Bu da TGRT dini! Kuran'ı anlamaya çalışmak sapıklık ilan edildi

Bu da TGRT dini! Kuran'ı anlamaya çalışmak sapıklık ilan edildi

TGRT'nin kuruluşundan itibaren seyirci karşısına çıkan Osman Ünlü, tefsir okumanın sapıklık olduğunu iddia etti.

TGRT'nin kuruluşundan itibaren seyirci karşısına çıkan Türkiye Gazetesi yazarlarından Osman Ünlü tefsir okumayı sapıklık ilan etti.

Osman Ünlü’ye daha doğrusu Batıl Tasavvuf Dini’ne göre ilahlık payesi verilen şeyhler ile mürşitlerin sözlerini dinlemek/anlamak zorunlu lakin Kur’an’ı anlamak/öğrenmek boş işlerden…

Ünlü'ye göre İngiliz ajanı İmamı Rabbani ile Vatikan'ın Veliler Ordusu şeyh/mürşit müsveddelerinin hayatlarını okumak farz ama Kur'an'ın anlam ve tefsirini okumak lüzumsuzluk...

Osman Ünlü’nün iddia ettiği gibi fıkıh ile yetindiğimiz takdirde neredeyse bir Müslümanın kendi dininden vazgeçmesi, yaşamaması, inanmaması hatta sapıtması dahi kabildir.

 

İşte Osman Ünlü'nün "Tefsir değil, fıkıh kitabı okumalı" başlıklı yazısı şöyle;

 

Farz-ı ayın olan fıkıh kitaplarını okumayı bırakıp, nafile olan tefsir okumak, caiz değildir.

Sual: Bir Müslüman, dinin emir ve yasaklarını, tefsir ve hadis kitaplarından mı yoksa fıkıh kitaplarından mı öğrenmelidir?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Hadîkada buyuruluyor ki:

“Ehl-i sünnet itikadını ve farzları, haramları öğrenmek farzdır. Bunları öğretmek ve kendine lazım olandan başka fıkıh bilgilerini öğrenmek ve Kur’ân-ı kerimin tefsirini ve hadis ilmini öğrenmek farz-ı kifayedir. Fıkıh bilgileri, Kur’ân-ı kerimden ve hadîs-i şeriflerden öğrenilmesi farz olan bilgilerdir. Fıkıh kitabı okuyanlar, âyetten ve hadîsten hüküm çıkarmak ihtiyacından kurtulur. Farz-ı kifaye olanları bilen, yapan var iken, bunları öğrenmek müstehab olur. Bunları yapmak nafile ibadet olur. Yalnız, cenaze namazı böyle değildir. Cenaze namazını velisi kılınca, başkalarının tekrar kılması caiz olmaz. Namaz kılacak kadar Kur’ân-ı kerim ezberleyen kimsenin, boş zamanlarında daha çok ezberlemesi, nafile namaz kılmasından daha çok sevap olur. İbadetlerinde ve günlük işlerinde lazım olan fıkıh bilgilerini öğrenmesi ise, bundan daha çok sevap olur. Lüzumundan fazla fıkıh bilgilerini öğrenmek de, nafile ibadetlerden daha sevaptır. Lüzumundan fazla fıkıh bilgisi öğrenirken, tasavvuf bilgilerini ve hakîmlerin, yani Allahü teâlâya ârif olanların sözlerini ve hâl tercümelerini öğrenmesi de müstehab olur. Bunları okumak, kalpte ihlası arttırır. Fıkıh bilgilerini, derin âlimler, âyet-i kerimelerden ve hadîs-i şeriflerden çıkarmışlardır. Bunlar, ancak fıkıh kitaplarından ve fıkıh âlimlerinden öğrenilir.

Görülüyor ki, tefsir okumak farz-ı kifayedir. Fıkıh kitapları varken, din bilgilerini tefsirlerden öğrenmeye kalkışmak, nafile ibadet olur. Farz-ı ayın olan fıkıh kitaplarını okumayı bırakıp, nafile olan tefsir okumak, caiz değildir. Zaten, bizim gibi cahillerin, tefsir ve hadis kitaplarından fıkıh bilgisi öğrenmesi imkânsızdır. Cehenneme gidecekleri bildirilen yetmişiki fırkanın âlimleri, tefsirlerden yanlış mana anladıkları için, sapıttılar. Âlimler sapıtınca, bizim gibi cahillerin tefsirden ne anlayabileceğimizi düşünmeliyiz! Doğru yazılmış tefsirleri okuyan cahiller, böyle felakete düşerse, Mehmet Abduh, Ömer Rıza ve Seyit Kutup gibi dinde reformcuların tefsir adındaki kitaplarını okuyan acaba ne olur?

 

osman-unlu-siyasetcafe.jpeg

 

 

tarikat-007.JPG

 

siyasetcafe.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum