Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yunan halkı başlarına gelecekleri kabul ediyor mu?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yunan halkı başlarına gelecekleri kabul ediyor mu?”

Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde yaptığı konuşmada Doğu Akdeniz’deki gerilime dikkat çekerek, “Yunan halkı, yöneticileri yüzünden başlarına gelecekleri kabul ediyor mu?” dedi

Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in katılımlarıyla Kara Harp Okulunda gerçekleştirildi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören alanına geldiğinde öğrencileri “Merhaba harbiyeliler, nasılsınız” diyerek selamladı. Kara Harp Okulundan 270, Deniz Harp Okulundan 194 ve Hava Harp Okulundan 177 teğmen olmak üzere toplam 641 öğrenci mezun oldu.

 

“BİZ KENDİSİ ORDU OLAN BİR MİLLETİZ”

15 Temmuz darbe girişiminin ardından yeniden yapılandırılan Milli Savunma Üniversitesinin mezun sayısının 19 bin 600'e ulaştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milli Savunma Üniversitemize bağlı harp okullarımızın başarılı çalışmalarını yakından takip ediyorum. Rektörümüze, hocalarımıza ve eğitimlere katkı veren tüm subaylarımıza şükranlarımı sunuyorum.

 

Kara, deniz ve hava kuvvetlerimizin nitelikli personel ihtiyacının karşılanması her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Terörle mücadelemize, Akdeniz ve Ege başta olmak üzere bölgedeki hak ve menfaatlerimize yönelik tehditler de eklendi. Savunma sanayimize yaptığımız yatırımları insan kaynağı ile tahkim ederek tüm bu tehditlerle etkili bir mücadele halindeyiz.

 

TSK, 2200 yılı aşan teşkilatlanma yapısı, kurumsal kültürü ve sayısız zaferleri ile milletimizin gurur kaynağıdır. Anadolu'yu bin yıldır vatanımız yapan ve devam ettiren ruh hamdolsun aynı dirilikte ayaktadır. Geçtiğimiz salı ve çarşamba günleri Ahlat ve Malazgirt'te bu ruha bizzat şahit oldum. Bugün de karşımızdaki şu manzara, mücadele azmi yanında eğitimi, donanımı, cesareti ve diğer tüm vasıflarıyla insan kaynağımızın da binlerce yıllık birikimiyle dimdik ayakta olduğunu gösteriyor. Kahraman ordumuzun karada, denizde ve havada gösterdiği başarıların gerisinde işte bu çok yönlü hasbi ve nitelikli insan kaynağı vardır. Ülkemizin tüm kurumları gibi TSK'yı da içeriden çökertme girişimlerinin boşa çıkması, milletimizin ordumuzu sahiplenişi sayesinde gerçekleşmiştir. Kimi tarihçilerin dediği gibi, biz ordusu olan bir toplum değil, bizatihi kendisi ordu olan bir milletiz. Bu hakikatin idrakinde olmayan kimi gafillerin ve hainlerin ısrarla ordumuzla milletimizi ayrıştırmaya çalışması beyhude bir gayrettir. Vatanda topraklarının her karışında, sınırlarımızda ve sınırlarımızın ötesindeki pek çok yerde destanlar yazan kahramanlarımızı buradan tüm kalbimle selamlıyorum” dedi.

 

“YUNAN HALKI KABUL EDİYOR MU?”

TSK'nın kendi ülkesini ve halkını korumanın yanında bölgesindeki ve dünyadaki tüm mazlumların, mağdurların, soydaşların, ümmetin umudu haline geldiğini kaydeden Erdoğan, “Ordumuzun başarılarının gerisinde nitelikli eğitimin, örnek disiplini, üstün donanımı yanında yüzlerce milyon insandan aldığı dua da bulunuyor. Teknolojik üstünlüğümüzü yetişmiş insan kaynağımız ve manevi gücümüzle birleştirdiğimizde Allah'ın izni ile bu ülkenin önünde durabilecek hiçbir güç yoktur. Son 18 yıldır bunun için çalıştık. Önümüze konuna gizli açık nice engelleri bu inançla aştık. Son olarak 15 Temmuz'da gerçek yüzlerini gösteren hainleri bu cesaretle tepeledik.

 

Karada, denizde ve havada karşımıza çıkacak olan herkes Türkiye'nin meşruiyetini, uluslararası hukuktan alan haklarını, çıkarlarını, imkanlarını koruma hususundaki kararlılığını görmüştür.

