Sait ÇAMLICA

Sait ÇAMLICA

Yeni Kabine Helva Yapabilecek mi?

Yeni Kabine Helva Yapabilecek mi?

‘Yağ var! Un var! Şeker var! Neden helva yapmıyorsunuz?’ cümlesini, 1990’lı yıllarda rahmetli Necmettin Erbakan hocadan duymuştum.

Her türlü imkânımız var ama siyasetçilerimiz tembel. Millet için çalışacak siyasetçilere ihtiyacımız olduğunu vurgulamak için kullanırdı bu sözleri. Bu sözlerle ilgili şarkımız zaten meşhurdur? Bakkal amca diye başlayan şarkı sözleri helva yapsana diye bitiyor. Helva yapmıyorsan o malzemelerin ne anlamı kalır.

Malzeme Hazır!

Çok partili hayata geçtiğimiz 1946 yılından, Ak Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar geçen 56 yıl boyunca kürsülere çıkan liderler, Anadolu’yu dolaşan siyasetçiler, ideolojik farklılıkları üzerinde yaptıkları söylemler dışında, hep aynı vaatlerde bulunmuşlar. Bu vaatler; okul, hastane, yol, köprü, baraj, havalimanı, fabrika… Artık unuttuğumuz vaatlerden bir tanesi de ‘Sizi il yapacağım’ sözüdür. 

1990’lı yılların siyasetçileri bu vaatler konusunda birbirleriyle yarışan son siyasetçiler oldu. Biri araba için birisi de ev için olan herkese iki anahtar sözlerini bizim nesil çok dinledi.

2015, 2018 ve 2023 seçimlerinde okul, hastane, yol, köprü, baraj, havalimanı gibi bir vaatte bulunan siyasetçi olmadı. Çünkü Ak Parti iktidarları döneminde bu hizmetlerin neredeyse tamamı yerine getirildi. Tüm bu hizmetleri yapan ekip 2023 seçimlerinde yeniden milletten güvenoyu aldı. Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan Cumhuriyetin ikinci yüzyılı başlarında devleti yönetmeye devam edecek. 

Fizik Yapan Kimya Yapabilecek mi?

Ak Parti, 21 yıllık iktidarı döneminde, Türkiye’nin ihtiyacı olan fiziki yatırımların çoğunu gerçekleştirdi. Başka bir ifadeyle söylemek gerekirse, eğitimin fiziki ihtiyacı olan okul binası inşası konusunda Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Aynı şeyler diğer alanlar içinde geçerli. Sağlık için hastane, adalet için adliye, ulaşım için yol ve havalimanı ihtiyaçlarını büyük bir oranda bitirdi. 

‘Fizik yapan kimya yapabilir mi?’ sorusu tam burada devreye giriyor benim için. En çok önemsediğim alan olan eğitim ile başlayayım. Eğitim için okul binası, okul araçları, öğretmen ve öğrenci işin fiziki boyutuysa, eğitim sistemi işin kimyasıdır. Türkiye’nin dört bir köşesinde binlerce okul binası yapıldı. Özel okul kalitesinde olan birçok bina inşa edildi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen ihtiyacı da büyük ölçüde giderildi. Okullaşma konusunda Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Hollanda nüfusundan daha fazla öğrencimiz var. Tüm bunlar eğitimin fiziki ihtiyaçlarıydı. Peki, eğitimin kimyası ne olacak? 

Eğitim kimyası, çağa uygun bir eğitim sistemi yapmak, idealist idareci ve öğretmenler yetiştirmektir. Defalarca eğitim sistemi değişikliği yapılmış olmasına rağmen, hâlen istenilen neticenin alınamamış olması, kimya yapmanın fizik yapmak kadar kolay olmadığından kaynaklanıyor. Okul binası yapmak için para yeterliyken, ideal bir eğitim istemi kurmak için paraya değil zihinsel emeğe ihtiyaç var. Parayla yapılacak işler bitmişken kafayla yapılacak işlere yoğunlaşmak gerekiyor. 

‘Fizik yapan kimya yapabilir mi?’ sorusunu, diğer birçok alan için de sorabilirsiniz. Kültür binası yapmak kolay, kültür etkinliği yapmak zordur. ‘Ak Parti kültür iktidarı konusunda başarısız oldu’ eleştirisini, sadece tabandan değil üst düzey yöneticilerden de duyuyoruz. Kültür üretmek kültür binası yapmak kadar kolay ve basit değil. 

