Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu bugünkü yazısında 'HDP Diyarbakır il binası önünde bekleme yapan ailelerin sayısına bakarsak 212 rehine daha var, PKK’nın elinde' diye yazdı. Karahasanoğlu İyi Parti için de, 'sarı milliyetçi', 'sarı ülkücü' tabirini kullandı.
Ali Karahasanoğlu'nun yazısı şöyle:
Haydi, kim ne yapacaksa, buyursun yapsın.
Gara’daki operasyon için akıl verenler..
“Şöyle yapılmalı idi. Böyle olmalı idi” diyenler..
Şimdi 212 rehine için yol haritası çıkarmalılar..
İnsan hakları örgütleri mi devreye girecek?
HDP’li milletvekilleri mi, girişimde bulunacak..
Komşu devletlerden mi yardım istenecek..
Kim ne düşünüyorsa, buyursun yapsın..
HDP milletvekili Faruk Gergerlioğlu, daha ilk andan, “TSK bombaladı, 13 kişi öldü” diyordu..
Diğer HDP’li Hüda Kaya da ona katılıyordu..
Haydi bakalım..
Şu an, TSK bombalama yapmıyor..
212 rehineyi kim, nasıl kurtaracaksa, buyursun kurtarsın..
Ama ne Faruk Gergerlioğlu’ndan bir cevap var..
Ne Hüda Kaya’dan..,
Ne de, barışçı bir isim olarak lanse edilmeye çalışılan HDP Genel Başkanı Mithat Sancar’dan..
Hatırlayın, Mithat Sancar da Gara operasyonu sonrasında, 1994 ve 1996 yıllarında güneydoğuda yaşanan iki ayrı olayı hatırlatıp..
“Bu katliamların failinin PKK olduğu açıklamasını, o tarihteki bakanlar yapmıştı. Ama ikisinin de faili devlet çıkmıştı” diyerek..
CHP(o tarihte SHP)’nin koalisyon ortağı olduğu Türkiye’yi, AK Parti ile kıyaslama densizliğine imza attı..
Bir tane HDP’li çıkıp demedi ki, “Sen 1994’deki olayın hesabını git, şu an ortağın olan CHP’lilerden sor.. AK parti ile CHP iktidarını birbirine karıştırma.”
O açıklamanın üzerinden günler geçti..
Gara’da 13 rehinenin PKK tarafından öldürüldüğü konusunda, bugün itibariyle artık küçücük bir şüphe kaldı mı?
Kalmadı.
HDP Genel Başkanı Mithat Sancar’dan “Ben haksız yere, bugünkü devleti, 1994’deki CHP koalisyon hükümetinin elindeki devlet ile kıyasladım. Yanılmışım. Özür dilerim” mesajı geldi mi?
Hayır..
“HDP’lilerin ne olduklarını biliyoruz, sen onlara destek çıkanlardan bahset” diyeceksiniz.
Haklısınız..
İyi Parti kurucusu Ümit Özdağ bile, kendi partisinin yönetiminin ısrarla inkar ettiği “CHP-İyi Parti-HDP-SP-DP” ortaklığındaki anayasa çalışmaları hakkında, “64 saatlik görüntü kaydı var” diyorsa..
“İyi Parti adına HDP’lilerin de katıldığı anayasa hazırlığı görüşmelerine katılan Kamil Erozan niye konuşmuyor” diye açık bir meydan okuma yapıyorsa..
Olay, Ümit Özdağ’ın yaptığı benzetmedeki “sarı sendika” benzeri “sarı muhalefet” boyutunu çoktan aşmış.
“Sarı milliyetçiliğe” dönüşmüştür.
İyi Partililerin yaptıkları, “sarı ülkücülük”tür..
Milliyetçiliği ve ülkücülüğü istismardır..
Ümit Özdağ’ın açıklamaları, milliyetçilik ve ülkücülükte İyi Parti’nin söyleminin iflası ile sınırlı değil.
“Çanta, ihale, makam paylaşımı”ndan da bahsediyor, İyi Parti kurucusu..
Bir örnek vereyim..
İşin hangi boyuta geldiğini siz takdir edin.
İyi Parti kontenjanından İstaç’a genel müdür olan Gümüşhaneli Mustafa Canlı koronadan vefat edince..
İstaç’a, biz yine İyi Parti’den bir ismin atanmasını beklerken..
Küçük bir şaşırtmaca yapıldı..
Daha önce İstanbul Enerji A.Ş.’ye İmamoğlu’nun atadığı Aslan Değirmenci İstaç’a atandı...
İstanbul Enerji A.Ş.’ye de, Mustafa Canlı’nın hemşehrisi Yüksel Yalçın getirildi..
Gözümüzün içine baka baka.
Göstere göstere..
Zekamızla alay ederek..
“Liyakat.. Liyakat” diyerek seçime giren bir adamın, ülkeyi getirdiği durum, işte bu..
Seçim öncesinde kaç kuruma İyi Parti sözü verildi ise, ona sadık kalıyorlar..
Çünkü balığın büyüğü, 2023’te, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde..
Sadece “liyakat”te sorun olsa.
Yine şükredeceğiz..
Ama bakın, İyi Parti kurucusu Ümit Özdağ, kendi partisinin halini özetliyor:
“Belediyelerden gelen çantalar, ihaleler ve makamlar karşılığında İYİ Parti’nin onurunu sattınız.”
Daha 1.5 yılda, CHP’nin ortağı İyi Parti’nin kurucu üyesinin yaptığı ifşaat bu..
Olay tek taraflı değil tabii ki..
İyi Parti bir yanda.
CHP’li Ekrem İmamoğlu da bir tarafta..
Dürüst dedikleri...
Siyasetcafe.com