The Ortak: 15 Temmuz'a nasıl gelindi?

The Ortak: 15 Temmuz'a nasıl gelindi?

The Ortak kitabının yazarı Aykut Küçükkaya, kitabına ilişkin merak edilenleri yanıtladı.

Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın son kitabı The Ortak ikinci baskıyı yaptı.

Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan The Ortak kitabına ilişkin yazar Aykut Küçükkaya, merak edilenleri cevapladı. Küçükkaya kitabında, FETÖ’nün devleti hangi milatlarda ve nasıl ele geçirdiğini akıcı bir dille, ortaya koyuyor.

İşte Cumhuriyet Gazetesi’nden Hilal Köse’nin Aykut Küçükkaya ile The Ortak kitabı üzerine gerçekleştirdiği o röportaj:

Bu kitabı yazma ihtiyacını neden duydun?

FETÖ’nün siyasi ayağının bir türlü ortaya çıkmaması üzerine bu kitabı yazmaya karar verdim. Aslında, siyasi ayakla, FETÖ’nün, 15 Temmuz sonrası da ilişkilerini sürdürdüğünü gösteren bir kitaptır bu. Kitapta 15 Temmuz öncesi ve sonrası var. Özellikle son iki yıldır Cumhuriyet’te yaptığım haberler, daha detaylı olarak kitapta yer alıyor.

Kitapta FETÖ’nün güçlenmesini sağlayan önemli tarihlerin altını çiziyorsun. Bunlardan biri de Gülen hakkındaki davanın düşürülmesi… 2008 yılı...

Kitaba, 2000 yılında yaptığım haberle başladım. Manşet olmuştu. ‘Fethullah Gülen’in şeriat özlemi’ diye yazmıştık. O zaman ortada ne AKP vardı ne de cemaat bu kadar devleti ele geçirmişti. O haberi özellikle koydum kitaba. Devlet yetkililerinin FETÖ ile ilgili sözlerini de koydum ki kimse unutmasın. Biz unutkan bir toplumuz. Cumhuriyet, hiç korkmadan, AKP kurulmadan önce de FETÖ’yü yazdı, kurulduktan sonra da, birlikte devleti yönetirlerken de yazdı, AKP- FETÖ ile kavga ettikten sonra da... Ben 20 yıldır AKP- FETÖ ilişkisini yazıyorum ama bir türlü siyasi ayak bulunamıyor.

Kitabın AKP çevresinde etkisi olur mu sence? Nokta atışı tespitlerin var.

Hiçbir yazımda belgesiz tek bir ifade yok. Bunun tersi olsaydı zaten haberleri yaparken davalık olurdum. Bana dava açanlar da oldu ama hepsi ‘hakaret ettin’ diyor. Kimse, yazdığım o ilişkiler ağını yalanlayamıyor. Yazdığım belgeleri yalanlayabilen bir siyasetçi çıkmadı daha.

Gülen’le fotoğraf çektiren isimler hala AKP’nin yetkili isimleri, ya milletvekili ya da başka bir görevde. Bu nasıl olabiliyor?

Her zaman şunu söyledim. AKP ile cemaatin kavga etmesi Türkiye için çok hayırlı olmuştur. Keşke 15 Temmuz travmasını bu topluma yaşatmasalardı. Düşünsenize, kendi savaş uçağınız, kendi insanlarınızı bombalayacak noktaya geliyor. Bu noktaya getirdiler Türkiye’yi.

Nasıl getirdiler?

AKP, 3 Kasım 2002’de iktidara geldikten, 2012’ye kadar 10 yıla yakın bir süre ülkeyi cemaatle yönetti. Yönetmekle kalmadı, cemaatin birçok yerde, emniyette, askeriyede, yargıda kadrolaşmasının önünü açtı. 17-25 Aralık sonrası Erdoğan’ın cemaatle kavgası başladı. AKP’de de kimse Erdoğan’a ‘yanlış yapıyorsun’ diyemediği için Türkiye 15 Temmuz’u ve FETÖ’nün darbe girişimini yaşadı. Bu travma belki yıllarca sürecek. ‘

'AKP özür dilemeli’

“Cumhuriyet’te güzel işler yaptık. Hem geçmişte, hem de bugün. AKP hiç ders almadı. 17-25 Aralık’ta yazıişleri müdürüydüm. Ertesi gün bunun bir cemaat operasyonu olduğunu yazmışız. Belki o tarihte bunu yazabilen hiçbir gazete yoktur. O süreçte ortaya saçılan kirli para ilişkisinde de gazeteciliğimizi yapmaya çalıştık. 15 Temmuz’un arkasında FETÖ’nün olduğunu biliyoruz ama FETÖ’yle hesaplaşma adı altında AKP’nin bütün muhalifleri ezmesine de karşı çıkmaya çalıştık.”

İktidarın FETÖ’yle hesaplaşmasını nasıl değerlendiriyorsun?

Öyle bir noktaya geldi ki ‘hesaplaşma’, siyasi ayak neredeyse CHP’ye gelecek. Buna kimse inanmaz. FETÖ’nün siyasi ayağı açık ve nettir. AKP’nin önemli isimlerinin başta Erdoğan’ın ‘Size 15 Temmuz’u yaaşttığımız için özür dileriz’ demesi gerekiyor. Cemaatin bu kadar güçlenmesini sağlayan şey, AKP iktidarının ona verdiği destektir, başka hiçbir şey değil. Kandırıldık diyerek Türk toplumunu kandırmasınlar.

Bu söz de tarihi bir itiraf değil mi?

Erdoğan, 2016 yılında FETÖ için ‘aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapı’ diyor. FETÖ’ye ne kadar güvendiğinin göstergesi bu ifade. “Ne istediniz de vermedik” dedi sonra biliyorsunuz. Her şeyi vermeşsin zaten. Gülen aslında 2000 yılında devleti ele geçirmek istediğini yazıyor zaten. Hiç gizlememiş. Az önce söyledim, biz bunun haberini o zaman yaptık. Bizim haberimizden sonra Gülen’in o dört ciltlik kitabı toplatıldı. Gülen, kitapta, özlediği devlet tarifini yapıyor, bunun için çalışacağını söylüyor. Yaptı da bunu. Nerdeyse Türkiye Cumhuriyeti’ni ele geçirecekti.

Cumhuriyet gazetesi görevini yapıyor...

Cumhuriyet hep uyarmış. Bir gazete ne yapabilir haberden başka? Maalesef ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Dini bir cemaat yapılanması laik demokratik bir ülkede devlet yapısına girdiği zaman o devleti çökertiyor bunu gördük.

Şimdi ders alındı mı peki?

Ders alındığını çok düşünmüyorum. Her yerden haber geliyor. Bu sefer de başka tarikatların, bir bakanın ya da siyasi figürün yakın olduğu tarikatların bazı bakanlıklarda, bazı teşkilatlarda çok etkin olduğunu okuyoruz. Biz yine gazetecilik yaparak uyarılarımızı yapacağız, iktidarda kim olursa olsun.

Türkiye’nin geleceğine baktığında ne görüyorsunuz?

Ben hayatımda hiç karamsar olmadım. Hep iyiyi düşünerek önüme baktım. Karamsar olduğunuzda kaybediyorsunuz. Bir gün, bir yıl, on yıl sonraya iyi niyetle bakmak lazım. Ülkemi çok seviyorum. Gazeteciliği de zaten birlikte yaşadığım insanların mutluluğu için yapıyorum.

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum