Bakan Soylu'dan flaş sözler: CHP, gayri milli bir sürece doğru itiliyor

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge programına katıldı. Soylu, gazeteciler Özlem Gürses, Abdulkadir Selvi ve Murat Çelik'in gündeme dair sorularını cevapladı.

İşte Bakan Süleyman Soylu'nun açıklamaları şöyle:

TSK'YI DEMORALİZE ETMEYE ÇALIŞAN AÇIKLAMA

Olayları hep birlikte izliyoruz. Anlaşılıyor ki Türkiye'nin sınır operasyonlarının birçoğunda bir koro var ve bu koro ısrarla Türkiye'nin buralara gitmesinin yanlış olduğunu, Türkiye'nin buralara giderse karsız çıkacağını söyleyen bir koro var. Tamamen TSK'yı demoralize etmeye çalışan bir açıklama gördüm. Bir taraftan ısrarlı şekilde Türkiye'yi bir köşeye itmeye çalışıyor.

PKK, KUZEY IRAK'TA KENDİNE BİR ALAN OLUŞTURDU

Biz ilk kez bu işlerle karşı karşıya kalmıyoruz. İdlib, Ürdün'ün sınırında mı? Afrin nerenin sınırında? Kuzey Irak'ta PKK kendi adına bir alan oluşturdu. Sadece Kandil'de değil bütün sınırda kamplar oluşturdular. Biz dün yine Afrin'e giderken bu grup yine ayağa kalktı. Türkiye'de Avrupa'dan beslenenler var. Sivil Toplum Örgütlerinden beslenenler var. Suriye burada barış rüzgarı estirdi de İdlib'deki insanlar kaçmayıp bu alanda mı durdular? Bu insanlar Türkiye'ye doğru akın ediyorlar.

CHP'Lİ ÖZKOÇ'UN SKANDAL SÖZLERİ

Burada bir tarih yeniden oluşuyor. Elbetteki sıkı tartışmalar olabilir. Başkalarının dilini kullanıyorlar. Bu dil yanlış bir dildir. Türkiye bugün sınırlarını korumaktadır. Afrin'e girmemiş olsaydık orada kim vardı? PYD/PKK. Bir terörist olan Abdi Şahin oturacaktı ve oradan başlayan bir koridoru götürecekti. Yarın öbür gün hepimiz biliyoruz. Hatay'a Güney Doğu'ya dalacaklardı.

Türkiye'nin bu tarihsel sürecine her daim karşı olanlar var. Kim olursa olsun böyle sözler söylemeye hakkı yoktur. Kalkacak bu ülkenin Cumhurbaşkanına hakaret edecek. Böyle bir hakkı yoktur. Bu tartışılıp değerlendirilemez. Kendisini izliyorum ve takip ediyorum. Siyaset içerisinde olmaması gereken bir isimdir. Bunun akılla bağdaşacak bir tarafı yoktur.

CHP GAYRİ MİLLİ SÜRECE İTİLİYOR

Türkiye'nin gücünü tarihini dünyaya yansıtan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Bu yüzden hedef alıyorlar. CHP gayri milli bir sürece doğru itilmektedir. Milletin bir kesimi de bunu desteklemektedir. CHP politikası bilmiyor mu ki? Yarın İdlib'deki durumdan vazgeçersek koridorumuz terörist dolacak!

KÖYLÜLERİ SİLAHLANDIRIYORLAR
140 bin kişi geçti Yunanistan'a Avrupa ayakta. Avrupa bütün değerlerini ayaklar altına aldı. Hangi değerlerini ayaklar altına alacağını çiftçilerin eline tüfek veriyorlar paramiliter güçler ve oradaki savunmasız insanlara ateş ettiriyorlar. Bugün insanların ortasına hem de esas mermiyle ateş ettiler ve bir kişi öldü 5 kişi de yaralandı. İki kişi de daha önce ölmüştü. Denizde karşı karşıya kaldığımız olayları ilk kez yaşamıyoruz. Ama bugün acımasız bir şekilde yaşıyoruz.

