Atatürk'ün 'Tekâlifi Milliye Emirleri'

Atatürk'ün 'Tekâlifi Milliye Emirleri'

Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlık görevine başladıktan iki gün sonra, 7-8 Ağustos 1921 tarihlerinde “Tekâlifi Milliye Emirleri”ni (Ulusal Yükümlülük Emirleri) yayımladı.

Dünyayı saran koronavirüs salgını ile mücadele sürerken Türkiye bir bağış kampanyası ile gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" kampanyası geniş yankı buldu.

Kampanyaya iş dünyasından halktan ve kamu çalışanlarından destekler geldi. Belediye başkanları ve milletvekilleri maaşlarını bağışladı.

Ancak kampanyaya karşı olanlar da var. Devlet para toplamaz gerekçesi ile bağış kampanyasına eleştiriler yapılıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, 75 yıl önce sona eren 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en kötü küresel kriz olduğunu söyleyerek, bunun etkilerinin dünyada çatışma ve savaşlara yol açacağı konusundaki endişesini dile getirdi.

Dünya büyük bir kriz ile karşı karşıya.

Savaş, salgın ve doğal afetlerde devlet millet bütünleşmesinin en güzel örneğini veren ve yardım için kampanya başlatan Atatürk’ün Tekâlifi Milliye Emirlerini hatırlatmak istedik.

 

Alptekin Müderrisoğlu’nun Kurtuluş Savaşı'nın Mali Kaynakları isimli kitabında Mustafa Kemal Atatürk'ün Başkomutanlık görevine başladıktan iki gün sonra yayımladığı “Tekâlifi Milliye Emirleri”nin (Ulusal Yükümlülük Emirleri) detayları yer alıyor.

İşte kitaptan bir kısım:

Tüm yetkileri elinde bulunduran bir Başkomutansınız; ama emrinizdeki ordu, tam anlamıyla perişan. Zamanla yarışmak zorundasınız; çünkü düşman beklemez. Sırtını İngiliz’e dayamış çok güçlü bir düşman var; karşısında ise sanayisiz, beş parasız, yoksul Anadolu. Düşmandan önce yoksulluğu yenmelisiniz ki Mehmetçik kendine gelsin, güç toplasın… Bu halde savaş, kazanılamaz. 

Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlık görevine başladıktan iki gün sonra, 7-8 Ağustos 1921 tarihlerinde “Tekâlifi Milliye Emirleri”ni (Ulusal Yükümlülük Emirleri) yayımladı.

Osmanlı’nın uzak cephelerinde yıllarca süren uzun savaşlardan yorgun ve yoksul düşmüş, şimdi de ana yurdu baştan başa işgal edilmiş Anadolu halkının, kolu kanadı iyice kırılmıştır. Şimdi son bir hamle ile maddi manevi tüm varlığını, elinde avucunda en son, her ne kaldıysa onu vermeye hazırdır.

“Tekâlifi Milliye” ulusal direniş ve savaşı göze almış bir milletin, kişisel fedakârlıkları ile uygulanacak 10 maddelik emirleri kapsar.  

 

İki Numaralı Emir

 

“Şehirler, kasabalar ve köylerdeki her ev birer kat çamaşır (külot ve fanila veya benzeri iç giyimi), birer çift çorap ve birer çift çarık hazırlayarak belirli süre içinde komisyona teslim edecekti. Ordu ihtiyaçlarında kullanılacak bu giyeceklerin, mahalli özellikler göz önünde tutularak hazırlanmasına dikkat edilecekti.” (s. 322)

 

ataturk-siyasetcaf425257.png

 

“Bir savaşın kazanılmasında lojistik desteğin ne kadar önemli olduğunu ve bu konuda en ince ayrıntılara kadar girmenin gereğini bilen Başkomutan, her zaman olduğu gibi yine Türk milletinin hamiyet ve yurtseverliğine dayanarak Anadolu’nun tüm kaynaklarını yayınladığı emirlerle harekete geçirdi.” (s.319)

“Ordumuzun; her türlü olanaklara sahip, silah, cephane ve malzeme kaynakları sınırsız ve sırtını İngiliz desteğine dayamış bir düşman karşısında ne kadar güç koşullar altında dövüştüğünü anlamak için, yalnızca Tekâlifi Milliye Emirlerinde halktan neler istendiğine göz atmak yeterlidir.” (s. 323)

Savaş Ekonomisi

Olağanüstü bir hal olan savaşın yaşanması durumunda, hiç kuşkusuz olağanüstü önlemler de almak gerekir. Savaş içindeki bir ülkenin önceliği nedir? Bütün kaynaklarını, savaş silah-teçhizatı ile yiyecek maddeleri üretimine yöneltmek, üretimi artırmak ve stoklamak!

