Libya'ya asker gönderilmesi

İsmail Hakkı PEKİN

Türkiye 2020 yılına Libya’ya asker gönderme tartışmaları içinde girdi ve gündemimiz her zamanki gibi sıcak, tansiyonu yüksek.

Peki Türkiye, Libya’nın meşru hükümeti olan Ulusal Mutabakat Hükümetine yardım için asker göndermeli mi?

Benim değerlendirmeme göre göndermeli.

Söz konusu hükümetle yapılan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması mutabakatı bu hükümetin varlığını devam ettirmesine bağlı.

Diğer taraftan Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerimizin gaspedilmesini önleyen bu mutabakatı Türkiye için yaşamsal önemde olarak belirliyorsunuz.

Yani mavi vatan ve ana vatanın bekası ile ilgili bir durum var ortada.

Yoksa Antalya Körfezine ve karasularına hapsolacaksınız.

TSK’nin, Kara, Deniz ve Hava kuvvetlerimizin görevi sadece hudutlarımızı ve kara sularımız ve hava sahamızı korumaktan ibaret değil.

Türkiye’yi ilerden savunmak ve milli menfaatlerimizi korumak gibi çok önemli bir görevi olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Tabii asker, silah ,teçhizat, malzeme, mühimmat vb. göndermemizin yanında bölgedeki ülkeler küresel güçlerle çok katmanlı bir diplomasi trafiği de yönetilmesi önem arz etmektedir.

Peki tartışılan tezkerede her şey uygun mu?

Değiştirilmesi gereken veya daha net ifade edilmesi gereken hususlar yok mu?

Tabii ki var.

Bunlardan birincisi siyasi hedefin net olarak belirlemesidir.

Siyasi hedef çok muğlak ve her yere çekilebilecek bir yazım tarzıyla
belirlenmiş.

Halbuki harekatın siyasi hedefi net olarak belirlenmeli ki
bu alan komutan bu hedefe ulaşmak için askeri hedefini ve bunun için
kuvvet ihtiyacını başlangıçtan itibaren belirlemelidir.

Eğer bir takım kısıtlamalar konarak komutanın ihtiyaç duyduğu faaliyetleri
engellenirse bu bizi başarısızlığa götürür.

Vietnam’da ABD’nin başına gelen tam da budur. Siyasi hedef olarak komünizmin önlenmesi verilmiş ve bazı kısıtlamalar getirilmiş, ABD’li Komutan çok muğlak olan bu hedefi sağlayacak bir askeri hedef belirleyememiştir.

Daha sonra değişen durumlara göre siyasi ve askeri hedefler değişmiş, buna
uygun kuvvet takviyesi yapılmış ancak başlangıçta bütün harekat
bütün olarak planlanmadığı ve buna uygun yığınak tam yapılmadığı
için başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Sonuçta ABD, Vietnam’da yenilmeyelim, buradan rezil olmadan kurtulalım gibi garip bir siyasi hedef benimsemek zorunda kalmıştır.

Özet olarak siyasi hedefin açık olarak belirlenmesi, bunu temin edecek askeri hedefin ve kuvvet yapısının tespiti ve başlangıçtan itibaren yığınağın belirlenen hedefi kapsayacak şekilde yapılması gerekmektedir.

İkinci önemli husus, gönderilecek kuvvetin hududu, şumulü, miktarı ve zamanı Sayın Cumhurbaşkanına bırakılmaktadır.

Yani TBMM devre dışı kalmaktadır.

Evet harekatın hızlı gelişmesi, ivedi karar almayı gerektiren konuların ortaya çıkması ve emir komuta sistemi bunu gerekli kılsa da en azından TBMM'nin bilgilendirilmesi ile ilgili bir mekanizma tesis edilmelidir.

Üçüncü olarak harekat ve müdahale durumunda kuvvetin kullanım usül ve yönteminin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi konusu bir defa daha değerlendirilmelidir.

Bu yetkinin kapsamı ne olacaktır.

Aksi takdirde harekata yönelik bazı kısıtlamalar getirilerek Komutanın insiyatifi engellenebilir bu da hareketsizliğe ve tepkisizliğe yol açabilir.

Bütün bu hususlar tartışılmalı ve göndereceğimiz gücün Hafter
güçlerine karşı Ulusal Mutabakat Hükümetinin yanında savaşması en
son çare olarak düşünülmelidir.

Tabii Türkiye’nin göndereceği asker ve askeri yardım belirlenen siyasi hedefi sağlayacak askeri hedefi ele geçirilmesi için yeterli olmalıdır.

Siyasi hedefin şumulü de ekonomik ve askeri olarak desteklenebilir olmalıdır.

Bu konuyu sağlamak için bir takım ittifaklar tesis etme ve destek arayışına gidilmelidir.

Mutlaka diplomatik çabalara önem verilmelidir.

Bu arada AB ülkeleri, ABD ,Rusya ve bölge ülkelerin arasındaki çıkar çatışmalarından istifade edilerek değişik işbirlikleri geliştirilmelidir.

Türkiye mavi vatana sahip çıkmak için Ulusal Mutabakat hükümeti
desteklemeli ve bunun için de Libya’ya asker göndermelidir.

Ancak Libya’da tek başına kalmamalı Suriye’dekine benzr ittifak(Başta Rusya
olmak üzere) arayışlarına girmelidir.

Ana vatanı, Mavi vatanı ve Milletin refahını artırmanın bir bedeli
vardır.

Türkiye geleceği için bu bedeli ödemek durumundadır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.