Sağlık alanında yapılan yatırımlar, dünya rekorları kırıyor. ‘Sağlık Turizmi’ diye bir cümleyi hayatımıza yerleştirdi bu yatırımlar. Çünkü dünyanın hem doğusundan hem batısından Türkiye’ye sağlık desteği almak için gelenler var. Gelenlerin bir kısmı saç ekimi ve estetik ameliyatlar için geliyor olsa da, göz ve diş tedavisi için gelenlerin sayısı da hayli fazla. Sağlık yatırımlarının fiziki ihtiyacı hasta olanı tedavi etmekse, kimyası sağlıklı yaşamayı öğretebilmektir. Buna koruyucu hekimlik deniliyor. Sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenme ve spor alışkanlığını topluma kazandırmak, para ile değil sahaya emek vererek yapılabilen bir şeydir. 

Adliye binalarının, nereden nereye geldiğini gençler bilmeyebilir. Adalete ulaşmak veya adaletle uğraşmak değil, adliye binalarına ulaşmak bile büyük bir sıkıntıydı eskiden. Türkiye’nin birçok şehrinde modern ve ihtiyaca uygun adliye binaları inşa edildi. Adliye binaları bu işin fizik kısmıdır. Asıl olan adil ve hızlı işleyen bir hukuk sistemi kurabilmektir. Adalete olan inanç sarsıldıktan sonra, adliye binalarını altından bile yapsanız, toplumda huzuru sağlayamazsınız.    

‘Yollar güzel yolsuzluklar acı’ diye bir yazı yazmıştım yıllar önce. Yol, köprü, havalimanı gibi hizmetler toplumun fiziki ihtiyaçlarını karşılamak için ne kadar önemliyse, devlet işlerinde yapıldığı iddia edilen yolsuzluklarla mücadele etmekte o kadar önemlidir. ‘Devletin malı deniz…’ diye başlayan bakış açısı toplumun kimyasını bozuyor.   

İş Yapıyormuş Gibi…

Rusya’nın komünizm ile yönetildiği dönem için anlatılan bir olay var. Sovyet Rusya dağıldıktan sonra, işçilerden birisi yaşadıklarını şöyle anlatmış; ‘Devlet bize maaş veriyormuş gibi yapıyordu bizde verilen işleri yapıyormuş gibi davranıyorduk.’ Bazı bürokratların çalışma sistemi tam olarak böyle. Sadece iş yapıyormuş gibi görünüyor, sosyal medyada poz veriyorlar. Türkiye yüzyılı hedefinin gerçekleşmesi için, kafası çalışan ve iş yapan insanlara ihtiyacımız var. İş yapıyormuş gibi görünen gösteriş budalalarından kurtulmamız gerekiyor.

‘Fizik yapan kimya yapamaz!’ diye bir iddiam yok. Ancak fizik yapmaya alışan insanları kimya yapma konusunda ikna etmek o kadar kolay olur mu bilmiyorum. Fiziksel ihtiyaçları gidermeye odaklanmış ve alışmış insanlar, işin kimyasına odaklanabilir mi? İşin kimyasını çözecek insanlara ulaşabilirler mi? Önümüzdeki ayları görmeden bu sorulara cevap veremeyiz. 

Umut Helva Yapmaya Yetmez

‘Umudun var mı?’ diye soranlara, umudumu hiç kaybetmediğimi söylerim hep. Umudunu kaybedenlerin kaybedecek başka şeyleri kalmamıştır. Ama bunu söylerken umudun helva yapmak için yeterli olmadığını da bilirim. 
Umuda ve imkânlara sahip olmak yetmiyor. Neyi nasıl yapacağınızı bilmek zorundasınız. Helva yapmak için malzeme sahibi olmanız neye yarar ki, helva yapmayı bilmedikten sonra. Ne kadar iyi niyetli olursanız olun, bilgi sahibi değilseniz imkanları, malzemeyi israf edersiniz. ‘Helvanın şekerini bol katayım da millet ne kadar cömert olduğumu görsün!’ diye düşünebiliriz.

Ancak şekeri fazla katarak helvanın tüm malzemesini israf etmiş olursunuz. 
Millet olarak israf edecek ne zamanımız ne gençliğimiz var. Türkiye Yüzyılı hedefinde ulaşmak istiyorsak, makamları israf etmemeliyiz. Helva yapmak için gerekli malzemelerin ismini bilen veya malzemeleri satın alan insanlara değil, helva yapmayı bilen insanlara ihtiyacımız var.  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sait ÇAMLICA Arşivi