Ali Hikmet İnce yazdı: Beşiktaş maçı olduğunda derse girmeyen Profesör

Ali Hikmet İnce yazdı: Beşiktaş maçı olduğunda derse girmeyen Profesör

Mümtaz Soysal; Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli/yetkin ‘Anayasa Hukuku’ kuramcılarındandı. Hapishane hücresinden TBMM’ne, Dışişleri Bakanlığı’na uzanan çok renkli, zorlu, mücadele dolu, uzun hayat sürdü.

(Osman) Mümtaz Soysal; 28 Mayıs 1972’de, Mamak Askeri Cezaevi’nden tahliye edildiğinde; yakın dostu, avukatı Uğur Alacakaptan tutukluydu. Savunduğu kişinin serbest bırakılmasına sevinmişti. Koğuşta vedalaşırken dedi ki: ‘Avukatını içeride bırakıp giden ilk sanık sen olacaksın…’

Soysal; Zonguldak doğumluydu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni derece ile mezun oldu. Aynı okulda akademik kariyer yaptı; uzmanlık alanı: Anayasa Hukuku idi. Bir öğrencinin değerlendirmesine göre Soysal; Muammer Aksoy, Bahri Savcı gibi ‘efsane hocalar’ın yolundan yürüdü; oluşturulan geleneği geliştirdi/güçlendirdi. Öğrencileri; derslerine büyük ilgi gösterirdi. Hocanın ağzından çıkan her kelime ilgi ile izlenirdi. Branşındaki yetkinliği iyi bilinirdi. Ders anlattığı amfide zor yer bulunurdu. Başka bölümlerin, hatta başka üniversitelerin talebeleri de dinleyicileri arasındaydı.

- Anayasa’ya Giriş Kitabıyla Soruşturmaya Uğradı… -

Mümtaz Soysal’ın çok iyi bilinen bir yönü de Beşiktaş taraftarlığıydı. Beşiktaş’ın maç(lar)ını kaçırmamaya dikkat ederdi. Radyo anlatılarını dinler; maçlarına gitmeye özel gayret gösterirdi. BJK maçlarında; derslerine gelmez; yerine - çoğunlukla! - asistanını gönderirdi.

 

mumtaz-sosyal-siyasetcafe.JPG

Mümtaz Soysal

 

En bilinen eseri ‘Anayasa’ya Giriş’ti. İlk baskısı 1968’de yapılmıştı. SBF’de ders kitabı olarak okutulurdu. 12 Mart 1971’de, hükümeti deviren askeri cunta; kitapla ilgili soruşturma açtırdı. İddiaya göre Soysal; kitabında komünizm propagandası yapıyordu. Hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartıldı. Tutuklamak için geldiklerinde; Soysal dersteydi. ‘Halk, anayasaya sahip çıkmalı,’ cümlesini tamamlamıştı ki; amfinin kapısı çalındı. Öğrenci İşleri Şefi başını uzattı; yutkundu: ‘Hocam geldiler,’ diyebildi. Soysal; konuşmasını yarım bırakıp dışarıya çıktı. Askerler; mahkemenin kararını iletti; araca bindirip götürdü. Bahçede toplanan öğrenciler, Soysal’ı sürekli alkışladı.

Soysal’ın Mamak’ta cezaevi günleri başladı. Anayasa’ya Giriş kitabından ötürü, 6 yıl 8 ay ağır hapse çarptırılması istendi. Ayrıca karar kesinleşirse; Kuşadası’nda 2 ay 20 günü gözetim altında geçirecekti. Kamu haklarından da ebediyen mahrum kalacaktı. Savunmasını; avukat Prof. Uğur Alacakaptan üslendi. Yürürlükteki Basın Kanunu hükümlerine göre; kitapta suç unsuru varsa; yayınlandığı tarihten 6 ay içerisinde soruşturma açılmalıydı. Aradan 2 yıl geçtikten sonra tahkikat başlatılması gayri kanuniydi. Soruşturma düşürülmeli; Soysal derhal serbest kalmalıydı. Ama karar değişmedi; tahkikat sürdürüldü; Soysal; Mamak Askeri Cezaevi’nde 14,5 ay tutuklu kaldı.

- Abdi İpekçi Tarafından Milliyet’e Davet Edildi… -

Soysal; akademik çalışmalarının yanında, ilginç fikirlerini paylaştığı dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla da tanındı. Forum, Akis, Yön, Ortam gibi dergilerde, Yeni İstanbul, Cumhuriyet, Ulus, Barış, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde yazarlık yaptı. Milliyet gazetesinde 1974’te ‘Açı’ başlığıyla açtığı köşesini; 1991-2001 yılları arasında Hürriyet’e, 2001’den sonra da Cumhuriyet’e taşıdı.

Doğan Avcıoğlu’nun yönettiği YÖN dergisi etrafında kümelenen aydınlar arasındaydı.

Mamak Askeri Cezaevi’nde yazar/romancı Sevgi Soysal ile evlendi. Sevgi Hanım’dan Defne (Aralık 1973) ve Funda (Mart 1975) adlı 2 kız çocuğu sahibi oldu.

- Özgürlüğüne Aşırı Düşkün Yazar: Sevgi Soysal… -

Sevgi Soysal (1936 - 1976); çok renkli, alaycı, neşeli, aykırı, dikkatleri hemen üzerine yoğunlaştıran kadındı. Bildiğini okurdu; özgürlüğüne aşırı düşkündü; yazmayı hayat tarzı bilirdi; ani kararlarıyla tanınırdı. Alman asıllı anne Anneliese Rupp (Aliye Yenen) ile Türk bürokrat Mithan Yenen’in 3. çocuğuydu. Ankara Kız Lisesi’ni (1952’de) ve DTCF Klasik Filoloji Bölümü’nü (1956’da) bitirdi.

İlk evliliğini yazar, oyuncu ve yönetmen Özdemir Nutku ile yaptı. Ailesi karşı çıktı; kararının kabul edilmemesi üzerine intihara kalkıştı: İki kutu aspirin yuttu. Sevgi Nutku; ilk çocuğu - ‘otistik’! -  Korkut’u (1958’de) doğurdu. Ankara’da Almanya Büyükelçiliği’nde (1959’da) çalışmaya başladı.

Sevgi Nutku; Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne devam etti. Sinema ve tiyatro yönetmeni Başar Sabuncu ile tanıştı. Sabuncu; Soysal’dan 7 yaş küçüktü. Eşi Özdemir Nutku askerdeydi. Nutku, evine izinli döndüğü bir gün; Sabuncu’nun özel eşyalarını ve mektuplarını bulunca; Sevgi Hanım’dan boşandı.

1965’de, Başar Sabuncu ile hayatını birleştirdi. Hem özürlü çocuğu Korkut’a baktı; hem çalıştı; hem de yazmayı sürdürdü. 1970’de ‘Yürümek’ adlı romanıyla tartışıldı. İddiaya göre; roman müstehcen unsurlar taşıyordu. Konu yargıya intikal etti. Hatta TBMM’de özel komisyon oluşturuldu. Adalet Ağaoğlu’nun belirlemesine göre Yürüyüş; ‘otobiyografik’ romandı; kahramanı da Sevgi Soysal’dı.

 

mumtaz-sosyal-siyasetcafe14.JPG

Sevgi Soysal

 

Sevgi ve Başar Sabuncu evliliği 1971’de sonlandırıldı. Başar Sabuncu; 12 Mart 1971 Askeri Müdahalesi’nin ardından 2 yıl Fransa’da yaşamak zorunda kalacaktı.

