2025'te Eski Kitaplar Neden Hala Çok Satanlar Listesinde?

Sare Albayrak

Sevgili okurlar, 2025'i uğurlarken kitap raflarında adeta bir paradoks yaşıyoruz:

Yeni çıkan romanlar, parlak kapaklarıyla bize göz kırparken, asıl yıldızlar ise tozlu sayfalardan fırlayan eski dostlar oluyor.

Yu Hua'nın 'Yaşamak' kitabı son yılların en çok satanlar listesinde yer alıyor. Ben de yıl bitmeden bu kitabı okuma listeme aldım ve muazzam bir hazla da bitirdim.

Yu Hua'nın 'Yedinci Gün' ve 'Kanını Satan Adam' kitaplarını da yine aynı hazla okuyup, çok beğenmiştim. Yani kendisi dilini sevdiğim bir yazar. 'Yaşamak' kitabını okurken bir an durdum ve kitabın hangi yıl yazıldığını merak ettim. Çünkü genelde bir kitabı okurken, çok beğensem de yazarını araştırmak ya da kitapla/yazarla ilgili daha fazla bilgiye erişmek gibi bir derdim olmuyordu.

'Yaşamak' kitabının 93 yılında yazıldığını görünce şaşırdım, zira ilk Türkçe çevirisi de 10 yıl önce yapılmış. Bu durum beni şu soruya yönlendirdi:

Yu Hua'nın 1993'te yazdığı 'Yaşamak', Jack London'ın 1909'daki 'Martin Edeni', Sabahattin Ali'nin 1943'te yayımlanan 'Kürk Mantolu Madonnası' ve Osamu Dazai'nin 1948'deki 'İnsanlığımı Yitirirkeni'.

Bu eserler bu kadar eski tarihlerde yazılmışken nasıl oluyor da Türkiye'de çok satanlar listelerini adeta işgal ediyor.

Bu klasikler sadece nostaljik olarak kalmadı, tam bir satış fırtınasıyla geri döndü ve listelerde hep yer almaya devam ediyor.

Peki neden? Biraz araştırdım, elbette bu yükseliş tesadüf değil; ekonomik fırtınalar, kültürel dalgalar ve dijital sihirbazlığın kesişiminde yatıyordu.

Konuyu biraz daha genişletecek olursam, her şeyden önce, cebimizdeki gerçeklik bu paradoksu açıklayan ilk unsurlardan birisi.

Türkiye'de son üç yılda enflasyonun gölgesinde kitap fiyatları uçuşa geçti.

Yeni çıkan yabancı çeviriler, telif ücretleri ve kağıt maliyetleri ile birlikte 300-500 TL bandına oturdu.

Oysa klasik eserler, özellikle de telifsiz olmaları sayesinde okuyucuya 50-100 TL'ye sunuluyor.

Okur da alım gücü erirken 'güvenilir' ve ucuz seçeneklere sarılıyor. İşte bence biraz da bu yüzden Kürk Mantolu Madonna gibi yerli klasikler veya Martin Eden gibi evrensel mücadele öyküleri, her yıl listelerde kalıcı bir yer ediniyor.

Ekonomik kriz, bizi yeniye değil, eskilerin sadeliğine itiyor, bir nevi kitap tasarrufu modu.

Ama iş sadece parayla bitmiyor; ruhumuzun arayışları devreye giriyor. Pandemi sonrası dönemde, varoluşsal boşluklar büyüdü. İnsanlar hayatın anlamını, yalnızlığı, direnci sorguluyor. İşte burada Marcus Aurelius'un stoacı felsefesi devreye giriyor: "Kendime Düşünceler", modern stres karşısında bir sığınak gibi. Ya da Osamu Dazai'nin İnsanlığımı Yitirirkeni, içe dönük hüzünleriyle Z kuşağını yakalıyor.

Uzak Doğu edebiyatının patlaması da tam buradan: Yu Hua'nın Yaşamak'ı, sade diliyle gündelik acıları anlatırken, Türk okurunda derin bir iz bırakıyor.

Çin, Japon ve Kore yazarları abartısız temalarıyla gençleri büyülüyor.

Şimdi, asıl katalizöre gelelim: Sosyal medya, özellikle TikTok'un #BookTok akımı.

Türkiye'de #KitapTok veya #BookTokTürkiye etiketleri, 2023'ten beri 1-1,4 milyar izlenmeye ulaşmış.

Fenomenler, duygusal videolarla zincirleme bir tavsiye akımı başlattı.

Bir kitap viral olunca –mesela Yaşamak– satışlar da patlıyor.

Eski eserler, bu dijital toz kaldırmayla yeni nesil tarafından adeta yeniden keşfediliyor, oysa zaten kitap yazılalı yıllar olmuş.

Yayınevleri de bu akımları akıllıca kullanıyor elbet, güzel kapaklar ve akıcı çevirilerle yeniden baskılar yapıyor; online platformlar da indirim kampanyalarıyla destekliyor.

Hatta bazı kitabevi raflarında "BookTok Önerileri" bölümleri bile var .

Genç okur kitlesinin büyümesi de cabası.

Z kuşağı, okumayı "havalı" bir aktiviteye dönüştürdü; derinlikli ama erişilebilir kitaplar arıyor. Klasikler, hem nostaljiyle eski okurları hem de yeni keşiflerle gençleri yakalıyor.

Dizi/film uyarlamaları veya kültürel çeşitlilik dalgası da yardımcı rolde oynuyor.

Kısaca, sevgili okurlar, bu yıllar "duygusal derinlik, ekonomik gerçeklik ve dijital paylaşım" üçgeninde geçti.

Benim favorim, Martin Eden'in bireysel mücadele ruhu, bugünlere de cuk oturuyor.

Sizin favori kitabınız hangisi? Belki bir sonraki köşede tartışırız.

Okumaya devam, şimdiden hepinize huzurlu, sağlıklı ve mutlu bir yıl diliyorum.

Her şey gönlünüzce olsun...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.