Sazak, 'Kaybeden Türkiye olmayacak'

Sazak, 'Kaybeden Türkiye olmayacak'

Türkiye'nin 'Ya Tek Adam Ya Türkiye” kavşağında bulunduğunu ve Türkiye'nin 'diktatöryal bir parti devleti” haline getirilmek istendiğini söyleyen MHP Genel Başkan Adaylarından Süleyman Servet Sazak, Ülkücülerin Türk Demokrasisinin teminatı olduğunu belirt

MHP Genel Başkan Adaylarından Süleyman Servet Sazak, Başkanlık Sistemi adı altında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “diktatöryal bir parti devleti” haline getirilmek istendiğini ancak, “Ya Tek Adam Ya Türkiye” kavşağında Ülkücü Hareketin “demokrasi bayraktarlığında” Türk Milleti’nin buna fırsat vermeyeceğini açıkladı.


“DİKTATÖRYAL PARTİ DEVLETİNE ONAY İSTENİYOR”

 

Bütün bu zemin kaymaları, bütün bu ahlak çöküntüleri, bütün bu eksen kıvırtmaları hengâmesi içinde önümüze bir METİN dayatılmış ve kendi tabirleriyle milletimizin bekası referandum konusu edildiğini söyleyen Sazak, “Milletimizi, senelerin yürütme kusuruyla, beka sorunu yaşar hale getirenler; bugün milli kurgumuzu bozacak, milli hedeflerimizi parti hedeflerine dönüştürecek ve demokrasimizi diktatöryal bir parti devleti mesabesine indirgeyecek bir metne onay istemektedirler. Özetlersek; bireyin onurunu - bireyin hayatını, milletin onurunu - milletin hayatını, devletin onurunu - devletin hayatını tek adamın insafına teslimiyet talep edilmektedir” dedi.


“ÜLKÜCÜLER DEMOKRASİNİN BAYRAKTARIDIR”

 

Türk Milletinin bu demokrasi sınavını maharetle vereceğini ve “Ya Tek Adam Ya Türkiye” kavşağından, ilelebet TÜRKİYE diyerek kurtulacağını belirten Süleyman Servet Sazak, Ülkücü Hareketin Türk Demokrasinin güvencesi ve teminatı altında olduğunun altını çizerek, “Bu sınavın kule nöbetçileri fert fert her Ülkücüdür ve Ülkücü Hareket tarihi adalet bayraktarlığını, geleneksel beka bayraktarlığını DEMOKRASİ BAYRAKTARLIĞI ile kaim kılacaktır. Bugün Türkiye’nin kaderi; Ülkücü Hareket’in demokrasi bayrağına, adalet bayrağına, milli mücadele ruhuna sarılma kudretine bağlıdır”  açıklamasında bulundu.

 

“ÜLKÜCÜ HAREKET VAR OLDUKÇA KAYBEDEN TÜRKİYE OLMAZ”

 

Sazak açıklamasının devamında şunları söyledi: “Ülkücü Hareket bu kutsal mesuliyetin her zamankinden daha çok farkındadır; bu kritik dönemeçte Türk Milletinin teminatı olma misyonunu, bekamızın teminatı olma mesuliyetini yüreğine yakışır bir üslupla mutlaka yerine getirecektir. Ülkücü Hareket var oldukça bu niyeti kusurlu oyunun kaybedeni TÜRKİYE olmayacaktır.”


Süleyman Servet Sazak’ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:

 

“Her devlet aklı son kertede bir devlet ahlakıdır; gelenekleri vardır, tarihi devamlılığı vardır ve uzak zamanlara taşınacak ülküleri vardır. Son yılların en büyük tahribatı devlet aklının, PARTİ AKLIYLA yer değiştirmiş olması; daha doğrusu devlet ahlakının yerini PARTİ AHLAKINA bırakmış olmasıdır.

 

İç ya da dış hiçbir politik duruş, konjonktürel pozisyon alışların kompozisyonu değil; dünden yarına devam eden ilkesel devlet ahlakının bir mimarisidir. Bugün, içeride de dışarıda da kaybettiğimiz işte budur! Oysa uluslararası aktörler muhataplarında tutarlılık, inandırıcılık, dürüstlük ve geleneksel devamlılık ararlar. Bu tutumun belirleyeni biraz evvel işaret ettiğimiz devlet aklı ve bu aklın filizlendiği devlet ahlakıdır.

