Biden'in 'kabinesi' mi, Obama'nın 'gölgesi' mi?

Celal Eren ÇELİK

Tüm Dünya’nın nefesini tutarak izlediği Amerika’daki başkanlık yarışı süreci büyük tartışmalar ve Kongre binasının basılması gibi ABD tarihinde ilk kez yaşanan olaylardan sona nihayetinde tamamlandı ve Demokrat Joe Biden yemin ederek Başkanlık koltuğuna oturdu.

Biden’in yemin töreninde Bill-Hillary Clinton çifti ile birlikte BARACK Obama’nın yan yana töreni izlemesi dikkatlerden kaçmazken bu durum aslında rastgele yaşanmış bir “Birliktelik” değildi Obama ile Clinton’un bu yemin törenini yan yana izlemeleri çok açık bir “Mesajdı”

Bu mesajın izdüşümü ise Biden’in açıkladığı kabinede gizli.

***

Biden ABD ve Dünya kamuoyuna kabinesini tanıtırken “İlklerin” kabinesi olacağı ve çok farklı sosyal katmandan temsilcilerin kabinede yer bulacağı şeklinde bir lansman yapmıştı.

Hatta ABD kamuoyuna bunun en somut ve çarpıcı örneği olarak ise Biden kabinesinde İçişleri Bakanı Biden’in kabinesinde yer alan Deb Haaland ‘ı n ABD Başkan kabinesinde ilk kez bir Amerika n yerlisi olarak (Haaland New Mexico eyaletinde yaşayan Pueblo Kızılderililerinin Laguna kolundan gelmekte) kabinede kendisine yer bulması gösterilmişti.

Keza Biden kabinesinde Ulaştırma Bakanı olarak yer alacak olan Pett Buttigieg ABD tarihinin eşcinselliğini kamuoyu ile resmen paylaşan ilk bakanı olacak.

Ama bu isimler Biden’in “Çok çeşitlilik” makyajı ile bezediği kabinesinin makyajlı yüzü olarak karşımızda…

Biden’in kabinesindeki asıl kritik noktalardaki isimler ise hiç de öyle “Hümanist” insani ve pek de şirin geçmişe sahip isimler değil.

Zira az sonra detayları ile değineceğimiz üzere bu isimler ABD’nin Obama döneminde en aktif şekilde Ortadoğu’ya müdahalesinin ve bölgede yaşanan “Vekalet savaşlarının” mimarları olan isimler ve Obama döneminin en etkin görevlerde bulunan isimleri.

Hani “Obama kaldığı yerden devam ediyor” desek yeridir…

***

Biden tarafından ABD tarihinin ilk siyahi Savunma Bakanı olarak kabinede görev verilen Lloyd Austin bundan sonra Dünya’nın ama özellikle de Türkiye’nin sıkılıkla duyacağı bir isim.

Austin  2010-2011 yılları arasında Irak’taki ABD kuvvetlerinin başındaki isimdi.Obama döneminde 2012-2013 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan Austin aynı zamanda yine Obama döneminde 2013-2016 tarihleri arasında Ortadoğu başta olmak üzere ABD’nin tüm yurtdışı operasyonlarının merkezi olan CENTCOM ‘UN BAŞINDAKİ KOMUTANDI.

Austin’in en önemli özelliği ise Suriye’de iç savaş tüm şiddeti ile sürerken Kürt grupları silahlandırma işini organize etmiş olması. Özellikle Türkiye’nin bir milli güvenlik sorunu olarak gördüğü YPG/SDG un surlarının silahlandırılmasındaki en kilit isimlerinden birisi ABD’nin yeni Savunma Bakanı Lloyd Austin olmuştu.

***

Kabinedeki bir diğer kritik isim ise yeni Dışişleri Bakanı Anthony Blinken… Blinken daha geçtiğimiz günlerde S-400 krizi ile ilgili Türkiye’ye daha sert yaptırımlar uygulayacaklarını açıklamış ve Türkiye ile Rusya arasında “Silah alışverişine dayalı” böylesi bir işbirliğinin kabul edilemez olduğunun altını çizmişti.

Blinken’in bu açıklamaları yaparken arada kaynayan ve Türkiye’de çok da dile getirilmeyen en önemli ifadesi ise Türkiye’den “Sözde müttefik” olarak bahsetmesi olmuştu.

