Siyasi şantajın temsilcileri "büyük ittifak" peşinde...

Celal Eren ÇELİK

Uzun süre “Ha kuruldu,ha kurulacak” derken Türk siyasi hayatına giren Ali Babacan’ın DEVA PARTİSİ ve Ahmet Davutoğlu’nun GELECEK PARTİSİ kurulduğunda en çok karşılaştıkları cümle doğal olarak “AKP’ye muhalif partiler olarak AKP içerisinden doğdunuz.Yıllarca AKP iktidarlarında Ekonomi,Dışişleri Bakanlığı,Başbakanlık yaparken yaşananları gördüğünüzde neredeydiniz?” oldu…

İlginçtir gerek Ali Babacan,gerek Ahmet Davutoğlu bu minvaldeki sorular hep “O dönem parti zarar görmesin diye konuşmadık,parti içerisinde uyarılarımızı yaptık” şeklinde cevap verdiler…

Ama Babacan ve Davutoğlu’nun işte tam da bu cevaplarının Türkçe meali “AKP’nin menfaatleri, vatandaşın da,ülkenin de menfaatlerinden önce gelir” demek…Yok eğer öyle değilse 2 şık daha kalıyor geriye. Birincisi Babacan ve Davutoğlu’nun AKP’yi bugün eleştirdikleri konularda o dönem tabiri yerindeyse “Suç ortaklığı” yapmış olmaları (teşbihte hata olmaz),ikincisi ise Erdoğan’dan korktukları için seslerini çıkartamamış olmaları…

***

Bu tabloya baktığımızda ortaya çıkan 3 seçeneğin her biri birbirinden kötü bir durumu işaret ediyor.

Eğer AKP’nin çıkarlarını ülkenin ve vatandaşlarının çıkarlarının üzerinde tuttukları için o dönem seslerini çıkartmamışlarsa yeni kurdukları partilerinin çıkarlarını da ülkenin çıkarlarının üzerinde tutmayacaklarının garantisini nasıl verecekler?

Yok eğer yapılan yanlışların ortakları oldukları için konuşmamışlarsa bugün hangi yüzle o yanlışların ortağı olarak,memlketin bu hale gelmesine katkı koydukları halde vatandaştan oy isteyip “Bize güvenin” diyecekler…

Eğer Erdoğan’dan korktukları için konuşmamışlarsa o dönem AKP içerisinde oldukları için fiili bir “Dokunulmazlık” alanı içerisinde olmalarına rağmen “Konuşamayan” bu siyasetçiler,bugün Erdoğan’a cepheden muhalefet yaptıkları yeni partilerinde en kritik anlarda Erdoğan’dan korkmayacaklar mı,milletin çıkarları adına yine Erdoğan’dan korkup Erdoğan’ın siyasal çıkarlarına uygun siyasal hamleler yapmayacaklarını nereden bileceğiz…

***

GELECEK VE DEVA PARTİLERİ’nin öncelikli sorunu karşılarında dağ gibi duran bu “Samimiyet testini” geçip,bu sınavı verebilmektir…

Ama görüyoruz ki gerek Davutoğlu,gerekse Babacan iş bu noktaya geldiğinde hep “Kaçak güreşiyor”…

Davutoğlu “O dönende yaşananları anlatırsam birilerinin sokağa çıkacak yüzü kalmaz” diyor 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım Seçimleri arasındaki döneme ilişkin,Babacan ise “Irak’a ilk bomba düştüğünde 8,5 milyar Dolar kasaya girecek” açıklaması için “İşin aslına girersem devlet terbiyesine yakışmaz” diyerek hep “Bak bizi konuşturmayın” şeklinde AKP’ye mesaj veriyor…

Miletin önüne, millete umut olmak için çıkanlar öncelikle samimi olmak durumundadırlar.Babacan da Davutoğlu da bildikleri pek çok şeyi konuşmayıp sadece “Birazını gösterip” susarak kendilerine alan açmaya ve AKP’nin olası gazabının üzerlerine gelmesini engellemeye çalışıyorlar.

Ama bu yaptıklarının adına kendileri “Strateji” dese de çıkıp olanları açık ve net biçimde anlatmadıkça,millete AKP döneminde yaşananların neler olduğunu,AKP;’nin bu millet ile ilgiliş hangi yanlış kararları verdiğini açık ve en samimi biçimde dile getirmedikçe bu yaptıklarının adı “SİYASİ ŞANTAJDAN” başka bir şey değildir.

***

Kendi siyasi gelşeceklerini yeniden kurgularken bile Erdoğan korkusu ile hareket ederek Erdoğan’ın üzerlerine gelmesini engellemek adına bu “Siyasi şantajlardan” medet umanların Türk milletine verecekleri hiçbir şey olamaz…

Davutoğlu ve Babacan’ın siyaset sahnesine yeni partiler ile girerken güvendikleri 2 temel argüman var:Bunlardan ilki enkaza dönmüş ekonomi ve ikincisi Türkiye’deki siyaset sisteminin geldiği noktada,kutuplaştırıcı siyaset nedeni ile toplumun bir kesiminde oluşan “Erdoğan nefreti”

Yani diyorlar ki kabaca “Ekonomi AKP eli ile bu denli enkaza dönmüşken,Erdoğan’dan nefret eden kitleler “Aman Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin” diyecek noktaya gelmişken,biz tam da bu psikoloji üzerinden yürürüz Erdoğan’dan aslında bir farkımız olmasa da bu gerçek halk tarafından Erdoğan’dan kurtulma refleksi ile umursanmaz,biz de siyasi rantı toplarız”

Yani aslında olacak olan şu:AKP eli ile yapılan tüm işlerin ortağı olan bu 2 parti vatandaşın “Çaresizliğinden" istifade ederek kendilerine alan açacaklar,AKP’nin renk değiştirmiş hali olarak iktidar olacaklar kendi planlarınca…

Tabii özellikle Babacan’a arka planda Abdullah Gül tarafından mimarlığı yapılan İngiltere desteği ve küresel finans oligarşisinin mali yardım sözleri de işin uluslar arası olacak.

***

Tabii Abdullah Gül bu ilişkileri babasının hayrına,Hilal-i Ahmer için kurmuyor,işte “Birileri” de ısrarla “Parlamenter sisteme dönülmeli” diyen Abdullah Gül’ü muhalefetin “Çatı adayı” olarak göstermek için şimdiden el altından temaslar kuruyor,tabanı yumuşatmaya çalışıyor.

O “Birileri” işin medya ayağını oluştururken, bir yandan da SP,DP ve İYİ PARTİ’yi bu fikre alıştırma derdinde…

Adı Kemal Kılıçdaroğlu olan o “Birileri” zannediyorlar ki Ekmeleddin İhsanoğlu’na “Tıpış tıpış oy vereceksiniz” dediğinde oy veren tabanı bu kez Erdoğan’dan kurtulmak için Abdullah Gül’e haydi haydi oy verir…

Ama yanlış hesap Bağdat’tan döner bu dediğimizi de yazın bir kenara…

Bu yanlış hesapta ısrar ederse bu işten “Çırak çıkarak” büyük zarar edecek olan Kılıçdaroğlu da bunu yaşayarak öğrenecek…

Vesselam…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.