Çoğul karşısında tekildir Ülkücülük

Alişan SATILMIŞ

Çogul karşında tekildir Ülkücülük

 

Ülkücülük bir aşk ezanıdır.
 
Konuşmaktan ziyade dinlenir.
 
Bazı kavramlar tanımlarını aşan bir anlama sahiptirler; hiçbir tanım böylesi kavramların kelamını kapsayamaz.
 
Böylesi kavramlar aşkın kavramlardır.
 
Ülkücülük kavramı böylesi bir kavramdır ve ontolojik bir güce sahiptir.
 
Ülkücülük kavramı sosyal, tarihsel, toplumsal ilişkileri boydan boya okuyan ve aynı zaman da okutan bir nosyondur.
 
Ruhludur...
 
Ruhunun ölçüsü vardır.
 
Muhatap bir duruşu vardır.
 
Hitap eder, ama aynı zaman da da duyar.
 
Yüklemli düşüncedir yükümlü kılar.
 
Yükümlülüğü olmazsa olmazıdır.
 
İşaret meteforu genel kapsayıcılık taşırken anlam kabulü özneldir.
 
Benzemezlik, özne muhayyilesinin sınır şerhini aşkınlık referansın da konumlandırır.
 
Alan içi “haddin bilme” düsturu olarak,nher zaman müdahaleci bir yaptırım sahipliği sergiler.
 
Böylesi bir kuruculuga sahip ülkücülük kavramı aynı zaman da tehlikeli işleve sahiptir.
 
Tehlike manası çogul karşısında tekilliktir.
 
Akıl muhasebesine çılgınlık aşılar...
 
Kürşad ve arkadaşlarının hikayesi böylesi bir çılgınlık bahsinde cazipleşir...
 
Aklın cilvesi bireysel düşüncelerde!
 
Yamtar muradı seslenişlerde; kendini konuşturur.
 
Bu dil çagcıl değildir.
 
Lakin zamanın ruhun da özgürlük adına bir manefestodur.
 
Böylesi seslerin kelamına ram olanlar...
 
Chede değil, Enver paşa da!
 
Ruhunu soluklandırır.
 
Çagcıl yenilğiler muhataplıgı adına ayak direyenlerin bu öznellikte sadece ölümün hiyararjisini ventahakkümüne rastlarlar...
 
Ülkücülüğün öznelliğini, “aklın mantık” sularında yüzdürmeye çalışanlar idealizmin reddine kulaç atarlar.
 
Malumunuz, idealizmin karşıtı pragmatizmdir.
 
Bu dogrudur.
 
Ancak bu durum öyle bir fetiş haline gelmiştir ki herşey bir fayda muhasebesinde anlam bulur.
 
Hayatı pragmatizme indirgeyen,ilişkileri pragmatizm kavramının özdeşliğinde anlamlandırmaya meyleden, faydacılık adına yapılan herşeyi meşru gören bir fetişizme düşülür.
 
“Fetişizm” idealistlerin üzerinde kafa yorması gereken bir kavramdır.
 
Genel irade ve genel zeka kavramları üzerinde de düşünmeliyiz.
 
Temsil meşruiyeti açısından bu iki kavram arasındaki fark antagonisttir.
 
Her iki kavrama ortak bir soru yöneltebiliriz; Çagcıl ilişkiler beklentisinde ve bu beklentinin Sunumunda özgürlük pratiğinin politik güvencesi nedir?
 
Çagcıl irade açısından bu soruya cevap,egemenlik devri, sözleşme ve temsildir.
 
Malumdur ki temsil!
 
Çoklugun haklılaştırılması ve biat üzerinden İteatin “tek”likte özdeşleştirilmesidir.
 
Kabulünüz böylesi bir sonuç sözleşmesi ise idealizmin manifestosu size hitap etmez.
 
O zaman durdugunuz yer irtibatını sorgulayın.
 
Bu yer pragmatizmin alanıdır.
 
Ülkücülük ise yalnış fikirlerin değil yabancılaşmış fikirlerin alanıdır.
 
İteat ederek değil, kafa tutarak yaşar.
 
Herkes olmaktan öte kendi öznelliğinde duruş sergiler.
 
Toplumsallaşma denen fetiş nedir sizce?
 
Gayri meşru peydahladıgını demokrasi ve seçim adıyla...
 
Dogurmak hevesinde herkesi meşruiyet sancısına gark eden bu vaziyet toplumsallaşma bahsinde ortaya çıkmıyormu?
 
Ey çogula teşneler!
 
Benzersek öğrenemeyiz.
 
Kürşad ve kırk yoldaşı kaybederken bize hangi zaferi muştulamıştı?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.