Cumhuriyetçi, Gelenekçi Seçmenden CHP'ye Uyarı!

Veysel BOĞATEPE

CHP’nin bile şaşırdığı yerel seçim sonuçlarının biçimsel olarak pek çok nedeni olabilir fakat öz’de bunun bir başarı değil de CHP seçmeninin partiye bir uyarısı olarak okumak gerekiyor. Çünkü zaten CHP’nin %26’lara dayanan bir oy bandı olduğu hepimizin bildiği bir gerçek ancak ne var ki Kemal Kılıçdaroğlu standart bu oranı sanki kendi başarısıymış gibi göstererek yıllarca başarısızlığını perdelemeye çalıştı.

Böylesine köklü bir partiyi ittifak arayışlarıyla, tavizlerle rotasından çıkartması, HDP seçmeninin yoğun olduğu güneydoğu bölgesinde kazanamayacak adaylar çıkartarak HDP’nin meclise girmesine CHP’yi köprü yapması partinin Atatürkçü, cumhuriyetçi kitlesini uzaklaşmasına ve alternatif sol partilerde umut arayışlarına yöneltmişti.

Defalarca altını çizerek hatırlattığım üzere Kemal Kılıçdaroğlu, emparyalist proje olan “Kürt Açılımı” için tasarlanmış suni muhalefet figürüydü ve Kılıçdaroğlu tabanına, seçmenine karşı muhalefet ediyormuş gibi cilalı, ağdalı sözlerle durumu idare ederken arka planda ise projenin sözde muhalefet ayağıydı.

Tunceli isyanına “Dersin Katliamı” diyerek onlar gibi aynı argümanları kullanıyor, tarihsel gerçekleri çarpıtıyordu. Cumhuriyet karşıtı, dinci ve ayrılıkçı partilerle girdiği ittifaklara karşı tabanından, seçmeninden gelen eleştirilere de “ödünç oy verdik” diyerek alay ediyor, kimi zamanda “tıpış tıpış sandığa, gidip oy vereceksiniz” şeklinde azarlayan üsluplar kullanarak seçmenini öfkelendiriyor, partiden uzaklaşmasını sağlıyordu.

Soros’un tezgahından geçen Kılıçdaroğlu sadece partiyi dönüştürmek değil aynı zamanda seçmen profilini de değiştirmeye çalışıyordu. Görevde kaldığı 13 yıl boyunca partiyi içeriden çökertmek, devrimci çizgisinden uzaklaştırmak için çalıştı. Atatürkçü çizgiden ödün vermeyen gelenekçi seçmenle aynı çizgiyi takip eden parti içindeki kitle, genel başkanı seçildiği 2010 yılından beri 2 halk oylaması, 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve bir de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybeden Kılıçdaroğlu ile yürümeyeceğini geçte olsa anlamış, partiyi sırtında taşımaktan yorulmuştu. Parti içinde kadrolaşan Kılıçdaroğlu’ndan kurtulmak için değişim şarttı ve bugün CHP’nin genel başkanlığını yürüten Özgür özel’in başını çektiği bu kitle, Kemal Kılıçdaroğlu’nu oturduğu koltuktan indirerek değişimi başlattı.

Kılıçdaroğlu gitti, cumhuriyetçi kitle geri döndü

Değişim isteyenler işe genel başkanı değiştirmekle başladılar ancak başta siyaset tarzı olmak üzere somut olarak ne istedikleri, değişimden neyin kastedildiği tam olarak net değil. Çünkü adayları Özgür Özel’de söyleminden, parti programına değin Kılıçdaroğlu’nun izlediği siyaseti takip ediyor, benzer argümanları kullanıyor. Kendilerinin de şaşırdığı seçim sonuçları, parti yönetimine öfkelenen veya küsen gelenekçi seçmenin değişimle birlikte partiye geri dönüşü olmakla beraber uyarı niteliğindedir.

Yönetime öfkelenerek farklı fraksiyonlarda arayışlara giren CHP seçmeni, değişimin dillendirilmesi ve ilk olarak da genel başkanın değişmesiyle umutlanmış, partisine geri dönmüştür. Mevcut belediyelerin dışında AKP’nin kalesi olarak görülen illerde CHP’nin birinci parti çıkmasının başlıca nedeni de işte bu sebeplerdir. Partiyi başarıya taşıyan bu gelenekçi kitle, belirttiğim sebeplerden dolayı partiden uzaklaşmıştı.

Çünkü CHP seçmeni ile AKP seçmeni arasında kıyaslanmayacak ölçüde kültürel farklılıklar vardır ve dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan birisidir.

