Ümmetin Evlatları

Celal Eren ÇELİK

Adı: Ahmet Emin Söylemez…Yaşı 31. Daha 28 yaşında sağlık bakanlığı müşaviri oldu. Düğününde milyonluk Bentley arabaya bindi, çocuğu için Ihlamur Kasrı’nda ultra lüks mevlid okutup klip yaptı.

Ahmet Emin Söylemez’in babası Mavi Marmara saldırısında İsrail askerlerinin kurşunları ile ölen  Uğur Süleyman Söylemez’di…

Yani efendim Ahmet Emin Söylemez “Ümmetin evladıydı”…

***

Adı: Yahya Üstün… Yaşı 34. Bulunmaz Hint kumaşıydı mübarek; Varlık Fonu’na bağlı tam 40 şirkette yönetim kurulundaydı ve buralardan maaş almaktaydı. Kendisi Bilal Erdoğan’ın Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden yakın arkadaşı oluyordu.

Yani Yahya Bey de “ümmetin evladıydı”

 

***

Adı: Burak Aksüs… Yaşı:38  Tam bir ticari deha (!) kendisi… Zaten gözlerindeki bu muhteşem dehayı  fark etmiş olacak ki devlet kurumlarından TMSF de kendisine Ataşehir’de bulunan yüz milyonlarca lira değerindeki arsayı tek bir kuruş istemeden, ihalesiz  devretmişti. Sayıştay bu devri “Muazzam zarar” olarak nitelese de Burak Aksüs’ün dehasına (!) zeval gelmemişti. Neden gelmemişti; zira Burak Aksüs sadece bir ticari deha (!) değil aynı zamanda Bilal Erdoğan’ın Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden sınıf arkadaşıydı.

Yani sizin anlayacağınız Burak Bey de “Ümmetin evladıydı”

 

***

Adı: Macit Mert Çetinkaya… Yaşı:41 Türkiye Macit Mert Çetinkaya’nın ismini ilk kez 2012 yılında daha 34 yaşındayken  10,5 milyon dolara satın aldığı 170 metre boyundaki Eternal Confidence isimli gemi ile tanıdı. 

Geminin ismi “Sonsuz Güven” manasına gelmekteydi. Peki 34 yaşında bu milyon dolarlık gemileri aldıran “sonsuz güvenin” bir sebebi var mıydı derseniz vardı tabii… Zira bu genç girişimci “özel” bir isimdi. Bu gemiyi de çok değer verdiği bir arkadaşı ile birlikte kurdukları MB Denizcilik isimli şirket için almışlardı. “Kimdir bu çok değer verilen arkadaş?”diye soracak olursanız Macit Mert Çetinkaya’nın bu MB Denizcilikteki “özel” ortağı Burak Erdoğan’dı.Burak Erdoğan ile Macit Mert Çetinkaya’nın MB Denizcilik şirketindeki ortaklığı ise 2007 yılına kadar uzanıyordu.

Sonrasında zaten başka pek çok milyon dolarlık işte de Macit Mert Bey’i gördük ki zaten ailesi de Erdoğan Ailesi’ne çok yakın bir aileydi.

Yani efendim Macit Mert Bey de “Ümmetin evladıydı”

 

***

Adı: Ahmet Harun Baştürk… Yaşı:36 Ahmet Harun Baştürk de çok yetenekli bir arkadaşımız… Mesela 26 yaşında Türk Hava Yolları’na yönetici olarak atanıyor zaten şu anda da Türk Hava Yolları’nın Satış Başkanı. Ama dedik ya “yetenek” var, cevher parıl parıl parlıyor bu arkadaşımızda o nedenle öyle sadece bürokrat olarak yerinde sayacak hali yok ya.Ticaret hayatında da pek bir aktif kendisi,yeteneklerini,hünerlerini  ticaret hayatında da en “mahir” biçimde sergiliyor.

Mesela kardeşi Fazıl Baştürk ile ortak oldukları bir şirkte var:RAST  MÜHENDİSLİK LİMİTED ŞİRKETİ… Hey maşallah efendim bu şirketin işleri hep “RAST” gidiyor isminden mütevellit olsa gerek.

Bu şirket ile birlikte “yetenekli”,cevval arkadaşımız Ahmet Harun Baştürk, kardeşi Fazıl Baştürk ile birlikte AKP yönetimindeyken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden 4 yılda tamı tamına toplam 1 milyon 845 bin 980 liralık ihale alıyor. Ama bitiyor mu? Hayır bir şirket daha kuruyor 2 muhteşem kardeş:DERYA MÜHENDİSLİK

E tabii bu şirkete de işler yağıyor maşallah “DERYA” deniz misali,7 yılda toplam 4 milyon 561 bin 274 TL’lik ihale alıyorlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden.

Şimdi tabii ufak bir detay var bu “yetenekli” kardeşlerin muhteşem başarısına eklememiz gereken… Bu işleri hep “RAST” giden Ahmet Harun Baştürk ve kardeşi Fazıl Baştürk’ün babaları kim dersiniz? Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olduğu dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Genel Sekreteri,AKP 2002’de iktidara geldiğinde AKP Kayseri Milletvekili olan,2009’da ise yeniden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevine atanan Adem Baştürk!