- Sevgi Sabuncu İle Mamak Askeri Cezaevi’nde Evlendi… -

Sevgi Sabuncu ile Mümtaz Soysal’ın hayat çizgileri bir röportaj anında kesişti/buluştu. TRT’de yapımcı kadrosunda çalışan Sevgi Sabuncu; Mümtaz Soysal ile SBF’de uzun söyleşi gerçekleştirdi. İkili arasında oluşan ani elektriklenme; hapishanede (1971’de) evlilik getirecekti. Sevgi Soysal’ın annesi Aliye Hanım; yeni damat adayı Mümtaz Bey’i beğenmiş ve evliliğe onay vermişti.

Sevgi Sabuncu da aynı Mümtaz Soysal gibi gözaltına alındı ve tutuklandı. Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’na konuldu. Siyasi suçlu kadınlar arasında yaşadıklarını tutuklu kaldığı koğuşun adı ile kitaplaştırdı. 12 Mart’ın vahşi uygulamalarını, copların nasıl kullanıldığını sansürsüz/yalın şekilde anlattı.

Hayat dolu Sevgi Soysal (1975’de) meme kanserine yakalandı; bir yıl sonra vefat etti. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Sevgi Soysal; Türk Edebiyatı Tarihi’ne çok ilginç bir tespitle de kaydedildi. Kısa ömründe; babasınınkini kullanmadan; evlendiği 3 farklı erkeğin soyadı ile eserlerini yayınlayan kadın yazar…

Mümtaz Soysal; hapiste iken (1971); Uluslar Arası Af Örgütü tarafından ‘düşünce mahkûmu’ ilan edildi. 3 yıl sonra (1974’de), adı geçen örgütün Uluslar Arası Yönetim Kurulu’na seçildi; daha sonra 2. başkanlığına getirildi. UAF; 1977’de, Nobel Barış Ödülü’nü kazanınca; örgüt adına teşekkür konuşmasını yaptı. 1979'da, BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Uluslararası İnsan Hakları Öğretimi Ödülü'nü aldı.

- Üçüncü Dünya’ya Türkiye’nin Liderlik Yapmasını İsterdi… -

Mümtaz Soysal, 1978-1980 arasında, sonradan KKTC Cumhurbaşkanı olacak Rauf Denktaş'ın danışmanlığını yaptı. Toplumlararası görüşmelerde, Türk tarafının anayasa müşavirliğini üstlendi. 12 Eylül 1980’den hemen sonra görevden alındı.

Soysal; toplumsal mücadelede örgütlü davranışın yararına inanırdı. 1962’de, Sosyalist Kültür Derneği’nin kurucuları arasındaydı. Gazetelerde günlük yazılar yazmaya başladı. Milliyet’in efsanevi yayın yönetmeni Abdi İpekçi’nin davetiyle gazetede köşe yazılarına başladı. Köşesinin adı: AÇI’ydı.

Soysal; sıkı bir ‘Sol Kemalist’ti. Üçüncü Dünya’nın liderliğini Çin’in değil Türkiye’nin yapmasını isterdi.

 

mumtaz-sosyal-siyasetcafe1.JPG

Mümtaz Soysal

 

Prof. Dr. Mümtaz Soysal; Amerika’dan Türkiye’ye dönünce; özel hayatında önemli ve mutlu bir değişim yaşadı. Sevinç Karasapan Hanım ile tanıştı; sonra da hayatını birleştirdi. Karasapan; Ankara’nın çok önemli ve tanınmış bir ailesine mensuptu. Babası Celal(ettin) Tevfik Karasapan; bürokrat ve siyasetçi kimliğiyle bilinirdi. Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı, Türkiye’nin Romanya Büyükelçiliği görevlerinde bulunmuştu. Bir dönem, adı MAH (Millî Emniyet Hizmetleri Teşkilatı) olan MİT’in (Millî İstihbarat Teşkilatı) başkanı/müsteşarıydı. 1959’da, MAH’ın başına getirildi. 1959 - 1960 arasında, yaklaşık 8 ay MİT’i yönetti. Çok şık, zarif ve aşırı kültürlüydü. Çok güzel dans ederdi. Mükemmelen İngilizce, İtalyanca ve Fransızca konuşurdu. Paris Siyasi ve Sosyal Bilimler Okulu mezunuydu. İddiaya göre; yüksek dereceli Mason’du. Eşi Nevzat Karasapan ile Ankara sosyetesinin en renkli simalarındandı.

Celal(ettin) Tevfik Karasapan’ın Hatay’ın Türkiye’ye eklenmesindeki gayreti ve rolü çok önemliydi.

- MAH Başkanı Karasapan; DP’lilere 27 Mayıs’ı Haber Verdi… -

İlk damadı, gazeteci Mehmet Ali Kışlalı; eski kayınpederi Karasapan’ın 27 Mayıs 1960 Darbesi’ni Demokrat Parti’nin önemli yöneticilerine haber verdiğini açıklamıştı. Altemur Kılıç’ı da şahit göstermişti. Anlaşıldığına göre; ihbarı dikkate alınmamıştı.

Celal(ettin) Tevfik Karasapan; ilk seçimlerde Afyon’dan CKMP listesinden senatör seçildi. Turizm Bakanlığı da yaptı. Karasapan’ın oğlu Ahmet Erdinç Karasapan da başarılı bir büyükelçiydi.

Mümtaz Soysal’ın 2. eşi Sevinç Hanım; eğitiminin tamamını yurt dışında yaptı. Oxford’da Fransız, İngiliz ve İtalyan dilleri ve edebiyatları üzerine eğitim aldı. Önce CENTO, sonra da İngiliz Basın Bürosu’nda çalıştı. Daily News’de muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı. İlk eşi, gazeteci Mehmet Ali Kışlalı’nın yayınladığı Yankı dergisinde muhabirlik ve yazarlık görevlerini icra etti.

Sevinç Hanım; 2. evliliğinden sonra aktif çalışma hayatını sürdürdü. Yıllarca UNICEF’de üst düzey yöneticiydi.

- Soysal Hep ‘Parti Kontenjanından Aday’ Gösterildi… -

Soysal; 1991 Seçimleri’nde, SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti)’den Ankara’dan ‘kontenjan adayı’ gösterildi; ardından da - 19 dönem! - milletvekili seçilip TBMM’ye girdi. TBMM’de Çekiç Güç, OHAL, özelleştirme gibi konularda hükümet politikalarını eleştirdi. Özelleştirme konusundaki yetki yasalarını Anayasa Mahkemesi’ne götüren ekibin içinde yer aldı. Parti politikalarını pasif bulup kıyasıya eleştirdi. Murat Karayalçın’ın Başbakan Yardımcılığı döneminde; (27 Temmuz 1994’de) Dışişleri Bakanlığı’na getirildi. Bakanlığı sırasında, Başbakan Tansu Çiller’i eleştirmekten kaçınmadı.

 

bulent-ecevit-siyasetcafe.JPG

Bülent Ecevit

 

1995’de, siyasi yasaklılığı kaldıran Bülent Ecevit’in davetini kabul etti. DSP (Demokratik Sol Parti)’nin Zonguldak listesinde 1. sırada aday gösterildi; yeniden - 20. dönem! - TBMM’ye girmesi sağlandı. 1998’de Bülent ve Rahşan Ecevit ile politik anlaşmazlığa düşünce; partisinden istifa etti. Daha sonra CHP’ye katıldı. 1999’da milletvekilliğinden ayrıldı. Siyasi mücadeleyi bırakmadı. 2002'de arkadaşlarıyla Bağımsız Cumhuriyet Partisi'ni (BCP) kurdu; genel başkanlığını üstlendi.

İstanbul'da 90 yaşında vefat eden Prof. Dr. Mümtaz Soysal; bir süredir Alzheimer tedavisi görüyordu. 

 


ALİ HİKMET İNCE

siyasetcafe.com

 

 

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.