İmam-Kaymakam-Devlet

Volkan AYDEMİR

Takip ettiğiniz üzere ülke gündemimiz fırından çıkmış sıcak ekmek gibi sıcaklığını ve tazeliğini hep koruyor. Yılda bir olmasa bile en az iki yılda bir seçim veya referandum havasına girildiğinden midir nedir, ülkem insanı kahve içtiği komşusuyla bile siyasi ayrılığa düştü. Bu ayrılıklar kimi zaman uzun süren dargınlıklara veya küslüklere sebep olabiliyor. Umarım politik holiganlar yaptıklarının hata olduğunu bir gün öğrenirler. 

Sağlık problemlerimi bahane ederek ara vermiş olduğum yazılarıma geri dönebildim nihayet. Uluslar arası politik haberlerde bir değişiklik yok, daha önce de yazdığım gibi yeni ticaret yolu açma savaşı bloklar arasında derin ayrılıklara ve bloklara üye olan ülkelerin, günümüzde kendisini iyiden iyiye hissettiren soğuk savaşa yaklaşımında farklılıklara neden oldu.

Şimdi Türkiye bu mücadelenin neresinde? Diye soracaksınız. Ülkemiz uluslararası politika konusunda, nevi şahsına münhasır bir politika takip ediyor. NATO’ya üyeyiz ama, Nato ülkelerinin bundan pek haberi yok galiba bizleri düşman gibi görmekteler. Patron Amerika’nın baş stratejisti Vietnam, Ortadoğu ve yeşil kuşak projesinin mimarı  Kissinger 101 yaşına merdiven dayamışken tek yönlü bilet ile dünyadan ayrılmışken, ABD’nin diğer bir yaşlısı başkan Biden’in  patlamış idrar torbasıyla görüntü verip havayla tokalaşması dünya ülkelerini başka bir endişeye sevk etti.

Diğer dünya ülkelerinde de liderlik durumu farklı değil koltuğa oturan idrar torbasına başlamadan ayrılmıyor, 3. Dünya ülkelerinde bu durum uzun yıllar devam ediyor. Yanlış anlaşılmasın bizim ülkemizde lider sıkıntısı olmadığı gibi ikinci ve üçüncü adam sıkıntısıda yaşanmıyor. Dinamik bir devlet yönetim sistemimiz olduğu için işler tıkır tıkır yürüyor.

Ülkemiz içinde yerel seçim adaylarının parti genel başkanları tarafından belirlenmesi süreci yavaş yavaş tamamlanıyor. Seçim havasına girmişken yazımızın başında belirttiğimiz, bireysel görüş farklılıkları kitlesel eylemlere dönüştürmek isteyen yabancı istihbarat unsurları son zamanlarda medyaya yansıyan Türkiye Cumhuriyeti devleti karşıtı slogan atılmasında gizli sol almaktadırlar. Zamanında devlete karşı isyan bayrağı açmış Hınıslı bir haini anma ile başlayan bu provakasyon ve kışkırtma furyası, seçim yaklaştıkça daha somut eylemler olarak karşımıza çıkacaktır.

Diyarbakır Kulp ilçe kaymakamının idaresi altındaki bir imamı uyarmasıyla başlayan tartışma ve Kaymakam beyi karalama ve iftira kampanyası bunun en son örneklerinden birisidir. Bir önceki yazımda yine Diyarbakır vali yardımcısının Sait isimli bir devlet düşmanının adına açılacak bulvar ile ilgili güzelleme yapmasına değinerek, bir kamu görevlisinin bu denli cüretkar olmaması gerektiğini ve bunun Cumhuriyet Devleti karşıtlarını şımartacağını ima etmiştim ki sayın vali yardımcısının görev yaptığı Diyarbakır’da dolaylı ve kesin bağlantılı olarak bir olay gerçekleşti.

Asıl vahim durum bölgede görevli yaklaşık 20-25 imamın, kendilerini “kürt imamlar” diye adlandırarak, vukuu bulan olayda kabahati sabit olan meslektaşlarına desteğe gitmeleriydi. Genele yaymadan grubun içinde bulunan görevli imamlara şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum:

 –Suriyelileri bize ümmet diye pazarlamanıza karşı geldiğimizde, bizlere ırkçı-faşist sizler şimdi bu faşizmin neresindesiniz?

 –Az biraz hukuk ve tıp bilgisi olan bilir ki meslektaşınızın almış olduğu rapor; baş ağrısı, mide bulantısı, keyifsizlik gibi soyut bulgulara dayanıyor. Sadece başparmakta belli belirsiz bir çizik var darp izi bulgusu değildir bile.

–İslam hukuku yalanı ve sahtekarlığı yasaklamışken, gözünüzle şahit olmadığınız bir olayda taraf olduktan sonra ahirette hangi yüzle hesap vereceksiniz.

 –Maaş aldığınız devletin kanunlarına ve kurallarına karşı gelmekte günah değil midir?

Sonrasında, memurun hakkını koruyamamaktan bihaber, bir memur sendikasının genel başkanı ve yönetimindeki birkaç kişi, bulundukları konuma yakışmayacak şekilde sağduyu ve mantıktan uzak. Üyeleri olan bu imamı öylesine sahiplendiler ki, hemen darağacını kurup genç idealist kaymakamı orada asacak zihniyetteydiler belki, tarihin tozlu sayfalarını karıştıranlar çok iyi bilirler; Türk milleti olarak bizler bu imtihana, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal beyi şehit verdiğimiz 10 Nisan 1919’da girip sınıfta kalmıştık. Karşımızdaki Türk düşmanı Nemrud Mustafa paşa bile olsa farketmez.

Bu sefer değil sınıfta kalmak, görevini hukuk ve yasalar çerçevesinde yapan bu genç idealist Kaymakam kardeşimizin bıyığının teline zarar gelmemesi konusunda vatanperver bütün yurttaşlar dikkatliydi. Bir kaymakamın nasıl yetiştirildiğini bilmeyenler için belirteyim.

Mülki İdari Amir olmak, imam olmaktan çok daha zor ve meşakatli. Bizim ülkede bir kesim var, bulundukları konumun manevi eğitim giderini; fen bilimleri, harbiye, hukuk, tıp, siyasal bilimler, sağlık bilimleri veya öğretim-eğitim branşlarıyla kıyaslayıp, eşit görme gibi yanlış bir tutum içine giriyor.

Emek harcanarak kazanılmış bütün meslek erbablarına ve görevini layıkıyla yerine getirmeğe çalışan vatanperver görevlilere, büyük zaferler kazanarak Anadolu'yu bize yurt yapan komutanlara ve dahi Başkomutanlara, vatan toprağını kanlarıyla sulayan şehitlerimize ve dahi gazilerimize, anasız babasız yavrusuz kalan şehit yakınlarımıza sonsuz saygıyla. 

KALIN SAĞLICAKLA!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.