 

Asıl soru şu, acaba şu anda Akdeniz'de ve mücavirinde karşımıza dikilenler de aynı fedakarlıkları göze alabiliyorlar mı? Yunan halkı, muhteris ve kifayetsiz yöneticileri yüzünden başlarına gelecekleri kabul ediyor mu? Fransız halkı, muhteris ve kifayetsiz yöneticileri yüzünden ödeyecekleri bedelleri biliyor mu? Kuzey Afrika ve Körfez'deki kimi ülkelerin kardeş halkları, muhteris ve kifayetsiz yöneticileri sebebiyle kararan istikballerine razı gösteriyor mu? Onbinlerce kilometre öteden Türkiye'nin demokrasisine, hukuk devletine, bölgesel çıkarlarına göz diken ülkelerin vatandaşları bu sürecin dönüp kendilerine verecekleri zararın farkında mı?

 

Biz binlerce yıllık devlet tarihimizin ve Anadolu'daki bin yıllık varlığımızın her gününü mücadele ile geçirmiş bir millet olarak tüm bu gerçeklerin idrakindeyiz. Her karışı şehit kanları ile yoğrulmuş bu vatanda ödediğimiz bedelleri gayet iyi biliyoruz. Bugün de girdiğimiz yolda her türlü bedeli ödemeye kararlıyız. Aksi taktirde bizi topraklarda bir gün dahi barındırmayacaklarının farkındayız. Ellerinden gelse bu millete bir nefes hava, bir yudum su, bir lokma ekmek vermeyeceklerin kuşatması altında olduğumuzun bilincindeyiz. Her ne yapıyorsan onlara rağmen yaptık, yapmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

 

“KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK”

Türkiye'nin tarihi boyunca hiçbir zaman saldırgan bir ülke olmadığını, Türk milletinin geçmişinde sömürge lekesi olmayan nadir halklardan biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bizim medeniyetimiz bir fetih medeniyetidir. Bizim fetih anlayışımız; inanç, köken, meşrep ayrımı gözetmeksizin vatan toprakları üzerindeki herkesin yaşamasını ve yaşatılmasını ifade eder.

 

Sırça köşklerin çatırdadığını görenler, bunun hıncını ülkemizden çıkarmak için her yerde karşımıza çıkıyor. Ama korkunun ecele faydası yok. Dünya beşten büyüktür haykırışımızla, küresel bir uyanışa vesile olduğumuz bu süreç gümbür gümbür devam ediyor. Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde yabancı düşmanlığının, İslam düşmanlığının, Türk düşmanlığının ayrımcılığın, ayyuka çıktığı bir dönemden geçiyoruz.

 

Dünyada Covid-19 salgınıyla en başarılı mücadeleyi yürüten ülkelerden biri olmamıza rağmen bu hususta bile Türkiye'yi karalamaya çalışanlar gerçek yüzleri ve niyetlerini ortaya sermişlerdir. Güvenlikten kadın cinayetlerine kadar her konuda benzer çarpıtmalara rastlamak mümkündür. Biz, eksiklerimizi gayet iyi biliyoruz. Hepsini de düzeltmenin gayreti içindeyiz. Medeniyet ve devlet tarihlerinin derinliğinin, gücünün, genişliğinin farkında olmayanların hafızaları bir asırla sınırlı olabilir. Ama biz, binlerce yıllık süreç içinde dün nerede olduğumuzu, bugün nerede durduğumuzu, yarın nereyi hedeflediğimizi gayet iyi biliyoruz. Hamdolsun milletimizde bu vizyona sahiptir. Önce 2023 hedeflerimizi hayata geçirecek, ardından evlatlarımıza 2053 ve 2071 Türkiye'sini miras bırakacağız. Ok yaydan fırlamıştır ve mutlaka hedefini bulacaktır” dedi.

 

“TARİHİMİZDEKİ HER ZAFER BİR DİĞERİNİN TAMAMLAYICISI”

“Ağustos ayı, tarihimizde zaferler ayı olarak yerini almıştır. Bu ayda; Malazgirt'le başlayan, Otlukbeli'yle devam eden, Çaldıran ve Mercidabık'la süren 450 yıllık bir süreçte doğumuzdaki zaferleri tarihimize armağan ettik. Batı da ise; Belgrad'ın fethinden Mohaç'a kadar uzanan pek çok zaferi yine Ağustos'ta kazandık. Kıbrıs'ı da bir Ağustos ayında vatan topraklarına kattık. Anadolu'da kurduğumuz son devletimiz Türkiye Cumhuriyetinin en parlak zaferi olan Büyük Taarruz'da Ağustos ayının milletimize bir hediyesidir. Bugün de güney sınırlarımızın güvenlik altına alınması gayretlerimizin ilk adımı olan Fırat Kalkanı Harekatını 4 yıl önce bir Ağustos ayında gerçekleştirdik. Tarihimizdeki hiçbir zafer diğerinin alternatifi değildir. Tam tersine her zafer bir sonrakinin habercisi, bir öncekinin tamamlayıcısıdır. İnşallah daha nice Ağustoslarda nice büyük zaferlere imza atacağız. Bugün mezun olan teğmenlerimizi bir kez daha tebrik ediyorum.”

 

LÜTFEN BU LİNKİMİZİ TIKLAYARAK YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.