız gibiyse, siyasetiniz de yayın politikanız da böyle olmalı, değil mi?

Bay Soner, sizi tuzaklarına uygun bulanlar kimse vahşi kapitalizm odur.

Kaftancıoğlu’nu kahramanlaştıran haberleriniz ayyuka çıktı, daha bir gün geçmedi, nedir bu göze sürme çekmeler?

Bay Soner, sürme kalemi ses çıkartmaz mı sanıyorsun canavar etnik milliyetçileri kaş göz sürmeyle kahraman yaratmak cezasız mı kalır sanıyorsun?

Siyaseten Kaftancıoğlu ve İmamoğlu’na karar vermiş yola çıkmışsınız ama yazmaya gelince, Atatürk, anti-emperyalizm… Bu iki yüzlülük değil mi?

Kaftancıoğlu’nu göklere çıkartan vahşi kapitalizm değil mi? Hangi şarabı içtiniz bay Soner, sizi kim zehirlediyse emperyalizm odur.

Kaftancıoğlu diye diye projelere gark olmuş, gaiplerde yok olmuşsunuz. Kemalist kitlelerin gözünü Kemalizm posteriyle perdelemeyi maşallah iyi öğrenmişsiniz.

Mesela, İmamoğlu, vahşi kapitalizme karşı hangi cümleleri söyledi ki İmamoğlu’nu mezarından kalkmış Atatürk gibi karşıladınız. İmamoğlu’nun hangi ‘tecellisi’ aklınızı başınızdan aldı.

Sayın Bay Soner, İmamoğlu-Kaftancıoğlu’nu devrimci Kemalist solun hayali efsanesi haline kimler getirdiyse, emperyalizmin uşakları onlardır.

Mesela, Kaftancıoğlu, etnik milliyetçiliğe ve PKK’nın bir Amerikan ordusu oluşuna karşı hangi cümleleri söyledi ki ‘avlandınız’ ‘tav oldunuz’ ‘kurbanı oldunuz’ ve Kaftancıoğlu’nu arşa alalara göğün en yüksek mertebelerine çıkarttınız ve Kaftancıoğlu’ndan bir kahraman yaratma piar’ına giriştiniz?

Bay Soner, zaman her zaman akıp gitmez, eminim kendinizde değildiniz, geçmiş işte böyle olur, vahşi kapitalizm gökdelenlerini gelir içinize döker, beton olur önünüze dikilir, boşuna anti-emperyalizm kasıp durma, yol bulup çıkamazsınız.

Hatta, Diyarbakır HDP önünde acılı anneler ilk oturduğunda, utanmadan PKK’nın haber ajansına dayanıp ‘aslında çocuğu evlenmek istemiyormuş bu yüzden evden kaçmış’ haberini yapan ODA TV’nizdir, Kabe’nin kapısını açıp kiliseye nasıl bir anda, bir adımla geçtiniz?

Vahşi kapitalizm budur, girdabında sizi avare yapar. Her siyasi müşkülatını siz zavallılara çözdürür. ‘Gemim sahile yanaştı’ dersiniz tam o an geminiz skandallar içinde vahşi kapitalizmin tufanlarında batıverir, bir gün Kabe’ye bir gün kiliseye koşarsınız.

İşte kankalarınız Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Mustafa Balbay, nice sevgili yoldaşınız etnik milliyetçilik ve bölücülük için savaşan Kaftancıoğlu’na açık desteklerini veriyor. Bu etnik milliyetçiliğin lezzetine sözde bu Kemalist yazarlar doymak bilmiyor neden?  Kaftancıoğlu’nun etnik milliyetçiliği-bölücülüğünü dilberin göğsünde bir diken gibi mi görüyor?

Hatta bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye utanılması gerekirken  İmamoğlu’nun “milletin .mına koyan” Cengiz Holding’i ziyaretini dahi siyasi bir zafer olarak haber yaptınız. İmamoğlu Cengiz Holding’de, sanki beklenen bahar geldi, halkın .mına koyanlarla el ele kuşlar cıvıldaşıyor, bu sahtekarlık nedir?

İmamoğlu ve Kaftancıoğlu desteğiyle kırk yılın sözde Kemalistleri bir günde kıvırdı döndü. Hatta Yılmaz Özdil, Kaftancıoğlu’na “Leyla ile Mecnun” destanını aratacak mısralar yazdı, bu utanç dolu yazıları duymayan görmeyen kalmadı. Gözümüz önünde sahte balcılar gibi zehrin üstüne iki Atatürk resmi ‘hakiki’ bal yapmaya kalktılar. Vahşi kapitalizm budur,  .oktan çöpten siyasileri sizlere anında ‘mücevher’ yaptırıverirler, emperyalizmin uşaklarının b.okunda inciler bulmaya başlarsınız.

