TÜRK AİLESİ VE TEKRAR EDEN OYUNLAR

Tevfik Fikret TAŞKIN

Bugünlerde daha fazla tartışılmaya başladığı için “Türk” kelimesi ve çağrıştırdıkları hakkında sizlerle birazcık dertleşmek istiyorum.” Türk” kelimesi, bir milletin alt kollarını birleştiren, kardeşleri bir araya getirip tekrar aile yapan, birleştiren kavramdır. Yani İngiliz, Arap, Rus gibi belli bir akraba topluluğunu, milleti karşılayan kelimedir.



Türkiye’nin toparlanmaya, güçlenmeye başladığı bu son dönemlerde, “Türk” kelimesine özellikle farklı anlamlar yüklenmeye çalışılmakta, kelimenin anlamı bilinçli olarak daraltılmakta, “ırkçı, kafatasçı” anlamıyla kullanılmak istenmektedir.


Bu isteğin, gayretin altında ülke bütünlüğünden tutun, ideolojik düşünceye varana kadar birçok farklı neden yatmaktadır. Ama, günümüzde özellikle, “özgürlük” noktasında konu istismar edilmekte, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü, geleceğini tehdit edecek bir noktaya çekilmeye çalışılmaktadır.


Türk toplumunu oluşturan insanları, kendi içinde farklılaştırma ve parçalama taktiği uygulanmaktadır. Bu taktik, aslında Türk milleti ve tarihi için hiç yabancı değildir. Çünkü, başta Çinliler olmak üzere birçok millet, bizimle er meydanında savaşmış, fakat ne yaptılarsa bizi yenememişlerdir. Eee, tabii, çok büyük kayıp vermişler. Sonuçta, bilek, silah gücüyle Türkleri yenemeyeceklerini anlayınca da çok farklı, sinsi yollar araştırıp bulmuşlardır.


Bu sinsi yolların en kolayını da Türklere karşı uygulamışlardır. Türkleri kendi içinde bölüp parçalayıp birbirine düşürüp savaştırmışlardır. Sonra da topyekün saldırmışlardır. Bu taktiği önce Çinliler sonra Farslar, Araplar en sonunda da Batı dünyası uygulamıştır.


Savaş meydanında yenemedikleri Türkleri bu taktikle yenmişler, onları birbirine kırdırarak zayıf düşürmüşlerdir. Ama takdiri İlahi, Türkleri hiçbir zaman yok etmeyi başaramamışlardır ve başaramayacaklardır.


Türkler, kendilerini yakıp yok eden her yangın sonrası, kendi küllerinden tekrar ortaya çıkmış ve cihanı titreten devletler olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.


Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti doğmuştur. Bununla kalmamış, doksan yıldan fazla esaret altında kalıp inim inim inleyen Orta Asya’daki Türk kardeşlerimiz, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra şekli olsa bile bağımsız devletler kurmuşlardır.


Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Azerbaycan 90’lı yıllardan itibaren bağımsız Türk devletleri olarak yeniden varlıklarına kavuşmuşlardır. Fakat Çin ve İran başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde yaşayan Türkler, henüz özgürlüklerine kavuşamamışlar, hala büyük baskılar altında yaşamaya çalışmaktadırlar.


Maalesef bizler de bu vahşeti televizyonlardan, internetten bir filme bakar gibi izlemekteyiz. Milletçe birkaç kelime sarf etmenin dışında kılımızı bile kıpırdatmıyoruz.


Yani, yukarıda bahsettiğim klasik taktik yine uygulanıyor. Biz ise tepki bile göstermiyoruz. Hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz.


Halbuki, onlar bizim kardeşimiz, aynı kandan, aynı soydan gelen insanlarız. Sadece, zamana ve mekana bağlı olarak yollarımız ayrılmış. Bunu hatırlayıp dünyanın neresinde olursa olsun, kardeşlerimize tekrar sahip çıkmalı, kardeşliğimizin gereğini yapmalı, büyük bir aile gibi hareket etmeliyiz.


Tarihte olduğu gibi Türkler yine birleşmeli, kendine, geçmişine, onuruna, büyüklüğüne yakışır bir millet gibi davranmalıdır. Bunu yaparken de hiçbir güçten, kuvvetten korkmamalıdır. Çünkü, Allah her zaman doğruların yanındadır.

Türk milleti, malum söyleşiyle, dosta güven; düşmana korku vermelidir. Bunu yapabilmenin tek yolu da kendini farklı görenlere, bin yıldır aynı topraklarda yaşayıp aynı havayı soluyup aynı suyu içtiğimizi, aynı cephede şehit olup aynı kabirde, koyun koyuna yattığımızı, kız alıp kız verdiğimizi, kısaca büyük bir aile olduğumuzu hatırlatmalı,, öğretmeli ve inandırmalıyız. Bu, bizim öncelikli görevimiz olmalıdır.


Böylece birlikte, sonsuza kadar, barış içinde, güçlü ve mutlu yaşayabiliriz.


Bu mübârek topraklar üzerinde yaşayan bizlere de ancak bu yakışır...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.