Ali Türkşen'den Nihat Genç'e: Abimsin ... git!

Ali Türkşen'den Nihat Genç'e: Abimsin ... git!

Ali Türkşen, Nihat Genç'e çok sert cevap verdi ve “Çünkü yazmayı ve konuşmayı iyi biliyorsun ama elini taşın altına koymuyorsun. Yani kısaca; ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da lütfen bir zahmet ... git Nihat Abi” dedi.

Ali Türkşen, kendisini ve İYİ Parti'yi eleştiren Nihat Genç’e cevap verdi. Türkşen’in Odatv’den yayınladığı yazısı şöyle:

"29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. 94’üncüsünü olabildiğince coşkuyla kutlamaya çalıştığımız güzel bir günün akşamında, kaç gündür elimde sallanan okuduğunuz bu yazı için masaya oturdum. İYİ Parti’yi nasıl anlatacağıma dair bir başlangıç noktası bulmaya çalıştığım sırada, yakın bir dostumdan, sevgili Nihat Genç ağabeyin Ulusal Kanal’da yaptığı bir programa ilişkin haber geldi.(https://www.ulusal.com.tr/m/gundem/nihat-genc-ten-ali-turksen-e-pkk-nin-feto-nun-kucagina-oturduktan-sonra-ne-millilik-kalır-ne-bir-sey-h179772.html)

Aslında kendisini düşünerek belirtmediğim bir görüşüme yönelik, “klasik Nihat Abi” üslubuyla verdiği cevabı birkaç kez izledikten ve notlar aldıktan sonra yazıma nereden başlayacağıma karar verdim. Her zaman ufkumuzu açan görüşleri bu kez şahsıma yönelik sitem dolu olsa da kendisine saygılarımı sunuyorum. Teşekkürler Nihat Abi.

Aslına bakarsanız hikaye, 21 Nisan 2009 tarihinde başladı. Kepçelerle ve iş makineleriyle mühimmat aranan Poyrazköy kazılarıyla. Şimdi tamamı ya hapiste ya da yurt dışında firarda olan yargı ve Emniyet mensuplarının yönetiminde. Tam 6 yıl boyunca hayatımıza sekte vuracak ve kalan ömrümüzü epey bir etkileyecek Poyrazköy, Balyoz ve bilumum kumpas davalarıyla bizleri de siyasete sokmayı başardılar sonunda. Şahsım adına, önceleri mahkeme salonlarında FETÖ’nün yargı elemanlarıyla başlayan mücadele, devamında Odatv başta olmak üzere çeşitli mecralarda yazılar yazmakla sürdü. Hapislik süreme iki de kitap sıkıştırabildim böylece.

Tavrım, tarzım ve hayata bakışım belli. Keskin yazıyor, keskin söylüyorum ki ihanetin büyüklüğü iyice anlaşılsın. Bu nedenle çeşit çeşit davalarla uğraşıyorum bazen. Kimisinden beraat, kimisinden ceza geliyor. Bir tek gerçeği biliyorum kendimle ilgili, susmayı ve durmayı bilmiyorum. Çünkü sevgili Nihat Abi gibi, yıllarca yüzbinler satan kitaplar yazıp, binlerce saat süren televizyon programlarının ülkemi güzel günlere taşımaya yetmeyeceğini biliyorum. Sen gafulluklarla mücadeleden yoruldunsa, biz mücadeleye senin bıraktığın yerden devam ederiz Nihat Abi.

Biz de mücadeleyi bırakırsak, daha kaç 29 Ekim’i “Cumhuriyet bayramı” olarak kutlayacağımız belli değil çünkü Nihat Abi. Olmaz ama, olur da bir gün elimizde bavul bilmem hangi ülkeye göçmeye çalışırken yolda rastlaşırsak, senin evladın sana; “Ülke elden giderken sen ne yaptın baba?” diye sorduğunda, ben bu soru için kendi evladıma verecek cevabım olsun istiyorum Nihat Abi. Çok güzel kitaplar yazıyorsun. Neredeyse yazdığın her bir kitabın kütüphanemde. Çok güzel konuşuyorsun. Neredeyse her bir konuşmanı izlemeye çalışıyorum. Ama sen yıllardır konuşmak ve yıllardır yazmaktan yoruldu isen, kendi deyiminle “kendi kendine konuşan deli” haline geldi isen, bizim suçumuz ne be Nihat Abi? Ben de isterdim senin gibi okuyup-yazmayı, konuşmayı. Ben de isterdim sadece yazarak ve konuşarak içimi rahatlatmayı. Ama olmuyor, sen de bunu anla Nihat Abi.

O PARAGRAF PROGRAMDAN ÇIKARILDI

Sen insanlara umut aşılayacakken, umuda yola çıkanlara tersleniyorsan, sana saygı duyan bir kardeşin olarak müsaadenle benim de iki çift lafım olur o vakit Nihat Abi. Sayın Meral Akşener’in liderliğinde bir yola çıktık hayırlısıyla. Türkiye İYİ olsun istiyoruz. Türkiye İYİleşsin istiyoruz. Çünkü buna hakkımız var. Çünkü böyle yaşamaktan mutlu değiliz. Çünkü bunu ancak siyasete girerek yapabileceğimiz biliyoruz Nihat abi. Ve sen de görüyorsun ki, son 15 senedir bir öpülmedik kulağımızın arkası kaldı, 2019 seçimleriyle de onu hedefliyorlar, farkında mısın Nihat abi? Ben artık öpülmek istemiyorum Nihat abi. Öpen olmak da istemiyorum. Sadece huzur istiyorum. Refah istiyorum. Sükunet istiyorum. İYİlik istiyorum Nihat Abi.

Demişsin ki: “PKK’nın, FETÖ’nün kucağına oturduktan sonra ne millilik kalır ne bir şey.”

Çok haklısın Nihat Abi. Aynı Doğu Perinçek Beyefendi gibi, sen de eksik bilgiyle yanlış değerlendirme yapıyorsun Nihat Abi. 24 Ekim akşamı partinin kuruluşuyla ilgili evrakları imzalarken senin bahsettiğin hususun yer aldığı “eşit vatandaşlık” ifadesini içeren paragraf olduğu gibi çıkarıldı. 48. kez tadil edilen bu program partinin resmi yayın organları tarafından basına verilmediği için sizler hep önceki taslak üzerinden değerlendirme yaptınız. Haksız değilsin. Belki böyle teknik ve önemli bir resmi yayım hatasının ortaya çıkmaması gerekirdi ama tekrar ifade etmek gerekirse, partinin imzalanan programında böyle bir husus yer almamaktadır ve dolayısıyla kimsenin PKK’nın kucağına falan oturduğu yoktur Nihat Abi.

NATO ile ilgili iki paragrafı nasıl yorumlayacağın sana kalmış. Sen orada yazanları; “NATO’ya bağlılık, FETÖ’ye bağlılıktır” diye algılıyorsan, senin bileceğin iş. Ama “Özellikle kondu” diyeceksen, orada da kimseye haksızlık etmemeni rica etmek hakkımızdır diye düşünüyorum Nihat abi.

Konuşmanda çok güzel bir ifade kullandın Nihat abi. Diyorsun ki; “Türkiye bu hale, bilip de susanlar yüzünden geldi.” Sen bildin ve susmadın da Türkiye nasıl bu hale geldi o zaman Nihat Abi? Ben sana nedenini söyleyeyim istersen; “Türkiye bu hale, bilip de susanlar kadar, bilip de sadece konuşanlar, elini taşın altına koymayanlar yüzünden geldi” tıpkı sen ve senin gibiler sayesinde Nihat abi.

Diyorsun ki; “Artislik yapma. Beni mi dövecen? Terbiyesiz adama bak. Pazusu büyük adamdan mı korkacağız?” Benim bildiğim Nihat Abi, elbette ne pazusu büyük adamdan ne de başka kimseden korkar. Ama benim bildiğim Nihat Abi, pazusu büyük adamdan korkmadığı gibi, yüreği büyük adamın da yoluna çıkmaz.

Sonuç olarak Nihat Abi, yorgunluğun her halinden belli konuşmanla, seni hedef almayı hiç düşünmediğim bir cevap yüzünden, demediğini bırakmamışsın bana. Canın sağ olsun, sen yine de benim güzel bir abimsin, öyle de kalacaksın. Ve fakat biz bir yola çıktık Nihat abi. Senin çıkmadığın bu yolda, gafullukla mücadele boynumuzun borcu olsun. Sen yine bize güzel kitaplar yaz. Sen yine es, gürle televizyon ekranlarından. Sen yine konuş Nihat abi. Çünkü yazmayı ve konuşmayı iyi biliyorsun ama elini taşın altına koymuyorsun. Yani kısaca; ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da lütfen bir zahmet ... git Nihat Abi. Anlayacağın İYİ parti, umudunu kesmeyenlerin, yorulmayanların, nereye gideceğini ve ne istediğini bilenlerin, kısaca elini taşın altına koyanların partisidir, bunu da böyle bilesin Nihat Abi. Haydi kal sağlıcakla, benim okur-yazar-konuşur güzel abim... "

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.