BU SEFER FARKLI…

Celal Eren ÇELİK

Uzunca bir süredir MHP’nin dillendirdiği ve son dönemde AKP’nin de sahip çıktığı söylem dün itibariyle hayata geçti ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HDP için Anayasa Mahkemesi’ne kapatma davası açıldı.

Bu dava aslında HDP için de değil, Kürt siyasal hareketini yıllardır temsil eden bu siyasal çizgi için hiç yabancı bir süreç de değil… Zira HDP’nin öncülleri olan HEP, HADEP, DEP, BDP de aynı akıbeti paylaşmışlardı…

Ancak bu partilerin kapatılması hiçbir şeyi değiştirmedi. Parti binalarında tabelalar değiştirildi ve başka bir isimle bu siyasal çizgi siyasal hayatımızda önemli bir aktör olarak var olmaya devam etti.

2015 seçimleri ile birlikte ise yıllardır sırf bu hareketi Meclis dışında tutabilmek için korunan seçim barajı da işlevsiz kaldı HDP en büyük 3. Parti olarak “Bağımsız adaylar” ile değil parti olarak Meclis’e girdi.

Ancak ne HDP ne HDP’nin öncülleri hiçbir zaman söylemlerini değiştirmediler…

Her zaman “İrademiz Kandil”, “Liderimiz APO” dediler, Güneydoğu Anadolu bölgesi onlar için hep “Kürdistan” oldu, YPG’ye de PKK’ya da selam çaktılar, “APO’nun heykelini dikeceğiz” dediler… PKK’yı tek bir kez olsun “Terör örgütü” olarak tanımlamadılar, bu milletin toprağa düşen evlatları için tek bir gün “Şehit” demediler ama “Gerilla” dedikleri teröristlerin cenazelerine katıldılar hatta liderlik seviyesinde o cenazelere katılmayan vekillere “Ceza vereceklerini” açıkladılar.

Yani açık açık ve yıllardır milim sapmadan bölücü, terör örgütü ile iç içe geçmiş şekilde PKK’nın siyasi uzantısı olarak etnik milliyetçilik üzerinden siyaset yapmaya devam ettiler.

Sistem bu siyasal çizgiyi kendisine entegre etmek istedi…1991’de halen çok eleştirilen HEP milletvekillerinin SHP listelerinden Meclis’e sokulması işte tam da bu büyük “Entegrasyon Projesinin” bir parçasıydı. Ama daha yemin töreninde öyle sisteme entegre olmak gibi bir dertleri olmadığını da gösterdiler.

Bugün gelinen noktada bu siyasal çizginin son temsilcisi HDP neden bu zamana kadar kapatılmadı peki?

Kapatılmadı zira HDP artık %5-6 civarı bir kitlenin değil %10-11 bandında bir kitlenin temsil edildiği bir parti haline dönüştü ama asıl sebep bu değil.

Ülkenin geldiği siyasal konjonktürde HDP’nin üzerinde büyük hakimiyet kurduğu Kürt seçmen oyu “Belirleyici” bir “Stratejik önem” kazandı. Kimse HDP’yi kapatıp bu oyları tamamen kaybedip, böylesi bir kitleyi tamamen karşısına almak istemedi.

Ayrıca son dönemde CHP ile artan HDP’ nin yakınlığı söyleyecek sözü kalmamış olan ve artık içini boşalttığı “YERLİ MİLLİ” söylemi dışında bir söylem üretemeyen CUMHUR İTTİFAKI’na adeta “CAN SİMİDİ” oldu HDP üzerinden başta CHP olmak üzere MİLLET İTTİFAKI’nı “TERÖRLE İŞ BİRLİĞİ YAPAN, TERÖRİST İTTİFAK” olarak niteledi.

Yani HDP’nin açık kalması kapatılmasından çok daha değerliydi AKP-MHP bloğu için.

Peki durum böyleyse bugün ne oldu da HDP kapatılma davası ile karşı karşıya kaldı.

Bu sürecin başlaması aslında AKP-MHP bloğunun “BATAKTA” olan CUMHUR İTTİFAKI’nı bir “SİYASAL MÜHENDİSLİK” projesi yaparak “Suni yollarla” iktidarda tutma çabası olan yeni seçim kanunu çalışmaları ile ortaya çıktı.