Kerhaneci Manukyan kadar serveti olan ve ilk işi Koç’un CEO’sunu yardımcısı olarak atayan İmamoğlu’na ‘koro’ halinde destek verdiniz.  Birkaç günde İmamoğlu Uğur Mumcu’nun gazetesinin ve dava arkadaşlarının ‘güneşi’ oluverdi. Vallahi bravo, bir zübük politikacıyı sıkıp genç Kemalistlerin eme eme doyamadığı hakiki organik anne sütü çıkarttınız yaa, helal olsun! Ha gayret kaleminize kuvvet, bakalım daha ne inciler bulacaksınız.

Bay Soner, bu anti-kapitalist laflarını sen git ODA TV’yi Sözcü’yü Halk TV’yi Cumhuriyet’i yularından tutar gibi köleler gibi sürükleyip orkestra disiplini içinde çalıştıran kimlerse, o ittifakçı güçlere niyetlere ve külahıma anlat!

Verilen siyasi sözlerin diyet borcu olarak ilk işi Diyarbakır HDP’ye destek için koşan İmamoğlu, HDP parti binasında HDP’lilere çözüm için şöyle konuştu:

“… Yahu kardeşim nedir derdiniz, ben 24 yaşında evlenirken ilk defa babama sarıldım. Kendime dedim ki bunca yıl babama niye sarılmamışım. Kardeşim hepimiz sarılalım, ne var bunda ya…”

Bu zübük politikacı bu sözleriyle zübüklüğünü inkar etmiyor ama bu sözleri sarf eden adamı başımıza Atatürk yapmaya kalkan Emre Kongarlara, Erol Manisalılara, Mustafa Balbaylara, Yılmaz Özdillere, Uğur Dündarlara, Zülfü Livanelilere tek laf etmeyeceksin.

Mal kendini beyan ediyor zaten ama elde boya şimdi, tekrar, anti-kapitalizme karşı savaştan ve Kurtuluş Savaşı’ndan sahnelerle göz boyayacaksın.

Sözcü okuyucuları, sizlerin okuyucuları, olup biteni görmeyecek kadar tavuk hafızalı bu kadar düşük zekalı mı, neyin büyüsüne kapıldınız, bu ne hararet!

Emperyalizm ve vahşi kapitalizm işte böyle böyle sizi hizmetkarı haline getirir.

80’li yıllarda neolibalizm hız kazanırken dünyayı uyutan bir Bo Derek, Kim Basinger, seks bombaları vardı, sayenizde ihtiyaç kalmadı. 80’li yıllarda Özal üfürürken, Türkiye’de bira sanayi büyük patlama yaptı, sayenizde meyhanelere de ihtiyaç kalmadı.

90’lı yıllarda gece kulüplerinde şöyle WC’ler vardı, erkek tuvaletine erkek yazılmaz Bülent Ersoy’un ‘önceki’ fotoğrafı koyulur, kadın kısmına da ‘ameliyattan sonraki’ fotoğrafı koyulurdu. Bu şakacı WC tabelasını Sözcü, ODA TV, Halk TV, Cumhuriyet, hepsinin köşelerine koymalı.

İşte, dün çok saygı duyduğumuz Erol Manisalı dahi, Kaftancıoğlu’na övgünün dozunu kaçırmış, gökten ayet indirir gibi yazı yazmış, işte Bugün, Cumhuriyet yazarı Mine Sögüt, cumartesi annelerinin eylemini özgürlük barış diye kutsuyor ama HDP önündeki acılı annelerin eylemini ‘politik çirkeflik’ olarak yorumluyor.l

Tek tek yüzlerce sözde kırk yılın Kemalist yazarları dallarından dökülmek için sonbaharı dahi bekleyemediler, neden acele ettiler?

Bay Soner, vahşi kapitalizm acele ettirir!

Emperyalizm gaza getirir, algı yaratır piyasa yapar, kitleler muhakeme edemeden telaşa sokup alayını itin köpeğin peşine sürer.

Bir yıldır CHP’nin ortasına, İstanbul’un ortasına, Türkiye’nin ortasına yazıp çizdiğiniz gazetelerin ortasına İmamoğlu ve Kaftancıoğlu diye put dikmiş tapıyorsunuz, yetmedi yalıyorsunuz, Bay Soner, vahşi kapitalizm işte budur, bay Soner kapitalizm budur, seksen yılın egemenlik kavgasını bir günde elinizden alır, hepinizi PKK siyasetine monte ediverir.

Bay Soner, hayat akan bir ırmaktır, bazıları durup düşünür “ilke” der “ideal” der “ayıp” der “utanç” der “hakikat” der çağlayan gibi akıp gider. Ama bazı yazarlar takılır gider, kopar gider, mahvolup gider, rezil olur kaybolur gider, Bay Soner, vahşi kapitalizm sürükler.

Bu meşhur ittifakın gizli sırları gün gelir ortalığa dökülür daha beteri Nihat Genç’in ağzına düşerse, ki yakındır, vah halinize.

