Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kurban Bayramı öncesinde FETÖ ile mücadele konusunda “At izi, it izine karışmasın” demişti.

15 Temmuz kanlı darbe girişiminin üzerinden hemen hemen üç ay gibi bir zaman geçti. FETÖ ile mücadelede at izini it izinden ayırmak ne kelime, bütün izler birbirine karışmış durumda.

Televizyonları açıp bakıyorsunuz. Dün “Fethullah Hocaefendimize laf söyletmeyiz” diyenler, bugün en azılı FETÖ düşmanı olmuşlar.

İnsan biraz Sinan Çetin’den ilham alır bari.

Oğlu Rüzgar’ı “adaletin” elinden alan Çetin, Türkçe Olimpiyatlarında Fethullah Gülen’e yaptığı övgülerin Google, Youtube görüntülerini “parasını bastırıp” bir çırpıda sildirmişti.

Akıllı adam, sıkıştığında var parası, “çözüyor” dertlerini.

Oysa, “Bizim FETÖ’cüler” gülüm balım dönemlerinden devşirdikleri paralarına da kıyamıyorlar.

Milletin “hafızasızlığına” güveniyorlar demek ki!

Neyse!

Ortalık “Bizim FETÖ’cüler”den geçilmiyor.

Siyasette, medyada, ticarette, bürokraside.

Ekranlarda; Nurettin Veren, Hüseyin Gülerce, Latif Erdoğan gibi “FETÖ itirafçıları” bir yandan, FETÖ ile mücadelede ne kadar kararlı olduklarını söyleyen Melih Gökçek, Bekir Bozdağ, Reşat Petek gibi dünün “Fethullah methiyecileri” diğer yandan, koro halinde bağırıyorlar.

TBMM’de FETÖ ile mücadele komisyonu kuruluyor. Bakıyorsunuz Komisyon Başkanı dahil hepsinin bir geçmişi var Cemaat ile.

AK Parti’nin tek başına günahını almayalım.

Muhalefette de durum pek farklı değil.

“Bizim bölgemiz Samsun'da veya bildiğimiz duyduğumuz hiç bir yerde oluşturulmaya çalışıldığı gibi bir ülkücü kıyımı yoktur” diyen MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta’yı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli daha dün MHP Grup Başkanvekili yaptı.

Erhan Usta için gazeteci Sebahattin Önkibar, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde, “Samsun’dan birinci sıra milletvekili adayı Erhan Usta ise ABD’de Fethullahçı ışık evinde kalmıştır ki bire bir tanığı Bahçeli’ye danışmanlık yapan malum müsteşardır”demişti.

O “malum müsteşar” Şenkal Atasagun mu bilmem…

Ancak; Bahçeli’nin yakınlarına yaptığı bir sohbette Erhan Usta’nın “önemini” göstermek için “Ali Babacan’ın çok yakını” dediğini duymuştum.

"Adalet Bakanının içimizdeki FETÖ'cülerle ilgili bir toplu iğne ucu kadar sahip olduğu bir delil varsa bana göndersin yarım saatin içerisinde partiden atayım. Adım ‘Devlet’ diye, onu da ben mi araştırayım?"diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin; aileden, okuldan Cemaat ile iç içe olduğu söylenen Erhan Usta’yı MHP Grup Başkanvekili atadığına göre, vardır bir bildiği?

CHP de ise durum biraz daha farklı.

Kılıçdaroğlu; “Yenikapı ruhundan” iyice bunalmış ki, Partisinin grup konuşmasında verdi veriştirdi yine.

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, ben şeytan değilim. Şeytan sensin…”diyerek, masaya tekmeyi vurdu.

AK Partililer çok kızsa da Kılıçdaroğlu haksız da sayılmaz. FETÖ ile mücadele adı altında toplum üzerinde büyük bir baskı ve korku algısı oluşturulduğu, görmezden gelinemez bir gerçek.

Türkiyelileşemeden artık tamamen PKK’lılaşan HDP’yi ise konuşup, muhatap almaya bile gerek yok.

Devletimiz, HDP’nin “gerçek sahipleriyle” zaten yeterince muhatap oluyor.

Evet, ülkemiz gerçekten oldukça zor günler geçiriyor. ABD ve Avrupa’nın Türkiye üzerinde büyük oyunları var.

Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz günlerden geçiyoruz.

Maalesef, 15 Temmuz darbe girişiminin hesabını sormak, faillerini, tepe yönetimini ortaya çıkartmak yerine, tüm siyasetçiler, el birliği etmişçesine sağ sola yalpalayıp duruyorlar.

Görülüyor ki, FETÖ ile mücadele, her kesimde “Bizim FETÖ’cülere” bırakılmış durumda.

12 Eylül İhtilali’nin ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı Agah Oktay Güner’e ait olduğu söylenen bir söz vardı.

“Biz zindanlardayız, fikrimiz iktidarda”.

Teşbihte hata olmasın.

Korkarım ki, yarın da bu FETÖ’cüler Mahkemeye çıktıklarında “Biz zindanlardayız, ama fikrimiz iktidarda” diye konuşabilirler.

Ne de olsa geçmişte "aynı hedefe" yürüyorlardı.

Hakan Sönmez     siyasetcafe.com