O tarihlerde Anadolu topraklarında ilkel tekniklerle de olsa üretim yapabilen yüz binlerce küçük tarımsal işletme vardı. Kendi yağımızla kavrulabilirdik. Ancak iş silah ve cephaneye gelince, zamanın çok gerisinde kalmıştık; tüfek, top ve makineli tüfek gibi silahların üretimi neredeyse olanaksızdı.

“Bu durumda silah ve cephane temin etmek için üç yol izlenebilirdi: Dış ülkelerden satın almak, işgal altında bulunan İstanbul depolarından Anadolu’ya silah kaçırmak veya ileride Türkiye üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek olan bir büyük devletin silah yardımını kabul etmek.” (s. 245)

 

BİRİKTİRDİĞİ 800 LİRAYI HARCADI

 

“Mustafa Kemal Paşa, Dokuzuncu Ordu Müfettişi olarak 17 kişilik karargâhı ile 16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan Müfettişliğin üç aylık ödeneği ile Samsun’a hareket etmişti. Ödenek kısa sürede tükenmiş, Amasya’dan Erzurum’a gidiş Mustafa Kemal Paşa’nın tüm askerlik hayatı boyunca biriktirdiği 800 liranın harcanmasıyla sağlanmıştı. (Cemal Kutay, Türkiye İstiklâl ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, Cilt:19 s.10, 854)

 

ataturk-siyasetcafe-004.jpgataturk-siyasetcaf47.jpg

 

Mustafa Kemal Paşa, bütün resmi sıfatlarını terk ederek kendi deyimiyle milletin sinesine döndüğünde, büyük maddi güçlüklerle karşılaşacağını biliyordu. Bir Osmanlı paşasının sahip olduğu bütün maddi avantajları bir kıyıya iterek bir “ferdi millet” olan Mustafa Kemal Paşa’nın ne birikmiş parası, ne de gelir sağlayan bir mülkü vardı. Karargâh personelinden komutanları gibi milletin sinesine dönenler de aynı durumdaydılar. Artık ne yeni bir ödenek olanağı vardır, ne de aylık almak ihtimali.” (s.142)

“Kuvayı Milliye”den Sonra Ekonomiye Yön Verme Çabaları 

1919 yılından başlayarak Kuvayı Milliye; yetersiz mali kaynaklarını artırmak, düzensiz harcamalarını toparlamak ve yeni bir mali düzen kurmak için büyük çaba harcar. Balıkesir, Nazilli ve Alaşehir’de yapılan kongrelerde; Kuvayı Milliye birliklerinin kurulması ve birliklere mali kaynak sağlanması konularında önemli kararlar alınır. Bu dönem; düzenli bir ordu kurmak için çalışmaların yapıldığı ve sınırlı gelir kaynakları içinde savaş ekonomisine geçişin yaşandığı bir dönemdir. Meclisin kurulmasından önce son kez, 22 Mart 1920’de Balıkesir’de “İzmir Kuzey Bölgesi Kuvayı Milliye Genel Kurulu” toplanır. Bu kongrede, gelir sağlayıcı bazı yeni kararlar alınır.

“Büyük Millet Meclisi” Kurulduktan Sonra

“Büyük Millet Meclisinin memur kökenli 40 milletvekilinin 10 adedi maliyeci olup bunlardan 4’ü defterdar, 2’si malmüdürü, 4’ü sayman, vergi ve muhasebe memurudur.” (s. 215)

Mecliste ilk bütçe çalışmaları yapılır. İlk mali kanunlar çıkarılır. Karşılanması zorunlu giderler saptanarak tasarruf önlemleri alınır. Yeni personel giderleri, avanslar, ödenekler görüşülür. Gelir artırıcı vergi kanunları ve geçici bütçe kanunları çıkarılır. İşin doğrusu, düşmanlardan önce yoksullukla savaşmak zorunda kalan yurtsever milletvekilleri, bu işe olağanüstü bir mesai harcamak zorunda kalacaktır.

Bir Ulusa Çıkarılan Acı Bilanço

Koca İmparatorluğun “kapitülasyonlar” ile eriyip giden kaynakları… Ulaştırmadan bankacılığa, sanayiden madenciliğe, kamu hizmetlerinden tarıma, tüm sektörlerde hızla artan yabancı yatırımlar ve Avrupalı şirketlerin topraklarımızdaki egemenliği… Devlet gelirleri, kamu harcamaları ve dış borçlarda gelinen son nokta. Kuvayı Milliye’nin finansmanı… Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasında bütçe çalışmaları, yeni vergi kanunları, tasarruf önlemleri… 

 

HABERİ YOUTUBE KANALIMIZDAN İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

siyasetcafe.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.