'19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıktım!'

'19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıktım!'

Siyasetcafe okurlarının ve milletimizin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyoruz. 19 Mayıs Bayramı'nın törenlerini bile 'militarist' bulup kaldırmaya çalışan Hüseyin Çelik gibi hainleri bir daha Milli Eğitim Bakanı yapmayacağımız günler özlemiyle...

Türk asla köle olmayı kabul etmez. Tarih boyunca köle olmamış ve köle kullanmamış tek millet Türk milletidir.

1919’un 15 Mayısında Yunan ordusu İzmir’i işgal ettiğinde büyük kahraman Hasan Tahsin, ilk kurşunu sıkarak ve son kurşununa, delme deşik olana kadar nasıl direndiyse, ertesi gün, 16 Mayıs’ta, Mustafa Kemal Paşa da beraberindeki heyetle birlikte, Bandırma vapuruyla İstanbul’dan yola çıktı. 19 Mayıs’ta Samsun’a vardı.

Dünya tarihinde emperyalizme karşı ilk mücadelenin de tarihi olan 19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti tarafından bayram olarak kutlanıyor.  

19 Mayıs 1919 ve simgelediği değerler, o günden beri emperyalizmin ve işbirlikçilerinin hedefindedir.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı koronavirüs salgını tedbirleriyle belki buruk ama yürekten kutluyoruz. Emperyalizme karşı verilen destansı mücadelenin ilk adımının 102. yıldönümünde, törenlerin ilk adresi yine Anıtkabir olacak. Çok sayıda belediye ve sivil örgüt renkli etkinlikler düzenleyecek.

NEDEN SAMSUN?

Karadeniz bölgesinde Rumlar çeteler oluşturmuş, çatışmalar başlamıştı. 21 Nisan 1919’da İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Osmanlı hükümetine Karadeniz Bölgesi’ndeki bu çatışmaların durdurulması için bir nota verdi. Eğer önlem alınmazsa Samsun’a asker çıkarıp bölgeyi güvence(!) altına alacaklarını da belirtti. Osmanlı hükümeti, o sırada İstanbul’da -görünüşe göre boşta!- olan Mustafa Kemal Paşa’yı bu görev için uygun gördü.

NEDEN MUSTAFA KEMAL?

Mustafa Kemal’in görevlendirilmesi konusunda değişik görüşler vardır. Kimileri bu ünlü generalin İstanbul’dan uzaklaştırmak istenmesini ileriye sürerler.

Kimileri Vahdettin'in bizden geçti git vatanı kurtar dediği yalanını uydurur.

Ancak Atatürk'ün aylardır arkadaşlarıyla hazırlanarak böyle bir fırsatı kolladığı açıktır.

Çünkü Büyük Önder,  Türk milletinin bir sömürge millet olmasını asla aklının kıyısına bile yerleştirmemişti!

29 Nisan 1919’da Harbiye Bakanlığı’na çağırılan Mustafa Kemal’e bu görev teklif edilince, duraksamadan kabul etti.

YETKİ KARARNAMESİ

Kendisine geniş yetkiler veren kararnameyi Genelkurmay İkinci Başkanı, eski cephe arkadaşı Kazım İnanç Paşa ile birlikte hazırladılar.

Atatürk, görevi kabul edip görüşmelerini bitirdikten sonra, içinde bulunduğu ruhsal durumu daha sonraları gazeteci Falih Rıfkı Atay’a şöyle anlatıyor: “Bakanlıktan çıkarken heyecandan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önünde geniş bir âlem, kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibi idim...”

Büyük Önder'in neler yapacağı konusunda nasıl berrak düşünceye sahip olduğu, o tılsım, bu sözlerde açıklanmıştır.

(Bu sözler, Atatürk'ün sağlığında, Falih Rıfkı Atay tarafından “Atatürk’ün Bana Anlattıkları” adıyla bir kitapta yayımlanmıştır.)

DEVLET BAHÇELİ'NİN 19 MAYIS MESAJINDA SÖYLEDİKLERİ

Biz Devlet Bahçeli'nin dün yaptığı konuşmada çok iyi belirttiği noktaları tekrar aktararak tüm okurlarımızın bayramını kutluyoruz:

Tam 102 yıl önce bugün:

- Milli Mücadele’nin ilk adımı atılmıştır.

- İşgal ve esarete karşı ilk hamle yapılmıştır.

- Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk harcı karılmıştır.

-Türk milleti, Samsun’dan İzmir’e kadar inançla yürümüştür.

-Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Samsun’dan başlattıkları yürüyüşle yorgunluğu ve yılgınlığı ezip geçmişlerdir.

-Vatanımıza göz diken, varlığımıza ömür biçen emperyalist vahşilik ilk cevabını Samsun’dan almıştır.

-19 Mayıs milliyetçi şuurun millet iradesine döndüğü ilk merhaledir.

-19 Mayıs, zalime, haine, alçağa, işbirlikçiye yıldırım gibi çarpan Türk’ün kudretli yüzüdür.