AKP seçmeni, lideri tarafından tenkit de edilse biat kültüründen geldikleri için bunu bir emir olarak yerine getirebilir ancak CHP seçmenine aynı tarz ve üslupla yaklaşmak, öfkeye ve hatta partiden uzaklaşmaya kadar kötü sonuçlar doğurabilir ki seçmenin partiden uzaklaşmasının nedenlerinden birisi de budur.

Bu kültürel farklılığın bir değer göstergesi de seçim sonrasında yapılan kutlamalardır.

AKP’nin kazandığı illerde kutlamaların ilkel bir yöntem olan silahla yapıldığına hepimiz şahit olmuşuzdur. Fakat CHP seçmeni kutlamalarını Atatürk posteri, bayrak ve parti flaması eşliğinde şarkılar söyleyerek uygar bir şekilde yapmıştır. Bu kültürel ayrım bile başlı başına iki parti seçmeni profilini ortaya koymaya yeterlidir. On üç yıl CHP’nin başında kalan, siyaset tarihine başarısızlıklarıyla not edilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sonuçlarının ardından “ekilen tohumlar fidan oldu” şeklinde bir ifade kullanması, başarıya ortak olma çabasıdır.

Halbuki başarının nedeni bay Dersim’li Kemal’in ektiği zararlı hibrit tohumların temizlenmeye başlanmasıdır. Ancak Kılıçdaroğlu kadrosu parti içinden temzilenmediği sürece yönetime geçen değişimcilerin kendi programlarını uygulamasında ciddi sorunlar yaşayacağı da ihtimaller arasındadır.

CHP, düzen partisi değil!

CHP’nin seçimlerde mutlak bir başarıya ulaşmasının elbette ki tek nedeni değişim rüzgarıyla genel başkanın değişmiş olması değil. Ayrıca genel olarak aday belirlenmesinde eğitimli, donanımlı ve genç kişilerin tercih edilmesi de önemli bir faktördür ancak partinin başarı çıtasını yükselten belirttiğim gibi partisinden uzaklaşan Atatürkçü, cumhuriyetçi seçmen kitlesinin yeniden partiye dönüşüdür. Bu kitlenin dönüşünde etkili olan ise parti içinde başlatılan değişim hareketinin bir sonucu olarak genel başkanın değişmesidir. Ancak değişimin genel çerçevesinin ne olduğu, nasıl bir politika izleyecekleri henüz somut olarak belli değil.

Dolayısıyla hem değişim, hem de yerel seçimden alınan sonuçlar parti içinde heyecana neden olsa da değişimi genel başkanın değiştirilmesinden ibaret olması, köklü değişimler yapılarak devrimci ayarlarına döndürülmemesi parti içinde daha büyük gedikler açacak, gelenekçi kitleyi yeniden diğer sol partilere itecektir. Çünkü geri dönen gelenekçi seçmen, beş yılllık süreçte değişimin sözde değil pratikteki uygulamasına bakacak, sonucuna göre de tercihini belirleyecektir.

O nedenle bu beş yıl, parti içinde değişim hareketini başlatarak yönetimin başına geçen kadro için en kritik süreç olacaktır. Başarısının en büyük etkeni olan sözünü ettiğim cumuhuriyetçi gelenekçi seçmen kitlesi, geri dönmekle partisine şu mesajları vermiştir;

1) Biz cumhuriyet kurmuş bir partiyiz. Atatürk ilke ve devrimlerinden ayrılamazsınız.

2) Biz bize yeteriz. Cumhuriyet karşıtı dinci, ayrılıkçı fraksiyonlarla ittifak yapamazsınız.

3) Parti hiç kimsenin aile şirketi değil, seçmeni dışlayamaz, azarlayamazsınız.

4) Düzen partisi değiliz, değerlerimizden ve ilkelerimizden ayrılamayız.

5) Temel ilkemiz olan bağımsızlık ve özgürlükten ödünler verilemez.

6) Kuruluş ilkelerinden uzaklaştırılan parti yeniden Atatürkçü ve devrimci ayarlarına döndürülmelidir.

Sözünü ettiğim kitlenin kaba taslak olarak parti yönetiminden beklediğini, CHP’nin temel ilkesi olan altı madde ile izah etmeye çalıştım. Zaten CHP yönetiminin siyaset üretmesine de gerek yok, altı oku takip etmesi yeterlidir. Ancak bu ilkeler Kılıçdaroğlu döneminde bilinçli olarak istismar edildi, seçmen azarlanarak partiden uzaklaşmaları sağlandı ve hatta Kılıçdaroğlu “biz 1930’ların partisi değiliz” diyerek partiyi Atatürk çizgisinden uzaklaştırmaya çalıştığını açıkça itiraf etmişti. Kılıçdaroğlu’nun yok saydığı, itibarsızlaştırmaya çalıştığı 1930’lar, cumhuriyet devrimlerinin ardı ardına gerçekleştiği yıllardı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.