Zira bu çalışmalar dar veya daraltılmış bölgenin tam merkezinde olan bir sistem üzerine odaklanırken gelen anketler ise MHP’nin %4-6 bandına kadar gerilediğini, oy geçişkenliğinin son dönemde İYİ Parti’ye yöneldiğini gösteriyordu.

Keza AKP oylarında da özellikle Güneydoğu’da DEVA ve GELECEK Partisi’ne yönelik bir kayış eğilimi gözlenmekteydi.

O zaman AKP-MHP bloğu için öncelikle seçim sisteminde üzerinde anlaştıkları %7 barajına MHP’nin takılmaması için bir yeni milliyetçi dalga gerekmekteydi.

Normal şartlar ve normal argümanlar ile MHP’nin artık böyle bir dalgayı oluşturması, yani bunu bizatihi kendisinin başarması mümkün değil.

O zaman da geriye tek bir çare kalıyordu bu “Milliyetçi” dalganın kaldırılması için:

HDP’nin kapatılması ile oluşacak tepkiler ve Kürt milliyetçiliğinin yükselmesi ile birlikte paralel olarak buna “Tepki” olarak bir “Milliyetçi” dalga da yükselecekti ve MHP’de bu dalgadan %1-3 bandında bir kitleyi arkasına aldığında MHP’nin sorunu çözülecekti.

Öte yandan AKP de bu MHP’yi “Bak sana milliyetçi tepkisel dalga oluşturacağız” diye Andımız’ın kaldırılması, Atatürk’ün kabartmasının madalyalardan silinmesi konularına ikna etti. Zira bu toplumun sinir uçları ile oynayan uygulamalar da belli bir kitlede “Milliyetçi” dalganın yükselmesine sebep olacaktı.

Yani AKP bir taşla bir-kaç kuş vuracak ve hem MHP’nin düşen oylarını yeniden istenilen seviyeye çekecek, hem de uzun zamandır “Gizli ajandasında” yer alan uygulamaları hayata geçirecekti.

Şimdi HDP’nin kapatılması sonrasında bundan 15 gün önce bu köşede yazdığımız üzere HDP’nin şehirli-seküler tabanına hitap edecek bir parti, HDP’nin kırsaldaki muhafazakâr kitlesine hitap edecek bir başka parti “Kurdurulacak” …

Bunlara HDP’nin devamı olacak bir 3. Parti ile bölgede iddialı olan DEVA ve GELECEK PARTİSİ de zaman Kürt seçmenin oyu 5’e bölünecek, eskiden blok halinde HDP’ye giden oylar 5’e bölününce AKP-MHP bloğunun üzerinde çalıştığı yeni seçim sisteminde yer alan bölge barajlarını da geçemeyecek hali ile ikinci parti olacak AKP tüm vekilleri toplayacak…

Zira AKP bu projeyi hayata geçiremeyip HDP’nin bloke oylarını bölemezse bu kapatmadan doğacak mağduriyet algısı ile HDP yerine kurulacak partinin çok daha güçlenerek geleceğini hem HDP çizgisinin diğer partilerinden hem de bizzat kendi siyasal tarihinde kendisine karşı yapılanların sonucundan biliyor.

Ama diyorsanız ki “HDP daha önce kapatıldı da ne oldu, aynen devam etti isim değiştirerek”

İşte o iş öyle değil…

Zira bu kez parti kapatma davasından hemen önce PKK’nın siyasi uzantılarının kadrolarını da belirleyen şehir yapılanması KCK 2 ayrı büyük operasyon yedi ve yaklaşık 500 kişi KCK’dan tutuklandı.

İkincisi ise Yargıtay açtığı kapatma davasında başta Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan, Mithat Sancar, Sezai Temelli, Sırrı Süreyya Önder gibi isimler olmak üzere partiyi yeniden örgütleyecek, HDP kapatıldığı an kurulacak yeni bir partiye “Önderlik edecek” kadroları oluşturan 600’den fazla kişi için “Siyasi yasak” kararı istedi.

Bu siyasi yasak kararının “5 sene için” isteniyor olması ise aslında bu kapatma davasının tamamen seçime yönelik olduğunu açıkça ortaya koyuyor…

Ama ne için ve hangi yöntemle yapılıyor olursa olsun bu kapatma diğerlerine benzemiyor…

İşte o nedenle “BU DEFA FARKLI” …

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.