-102 yıl önce Türk milleti zafere doğru harekete geçmiştir.

-102 yıl önce durup teslim olanlara karşı kıyama geçilmiştir.

-İlk adım vatanı sahipsiz, milleti çaresiz sanan bedhahlara karşı var oluş haysiyetidir.

-İlk adım bölünmemizi, parçalanmamızı, tarihten silinip gitmemizi amaçlayan müstevlilere ve işbirlikçilere karşı Türk milletinin imanlı cevabıdır.

-İlk adım bitmemizi, tükenmemizi, yersiz yurtsuz kalmamızı projelendiren zalimleri İzmir’e kadar kovalayan kahramanlığın şahlanışıdır.

-Bu şahlanışa hürmet ve hayranlık duyuyoruz.

-Buna leke sürdürmemek için biz de adımlarımızı sıklaştırıyoruz, biz de 19 Mayıs’ın ruhuyla zillete, rezalete, ihanete, yerli ve yabancı çıkar gruplarına cephe açıyoruz.

-30 Ekim 1918’den itibaren önümüze kefen koydular.

-Tarihsel ve kültürel haklarımızı hedef aldılar.

-Türk düşmanları kazan kaldırmıştı.

-Haçlı emelleri karşımıza geçmişti.

-Teslimiyetçiler kaybımıza umut bağlamıştı.

-Hıyanete ortak olanlar saf saf karşımızda toplanmıştı.

-Amerikan hayranları, manda ve himaye yandaşları kuyumuzu kazıyorlardı.

-Kısaca dünya alem üzerimize gelmişti.

-Ancak Türk milleti tıpkı bugünkü gibi, yine pes etmedi, yine geri çekilmedi, asla vazgeçmedi.

-Nihayetinde bu kararlılık bize milli bir devlet kazandırdı.

-Bu azim ve dirayet bize bağımsızlık hediye etti.

-Samsun’dan atılan ilk adım devletimizin yol haritası, aziz milletimizin kahramanlık beratıdır.

-Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’yi tarihin gerisine düşürmeye kimsenin gücü de, nefesi de yetmeyecektir.

-Çünkü ilk adımın ruhu maşeri vicdanda hala kor gibi durmaktadır.

-Gerekirse 102 yıl önceki adımı bir kez daha atarız, yeniden Kocatepe’ye karargah kurarız.

-Gerekirse Dumlupınar’a kadar aşkla koşar, namertlere kafa tutarız.

-Yetmezse soluğu İzmir’de alırız, önümüze kattığımız ne kadar hain, bölünmemizi bekleyen ne kadar şiddet ve şekavet yuvası varsa denize dökeriz.

-Dün yaptık, yine yaparız.

-Dün başardık, bir kez daha başarırız.

-Kendimize güveniyoruz.

-Türk milletinin varlığını sonsuza kadar yaşatmaya and içiyoruz.

-19 Mayıs 1919'da başlayan süreç, umutsuzluk ve yılgınlık içindeki millet varlığına olan yüksek inancın ifadesi olması bakımından örnek almamız gereken bir mücadele yöntemi olarak önümüzü aydınlatmaktadır.

-En az dün kadar bugün de lazım olan aynı ruh ve duruşun Türk gençliğine kazandırılması milli geleceğimiz açısından hayati derecede önemlidir.

-Gençlik, yeni fikirler, parlak düşünceler, taze güç ve dinamik bir kuvvetin karşılığı olarak, yaşlanması mukadder olan bir toplum yapısına giren zindeliği, heyecanı, enerjiyi ve umudu ifade etmektedir.

-Yüreği millet sevgisi ile dolu, erdemli; insanlığa, ülkesine, ailesine ve kendisine karşı sorumluluklarının bilincinde olan ve yüksek ülküleri hedeflemiş gençliğin yetişmesi halinde Cumhuriyetimizin bekası güvenceye kavuşabilecektir.

-Bu sayede Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde lider ülke Türkiye gayesine ulaşılmış olacaktır.

-Cumhuriyetimizi emanet ettiğimiz Türk gençliğinin bizden daha iyi ve daha sorumlu yetişmesi, hepimiz için vazgeçilmez milli bir görev, aynı zamanda vatan borcudur.

-Türk gençliği oy kaygısı değil, milli şerefin istikbal meşalesidir.

-Gençlerimizin her birisi başımızı tacı, geleceğimizin mihmandarıdır.

-Onlardan esirgeyeceğimiz hiçbir şey olmaz, olmamalıdır.

-Onları mahrum bırakacağımız ne varsa günü geldiğinde ufkumuzu perdeleyecektir.

-Bu vesileyle büyük Türk milletinin ve geleceğimizin teminatı sevgili gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını bütün içtenliğimle kutluyorum.

-Türkiye Cumhuriyet’i Samsun’dan Ankara’ya uzanan tek bilek, tek nefestir.

(Devlet Bahçeli - 18 Mayıs 2021 TBMM Grup konuşmasından)

Cafebudsman.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.