KILIÇDAROĞLU'NUN İDLİBLİLER İÇİN 'TERÖRİST' DEMESİ

Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp diyor ki, "İdlib'den gelecek olan insanlar eli kanlı terör örgütü üyeleridir." diye. Bu kabul edilebilir bir şey midir? Oradaki çocuklar mı, kadınlar mı eli kanlılar? Şu anda Hatay ve ilçelerde akrabalık ilişkileri olduğu insanlar orada sınır ötesinde. Esad orada bir soykırım meydana getiriyor. Avrupa buna ses çıkarmayacak. Yarın öbürgün bu Türkiye'ye gelecek. Bize diyecekler ki görmezden gelin. Bizim ordumuz ne için var. Biz ne için varız. Biz bu topraklar için mücadele ediyoruz. Biz mücadele etmezsek kim edecek. Onların derdi petrol. Milletimizin bize verdiği emaneti yerine getireceğiz. Seyredemeyiz, şehit olmak gerekiyorsa şehit oluruz. Dağdan dağa gezen biri olarak diyorum. Türkiye’yi istikrarsız bir noktaya getiriler ve herkes bakıverir. İlk kez bir fırsat yakalıyoruz. İlk kez savunma sanayiinde önemli adımlar attık. DEAŞ’la FETÖ ile PKK’yla savaşıyoruz.

İlk iki ayda Türkiye’nin aldığı göç yüzde 32 arttı. Bana gelmiyorlar Avrupa’ya gidiyorlar.

KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN ELİNİ SIKMAMASI

Ben bilerek yaptım. Bir gün önce Hatay'dan geldim ve Kılıçdaroğlu'nun sözlerini unutamıyorum. Böyle bir tercih hakkı kullandım. Elini sıksaydım, tabutunun altına girdiğimiz çocuklara kötü olacağını hissettim. Sıkamazdım, sıkmadım da. Kılıçdaroğlu bana hakaret etti elini sıktım. Ama burada o çocuklara elimi sıkmamayı yediremedim.

Nedir bu TV’ye çıkıp yorum yapmak. Bir ülkenin kaderi ortada orada Genelkurmay başkanlığı var TSK var giderler oraya dertlerini anlatırlar. Bu meseleleri maç anlatır gibi anlatmanın doğru olmadığın bu bakışın Türkiye’ye zarar verdiğini söylüyorum. Bundan hepimiz rahatsızız.

Bugünlerde bir takım gazete ve dergilerde yapılan provakatif yayınlara seyirci kalmamalıyız. Bu vatanın dışında bizim ortak paydamız yok. En kritik anımızda bunu parçalamak için provoke etmek için ortaya çıkan sözlere devlet gereğini yerine getirmelidir.

'Savaşa hayır' söylemini bu dönem içerisinde provatkatif değerlendirme görürüm diyor İstanbul Valisi bu da devletin kanunlarında vermiş olduğu bir hak. Biz devlet idare ediyoruz. Bir millet tehdit altında, bir taraftan da bu olmayacak diyor. Dünyada bunu nerede kabul ederler acaba bilmiyorum.

"135 BİN 844 GÖÇMEN YUNANİSTAN'A GEÇTİ"

Şimdi en son açıkladığım rakam 135 bin 844. Bu sadece Edirne’den Yunanistan’a geçen göçmen. Buradan sadece 4 binini geri ittiler. Geri itme içerisinde tekrar girdiler. 135 bin 844 göçmen karadan Yunanistan’a girdiler. Bakanlığımız aynı zamanda göçten de sorumlu. Çok başarılı olan bir bakanlığımız var. Hakikaten hepsi genç insanlar. Burada biz rakamları şöyle tutarız. Bunlar Türkiye’ye gelen kaçak göçmen sayıları. Son iki yıldaki yükselişe bakın. Dünyada büyük bir göç akımı var.

Bu göç hareketleri dünyanın en büyük problemlerinden bir tanesi bundan kaçmak mümkün değil. Geçen yıldan bu yıla ne kadar artış olduğunu gördünüz. Yüzde 32’lik bir artış oldu. Bize ya aşağıdan ya da İran sınırından geliyor. Bizim bunları sınıra girdimi almama şansımız yok. Uluslararası mevzuat gereği. Bir Cenevre sözleşmesi 3. 9. 33. madde. Yunanistan 10 tane yanlış hareket yapıyor hukuki olarak. 10 temel uluslararası hukuka uymuyor. Yunanistan ile geri kabul anlaşmamız askıda. Avrupa ile de hiç olmadı. 18 Mart mutabakatındaki hüküm şudur; Denizden geçenleri Türkiye’ye almayı taahhüt eder.

Cumhurbaşkanı "denizden geçişe müsade etmeyin" dedi. Denizde mücadele devam ediyor. 

siyasetcafe.com