Psikolojik savaş ve Türkiye

Burak İĞLİKÇİ

Coğrafi açıdan ülkemiz, bir yandan stratejik fırsatlara açık ve bir o kadar da risklerle karşı,karşıyayız.

Küreselleşen dünya'da ülke olarak kendi menfaat çıkarlarımızı korumak
zorundayız.

Askeri, ekonomi, coğrafi, istihbari yeni dünya düzeninde bizde varız, hem Devlet olarak hem Türk milleti olarak. Yaşadığımız 21'nci yüzyıl Enformatik çağdır. Bilgi ve teknoloji çağının yoğun yaşandığı bir yüzyıldır.

Peki bu yüzyılın düşmanları, aktörleri değişmedi sadece değişen çağa uygun
savaşlar oldu.

Nedir bu savaşlar?

Psikolojik savaşlar, propaganda,enformayon savaşı etki ve nüfuz ajanlığı, algı yönetimi, siber saldırılar, biyolojik savaşlar, doğal afet harp savaşları, örtülü operasyonlar.

Evet bu saydığım savaş türleri pek bilinmez ama perde arkadasında yarı açık,yarı örtülü bu savaşı devletler sürdürürler.

Bizde ülke olarak bu savaşın içindeyiz ve üzerimize her alandan saldırıyorlar.
Operasyon çekiyorlar. Ajanlar artık saha da değil masa başında, sosyal medya sayfalarında algı operasyonları ile zihinleri işgal etme savaşı vermektedirler.

Görüyoruz son 3 yıldır ülkemiz üzerine muazzam şekilde psikolojik savaş yürütüyorlar. Suriye'de yaşanan savaş üzerinden.

Şehitlerimiz üzerinden,siyasetçilerimiz üzerinden toplumun her kesimine psikolojik operasyonlar çekiyor gizli servis ajanları.

Enformatik çağ da yapmamız gereken tek şey. İtibar etmeyeceğiz böyle haberlere ya da paylaşılan emare video, resim gibi.

Sosyal iletişim alanlarındaki yapılan algı savaşlarına toplum olarak çok çabuk kanıyoruz ve toplumu endişe,kaygı,korkuya sürükleyecek ümitsizlik, güvensizlik, belirsizlik, moralsizlik, inançsızlık, kontrolsüz
yanlış yere yönlendirilen öfke, nefret, ötekileştirme, düşmanlaştırma, şeytanlaştırma gibi bu tip haberler
böyle amaçlar ile kurgulanır.

Bu tür paylaşımlara resmi açıklama gelmeden inanmayın,paylaşmayın
istedikleri de bu toplumu çaresizliğine sürüklemek algısal olarak zihinlerde savaşı kazanmak.

Psikolojik harbin belli bir cephesi yoktur. Bu savaş barışta da devam eder ve bu yüzden her yer bir cephedir.

Sokaklar, kahvehaneler, sinemalar, hatta evlerin içi bile birer cephedir. Yani düşman her yerde ve her zaman mevcuttur. Psikolojik harbin belli bir zamanı yoktur. Psikolojik harp barışta, savaşta, savaştan sonra her zaman ve her yerde devam eder.

Psikolojik harp gözle görülmeyen, elle tutulmayan malzeme ile yapılır. Bu malzeme sözler ve fikirlerdir. Yani psikolojik harbin silahı geliyorum demez.

O ancak uyanık olanlar tarafından anlaşılabilir ve hissedilebilir. Psikolojik harpte askerler üniforma giymezler, onlar bir toplumun içinde, hatta en yakınında bile olabilirler.

Dost sözlü, güler yüzlü davranışlarla insanları kendi ulusuna ve vatanına bilmeden kötülük yapmaya sevk edebilirler.

Ayrıca psikolojik harbin verdiği zayiat, yaptığı zararlar gözle görülemez, hemen fark edilemez. Bu yüzden gerekli önlemlerin alınma zamanı geçebilir.

Millet olarak yediden, yetmişe uyanık olmak zorundayız..

İkinci yazımızda, Corona virüsü, darbe ve deprem söylemlerini ele alacağım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.