SON REFERANDUM BÜKÜCÜ!

SON REFERANDUM BÜKÜCÜ!

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı'yken, Ergenekon davası kapsamında makamında gözaltına alınan ve bir süre cezaevinde yatan CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Birgün gazetesindeki köşe yazısında mühürsüz oy tartışmasına değindi

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) ‘tercih’ mührü yerine ‘evet’ mührünün de kullanılmasına izin vermesini ve sandık kurullarının mührünü taşımayan oy pusulalarını geçerli saymasını eleştiren Cihaner, kanunlara uyulmadığını savundu ve şu ifadeleri kullandı:

 

“Bu, tipik bir Fethullahçı yargı pratiğidir. Kumpas davalarında çok sık gördük. CMK’nın emredici hükümlerini dinlemiyorlardı. Eğer, bir yargıç açık hükme rağmen tersine karar veriyorsa bu karar hukukun ‘yanlış’ uygulanması olarak ele alınamaz. Mutlaka ama mutlaka gizli ve/veya kirli bir gerekçesi vardır."

 

“FETÖ itirafçısının beyanları güven duymamıza engel”

 

Cihaner, YSK ve kurulun başkanı Sadi Güven’le ilgili olarak da şunları yazdı:

 

“Yüksek olasılıkla YSK Başkanı kendisine güvenilmesini bekliyordur. Ama kusura bakmasın bugüne kadar yaptıkları, Fethullahçıların yargıya egemen olduğu dönemde yaptığı görevler ve hakkında bir FETÖ itirafçısının beyanları bu güveni duymamıza engel. Hukuk katledilirken sesini duymadık hiç. Kurumsal güvenden de bahsetmeyin bize. İşte KPSS sınavları.”

“Bu görevlere gelmek ve kalmak ancak Fethullahçıların desteği ile mümkündü”

 

Al Jazeera, telefonla ulaştığı Cihaner'e, Sadi Güven hakkındaki “FETÖ itirafçısının beyanları” iddiasını sordu. Cihaner, sorumuza şu yanıtı verdi:

 

"Eski Denizli Savcısı F.B. 15 Temmuz sonrası gözaltına alındı. FETÖ soruşturması sırasında itirafçı oldu. 16 Kasım 2016'da verdiği ifadede, kendisini başsavcı yapanın Sadi Güven olduğunu anlattı. Kendisini Sadi Güven'in İbrahim Okur'a gönderdiğini, o tarihe kadar Okur'la bir bağı yokken Güven'in kendisini gönderdiği Okur sayesinde başsavcı yapıldığını anlatıyor. O savcı itirafçı kabul edilip etkin pişmanlıktan faydalanıp tahliye edildi.

 

Sadi Güven, Fethullahçıların yargının tümüne egemen olduğu dönemde Adalet Bakanlığı'nda Müsteşar Yardımcılığı ve ardından Adalet Akademisi Yönetim Kurulu üyeliği görevlerine getirildi. Hepsini üst üste koyunca ciddi bir soru işareti oluyor. O dönemde bu görevlere gelmek ve kalmak ancak Fethullahçıların desteği ile mümkündü."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum