“Sübyancı öldü problem çözüldü”

Özgür UYANIK

Birkaç hafta önce Şili başkenti Santiago’nun dış mahallelerindeki bir köprü üzerine asılan pankartta böyle yazıyordu. Eylemi yapanlar temsili olarak dört cansız mankeni de köprüden “sallandırmayı” ihmal etmemişlerdi.

Yapılan bir araştırmaya göre Şili halkının %65’i çocuk istismarcıları için idam cezasının geri getirilmesini destekliyor. Türkiye’de ise 15 Temmuz darbesinden bu yana idam meselesi sıklıkla dile getiriliyor. Ülkemizde bu konuda yapılacak bir ankete daha büyük bir oranda destek verileceğine kuşku yok.

Peki, yasalarımızda idam mevcutken, hatta sapır sapır idamların gerçekleştiği 12 Eylül gibi dönemlerde neden hiçbir çocuk istismarcısı infaz edilmedi?

Kellelerin havada uçuştuğu, şeriatla yönetilen ülkelerde, bir çocuk istismarcısının idam edildiğini hiç duydunuz mu?

Osmanlıdan bu yana idam yetkisinin asıl olarak muhaliflere karşı kullanıldığını görürüz. Hırvat bir Osmanlı devşirmesi olan Kuyucu Murat Paşa’nın kestirdiği on binlerce kelle, isyancı Türkmen’e aitti. Hatta cellatların bile kıyamadığı bir çocuğu, sırf isyancı bir ailenin evladı olduğu için, kendi elleriyle boğup kuyuya attığı tarihte kayıtlıdır.

Şeriatla yönetilen ülkelerde ise çocukların korunmasına yönelik hükümler çok azdır. Zira din hukuku, geçmiş feodal çağlardan kalan hükümlere dayandığından, çocuk ve kadınlar erkeklerin egemenliğinde görülür. Çocuğu korumak bir kenara bu ülkelerin çoğunda geleneksel olarak “oğlancılık” vardır.

Türkiye’de ise halk ekseriyetle köylüdür. Eğitim ortalaması Bolivya'nın bile gerisindedir. Tecavüze uğramış çocuğunu ne yapacağını bilemez durumdadır. Devlet mağdur çocuğu (ve aileyi) kaderine terk etmiştir. Namus kavramı gibi geleneksel ve dini değerler sebebiyle tecavüze uğrayan çocuğa çevresi "kirletilmiş" olarak bakar. Yoksul, eğitimsiz ve tarikatların eline terk edilmiş kitle adil olamaz. Bulabildikleri tek çözüm mağdur ile tecavüzcüyü aynı cehenneme atmaktır. Yani “evlendirmek”.

Mevcut iktidarın iki açmazı var: Birincisi, eğitim politikalarından sosyal düzenlemelere ve kanunların hazırlanılışına kadar referans olarak bilimi almamaktadır. İkincisi ise oy aldığı kitle yukarıda tarif etmeye çalıştığım feodal ve dini kimlikte ifadesini bulmaktadır. İktidarın siyaset yapma temelinde bu desteği her ne pahasına olursa olsun korumak vardır.Bu nedenle çocuklara ya da kadınlara yönelik istismarları engelleyecek çağa uygun düzenlemeleri yapmaları beklenemez. Son on beş yılda çocuk ve kadınlara yönelik şiddet, tecavüz ve istismar olaylarındaki artışta iktidarın sorumluluğu olduğu açıktır.

Yasalarımızda ise 15 yaşındaki çocuk için ancak şikayet durumunda kanun uygulanmaktadır. Bununla berber 2012 yılında Sağlık Bakanlığının yayınladığı genelgeye göre çocuk gebeliklerinde kamu görevlilerinin şikayet olup olmadığına bakmaksızın savcılığa bildirmelerini zorunlu kılmıştır. Ancak Küçükçekmece Hastanesindeki 115 hamile çocuk vakasında görüldüğü gibi bu gerçekleşmemiştir. Üstelik olay ortaya çıktığında bile Valilik bu görevliler hakkında soruşturma izni vermemiştir. Oysa kanun, devleti çocuğu korumakla mükellef kılıyor. O halde soruşturma iznine gerek yoktur. Mağdur devlet değil savunmasız bir çocuktur. Bu arada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ne yapıyor, bilmiyoruz.

Şimdi, iktidar meseleyi yeniden kanun yazmakla çözmeye çalışıyor. Meclisteki komisyonda “kimyasal hadım’ın tartışıldığını duyuyoruz. Diğer yandan hükümet sözcüsünün açıklaması, zaten yetersiz olan 15 yaş sınırlamasının, 12 yaşa çekileceği yönünde yorumlandı. Bu yaklaşımı dini bir referansa dayamaya çalışanlar var. Ne yazık ki kamu görevlileri her konuda olduğu gibi bu konuda da siyasal eğilimlerine göre tavır alıyor.

Sorununun bir bütün olarak insana bakışla, toplumsal hedeflerle ve ideolojiyle ilgili olduğu görülmüyor. Yetişkinler arası ilişkilerin bile saygı ölçülerine göre düzenlenmediği bir toplumda çocukların haklarına ne kadar saygı gösterilebilir ki?

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.