Bu Sayılmaz İSMAİL SAYMAZ

Zeki KILIÇ

Bu Sayılmaz İSMAİL SAYMAZ

 

Güzel giydirilmiş bir stüdyonun tam ortasına yüksekçe bir masa koyuyorsunuz, masanın arkasına dil değil ama yüz itibariyle afet-i sûzan bir kızcağız. 
 
“Moderatörlük bahane, kızın gözleri şahane” kabilinden olduğundan sentaksa yabancı güzelin Türkçenin kafasını gözünü kıra dağıta kurduğu cümlelerin ehemmiyeti yok. Zaten ondan afili cümleler kurmasını bekleyende yok ya…
 
Masanın iki yanına karşılıklı dört yada altı adet deri kolçaklı sandalye koyup sağ yana- hepsi de yan yana(!)-  hükumeti yakıla yana destekleyen üç kişi, 
 
karşılarına da kendini tarafsız zanneden bir akademisyen, en dantellisinden bir tatlı su entelektüeli ve sol cenahtan bir dilbaz koyarsınız-  azıcık zeka kırıntısı gösterebilen, hayli bıçkın olması tercih sebebidir-  olur size tartışma programı…
 
Keyfiyeti itibariyle orta mektep talebesini doyurmaktan öte gidemeyecek bu programları takip etmeyi bırakalı hayli vakit oldu. 
 
Denk gelirse şöyle bir göz atmışlığım çoktur ama. Her seferinde karşıma sol cenahın yeni yüzü ve laf ebesi İsmail Saymaz çıkıyor bu aralar:
 
Erzurum – Rize kırması olmanın getirdiği bir rahatlık, hayli yüksek sayılabilecek bir özgüven, kendini frenleyebilen bir külhanbeyi tavrı, pek de biçimli sayılmayacak bir surattan beklenmeyecek kadar kıvrak bir dil ve Elealı Zenon’a taş çıkaracak bir diyalektik…
 
Bir aralar Altan kardeşler, sonra küfür-kafir zehir zemberek konuşmalarıyla Nihat Genç modaydı. Kardeşler kodeste; Nihat Abi, çakma vatansever Ulusal Kanal’da sürünüyor bu ara.
 
Bu ara her yerde İsmail moda…
 
Nihat Abi’yi örnek almış olacak ki o da bir zamanlar Ülkücü olduğundan bahsetmiş. Ortaokul reisliği yaptığından –o dönemde de şimdi de ocaklarda ortaokul reisliği yoktur, bu sebepten bu kısım gulüv sanatının yeni zirvesi sayılabilir -,
 
 liseler bölge reisliğinden – burada efekt sadece breh breh olabilir-,
 
Rize Ülkü Ocağı ve MHP çevrelerinde hayli itibarı olduğundan –helal be kafi-, kamyon kasasında miting yapan rahmetli Başbuğumun arkasında bile durduğundan bahisle–“helal, yaşa” sesleri gözyaşlarına eşlik etmeye başlar- 
 
“Bir zamanlar Ülkücüydüm”  demiş haspam.
 
Sonra nasıl doğruyu bulduğunu anlatmış: Necdet Sevinç, Nihal Atsız okurken bir öğretmeninin verdiği Yaşar Kemal’in İnce Memed’iyle değişmiş ağanın dünyası.
 
Böyle demiş, Vodvil’in kralına taş çıkarmış abisi.
 
Kemallerden Tahir olanını dese yada Gorki’nin anasından bahsetse hadi neyse. 
 
Yazarını Kurşunlatan Yazılar’ın sahibi Necdet Sevinç’i,
 
Kurt serisinin yazarı (tanımlama şahsıma aittir. Deli Kurt, Bozkurtlar Diriliyor, Bozkurtların Ölümü adlı romanlardır kasıt), Geri Gelen Mektup’un şairi Atsız ile bir kefeye koyuyor feraseti kör Yaşar’ı da Yaşar’ı ağır bastırıyor dilini eşek arısı sokası. 
 
Fikir namusuna hep saygı duyduğum solcu bir arkadaş: “İnce Memed-3’te terk ettim Yaşar Kemal okumayı. Ticaretin kokusundan nefret ederim çünkü” demişti. 
 
Bu İsmail de SSCB edebiyatının en ağırlıklı konularından olan “Kulak Mujik kavgası”nın ikinci sınıf bir adaptasyonuyla bir tutuyordu Urungu’nun hikâyesini. 
 
Türk fikir hayatının en kahramanı Cemil Meriç, romancı olarak kabul etmez, destancı diye küçümser Yaşar’ı. Naif hatta primitif bulur onu. 
 
Şöhreti komünistliğinden gelir Yaşar Kemal’in. Sanat dünyasına teşmil edilse kerata mesabesindedir yoksa.
 
Şimdi kalkıp bu sebepten Ülkücü olmaktan vazgeçtiğini söylüyor ya. İnsanın aklına ortaokul çocuklarına hitap eden o afet-i sûzanlı tartışma programlarının dimağdaki kekremsi tadı geliyor. İsmail’den de sıtkı sıyrılası... 

“Ülkücülük nasip meselesidir” demişti Başbuğ. 
 
“Adamlık nasip değilmiş be kardeş” diyememiş de soldan soldan kıvırıvermiş İsmailcik.
 
Hiç olmamış bu kez, olmaz
 
 İsmail Saymaz, bu sayılmaz. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.