Yani, hala şaşırmaktayız, İmamoğlu ve Kaftancıoğlu, İsa gibi hangi mucizeleri gösterdi ki Atatürk’ün üniformasını çıkartıp bu şaibeli putların üstüne uydu uymadı demeden siyasi terzilik yapıp,” Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye coşkuyla direnen Kemalist kitleyi dolandırıp aldattınız.

O meşhur haberleri ne çabuk unuttunuz? İmamoğlu camiye giriyor, Kabe’ye sığdıramıyorsunuz, İmamoğlu Atatürk’ün mezarına gidiyor Anıtkabirlere sığdıramıyorsunuz, İmamoğlu Bebek sahilinde demeç veriyor boğazlara İstanbullara sığdıramıyorsunuz, nedir bu sarhoşluk?

Vahşi kapitalizmin şarabı işte budur, Bay Soner, şarap aklı eritir.

Yere göğe koyamadınız, İmamoğlu-Kaftancıoğlu adını duydukça yüksek sesle cezbeye kapılıp “Allahüekbeeeeer” diye binlerce haber yaptınız. Sözde Kemalist yazarlara ne oldu böyle, yoksa İsmail Saymaz’ın Şehvetiye kitabını mı okuyorum, milletçe şaşırıp kaldık, Kaftancıoğlu diye cezbeye gelip sır odasında emperyalist şeyhlere şehvetle koşuyorsunuz.

İmamoğlu’na günde yüz rekat namaz kıldığınız günleri bu anti-emperyalist yazılarıyla ne çabuk unutturmak istiyorsunuz! Orada yazıyordum, bana dahi gaz verdiniz, cemaat toplu namaza geçince, cemaate ayıp olmasın diye iki rekat da ben kıldım(!) Ne yapayım kardeşim, biri Ferhat’ın kazmasını almış Kaftancıoğlu’na kanal, diğeri çöle düşmüş İmamoğlu’na Mecnun gibi yazılar yazıyordu.

Bay Soner, vahşi kapitalizmin şarabını kana kana içtiniz, sizi bu sarhoşluktan kimse uyandıramaz. Aklınızda dünden kalan Mustafa Kemal’miş, anti-emperyalizmmiş, bir kaç gün daha sayıklayın okuyucuları oyalayın bakalım. Kendilerine fazla yaklaşılsın, kendileri eleştirilsin, dokunulsun hiç istemeyen, kendini yarı tanrı sanan küstah kibirli yazarlarınız, hepinize öpücüklerimi gönderiyorum, Kemalist kitleleri kandırıp dolandırmanızı ölümsüzleştirmek kalemimin bu millete borcu olsun.

Bay Soner, bu iki yüzlülüğü bu pişkinliği bu küstahlığı sözde Kemalist yazarlara öğreten vahşi kapitalizmin nimetleridir.

Kapitalizmin nimetleri, PKK’nın mezbahası HDP’yi Kemalist yazarlara çiçekli bahçeler gibi; kapitalizmin nimetleri İmamoğlu puthanesini, her şey güzel olacak gibi gösterir.

Vahşi kapitalizm canınızdan, ruhunuzdan, egemenliği, onuru, bağımsızlığı, memleket derdini , menfaat uğruna çıkarır alır.

Vahşi kapitalizm dünya heveslerine kapılmaktır, bu hevesle bu toprakların onuruna düşkün yoksul çocuklarının sesini bir gün olsun duymazsınız.

Bu hevesle holding artığı yazarlarla bir olup bir gün İmamoğlu bir gün Kaftancıoğlu bir gün Ekmeleddin vs. peşinde sürtersiniz.

Ve memleket böyle  böyle her gün biraz daha eksilmiş dermanı hali aydını yazarı direneni kalmamış sayenizde çaresiz eli kolu bağlanmış ve PKK’ya mahkum bir hale gelir.

Sevgili okuyucu, konuşacak çok şey var, yazı fazla uzamasın, eyvallahsız, kimsenin adamı olmadan yazıp çizmek, bağımsız bir yazar olma kavgamız, onurumuzla göğsümüzde asılı kalsın diye, terki diyar edip bu siteyi açtık.

Konuşmak, yazmak, büyük kavgamız, ucu bucağı yok bu ırmağın, peşin peşin her laf söylenmez, yutkunalım, ateşimiz de dilini tutsun.

Göğsümüze sıkışan alevimiz gırtlağımızı ne kadar yakarsa yaksın, birçoğu da kendi hatalarımız, bize ders olsun. Henüz olgunlaşmamış söyleyeceklerimiz biraz daha boğazımızda düğüm olsun.

Bay Soner, anti-emperyalizm vahşi kapitalizm kavgası demek insanlık ve varlık ve memleket rüyanızı asla unutmamak demektir.

Yazının devamı için tıklayın

 

 

 

SİYASETCAFE.COM

 

 

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum