HANGİ MHP?

Hakan SÖNMEZ

1 Kasım 2016 Erken Genel Seçimi’nden yenilgiyle çıkmış olan MHP, bugün ülkenin gündeminde.

 

Gazeteler, televizyonlar, sosyal medya MHP haberleriyle dolu.

 

MHP belki de hiç bu kadar ilgi odağı olmamıştı.


Peki bunun sebebi ne?

 

Parti olarak seçimlerden ağır bir yenilgiyle çıkıyorsun, ancak; bu ağır yenilgiye rağmen Türkiye’nin en önemli konularından biri haline geliyorsun.

 

Bunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçim süresi ve sonrasında geliştirdiği tavır ve politikalar kadar, bu politikalara karşı çıkan MHP’li muhaliflerin de büyük katkısı var.

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 19 yıllık Genel Başkanlık süresince neredeyse hep tek belirleyici oldu.

 

Ekranlardan mümkün olduğu kadar uzak durdu, Parti’nin politikalarını genellikle salıdan salıya TBMM’deki grup toplantılarından duyurdu.

 

Parti içerisinde farklı değerlendirmelerde bulunanlara pek bir hayat hakkı vermedi. En ufak bir muhalefet oluşumunun hemen başı ezildi. Kimi hain, kimi ajan, kimi gafil oldu.

 

DYP’den ANAP’tan pek çok siyasetçiye, bürokrata, asker kökenliye kapılarını açan bir MHP gördük.

 

İsim isim saymak gerekir mi bilmiyorum. Bunların pek çoğu bugün MHP’de siyaset yapmıyor. Unutulup gidenler de çok.

 

Kendisi ile devam etme kararını gösterenlere “yol arkadaşlarım” diyen Devlet Bahçeli, yoluna çıkan herkesi partiden tasfiye etti, etkisizleştirdi.

 

Siyasetin doğasında bu var denilebilir. Kimse kendi sahasında rakip görmek istemez tabi.

 

Tek kişiye bağımlı gelişen siyaset, yönetim yaklaşımları, ancak başarı sağlandığında karşılığını bulabiliyor.

 

1 Kasım 2016 Seçimlerinin getirdiği ağır tablo, MHP içerisinde ister istemez Devlet Bahçeli’nin liderliğini de sorguladı.

 

Bugün; Devlet Bahçeli’nin Genel Başkanlığı’nı, Liderliğini sorgulayanlar, farklı Genel Başkan adaylarını destekleseler de hep aynı profili çiziyor.

 

Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ, Koray Aydın, Süleyman Servet Sazak muhalif olarak ortaya çıkan Genel Başkan Adayları. Ve hepsinin karşısında sadece Devlet Bahçeli var.

 

Muhalif adayların hepsi ülkeyi karış karış geziyor, fikir ve hedeflerini anlatıyor. Delegeyi, MHP tabanını etkilemeye çalışıyor.

 

Genel Başkan adayları, Devlet Bahçeli’nin tek sorumlu olarak izlediği politikaların hesabının sorulmasını istedikleri gibi, MHP’yi, Türkiye’nin başat partisi yapacaklarını iddia ediyor.

 

Muhalif adaylar, MHP tabanından, teşkilatlarından büyük ilgi gördüğü gibi, seçmen nezdinde de karşılığını buluyor.

 

Genel Başkan adayları eleştiri ve hedeflerini anlatırlarken, edep ve ölçülere büyük bir titizlik gösteriyor. Hepsi, birlikten, beraberlikten, değişimden, gelişmekten, büyümekten, söz sahibi olmaktan, muktedir olmaktan bahsediyor.

 

Genel Başkan Adayları ekranlara çıktıklarında, birikimleri, hedefleri ve yapacaklarıyla gerçekten büyük ilgi görüyor ve göz dolduruyor.

 

Genel Merkez’in muhalefet hareketine karşı tavrı ise oldukça haşin. MHP adına kimi baltalarıyla çıkıyor, kimi ajanlıktan, hainlikten dem vuruyor.

 

Ancak; Genel Merkez yöneticileri ekranlara çıkmak haricinde Parti Binası’ndan dışarı adımlarını atmıyor. MHP tabanıyla irtibatları neredeyse sıfır. Sadece muhalefet adaylarını değil, kendisine oy verenleri de sürekli bir aşağılama, kibirlenme tavrı içesinde ve kimse burnundan kıl aldırmıyor.


Bunu niye yaparlar anlamış değilim! Kendini halktan koparmış siyasetçilerin geleceği, ancak; Lider olarak gördükleri kişinin inisiyatifinde oluşur.

 

Oysa ki, MHP’nin kurumsal yapısı içerisinde ülkücü kadrolar iktidar istiyor.

 

Ülkücü kadrolar, kendilerine yeni lider aramıyor. Muhalefete verdikleri desteğin anlamı bu.

 

Ülkücü kadrolar, MHP’nin ülke genelindeki gerçek mücadele gücüdür. Toplumun kılcal damarlarına kadar girmiş bu kadrolar, mevcut Genel Başkan ve Genel Merkez yöneticileri ile MHP’nin bir geleceğinin olmadığını görüyor. MHP’nin mevcut yönetim ile ilk seçimde barajı aşsın veya aşmasın muktedir olma yetisini kaybettiğini de görüyor.

 

Ülkücü kadrolar, kendisini yeni hedeflere götürecek, iktidar ve hatta daha da önemlisi muktedir yapacak yeni yönetimini ve yeni Genel Başkanı’nı arıyor.

 

İşte bu yüzden, ister 19 Haziran’da Olağanüstü Kurultay olsun, ister 10 Temmuz’da Seçimli Olağanüstü Kongre olsun sonuç değişmeyecek.

 

Genel Merkez’in hırçınlığı bu gerçeklikten dolayı.


Bugün iki MHP var herkesin önünde.

 

Biri siyasi olarak mevta olan MHP.

 

Biri de iktidar ve muktedir olmaya yürüyen MHP.

 

Siz olsanız hangisini tercih edersiniz?



 

Hakan Sönmez   siyasetcafe.com

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.