Ha amcaları da eski TEMSAN Genel Müdürü Hilmi Baştürk.

Yani efendim Ahmet Harun Baştürk de Fazıl Baştürk de “Ümmetin evladı”

İşte  bu “Ümmetin evlatlarının” sıralı tam listesini yapmaya kalksak ne günler yeter ne köşeler…

Şimdi biraz da başka tarafa çevirelim başımızı.


 

Adı: Emine Akçay… Yaşı:26’ydı… Eşi bir yıldır işsizdi. Ev kiralarını ödeyemiyorlardı,kira borcu 8 aylık olmuştu.Çocuklarına yedirecek ekmek bulamıyordu,açlardı.Kış bastırmıştı yakacak odunu kömürü yoktu.Çocukları üşüyordu… Daha fazla dayanamadı, çocukları biraz olsun ısınsın diye saç kurutma makinesini açarak çocuklarının yanına bıraktı.Kendisi yan odaya geçip intihar etti…

Emine Akçay “Milletin evladıydı”

 

***

Adı: Eyüp Hacıoğlu…. Yaşı:21’di. Ailesinin evinden düğüne gider gibi askere uğurlanmıştı. Fakir ailesinin en büyük gururuydu oğullarının askere gidişini görmek. Dağıtımda kendisine Hakkari Şemdinli çıktığında aklından bir saniye dahi “Acaba ne olur?” diye geçirmedi “Vatanın her karış toprağı kutsaldır” diyerek Jandarma Komando olarak görev yerine gitti.Hayalleri ve umutları vardı hayata dair,daha hayatının baharındaydı.

Bölgenin güvenliği için yol kontrolüne çıkmadan önce sosyal medya hesabına “Ne kimseye muhtaç olduk, ne de kimseye minnet ettik. Anamızın duasıyla geldik, hocanın selasıyla gideriz” yazdı içine doğmuşçasına şehit olacağı… Ve alçak teröristlerin yol kontrolü esnasında patlattığı bomba ile şehit oldu hayatının baharında……

Eyüp Hacıoğlu “Milletin evladıydı”

***

Adı: Recep Peker… Yaşı:59 Recep Peker emekli aylığıyla geçinemez olmuştu.Borçları birikmiş,icralar üst üste gelmişti. Ödeyemediği kredi kartı borcu nedeni ile emekli maaşına da el konulmuştu. Duruma itiraz edip mahkemeye gitti sonuç alamadı.Son dönemde artık yiyecek ekmek dahi bulmakta zorluk çekiyordu. 

Recep Peker son noktaya gelmişti ve Ankara’nın göbeğinde Kızılay’da üzerine benzin bidonunu boca ederek çakmağı çaktı. Alevler içerisinde kalan Recep Peker son anda, güçlükle kurtarılabildi. Recep Peker kurtarıldığında sevinçten değil “ölemediği için” üzüntüsünden ağlıyordu…

Evet Recep Peker “Milletin Evladıydı”

***




 

Adı: Ramazan Aydar… İstanbul’a kalkıp gelmişti ama iş bulamamıştı.Tam 6 çocuk eline bakıyordu,bir göz yaşadıkları evlerine ekmek parası getirmek zorundaydı.Ramazan Aydar bile bile “ölüm sırasına” girdi.”Merdiven altı” kot taşlama atölyelerinde işe başladı.800 TL için “yavaş yavaş” ölüyordu…

Ölmeden 10 ay önce DHA’ya röportaj verdiğinde “Çocuklarıma baktığımda korkuyorum. Hergün ölüm sırası ne zaman bana gelecek diye düşünüyorum” demişti.

“Sıranın” kendisine gelmesi uzun sürmedi, Ramazan Aydar önce kot taşlama işi nedeni ile slikosiz hastalığına yakalandı, kaldırıldığı hastanede kısa süre sonra,27 Eylül 2018 tarihinde hayata gözlerini yumdu,6 çocuğunu yetim bıraktı ve bu dünyadan sessiz sedasız göçüp gitti.

Ramazan Aydar da “Milletin evladıydı”

Hani “Ümmetin evlatları” için günler köşeler yetmez dedik ya ,milletin evlatlarını yazmaya kalksak değil günler yıllar yetmez.Zira bu “Milletin evlatları” yüz yıllardır aynı makus talihi yaşamakta…

Ancak özellikle AKP iktidarı döneminde “Ümmetin evlatları” genç yaşlarında milyonlarla oynayıp, saadet içerisinde yaşayarak “milletin” gözünün içine sokarcasına keyif çatarken “Milletin evlatları” ölmeye devam ediyor sefalet içerisinde…

Ve onlar bu şatafatlı,görgüsüzce yaşadıkları hayatı devam ettirebilsinler diye bu milletin sıradan,fakir,yoksul ve yoksun halkı çalışmaya devam ediyor…

Ve biz de yazımızı Tevfik Fikret’in meşhur Han-ı Yağma şiirinin dizeleri ile bitiriyoruz:

“Bu sofracık, efendiler ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.