FETÖ ile mücadele buraya kadar mı?

Hakan SÖNMEZ

“15 Temmuz’a kadar AK Parti'ye oy verenlerden aldığınız güçle tüm Türkiye'ye hizmet etmenin çabası içindeydiniz, 15 Temmuzdan sonra ise hangi partiye oy vermiş olursa olsun artık Türk milletinin tamamına karşı kayıtsız şartsız sorumluluğunuz vardır. O gecede hep birlikte şu gerçekleri gördük; bu millet varsa biz varız, bu ülke varsa biz varız, bu devlet varsa biz varız, bu bayrak varsa biz varız, bu ezanlar, bu salalar varsa biz varız. İşte bunun için 15 Temmuz'da hepsine birden saldırdılar. Meclise saldırdılar, çünkü milletin temsil makamıydı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne saldırdılar, çünkü devletin temsil makamıydı. Polise saldırdılar, çünkü bayrağın muhafızıydı. Askerimize saldırdılar, Çünkü onlar vatanın koruyucusuydu. Karşılarına ‘Allahu Ekber’ diyerek çıkan insanlara saldırdılar, çünkü ezanın ve salanın çağrısıyla oraya gelmişlerdi. Tüm bunlara şahit olduktan sonra artık 15 Temmuz öncesi gibi davranamayız. En başta Cumhurbaşkanı olarak ben davranamam, iktidar partisi olarak, Türkiye’nin son 14 yılının sorumluluğunu üstlenmiş iktidar partisi olarak AK Parti böyle davranamaz.” 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 14 Ağustos’taki kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada AK Partililere böyle seslenmişti.


15 Temmuz sonrası meydanlar, çocuklarını FETÖ’nün okullarında okutmuş, beraber ihale almış, makam mevki sahibi mübareklerle, ekranlar da sümüklü ağlak imamın itirafçıları ve geçmişte “Hocaefendimize laf söyletmeyiz” diyen siyasetçilerle dolup taştı.


15 Temmuz gecesi Türk Devleti’ni ve Türk Milletini toplumun tüm kesimlerini hedef alan kanlı, vahşi, hain bir kalkışmanın üzerinden 2 ayı aşkın bir zaman geçti.


TSK’dan 8 binin üzerinde subay, Yargıdan 3 bine yakın hakim savcı, Üniversitelerde 2 bini aşkın öğretim görevlisi, kamudan 80 bini aşkın memur görevden alındı, atıldı. Büyük bir kısmı da tutuklandı.


FETÖ’nün bankasından bırakın kredi filan çekmeyi neredeyse önünden geçen hakkında işlem yapılıyor.


FETÖ’nün hizmetinde olan medya organlarının hepsi kapatıldı. Bunlara kazara abone olanlar bile uykusunda terliyor.


FETÖ’nün emrindeki STK’larda da büyük bir tasfiye var.


Ülke genelinde yaşanan FETÖ’cü avı toplumun tüm katmanlarına yayılmış. 100 binin üzerinde insan çalıştığı yerlerden atılmış, tutuklanmış veya sırasını bekliyor.


Yani piramidin aşağısı var.


Ancak yukarısını bilen yok!


Peki bu “yurtta sulh konseyi” denilen FETÖ’cü darbeciler kim?


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu darbecilerin tepe yapısını anlatan bir kitapçıktan bahsediyor.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bayram öncesi açıkça söyledi:


“Milletimiz Yurtta Sulh Konseyi'nin ileri gelenlerini, arka plandaki zirve yüzleri isim isim, unvan unvan bilmek ve öğrenmek istemektedir. Hükümetin oyalanması, zamana oynaması anlamsız ve beyhudedir.”


Kimseden çıt yok.


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtuluş, “Darbenin arkasında ABD yok” diyor.


AK Parti Rize Milletvekili Metin Külünk daha şimdiden darbecilerin arkasındakileri “tarihe” havale ediyor.


AK Parti ve Hükümetten gelen açıklamalarda ciddi bir tavsama gözden kaçmıyor.


FETÖ ile mücadelede toplumun tüm kesimlerine karşı yoğun bir baskı uygulanırken, AK Parti kendi içerisine dönük elle tutulur bir adım dahi atmadı.


Sürekli bir top çevirme durumu var.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, “At izi it izine karışmasın” derken, uyarıyı herhalde CHP ve MHP’ye yönelik yapmıyordu.


“Türk Milleti’nin tamamına karşı da kayıtsız şartsız bir sorumluluğumuz var” derken de CHP ve MHP’yi kastetmiyordu.


FETÖ’nün para, itibar, makam, mevki mamalarından beslenenlerin önemli bir kısmı bugün pişkin pişkin geziyor.


Elini kolunu sallaya sallaya hem de.


Millet bu ejderhanın kafasını istiyor.


Birileri de ejderhanın dökülen pullarını, yediği kurbanları ile birlikte bize “ejderha budur” diye yutturmaya çalışıyor.


15 Temmuz gecesi meydanları dolduran, canını hiçe sayan milyonlarca vatan evladı tek bir dükkanı yağmalamadı, tek bir aracı yakmadı, tek bir ATM’yi soymadı. Bunlar akıllarının ucundan bile geçmedi.


Gücümüzün ve büyüklüğümüzün temeli işte buradadır.


Halbuki düşmanlarımızın acımasızlığını görmek için şöylece bir etrafımıza bakmamız yeterli olacaktır.


Milletçe çok büyük bir imtihandan geçiyoruz…


Ancak ortam çok sessiz…


Milletin oyuyla iktidara gelmiş güç sahipleri, gerçekleri yutmaya çalışan bu sessizliği bozmakla yükümlü.


Korkuyu değil, “hak” ve “hakikati” adaletle hakim kılmalı.


Çünkü; birlik ve beraberliğe her zamankinden fazla ihtiyacımız var…


Ve yaptıklarınız sürdürülebilir değil…


Milletimizin yüzüne kapatılmaya çalışılan perdeleri açın…


Açık toplum, şeffaf yönetim ve demokrasi düşmanlarımızın en korkulu rüyası olacaktır.


Yeter ki, siz korkmayın…


Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!




Hakan Sönmez                  siyasetcafe.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.