Ancak Obama’nın  2013-2015 yılları arasında Ulusal Güvenlik Danışmanlığını yapan Blinken’in bu süreçte Kürt grupların silahlandırılması, eğitilmesi konusundaki kilit etkisi göz önüne alınıp ABD’nin tam da bu tarihlerde Ortadoğu’da artık Kürtleri Türkiye’den öncelikli “Müttefik” olarak tercih ettiği düşünülecek olursa Blinken’in Türkiye için sarf ettiği “Sözde müttefik” sözleri daha da anlam kazanacaktır.

***

Biden’in Beyaz Saray için en kilit pozisyonlardan birisi olan Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevine getirdiği Jack Sulliven ise gerek Obama gerekse Clinton’lara son derece yakın biri isim hatta 2008’de Obama’nın, 2016’da ise Hillary Clinton’un seçim kampanyalarını yöneten ekip içerisinde.

Sullivan ismi aslında Türkiye’ye yabancı değil.Zira 2018 yılında Türkiye ile ABD arasında Suriye’deki YPG un surları bağlamında yaşanan gerilimde Türkiye ısrarla YPG unsurlarının Türkiye için bir milli güvenlik sorunu olduğunu ifade ederek ABD’nin YPG’yi desteklemekten vazgeçmesini talep ederken ABD adına “Türkiye ABD’nin YPG’ye verdiği desteği kabul etmek zorunda” diyerek konuyu kestirip atan isim Sullivan olmuştu.

***

Obama döneminde YPG unsurlarının silahlandırılması, organize edilmesi konusunda en önemli isimlerinden birisi hatta da belki de en önemli olan ismi ise Bett McBurk’tu.

McGurk Biden kabinesinde Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu ve Afrika Koordinatörü olarak yani tam da Büyük Ortadoğu Projesi’nin kapsadığı alanın başına getirilen isim oldu.

***

Biden’in kabinesi görüldüğü üzere Obama döneminin en üst düzey yöneticileri tarafından  oluştu. Hani “Bir Obama eksik kabinede” desek yeridir, O'nun da yardımcısı Başkan oldu zaten..

Bu kabine bize ABD’nin özellikle Ortadoğu’da Trump dönemi başlayan ABD un surlarının geri çekilme döneminin sona erdiğini ve tıpkı Obama ve Clinton döneminde olduğu gibi ABD’nin bir kez daha ve yine “Vekalet Savaşı“ konsepti ile bölgeye dorudan müdahil olacağını göstermekte.

ABD’nin 2. Büyük “Vekalet Savaşı” dalgasında ise kendisine “Vekil güç unsuru” olarak seçeceği oyuncu tabii ki Kürtler ve özellikle YPG iken adı değişip SDG olan güçler olacak.

Obama-Clinton ekibi kendi oluşturdukları, güçlendirip silahlandırdıkları SDG’ye çok daha büyük destekleri önümüzdeki süreçte yapacaklar…

Bu bağlamda YPG/SDG’yi kendisi için bir güvenlik tehdidi olarak algılayan Türkiye’nin ABD ile çok daha fazla karşı karşıya geleceği de kaçınılmaz bir gerçeklik olarak önümüzde durmakta.

***

ABD’nin bu “Vekalet Savaşı” konseptini yeniden dizayn edip, organize etmesi için iyi “Diplomatlara” ve “Müzakerecilere” ihtiyacı olacak.

İşte tam da bu nedenle Biden’in CIA’nın başına getirdiği isim olan William Burns tercihi çok kritik zira Burns istihbarat dünyasının değil diplomasi dünyasının içinden gelen, Moskova başta olmak üzere pek çok önemli yerde ABD Büyükelçiliği yapmış olan çok ama çok deneyimli bir diplomat ve en önemli özelliği üstün müzakere yeteneği.

***

Ortaya çıkan bu kabine ile birlikte ABD’nin kısa süre içerisinde “Vekalet Savaşları” yöntemi ile Ortadoğu’da sahneye yeniden aktif biçimde döneceği belli olurken, Trump döneminde bölgenin patronajını adeta İsrail’e bırakmış olan ABD ile İsrail arasında da bir çıkar çatışması yaşanması muhtemel olacaktır…

Keza bölgede fiilen bulunan Rusya ile ABD arasında gerilimin tırmanacağı dönemler de yaşanması muhtemel görünüyor.

İşte Obama yemin törenini izlerken dalgın bakışlar ile aslında tüm dengeleri ve stratejik hamleleri de aklından geçiriyordu…

Zira kabineyi Biden kurdu ama masada Obama’nın gölgesi var…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.