BİRİ LAZIM!

Selçuk DÜZGÜN

BİRİ LAZIM!


Her şey Amerika`nın keşfi ile mi başladı ne?!...


Kaç asırdır dünyanın en şanlı devirlerini yaşamız milletimizin üzerinden karabulutlar eksik olmuyor!…

Buhrandayız… etrafımızı saran bunalımlarla cinnet geçirmekteyiz…

Özünden, kökünden uzaklaşan hızlı bir ahlaksızlıkla zamana yol alıyoruz…

Tabiat değişiyor; bir doğru orantı da bizim de tabiatımız değişiyor.

Milli, dini ve tarihi değerli inkar eden bir kişiliksizliğin  tuzağındayız.


Oysa biz bir zamanlar;

Adriyatik`ten Çin Seddi`ne, Merakeş`ten Orta Asya steplerine, oradan da Avrupa içlerine kadar çok geniş bir sahada at koşturan Alp`lerdik, Eren`lerdik.

Nerede dünyaya adalet dağıtan o tunç iradeler, o polat sineleler ve o çelikten sedalar.

Bozkurtların Mankurtlaştığı, Kartalların yerinde Akbabaların uçtuğu, arıların peteklerine sineklerin konduğu bir zaman diliminden geçiyoruz milletçe.

Ateş böceklerini yıldız, sürüngenleri ejderha, sinekleri kartal, kedileri arslan yerine koyduğumuz zamanları yaşıyoruz.

Kurtlar dağları çakallara bırakmış, bülbül yuvalarına kargalar konmuş, şehir köye, köy eve, ev ocağa küsmüş yetim yurdumda.


Bir şey eksik, asırlara hükmetmiş bu millet için bir şey eksik?


Hani; kırk çerisi ile ölümle dalga geçen Kürşad,

Hani; `ben Tanrı`nın Yeryüzündeki Kılıcıyım` diyen Atilla,

Hani; Çin`i haraca bağlayan Cengiz Han,

Hani; Malazgit`te ak kefeni giymiş Alparslan,

Hani; `ya istanbul beni alır, ya ben İstanbul`u ` diyen genç Fatih...

... ve Süleyman çoktan göçüp gitmiş bu dünyadan o muhteşem saltanatından son parçayı kurtarmak için `Ya istiklal, Ya ölüm ` diyen o baş kumadan hani nerede?


Kap karanlık bir panayırdayız, herkes acizliğe teslim olmuş.

Küstebekler şehrin her yerinden çıkmakta, dağlarda ise ne Hilal`e ne Ezan`a yer yok.

İmralı adına, adasına  yazık ama orada ki, bir `it`e esir olmuş onurlu bir yaşam.

Allah`ı ise kendine tekel edinmiş bir zümre, yine Allah ile kandırmakta zavallı cahilliği.


Ve Millet yol iz bilmez durumda evet birşey eksik, bir şeyler eksik?


Vel hasılı, bu koskoca Türk dünyası  başı boşların elinde ve bir baştan bir başa uykuya teslim olmuş,  hayat süren leşlerin ülkesinde kıvrım kıvrım akmamakta artık Sakarya.


Biri lazım!

-Özüyle, sözüyle bir olan  biri!

-İnandırıçılığı yüksek, derinliği okyanuslara kadar, dünden gelen ve bugünün,  yarının öngörüsünü yapabilen biri!

-Bir öğretmen, bir ana, bir baba,  bir ulu derviş gibi sevilen, sayılan ve sevdikleri tarafından ölümün göze alınacağı biri...

-Yemesinde - içmesinde, oturup kalkmasında, davranış ve muamelelerinden hep dikkatli, hep temkinli ve hep emniyet telkin edici biri!

-Doğru konuşan, doğruluğu seven ve yalandan tiksinen biri!


Biri lazım!

-Sinesi vefa ile çarpan, gözleri samimiyetle bakan itimat abidesi biri!

- Bunalımdaki millete güler yüzlü,  saygılı, ciddi ve alabildiğe vakur davranan biri!

- Vatan için sorumluluklarını yerine getirme mevzuunda, karşısına çıkan engelleri önemsemeyen, teslim olamayan, satın alınamayan, menfaatten uzak biri!

- Millete hizmeti Hakk`a ibadet olarak gören, üzerine aldığı mesuliyetleri  peygamberane bir himmetle yerine getiren. hep yürekten ve cansiperane ve ölümüne vatanperver olan biri!

-Üstün idraki, cesaret ve kararlılğı, sabır ve metanetiyle her zaman çevresinin tek dayanağı ve ümit kaynağı olan biri!

- Merhametli, yumuşak huylu ve  bütün canlıları için  çarpan yüreği, atan  nabzı; cesaret ve yiğitliğiyle, millet ve ülkesinin üstün çıkarlarını düşünün biri!


Biri Lazım!


Öfke bizdeyken ; Gönülümüzü alan

Suçlamalarımıza;  Katlanan

Acizliğimizi; Hoş gören

Kem güzümüzü, şom ağızımızı; Bağışlayan

Üşengençlik, tembellik yaptıkca biz; Bizi uyandıran gayretlendiren

Biz bölmeye çalıştıkça; Bizi bütünleştiren

Çatışma, geçimsizlik, anlaşmazlık yaptıkça biz; Adeleti dağıtan biri!


EVET BİRİ LAZIM!   

                                                                                                                                                      Tanrı Dağları kadar Türk, Hira kadar Müslüman olan biri!


Yıllar ve yıllar varki,  şehitler  diyarı şu mübarek vatanda, taşıyla - toprağıyla, canlısıyla - cansızıyla, mü`miniyle - kafiriyle hasretle bekledik o birini.


Bu uğurda kaç defa iblisleri kul sanıp alkışladık.

Kaç defa  ampulleri yıldız sanıp arkalarına düştük ve bilmem kaç  defa da kırk haramileri Kabe yolcusu sanarak içlerin girdik.


Hayır,  her şey Amerika`nın keşfi ile başlamadı, bizim kendimizi yitirmemizle başladı.


Evet biri lazım, bizi bize getirecek biri!


Ve öyle anlaşılıyor ki, daha bir süre bu hicranlı bekleyiş devam edecektir.

Mevlam yar ve yardımcımız olsun!

Selçuk Düzgün- Bakü 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.