 

Siyaset kurumu maalesef uluslararası arenada, gücünü tarihimizden alan prestij alanımızı ideolojik yer tutuşların kurbanı etmiş, inandırıcılığımızı sıfırlamış, esip gürleyişimizi bir kabile hezeyanı mertebesine düşürmüş gözükmektedir. Kırmızı çizgilerimiz; kime vekâleten ve ne adına olduğunu bilmediğimiz kadük bir hilafetçilik oyununda MEZHEP ÇİZGİLERİNE dönüşmüş bulunmaktadır.

 

İç siyasetin argümanlarıyla dış dünyaya kafa tutmak ancak PARTİ DEVLETLERİNİN itibar edeceği kapanmacı bir yöntemdir, yalnızlaştırıcıdır ve hiçbir tarihsel zamanla örtüşmemektedir. Devlet ahlakının iç politikada da parti ahlakıyla yer değiştirmiş olması kurumların geleneğini bozmuş, devletimizin geleneksel kurgusunu perişan etmiştir. Milli ve dini hassasiyetler hazinemiz; konjonktürel bir can güvenliği endişesinin, ideolojik hükmediş insiyaklarının insafına terk edilmiş ve erdem skalamız kaypak bir sahada ideolojik kazanım listesine dönüşmüş bulunmaktadır.

 

Ahlakın siyasi çökmüşlüğü, ekonominin de kurgusal yapısını bozmuş; üretmeyen, rant odaklı, adaletsiz, kayırmacı ve plansız bir yapı göstermelik rakamların büyüsü arkasına gizlenmiş ve ekonomik yapımızın temel dinamikleri hamasetin ağdalı, içi boş sarhoşluğuyla yer değiştirmiştir.

 

Siyaset kurumu ne yapmak istemektedir? Türkiye’yi götürmek istediği alan neresidir? Ve bu mayınlı alanda konumlanış hangi hedefimize hizmet etmektedir? Bugünü doğruca okuyanlar; bu soruların hiçbirine ferahlatıcı cevaplar bulamamakta ve bu çetrefil zeminde inşa edilecek bir yarından endişe etmektedir. Bugün, devlet ahlakındaki erozyon sosyal doku erozyonuna dönüşmüş ve bireyle siyaset kurumunun arasındaki ilişki; adabını da edebini de yitirmiştir. Hatırlatmak isterim ki; hayatı çalınmış, mülkiyeti çalınmış, geleceği çalınmış insan tekleriyle mütecanis bir toplum inşa etmek imkânsız ve ayrıştıran, düşmanlaştıran, dışlayan, kin odaklı bir siyaset üslubuyla emniyetli bir yarın kurgulamak mümkün değildir. Unutulmasın ki; dışarıda prestij alanından feragat etmiş, içeride toplumsal yarılmadan medet uman bir hükümet etme üslubuyla ufuk işaretlemek bir siyaset aldatmacasıdır.

 

Bütün bu zemin kaymaları, bütün bu ahlak çöküntüleri, bütün bu eksen kıvırtmaları hengâmesi içinde önümüze bir METİN dayatılmış ve kendi tabirleriyle milletimizin bekası referandum konusu edilmiştir. Milletimizi, senelerin yürütme kusuruyla, beka sorunu yaşar hale getirenler; bugün milli kurgumuzu bozacak, milli hedeflerimizi parti hedeflerine dönüştürecek ve demokrasimizi diktatöryal bir parti devleti mesabesine indirgeyecek bir metne onay istemektedirler. Özetlersek; bireyin onurunu - bireyin hayatını, milletin onurunu - milletin hayatını, devletin onurunu - devletin hayatını tek adamın insafına teslimiyet talep edilmektedir.

 

Kimse unutmasın ki Türk Milleti bu demokrasi sınavını maharetle verecek ve “Ya Tek Adam Ya Türkiye” kavşağından, ilelebet TÜRKİYE diyerek kurtulacaktır. Bu sınavın kule nöbetçileri fert fert her Ülkücüdür ve Ülkücü Hareket tarihi adalet bayraktarlığını, geleneksel beka bayraktarlığını DEMOKRASİ BAYRAKTARLIĞI ile kaim kılacaktır. Bugün Türkiye’nin kaderi; Ülkücü Hareket’in demokrasi bayrağına, adalet bayrağına, milli mücadele ruhuna sarılma kudretine bağlıdır.

 

Ülkücü Hareket bu kutsal mesuliyetin her zamankinden daha çok farkındadır; bu kritik dönemeçte Türk Milletinin teminatı olma misyonunu, bekamızın teminatı olma mesuliyetini yüreğine yakışır bir üslupla mutlaka yerine getirecektir. Ülkücü Hareket varoldukça bu niyeti kusurlu oyunun kaybedeni TÜRKİYE olmayacaktır.”


Hakan Sönmez                 siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum