Araklamanın ve intihalin yeni fenomeni NİLGÜN BODUR

Araklamanın ve intihalin yeni fenomeni NİLGÜN BODUR

Çok satılan raflarında sıklıkla gördüğümüz Nilgün Bodur'un 'Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim' kitabıyla ilgili ilginç bir iddia ortaya atıldı...

'Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim' adlı kitabı ile son zamanlarda çok satılan raflarında gördüğümüz Nilgün Bodur ile ilgili ilginç bir iddia ortaya çıktı.

Üst üste onlarca kez yeni baskıya giren kitaptaki bir sözün İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kampında hayatını kaybeden Anne Frank'e ait olduğu iddia edildi.

Kitapta topladığı topladığı sözlerin intihal, yani arak çıktığı anlaşılan Nilgün Bodur, sosyal medya hesaplarını yoruma kapadı.

Anne Frank’ın sözünü kendi kelimeleriymiş gibi kitabına aktaran Nilgün Bodur’un Hiç zahmet gerektirmeden okunan' 'eser'inin 70 baskı yapmış olması ise ayrı bir skandal.

Sosyal medyada da Bodur'a tepkiler yükseldi...

nilgunkitap.jpgnilgunbodurr.jpgnilgunbodurkita-siyasetcafe.jpgnilgun-bodurkita-siyasetcafe.jpg

nilgunbodurki-001.jpgnilgun-bodur-intihal-siyasetcafe-001.jpgnilgun-bodur-intihalsiyasetcafe.jpg

bodurkitap-001.jpgnilgun.jpgnilgunbodurintihal.jpgnilgunbodur.jpg

AÇIKLAMA YAPTI!

Nilgün Bodur açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

'Hakkımda çıkan intihal iddiaları üzerine bir açıklama yapmak istedim. 250 sayfalık kitabım kendimi iyileştirmek için yazdığım denemelerin bir araya toplanmış halidir. Türk edebiyatına katkıda bulunmak gibi bir niyetim hiç olmadı. O satırlar sizlere de iyi geldi ki kitabım 150 bin adet bastı ve sattı. Okuyan herkes hayatının değiştiğini söyledi ve ben o zaman iyileştim. Bazen iyileşmek için iyileştirmek gerekiyormuş. Kitabım aforizmalarla, atasözleri ve deyimlerle bezeli. Kimisi dilime pelesenk olmuş sözler ve konuşurken de kullandığım cümleler. Kaldı ki bir gün benim de cümlelerim kullanılırsa çok sevinirim. Anonim olduğunu sandığım bir sözü uzun bir yazının içinde kullandım ve başlık olarak editörüm o cümleyi seçmiş ve tüm başlıkların altında ismim ve kitabın ismi yazıyor. Yani bu cümle bana aittirin açıklaması değildir altında bulunan imza. Cümle uzun bir yazının içinde geçmektedir. ‘Ayağını yorganına göre uzat’ konulu bir yazı yazabilirim. Çünkü ben roman yazmıyorum. Deneme türlerinde ve biraz da kişisel gelişimle ilgili konularda geçmişten gelen ve beynimize kodlanmış cümleler kullanılabiliyor ve her cümlenin kaynağını bilemiyorum. Bazen siz beni kendi yazılarımda etiketliyorsunuz ve ben yazdıklarımı bile unutmuş olduğumu anlıyorum zaman içerisinde. Kitabı okuyanlar bilir ki intihal edildiği söylenen cümleyi referans göstererek yazdığım uzun bir yazım var. Tüm kişisel gelişim kitapları böyle referanslarla bezeli. Benim dikkatimi çeken kitabımın çıktığı ilk günden beri süren karalama kampanyaları. Kitabımın satması birilerini çok rahatsız etti. Beni ailem ve sevdiklerim takdir etsin. Twitterda klavye arkasında kahramanlık yapanların onayına ihtiyacım yok. 250 sayfa o kitap ve benim hikayem ve ben hikayemi yaşadığım şekliyle yazdım. Kitabımı tuvalet kâğıdıyla bir tutan kötü kalpleri Allah’a havale etmişim ben. İntihal ile suçlayanları mı etmeyeceğim. Kimse uğraşmasın, yorulmasın. Ben bütün hatalarımı düzeltmek için yaşayan biriyim. Hala kendimle savaşım. Kimsenin hatasını göremiyorum bu sebeple. Benim hatalarımı bulmak için çabalayan yüzlerce boş insana da teşekkür ederim. Bu sayede daha iyi bir insan olma şansım var ama ne yazık ki sizin öyle bir şansınız yok.'

NİLGÜN BODUR KİMDİR?

19 Kasım 1974 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. 12 yaşında kek satarak Avusturya Lisesi’nde okudu. 'Sıradaki Teşekkürüm Bana Yalnış Yapanlara', 'Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim' adlı iki kitabı bulunuyor. 20 yıl boyunca dünya markaları için kurumsal iletişim yöneticiliği yaptı. Hayatı boyunca kurumsal iletişim sektöründe faaliyet gösteren Nilgün Bodur, kendi mesleğimde de bilinen biri.

Nilgün Bodur. 40'ından sonra kendine yeni bir hayat icat etti, sonra da o hayatı inşa etti. Nilgün Bodur, verdiği bir röportajda hayatının nasıl değiştiğini şu sözlerle anlatmıştı:

'Sabah 5’te kalk, gece 11’de gel şeklinde inanılmaz yoğun bir tempom vardı. Hayat benim için çok değerli. Bir gün 'Ben 40 yaşına gelince bu işleri bırakacağım. Allah bana bir kapı açsın' dedim. Ve ben bir ara boşandım. Bahçeşehir’de 20’nci katta oturuyordum. Boşandığımda kıştı. Kış aylarında boşanmamak gerekiyor. Çok sıkıcı. Ayrıldığım eşim kanserdi. 5 sene tedavisi sürdü. O kanserken ben ona sağlıklı yemekler yapıyordum. Ama her şeyi sadece onun için yapıyordum.'

siyasetcafe.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.