RİYA (İKİYÜZLÜLÜK)

Tevfik Fikret TAŞKIN

RİYA (İKİYÜZLÜLÜK)

Türk toplumunun son yüzyıllarda başına gelmeyen kalmamış. Koskoca imparatorluk yıkılmış, yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş.

Cumhuriyetimiz kurulmuş ama eski manevî hastalıklarından kurtulamadığı için yaşadığı ekonomik ve siyasî sıkıntılardan bir türlü kurtulamamış. Sürekli olarak kösteklenip duruyor.

Ya içeriden ya da dışarıdan sürekli olarak bir kargaşa yaşıyor. Ekonomiyi düzeltir gibi olunca siyasî sıkıntılar yaşamaya başlıyor. İç huzuru bir şekilde sağlamış gibi gözükürken bu sefer de birdenbire sonu gelmez gibi gözüken ekonomik krizler başlıyor.

Kısacası kısır bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Zaman geçtikçe de yaşanan sıkıntılar kronik hale geliyor, tedavisi imkânsızlaşıyor.

Bu sıkıntılardan niçin kurtulamıyoruz?

Kurtulamıyoruz. Çünkü, uzun yıllardır insanımızı kendi kültürümüze, ihtiyacımıza ve inancımıza göre yetiştirmiyoruz.

Osmanlının askerî ve ekonomik bakımdan Avrupalının gerisinde kalması üzerine aklı evvel devlet adamları düşmanlarını yenebilmek için onların teknolojilerini alıp Avrupalılar karşısında yenilgiden kurtulmak istemişler.

İyi, güzel düşünmüşler de uygulama çok farklı olmuş. Tahsil için Avrupa’ya gönderdikleri öğrenciler oranın sadece kültürünü almışlar, tahsilini almamışlar.

İstanbul’a döndükleri zaman ilim, irfanı getirecekleri yere Avrupa kültürünü, Fransız hayranlığını getirmişler.

Yapılmak istenen yenilikler sözde kaldığı gibi kendi millî ve dinî değerlerimizi aşağılamaya başlamışlar. Sonra da bunu günümüze kadar süren bir yabancı hayranlığına dönüştürmüşüz.

Hani, teknolojiyi alacak, gelişimi sağlayacaktır, ne oldu?

Teknolojiyi alacağımıza gidip kültürlerini almışız. Kendi elimizle müstemleke(sömürge) olmuşuz. Özellikle büyük şehirlerimize bir baktığımızda her bir semtinin küçük bir Paris, New York, Berlin veya Londra olduğunu görüyoruz.

İnsanların kılık kıyafeti, yaşayış şekilleri değişmiş; mekân isimleri, tabelalar bile İngilizce, Fransızca, İtalyanca yazılmış, Türkçe kelimeler hemen hemen yok olmuş gibi.

Sonuçta, kendi inancımızı, yaşayışımızı inkar edip ne olduğu belli olmayan bir kültür oluşturmuşuz. Dünyaya şirin gözükmek, onların beğenilerini kazanmak için bizim olan her şeyi reddetmişiz ama hiç kimseye yaranamamışız.

Ne Avrupalı ne de Asyalı olmayı becerememişiz.

Allah’a itaat eder gibi görünürken kulların beğenisi için çabalayan ve bu durumu da doğal kabul eder bir toplum haline gelmişiz.

İşte tam bir riya içine dalmışız, bocalayıp duruyoruz.

Ne gerçek bir mümin ne de kâfir olmayı beceremiyor, Allah affetsin tam bir münafık gibi yaşıyoruz.

Biz en iyisi, aklımızı başımıza alıp riyadan uzaklaşalım, gerçek bir Müslüman gibi sadece Allah’ın rızası için yaşayalım.

Millî ve dinî değerlerimize sahip çıkıp evlatlarımıza örnek bir hayat yaşayalım…

Bakarsınız kendimizi kurtarmayı başarırsak vatanımızı da kurtarır, gelişmiş ülkeler arasına gireriz.

Ne dersiniz?


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.