Din Mafyası!

Mürteza ÖZTÜRK

İslam Dininin tehlikede olduğu kaygısını dile getirmek için söylenen ve çok sık duyduğumuz “Din elden gidiyor” cümlesi, adeta sloganlaşarak günlük yaşantımızın bir parçası oldu, ta ki AKP iktidarına kadar.


Ne zaman ki AKP iktidarı geldi Din’ de elden gitmekten kurtuldu (!)


AKP İktidarına kadar laikler ve Siyonistler tarafından yürütüldüğü söylenen Din düşmanlığın ancak Müslüman bir iktidar tarafından önleneceğini dinledik hep.


Müslüman, anlı secdeye gelen bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan arzusu toplumun belirli bir kesimi tarafından ısrarla dile getirildi.


Toplumun bir kesimi,  Laikler, Atatürkçüler ve din referanslı siyaset yapmayanların Müslüman olmadığına inanıyordu.


Eğer Müslüman bir başbakanımız olmazsa İslam dini “ruhuna Fatiha okuyacak kadar” tehlikedeydi (!)


Çare: Müslüman bir Başbakan’ın gelmesi ve Dinin kurtulmasıydı.


AKP iktidarı ile Müslüman bir Başbakan geldi, daha sonra Müslüman bir Cumhurbaşkanı geldi, O Başbakan sonra Cumhurbaşkanı oldu, 12 yıldır Müslümanların yönettiği bir Ülke var çok şükür (!)


Cumhurbaşkanından, bakanlarına ve bürokratlarına kadar bütün yöneticilerin Müslüman olduğu bir Ülkede yaşıyoruz artık, me mutlu bize (!)


Ayrıca 90 bin cami, 100 bin Din görevlisi ve 6 milyar bütçeli Diyanet İşleri de Dini korumak için seferber olmuş.

 

Dindar nesil yetiştireceğiz diyen Dindar yöneticilerin 12 yılda nasıl bir din algısı yaratıldığını ve toplumdaki ahlaki çöküntüyü birkaç cümle ile özetleyelim.


- Zina suç olmaktan çıkartıldı, fuhuş patladı. Fuhuş bataklığına düşen kadınların sayısı üç katarak artarak 300 bin oldu.


-Türkiye genelinde 45 ilde bulunan genelevlerde 1500 vesikalı kadın fuhuş bataklığına mahkûm olarak yaşıyor.


- Evlenmeler yüzde 0,6 azalırken boşanmalar yüzde 1,6 arttı.


- Uyuşturucu kullanım yaşı 15’e kadar düştü.


-  Uyuşturucu illetinden kurtulmak için AMATEM’e başvuranların sayısı, 2004 yılından bu yana yüzde bin 781 arttı.


- Türkiye AKP İktidarında İslam coğrafyasında kişi başına en çok içki tüketilen 2. Ülke oldu.


AKP'li Binali Yıldırım, Mart 2014'te itiraf gibi bir açıklama yaparak: "Tekirdağ'da iki rakı fabrikası vardı, bizim dönemimizde 18 tane oldu " diyerek övünmüştü.


- Domuz kasaplık hayvan sınıfına alınarak market vitrinlerinde serbestçe satılmaya başlandı.



Toplumda ki “Günah” Sevap”  “Helal” “Haram” kavramlarını da kendilerine göre dizayn ettiler.


Osmanlı’nın Şeyhülislamlarına benzer fetva mercileri oluşturup, icraatlarını o merciden aldıkları fetvalara göre dinen meşrulaştırıyorlar.


Mesela: Yolsuzluğun hırsızlık olmadığı fetvası ile yolsuzluğun daha masum daha az günah olduğunu iddia ediyorlar.


Günah işlemenin Allah tarafından verilmiş bir özgürlük olduğunu ve bu özgürlüğe dokunmanın günah olduğunu savunuyorlar.


Torpil ile işe aldıkları yakınlarını bile Allah’ın ayetleri ile savunuyor, eleştirenleri ise “Siz Ayetlere karşı mı çıkıyorsunuz” diye suçlayacak kadar yüzsüzleşiyorlar.


Yılda 2 defa Hz. Muhammedîn doğumunu mevlitler ile kutlarlar ama Onun getirdiği güzel ahlaka amel etmezler.


Ne ilahi ne beşeri yasalar onlar için geçerli değil.


Kendi yasaları, kendi kuralları var, kendi hukukları var.


Allah’ın ve Peygamberinin getirdiği hukuk dışında bir hukuk geliştirdiler. Kendi hukukları ile insanlar üzerinde bir baskı oluşturuyorlar.

Mafyatik yapılanmaların adına vakıf, sivil toplum ve hayır cemiyetleri adı verirler.


Tam mafya usulü!


Mafyanın da yazılmamış kuralları vardır. Racon kesen babaları vardır.


Mafyanın tek hedefi paradır. Paraya ve güce ulaşmak için her şey mubahtır.


Din mafyasının da tek hedefi para ve güçtür, bir de itaat edecek müritler.


Her söze Allah ile başlarlar ki kontrol ettikleri kesimin inançlarını sömürsünler.



Oysa Allah ile ilişkileri sadece çıkar ilişkisidir.


En keskin bahaneleri de “Din elden gidiyor” palavrası.


Elden gidiyor dedikleri din bildiğimiz İslam dini değildir. Siyasallaşmış saltanat dinciliğidir.



Atatürk’ün kaldırdığı saltanat dinciliğine sahip olmak istiyorlar tekrar.


1940’lardan beri “Din elden gidiyor” korkusu pompalamaya devam ediyorlar.


Asıl amaç Cumhuriyet ve laik Atatürk Türkiye’sinin yerine İslam adı altında, Muaviye ve Yezit ’den miras kalan Emevi dinciliğini getirmek gayretidir.


Eğer gerçekten din elden gidiyorsa ve asıl amaç dini korumaksa, Allah’ın açıkça yasakladığı “Zina” ve “Domuz eti ” serbestliğini nasıl izah edeceksiniz?


Toplumun ahlak değerlerinin bozulmasını, içki, kumar ve fuhuşun artmasını nasıl izah edeceksiniz?


Sosyal adaletsizliği, Karun gibi zenginleşmeyi nasıl izah edeceksiniz?



Dantelli kefen giyerek dini koruyamazsınız.


Dini elden gidiyorsa ve onu korumak istiyorsanız:


Hz. Hüseyin gibi şehit olmayı, mazlumun yanında, zalimin karşısında durmayı örnek almalısınız.


“İktidar için her şey mubah” mantığı ile Dini koruyamazsınız.


Hz. Ali gibi 25 yıl sabretmeği, İktidar için güç ve hile yolunu seçmemeyi öğrenmelisiniz.


Muaviye zihniyeti Din mafyacılığıdır. Bu zihniyet dini korumaz ancak kullanır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.